11 Mayıs 2007 Sayı: 2007/18(18)

  Kızıl Bayrak'tan
   Egemenler gerici iktidar için çatışıyor…
  Düzenin seçim oyununu bozmak için devrimci seferberlik!
Kürt liberallerin depreşen seçim hayalleri
Sınıf hareketi...
21. Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği
 Şarlatan halife-padişah mı?, demagog faşist başkan mı- Haluk Gerger
  Kayıkçı kavgasında yeni perde: Çankaya savaşları mı, sistem savaşları mı? - Yüksel Akkaya
  Seçimler ve sol hareket
  Silahlanma doludizgin
  Şarm-el Şeyh’te çifte konferans
  Siyonist rejimin sarsıntıları sürüyor!
  Blair yerel seçimlerde hezimete uğradı
  Avrupa’da saldırganlaşan ırkçılığın karanlık yüzü
  Dünyadan...
  Devrimci 1 Mayıs Platformu’nun 1 Mayıs değerlendirmesi...
  1 Mayıs üzerine gözlem ve değerlendirmeler…
  Postal yalayıcısı Türkan Saylan ve şürekâsına, onların kuyruğuna takılan “aydın” kılıklı Kemalistler’e…
  Askeri cumhuriyet, seçimler ve ötesi...
M. Can Yüce 
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Silahlanma doludizgin

Bütçesinden askeri harcamalara en çok pay ayıran devletlerin sıralamasını yayınlayan The Economist dergisi, Türk devletinin 4’üncü sırada yer aldığını yazdı. Derginin haberine göre, Türk devleti yılda 11.7 milyar dolarlık askeri harcama yapıyor, bu ise bütçenin yüzde 3.6’lık kısmına tekabül ediyor.

Dergi resmi rakamları temel alarak savaş aygıtlarına bütçelerinden en çok pay ayıran devletleri sıralamış. Ancak bu bilgi yanıltıcıdır. Zira Türk sermaye devletinin militarist kurumlara yaptığı harcamalar hiç de açıklanan resmi bütçedeki rakamlardan ibaret değildir. Örtülü ödenek, fonlar, vakıflar, tüketimi yaygın olan tekel maddelerinin satışından alınan devasa paylar, “şans oyunları” diye adlandırılan toto, loto, piyango, at yarışlarından elde edilen haddi hesabı bilinmeyen kaynakların tümü savaş aygıtının hizmetine sunulmaktadır. Başka bir ifadeyle, hem sermaye düzeninin bekçiliğini, hem de emperyalizmin tetikçiliğini yapan Türk ordusunun yaptığı harcamaların miktarını, dolayısıyla bütçeye oranını, generaller kastı hariç kimse bilmiyor. Bu hesaplar kamuoyuna açık olsaydı, Türk devleti muhtemelen sıralamada birinci olurdu. ?Tük ordusunun özellikle ABD ve İsrail silah tekellerine verdiği milyar dolarları bulan yeni silah alımı ihaleleri, İsrail tekellerine verilen tank ve diğer silahların modernizasyonu ihaleleri, ordu uzantılı HAVELSAN, ASELSAN şirketlerine ürettirilen silahlar, Otokar vb. özel şirketlerden yapılan silah alımları... Örneğin Otokar şirketi 2012’de Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na “yeni nesil muhabere tankı” üretme projesini bir süre önce başlatmıştı. Otokar Genel Müdürü Serdar Görgüç, projenin 500 milyon dolara malolacağını açıklamıştı. Bu devasa silahlanmanın bütçenin yüzde 3.6’lık kısmıyla karşılanmasının mümkün olmadığı açıktır.

Yıllardan beri Amerikan silah tekellerinin “yağlı müşterisi” olan Türk ordusu, şimdide havadan havaya fırlatılan Sidewinder füzesi almaya hazırlanıyor. Washington’dan yapılan açıklamada, ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon), Türkiye’ye 105 adet havadan havaya fırlatılan Sidewinder füzesi satılması için Kongre’ye bildirimde bulunduğu belirtildi. Açıklamada, satışın, 105 adet AIM-9X Sidewinder füzesini, 78 adet fırlatıcıyı ve ilgili diğer sistem ve hizmetleri kapsamasının planlandığı kaydedildi. Isıya karşı hassas olan Sidewinder füzeleri, savaş uçakları ve bazı savaş helikopterleri tarafından hava hedeflerine karşı kullanılıyor.
Pentagon’un silah satışlarından sorumlu birimi olan Savunma Güvenlik İşbirliği Ajansı (DSCA) tarafından yayımlanan yazılı açıklamada, satışın bedelinin 71 milyon dolara ulaşabileceği ifade edildi.

ABD’de açıktan yapılan silah satışları formalite icabı Kongre’ye bildiriliyor. İki hafta içinde Kongre’den bir itiraz gelmezse, satış izni otomatik olarak veriliyor. Kongre koltuklarında oturanların tümü büyük Amerikan tekellerinin uşağı olduğu için, silah satışlarına itiraz edildiği pek görülmemiştir.

“Yağlı müşteri” Türk ordusu olunca itirazın sözü bile edilmez. Zira söz konusu olan NATO’nun ikinci büyük savaş makinesidir. DSCA’nın açıklamasında da ifade edildiği üzere, “Türkiye bölgede barış ve istikrarın sağlanmasında ABD’nin ortağıdır.” Afganistan, Irak örnekleri bölgede “barış ve istikrar”ın nasıl sağlandığını gösteren çarpıcı örneklerdir. Dolayısıyla ABD emperyalizminin ortağı olanların misyonunu tek kelimeyle ifade etmek gerekirse bu, bölge halklarına karşı tetikçiliktir!


Basel’de 6 Mayıs anması

6 Mayıs Pazar günü saat 14.00’te Denizler’in şahsında ‘71 devrimci önderlerini anmak için bir etkinlik düzenledik. Artık neredeyse her yıl geleneksel hale getirdiğimiz anma etkinliği bu yıl 70 kişilik bir katılım ve asgari bir başarıyla gerçekleşti.

Etkinliğe devrim, sosyalizm ve ulusal kurtuluş mücadelesinde ölümsüzleşenler anısına saygı duruşuyla başladık. Dönemin sosyal mücadelelerini konu eden sinevizyon gösterimi ile devam ettik. Genç yoldaşlarımızın Deniz’in, Hüseyin’in ve Yusuf’un mektuplarını onların duvara yansıtılan resimleri eşliğinde okuması salonda belli bir heyecan ve coşku yarattı.

Bir yoldaşımızın ‘60’larda başlayan ve gelişerek radikalleşen sosyal mücadelenin devrimci bir akımın çıkışını hazırladığını dile getirdi. Bu dönemin burjuva sosyalizmi dönemi olduğunu, ‘71 devrimci çıkışıyla bunun kapandığını, ‘71 devrimci hareketinin geleneksel reformist harekette bir kopuş olduğunu, devlete ilk defa devrimci bir başkaldırı yapıldığını, devrim bayrağının yükseltildiğini dile getirdi. Solda tasfiyeciliğin ve konum değişikliğinin yaşandığı bir dönemde bu devrimci mirası savunmanın anlam ve önemini vurguladı. Bu mirastan geldiklerini belirten kimi akımların ise devrimi terkederek gerisin geri parlamenter çizgiye kaydıklarını, dolayısıyla Denizler’in davalarını terkettiklerini söyledi.

Türkiye’de burjuva sosyalizmi ve küçük burjuva sosyalizmi döneminin yaşandığını, yeni dönemin ancak işçi sınıfı temelinde proleter sosyalizm dönemi olarak yaşanacağını ve partimizin bunu temsil ettiğini belirtti.

TKİP Basel taraftarları


Denizler ve ‘71 devrimci önderleri anıldı

‘71 devrimci önderlerinden Denizler, İbolar, Mahirler yiğitlikleri fedakarlıkları ve davaya adanmışlıklarıyla 35 yıl sonra da Türkiye devrimci hareketine ve gençliğine yol göstermeye devam ediyorlar.

Onları yeni kuşaklara anlatmak devrimci bir görev ve sorumluluktur. Bu nedenle İsviçre Lozan’da “Denizler ve ‘71 devrimci hareketi” konulu bir etkinlik düzenledik. Etkinliğimizi İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR) ve İsviçre Göçmen İşçiler Federasyonu (İGİF) olarak ortak düzenledik.

70 kişinin katıldığı etkinlik iki bölüm halinde gerçekleştirildi. Birinci bölümde Denizler ve ‘71 devrimci önderlerinin kısa öz geçmişleri anlatıldı, mektupları okundu, şiir dinletisi ve sinevizyon gösterimleri gerçekleştirildi. İkinci bölümde Denizler ve ‘71 devrimci hareketi üzerine bir sunum yapıldı. Panel bölümünde yapılan konuşmada şunlar söylendi, “’71 devrimci önderlerinin bize bıraktığı en temel devrimci miraslardan biri, savundukları ve inandıkları fikirler uğruna gerektiğinde ölümü yiğitçe kucaklamalarıdır. İkincisi emperyalizmin halkları köleleştiren egemenliğine karşı halkların kardeşliğini savunan net antiemperyalist tutum ve pratikleridir. Üçüncüsü Denizler ve bir bütün olarak ‘71 devrimci hareketinin bize bıraktığı en önemli miras, burjuva parlamentarizmine ve kendi dönemlerinde egemen olan burjuva reformizmine karşı aldıkları net devrimci duruştur. Yeni bir seçim arifesinde olduğumuz bugünlerde Denizler’in bu devrimci mirasını geçmişte olduğu gibi bugünde kendi parlamenter emellerine alet etmek isteyenler olacaktır. Ancak devrimci hareket buna asla izin vermemelidir”.

BİR-KAR ve İGİF adına konuşmaların yapıldığı panel 2 saat sürdü.

Panel kitle tarafından ilgiyle izlendi.

Bir-Kar Lozan