11 Mayıs 2007 Sayı: 2007/18(18)

  Kızıl Bayrak'tan
   Egemenler gerici iktidar için çatışıyor…
  Düzenin seçim oyununu bozmak için devrimci seferberlik!
Kürt liberallerin depreşen seçim hayalleri
Sınıf hareketi...
21. Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği
 Şarlatan halife-padişah mı?, demagog faşist başkan mı- Haluk Gerger
  Kayıkçı kavgasında yeni perde: Çankaya savaşları mı, sistem savaşları mı? - Yüksel Akkaya
  Seçimler ve sol hareket
  Silahlanma doludizgin
  Şarm-el Şeyh’te çifte konferans
  Siyonist rejimin sarsıntıları sürüyor!
  Blair yerel seçimlerde hezimete uğradı
  Avrupa’da saldırganlaşan ırkçılığın karanlık yüzü
  Dünyadan...
  Devrimci 1 Mayıs Platformu’nun 1 Mayıs değerlendirmesi...
  1 Mayıs üzerine gözlem ve değerlendirmeler…
  Postal yalayıcısı Türkan Saylan ve şürekâsına, onların kuyruğuna takılan “aydın” kılıklı Kemalistler’e…
  Askeri cumhuriyet, seçimler ve ötesi...
M. Can Yüce 
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Blair yerel seçimlerde hezimete uğradı

Neo-faşist çetenin şefi Bush ile birlikte emperyalist savaşa en büyük desteği veren İngiltere Başbakanı Tony Blair, bu tutumuyla İngiliz halkına olmasa da, Britanya tekellerine büyük hizmetlerde bulunmuştur. Bush’un “fino köpeği” ünvanını kazanan İngiltere Başbakanı’ndan Irak halkları şahsında insanlığa karşı işlediği ağır suçların hesabı henüz sorulmadı. Ancak Irak işgalinden sonra yapılan ilk yerel seçimlerde partisi hezimete uğradı.

İngiltere, İskoçya ve Galler’i kapsayan yerel yönetim seçimlerinden çıkan sonuçlar, fino köpeği başkanlığındaki İngiliz İşçi Partisi’nin birçok bölgede güç kaybettiğini ortaya koydu. Galler’deki bölgesel meclis ile İskoçya’nın Galler’e kıyasla daha geniş yetkileri olan bölgesel parlamentosu üyelerinin de belirlendiği seçimlerde, özerk kabul edilen bu iki bölgede de İşçi Partisi güç yitirdi.

Ana muhalefetteki Muhafazakar Parti, belediye meclislerindeki etkisini genişletirken, Liberal Demokrat Parti de yerel yönetimlerdeki gücünü arttırdı. İşçi Partisi ise, daha önce çoğunluğa hükmettiği birçok belediye meclisinde geri plana düştü.

Blair’in partisi, İskoçya ve Galler’de düzenlenen yerel ve bölgesel seçimlerde de ciddi kayıplara uğradı. Seçimlerde İskoçya’da ilk kez bağımsızlık yanlısı İskoçya Ulusal Partisi (SNP), İşçi Partisi’ni geride bıraktı. 129 üyeli İskoçya Parlamentosu’nda İskoçya Ulusal Partisi’nin (SNP) 47, iktidardaki İşçi Partisi’nin ise 46 sandalye kazandığı bildirildi.

Böylece İşçi Partisi’nin, İskoçya siyasetinde 50 yıldır kesintisiz süren egemenliği de son bulmuş oldu.

İşçi Partisi Galler’de de oy kaybetti, 60 üyeli bölge parlamentosundaki sandalye sayısı 29’dan 26’ya indi.

İngiliz basını, seçim sonuçlarının, seçmenin “Blair ile ilgili son hükmü” olduğunu yazarken, Blair ve avenesi seçim yenilgisinin hezimet olmadığını iddia ediyor. Irak işgalini savunabilecek kadar soysuz olan fino köpeği ile avenesinin bu yüzsüzlüğü hiç de şaşırtıcı değil. Ne de olsa Britanya tekellerinin hizmetkarı olan bu düşkünler takımı, Irak’ı harabeye çeviren vahşi işgali halen savunabiliyorlar.

Britanyalı seçmenlerin diğer partilere yönelmesi, Blair’in başında bulunduğu gerici partiyi bir tür cezalandırmak anlamına gelse de, bu yönelimin kayda değer bir değişikliğe yol açması beklenmiyor. Zira seçimlerden güçlenerek çıkan partiler de en az İşçi Partisi kadar gericidir. Bu yönelimin yol açabileceği farklı bir gelişme, İskoçya ve Galler’de milliyetçi eğilimin güçlenmesi, giderek bağımsızlık talebinin yaygınlaşması olabilir.

İcraatın başında bulunan bir partiyi cezalandırmanın diğer sonucu, aynı programı uygulayacak bir başka sermaye partisinin başa geçmesine zemin hazırlamaktır. Yani burada aktörler değişmektedir ama program aynıdır. Zira tüm düzen patilerinin temel misyonu burjuvaziye hizmet etmektir. Demek ki, bu türden hükümet değişikliklerinin kapitalist düzenin değişimiyle hiçbir ilgisi yoktur. Dolayısıyla düzenin her gün yeniden ürettiği sorun ve çelişkilerin çözümüne de kayda değer bir katkı sunması beklenemez.

Bu çürütücü kısır döngüyü kırmanın yolu, emekçilerin düzen karşıtı tepkilerini seçim sandıklarına gömmekten vazgeçip, meşru/militan mücadelenin diliyle konuşabilmeleridir. Ancak o zaman şu veya bu sermeye partisinin peşinde sürüklenmekten kurtulup, bir sistem olarak kapitalizmle hesaplaşmanın yollarını aramaya başlayabilirler.


Wuppertal’de 1 Mayıs

Bu yıl Wuppertal’de gerçekleştirilen 1 Mayıs mitingi, Alman Sendikalar Birliği’nin (DGB) 1 Mayıslar’ın içini boşaltma ve icazetli bir hale getirme çalışmasına rağmen iyi geçti.

Özellikle yabancıların katılımı bu sene daha yoğun oldu. Türkiyeli örgütler daha kitlesel bir katılım sağladılar. Yürüyüşe yaklaşık 1200 kişi katıldı. Bu sayı miting alanında 2 bini geçti.

DGB’nin icazeçi tutumu yürüyüşe de yansıdı. Güzergahı kısa bir mesafe olarak seçmişlerdi.

Bir-Kar olarak eyleme biri kurumumuzun imzasının bulunduğu diğeri ise kapitalist barbarlığı ve sosyal, ekonomik hak gasplarını işleyen iki ayrı pankartla katıldık.

Mitingin hemen ardından kendi programımızı hayata geçirmek için hazırlıklarımızı yaptık ve 1 Mayıs şenliği yapacağımız alanı hazırladık. Saat 15:00’te başlayan programımız 20:00’ye kadar devam etti. Şenliğimizi Grup Akgüvercin ile açtık. 1 Mayıs’ın tarihçesini anlatan bir konuşma yaptık. 1 Mayıs’ı anlatan sinevizyon gösterimi yaptık. Sinevizyonun ardından sanatçı dostumuz İsmet Tercan iyi bir müzik dinletisi sundu. Alevi Kültür Merkezi’nden, NRW-TÖB’den ve Demokratık Veliler Birliği’nden gelen mesajların okunmasının ardından etkinlik sona erdi. Etkinilğe 200 işçi ve emekçi katıldı.

BİR-KAR/Wuppertal


General Motors’da iş bırakma

Belçika’da Antwerpen’deki Opel Fabrikası’nda işten atma saldırısına karşı 1.400 işçinin başlattığı grev bir haftadır sürüyor. Grevciler 3 Mayıs günü menejerlerle yapılacak görüşmelerin ertelenmesi üzerine  grevlerini Salı gününe kadar sürdürme kararı aldılar.

General Motors (GM) Antwerpen’de Astra üretimini durdurdu. Tekel burada 80 bin Chevrolets üretimi yapılmasını öngörüyor. Sendikacılar 250 bin üretim kapasitesi olan bir işletme için bunun ölüm kararı demek olduğunu söylüyorlar. Yani bu sayı sadece tek vardiya çalışma anlamına gelmektedir. Avrupa’nın hiçbir yerinde tek vardiya çalışan işyeri yoktur ve Antwerpen bu durumda uzun süre ayakta kalamaz.

Enternasyonal eylem günü çerçevesinde Avrupa’nın diğer ülkelerindeki  işletmelerde de iş bırakma eylemleri gerçekleşti.

Almanya’da 3 Mayıs Perşembe günü yüzlerce metal işletmesinde olduğu gibi Rüsselsheim, Bochum, Kaiserslautern ve  Eisenach’daki Opel işletmelerinde de bantlar durdu. Bu fabrikalarda Opel işçileri sadece metal işkolunda süren toplu iş sözleşmeleri çerçevesinde talep edilen %6,5’luk ücret artışını değil, GM’un ücretleri düşürme ve işyerlerini yoketme planlarını da protesto etmek için iş bıraktılar.

Rüsselsheim’deki Opel işletmelerinde sabah 10.45’te bantlar durdu. Ardından 500 kişilik grup iş bırakarak işyerinin önünden bekleyen diğer işçilerle yürüyüşe geçti. Yürüyüş kolu daha sonra diğer bir kapıdan çıkan 2 bin kişilik başka bir yürüyüş kolu ile birleşerek miting alanına girdi. Miting alanında işçilerin sayısı 6 bini bulmuştu.

Rüsselsheim ile aynı saatlerde Kaiserslautern’deki Opel işçileri de işi bıraktı. Saat 12.00’de Bochum, saat 14.00 de Eisenach Opel işçileri bu çağrıya uyarak bantları durdurdular. Enternasyonal eylem günü çağrısı İsveç, İspanya ve Avusturya’daki Opel işletmelerindede yankısını buldu. Buralardaki işçiler de iş bıraktılar. Polonya’da Gliwice’de daha fazla ücret talebi üzerine başlayan Opel işçilerinin grevi ise halen sürüyor.

Mitinglerde yapılan konuşmalarda Amerika’da GM’un 13 işletmeyi kapatacağını ve üretimi daha ucuz olan Meksika’ya taşıyacağını, Avrupa’da da Doğu’ya Ukrayna ve Rusya ya kaydıracağını açıklarken, Şanghai’de yeni bir araştırma merkezi oluşturulduğu açıklamaları yapıldı, uluslararası dayanışmanın önemi bir kez daha vurgulandı.

Bochum Opel işyeri temsilcisi “Anwerpenli işçi kardeşlerimiz tek başına bu mücadeleyi sonuna kadar götüremez, onların tüm Avrupa’da ki Opel işletmelerinde çalışan işçi kardeşlerinin dayanışmasına ihtiyacı var” diyerek tüm işletmelerdeki işçileri birleşik bir mücadeleyi örmeye çağırdı.