11 Mayıs 2007 Sayı: 2007/18(18)

  Kızıl Bayrak'tan
   Egemenler gerici iktidar için çatışıyor…
  Düzenin seçim oyununu bozmak için devrimci seferberlik!
Kürt liberallerin depreşen seçim hayalleri
Sınıf hareketi...
21. Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği
 Şarlatan halife-padişah mı?, demagog faşist başkan mı- Haluk Gerger
  Kayıkçı kavgasında yeni perde: Çankaya savaşları mı, sistem savaşları mı? - Yüksel Akkaya
  Seçimler ve sol hareket
  Silahlanma doludizgin
  Şarm-el Şeyh’te çifte konferans
  Siyonist rejimin sarsıntıları sürüyor!
  Blair yerel seçimlerde hezimete uğradı
  Avrupa’da saldırganlaşan ırkçılığın karanlık yüzü
  Dünyadan...
  Devrimci 1 Mayıs Platformu’nun 1 Mayıs değerlendirmesi...
  1 Mayıs üzerine gözlem ve değerlendirmeler…
  Postal yalayıcısı Türkan Saylan ve şürekâsına, onların kuyruğuna takılan “aydın” kılıklı Kemalistler’e…
  Askeri cumhuriyet, seçimler ve ötesi...
M. Can Yüce 
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

21. Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği

Bu yıl 21. kez gerçekleştirilen İTÜ Öğrenci Şenliği tüm engelleme çabalarına rağmen 3 Mayıs günü başladı.

Sabah saatlerinde konser platformunu ve ses sistemini taşıyan aracın içeri sokulması sırasında rektörlüğün keyfi engellemesiyle karşılaşıldı. Aracın içeriye alınmayacağını ve şenliğin yapılmasına izin verilmeyeceğini açıklayan okul idaresine öğrenciler, rektörlük binası önündeki yolu keserek ve şenlik alanına çevirerek yanıt verdi. Binanın giriş kapısının önünde toplanıldıktan sonra sunucu arkadaşımızın konuşmasıyla şenlik başlatıldı.

Açılış günü programı sahnenin ve ses sisteminin kurulamamasından kaynaklı tam olarak gerçekleştirilemedi. Buna rağmen şenliğin açılışının fiili bir şekilde rektörlük binasının önünde yapılması anlamlıydı.

Şenlikte ilk olarak Grup Tanura Lazca ezgileriyle yer aldı. Ardından sahneye çıkan Burhan Berken 1998’den beri bu şenliğe geldiğini ve ilk defa böyle bir açılışa katıldığını, engellemelere rağmen açılışı gerçekleştiriyor olmanın çok anlamlı olduğunu söyledi. Kürtçe ezgiler eşliğinde coşkuyla çekilen halaylar “Yaşasın halkların kardeşliği!” sloganıyla bitirildi. Programa öğrenci arkadaşlarımızın gitar ve bağlamayla sundukları dinletilerle devam edildi.

Programın ilerleyen saatlerinde fiili şenlik alanına gelen İlkay Akkaya alkışlarla karşılandı. Yaptığı konuşmada bu birlikteliği ve çabayı selamladığını belirtti. Hep birlikte söylenen Çav Bella ve 1 Mayıs marşlarının ardından şenliğin açılış günü “İTÜ şenliği engellenemez!” sloganlarıyla sona erdi.

Açılış gününün ardından şenlik alanına çadırlar kuruldu. Ancak rektörlüğün ve polisin baskı, tehdit ve dayatmaları devam etti. 7 Mayıs günü kolluk güçleri öğrencilere saldırdı. 17 öğrenci gözaltına alındı.

İTÜ Şenlikleri yasaklanamaz!

Aynı gün gözaltına alınan öğrencilerin serbest bırakılması ve İTÜ rektörlüğünün tutumunu protesto etmek için ana giriş kapısında bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Saat 17:00’de yemekhanede toplanan kitle sloganlar eşliğinde giriş kapısına yürüdü ve burada bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada İTÜ şenliklerinin yasaklanamayacağı ifade edildi ve gözaltına alınan öğrencilerin serbest bırakılması istendi. Açıklamanın ardından sloganlar eşliğinde şenlik alanına geri dönüldü ve polis tarafından dağıtılan çadırlar yeniden kuruldu.

“İTÜ şenlikleri yasaklanamaz!”, “YÖK, polis, medya bu abluka dağıtılacak!”, “Katil polis üniversiteden defol!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “İşte İTÜ, işte şenlik!”, “Sermaye defol, üniversiteler bizimdir!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!” sloganlarının atıldığı eyleme yaklaşık 100 kişi katıldı.

Yapılan konuşmanın ardından halaylar, marşlar ve türkülerle etkinliğe devam edildi. Aynı gece çadır etkinleri devam etti.

Şenliğin son günü olan 8 Mayıs’ta polis bir kez daha şenliğe saldırdı.

Şenliğin son gününde sahne alan Onur Akın’ın dinletisi bitmek üzereyken yaklaşık 70 kişilik kitleyi çembere alan polis kitleyi gözaltına aldı. Sahne düzeninin sahibini kaçıran ve şenlik devam ederken jeneratörü kesen polis, bu tür uygulamalarla şenliği engellemek istedi. Baskılara rağmen devam eden şenlikte kolkola girerek polisin saldırısına direnen 83 kişi çevik otobüsüne bindirilerek zorla gözaltına alındı. Gözaltına alınan kitle bindirildikleri çevik otobüsünde marşlar söyledi. Gözaltına alınanlar savcılığa çıkarıldı.

İstanbul Ekim Gençliği


EG: “İTÜ şenliği engellenemez!”

Üniversitelerin sermayenin ihtiyaçları çerçevesinde yeniden yapılandırılması sürecinin bir gereği olarak artan baskılara ve saldırılara her gün bir yenisi daha ekleniyor. Bütün bir yıl boyunca İstanbul’un çeşitli üniversitelerinden sürekli olarak polis-idare-sivil faşist işbirliği çerçevesinde gerçekleşen saldırı haberleri aldık ve bu saldırıların büyük çoğunluğunun sonucunda kitlesel gözaltılar yaşandı.

1 Mayıs 2007’de Taksim ve çevresinde yaşanan devlet terörünün üzerinden henüz 1 hafta kadar geçmişken, önce Avcılar Kampüsü’nde “1 Mayıs değerlendirmesi yasak”lanmaya çalışılmış, dekanın emri ile ÖGB’ler öğrencilerin üzerine salınmıştır. Yine İstanbul Teknik Üniversitesi’nde bu yıl 21.’si gerçekleştirilen Geleneksel İTÜ Şenlikleri başlamış, ancak şenlik, ilk günden itibaren rektörlüğün engelleme çabaları ve polis tehdidi altında gerçekleştirilmek zorunda kalınmıştır. Bu baskı ve tehditler ilk gün şenlik alanının öğrencilere kapatılması ve ses düzeninin içeri alınmasının engellenmesi şeklinde yaşanmıştır. Ancak devrimci, demokrat öğrenciler ses düzeni olmadan, fiili olarak şenliği başlatmışlardır. Dün ise şenlik alanındaki çadırlara yine rektörlük eliyle polis saldırtılmış, 17 öğrenci gözaltına alınmıştır. Bütün bu saldırılara ve şenliği gayri meşru gösterme, engelleme çabalarına karşın öğrenciler ısrarcı olmuş, dün tekrar bir basın açıklaması ile çadırlar kurulmuş ve deklare edilen program çerçevesinde 21. Geleneksel İTÜ Şenliği’nin kapanış programının hayata geçirilebilmesi için bugün İTÜ Maslak Kampüsü’nde toplanılmıştır. Ancak şenliğin kapanış programında bildik oyun yeniden sahnelenmiş, çevik kuvvet şenlik alanına pervasızca saldırmış, orada bulunan devrimci, demokrat öğrenciler ciddi bir biçimde dövülmüştür. Ekim Gençliği, Gençlik Dernekleri Federasyonu, Öğrenci Kolektifi, Emek Gençliği, TKP, YÖGEH, Kaldıraç, DPG?ve aralarında bağımsızların bulunduğu 83 kişi keyfi bir biçimde gözaltına alınmıştır.

1 Mayıs sonrasında yaşananlar bunlardan ibaret değildir. Çeşitli yer ve biçimlerde polis-idare ve sivil faşist işbirliğinin örneklerine rastlamak mümkündür. 3 Mayıs “Türkçülük Bayramı” adı altında üniversitelerin içerisine girerek provokasyon yaratan sivil faşistlerin Yıldız Teknik Üniversitesi’nde yönetimin bilgisi dahilinde, ÖGB’ler eşliğinde ve dahası oradaki bir idari personelin aracı ile üniversiteden uzaklaştırılmışlardır. İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüs’te ise devrimci, demokrat öğrencilere satır ve silah çeken faşist güruh, bırakın gözaltına alınmayı, sivil polislerin yanında ellerini kollarını sallayarak üniversiteden çıkabilmişlerdir.

Tablo açıktır! Üniversiteler üzerinde bilindik oyunlar oynanmaktadır. Toplum için bilim üretmesi gereken bu kurumlar, aksine idari kadrosuyla, örgütlenme biçimiyle, sosyal-kültürel olanaklarıyla, eğitim müfredatıyla bir bütün olarak düzenin kolluk kuvvetine dönüştürülmek istenmektedir. Bütün bir üniversite gençliğini geleceksizleştirerek kendi geleceğini güvence altına almaya çalışan sermaye düzeni, giriştiği bu harekatta ayağına dolandığını düşündüğü üniversitenin muhalif güçlerini ise oluşturduğu baskı ve terör ortamı ile etkisizleştirmeyi hedeflemektedir. 

“Siyaseti bitireceğim” sözü rektör tarafından yüksek sesle ifade edilse de asıl olarak üniversiteleri sermayenin politikalarına entegre etmeye çalışan bütün idari kadrolar tarafından tekrarlanmaktadır. Bugüne kadar devrimci siyaset üniversitelerde güllük gülistanlık atmosferde yürütülmemektedir. Devrimci, demokrat öğrencilere yönelik baskı ve terör uygulamaları yeni değildir.

İTÜ Şenlikleri’ne gerçekleştirilen bu saldırının kendisi, İstanbul Üniversitesi’nde afişlere, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde “Yaşasın 1 Mayıs” yazısına yönelen baskı ve terörden farksızdır. İTÜ Şenlikleri’ne ilişkin birçok nokta üzerinden yöneltebileceğimiz eleştirimiz saklı olmakla beraber, bu şenlikleri sahipleniyor, üniversitelerdeki devrimci siyaseti ve üniversite gençliğini hedef alan saldırılar karşısında mücadelemizi bir an bile kesintiye uğratmayacağımızı dosta-düşmana bir kez daha ilan ediyoruz. Saldırıları püskürtebilmenin yolu gençliğin gelecek mücadelesini birleşik, devrimci, militan bir temelde sürdürebilmesinden geçmektedir. Bütün devrimci, demokrat, ilerici ve duyarlı kesimler bugün bu sorumlulukla davranmak zorundadır!

Baskılar bizi yıldıramaz!

Polis-idare-sivil faşist işbirliğine son!

İTÜ Şenlikleri engellenemez!

Ekim Gençliği

8 Mayıs 2007


 

Denizler’den yarınlara kardeşçe bir dünyaya!

Avcılar Kampüsü’nde hafta başından bu yana tüm engellemelere rağmen 9 Mayıs günü, “Denizler’den Yarınlara Kardeşçe Bir Dünyaya” başlıklı bir anma etkinliği gerçekleştirdik.

Etkinliği Ekim Gençliği, SGD, Öğrenci Kolektifleri ve DGH olarak düzenledik. Amacımız Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişinin 35. yılında bu yiğit ve başeğmez devrimcileri anmaktı. Etkinliği, yaşamları boyunca halkların kardeşliği için mücadele etmiş Denizler şahsında tırmandırılan şovenizme karşı eşit, özgür ve kardeşçe bir dünya özlemiyle örgütledik.

Anmanın ardından farklı dillerde söylenen ezgilerle halkların kardeşliği temalı müzik dinletisi sunuldu. Daha önce farklı engellemelerle karşımıza çıkan rektörlük, 8 Mayıs günü “Kürtçe ve Ermenice müzik dinletisi yapılamaz” yasaklamasıyla karşımıza çıktı. Rektörlüğün tüm yasaklama girişimlerine rağmen etkinliği gerçekleştireceğimizi dile getirdik. 9 Mayıs günü sabah saatlerinde el ilanlarını dağıtmaya başlamamızla birlikte rektörlük etkinliğin ÖKM (Menza) ön bahçede gerçekleştirilmesine izin vermeyeceğini ancak Cep Tiyatrosu’nda gerçekleştirebileceğini söyledi. Ancak rektörlüğünü bu söylemine aldırmadan anmanın ön bahçede gerçekleştirileceğini bildirdik ve etkenliğe çağrı yapmaya devam ettik.

Etkinlik saat 12:30’da Can Yücel’in “Bizim Deniz” isimli şiiriyle başladı. Denizler’in mücadelesini anlatan bir konuşma ile devam etti. Ardından Deniz, Yusuf ve Hüseyin şahsında tüm devrim şehitleri için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Etkinliğin geri kalan bölümü için kitle alana çağrıldı. Bu sırada ÖGB şefi gelerek etkinliğin geri kalanının tiyatro salonunda yapılabileceğini söyledi. Ancak ÖGB şefine etkinliğin kalan bölümünü de bu alanda yapacağımızı söyledik.

Etkinliğin ikinci bölümü Grup Tanura’nın seslendirdiği Karadeniz ezgileriyle başladı. Ardından Denizler’in mücadelesi anlatıldı ve bu mücadeleye sahip çıkılması gerektiği vurgulandı. Grup Araf’ın söylediği türkü ve marşların ardından halkların kardeşliği halayı oluşturuldu, herkes halaya çağrıldı.

Koma Ronahi’nin katılamaması nedeniyle Kürtçe türkülerin dillendirilemediği etkinlik, Grup Keops’un Ermeni türküleriyle son buldu.

Etkinliğin bitiminden sonra 8 Mayıs günü İTÜ Şenliği’ne polisin saldırması sonucu gözaltına alınan arkadaşlarımızı karşılamak için Sarıyer Adliyesi’ne birlikte gitme çağrısı yaptık.

Etkinliğe yaklaşık 30 kişi katıldı.

Avcılar Ekim Gençliği


 

ÇÜ’de polis terörü

Çukurova Üniversitesi’nde 7-12 Mayıs tarihlerinde rektörlük tarafından bahar şenliği düzenleniyor. Geçmiş yıllarda olduğu gibi rektörlüğün düzenlediği bahar şenliğine karşı 9 Mayıs günü alternatif şenlik düzenlendi.

Şenlik için hazırlıkların yapıldığı sırada gelen ÖGB şefi, “Sazın teline vurulduğu zaman müdahale olacaktır. Şenlik yapılması kesinlikle yasaktır” şeklinde tehditler savurdu. Ancak bu tehditlere aldırılmadı, davul-zurna çalmaya başladı.

Halaylarla başlayan şenliğe polis terör ile karşılık verdi. Okulun içerisine giren çevik kuvvet polisi halay çeken kitlenin üzerine doğru yürüyüşe geçti. Bunun üzerine halay yarıda kesilerek ıslık ve yuhalamalarla tepki gösterildi. Bunun üzerine polis geri çekildi. ÖGB şefi tekrar gelerek kitlenin dağılmasını istedi. Dağılmaması halinde polisin saldıracağını bildirdi. Ancak kitle, polis okulu terketmeden dağılmayacağını ve bekleyeceğini söyledi. Kurulan ses düzeni sökülmeden polisin gitmeyeceğinin söylenmesi üzerine ses düzeni kaldırıldı. Bunun üzerine polis geri çekildi ancak R2 dersliklerin arkasında beklemeye başladı.

Üç gün sürecek olan şenliğin ilk günü polis terörü altında geçti. Şenliğin ikinci gün tekrar devam edeceği vurgulandı.

Çukurova Üniversitesi Ekim Gençliği


 

Avcılar’da 1 Mayıs yasağı sürdü!

1 Mayıs günü İstanbul’un dört bir yanında yaşanan baskılar, saldırılar ve engellemeler 2 Mayıs’ta İstanbul Üniversitesi’nde karşımıza bir kez daha çıktı. 2 Mayıs sabahı okulda Rektörlüğün “1 Mayıs’la ilgili hiçbir değerlendirme asılmayacak!” emriyle karşılaştık.

Sabah saatlerinde ozalitlerimizi hazırladığımız sırada, Yurtsever Cepheli Öğrenciler’in 1 Mayıs günü yaptıkları basın açıklamasının ozalitini asmalarının ardından ÖGB’ler ve şefleri kantin koridoruna gelerek ozalitin indirilmesini istedi. Yurtsever Cepheli Öğrenciler ise 15 dakika sonra “bağımsızlık yürüyüşü” için okuldan ayrılacaklarını, o zamana kadar ozalitlerin asılı kalacağını söylediler.

Biz de 1 Mayıs günü yaşananların ayrıntılı bir biçimde anlatıldığı iki ozalit astık. Bunun üzerine ÖGB ile benzer bir tartışma yaşadık. Bize rektörlükten emir geldiğini söylediler. Biz de afiş ve ozalitlerimizi indirmeyeceğimizi ve kararımızın net olduğunu söyledik. Tartışmalar sürerken Öğrenci Kolektifleri de Taksim 1 Mayıs’ı ile ilgili ozalitlerini astılar. Bu esnada dekan ve fakülte sekreteri yanımıza geldi. Dekan ve fakülte sekreteri “Kim? Bunlar mı direniyorlar, alın isimlerini, iki dönem uzaklaştırma cezası alacaklar. İndirmiyor musunuz hala!” vb. tehditler savururken, ÖGB’ler panolara yöneldiler. Bizler bir yandan ÖGB’leri engellemeye çalışırken, bir yandan pano civarındaki öğrencilere rektörün yasaklamalarını, üniversitelerde artan baskıları teşhir eden konuşmalar yaptık. Kantine giden dekanın ardından yırtılan ozalitimizle girip 1 Mayıs yasaklamalarının üniversitemizde de sürdüğünü anlatan açıklamalar yaptık.

Öğleden sonra, sabah yaşanan saldırıyı anlatan bildirilerimizi dağıttık. Öğrencilerle üniversitelerdeki anti-demokratik uygulamalar, artan baskılar, geçen hafta yaşanan çevik kuvvet saldırısı üzerine konuştuk. ÖGB’ler bildirileri dağıtamayacağımızı, yönetimden haber geldiğini söylediler. Bildirileri ajitasyon konuşmaları eşliğinde dağıtmaya başladık. ÖGB’lerin “sizi dinleyen yok” sözlerine derse giden bir öğrencinin dönüp “Ben dinliyorum!” diye karşılık vermesi moral ve motivasyonumuzu artırdı.

1 Mayıs Taksim kararlılığı düzene karşı işçi sınıfının, emekçilerin ve devrimcilerin ortaya koyduğu iradeydi. Bizler aynı iradeyle üniversitelerimizde geleceğimiz ve özgürlüğümüz için mücadeleyi yükseltmeye devam edeceğiz.

Avcılar Ekim Gençliği


 

Cebeci’de İP provokasyonu

Cebeci Kampüsü’nde 9 Mayıs günü öğle saatlerinde Türk bayraklarıyla stant açan İP’liler, “Biz tehlikeli olduğumuzun farkındayız”,“solcu” ajan provokatörler” vb. ifadelerle devrimcileri hedef alan “Atatürkçü, vatansever, devrimci öğrenciler” imzalı bir bildiri dağıttılar.

İP’lilerin standlarını derhal kaldırmaları ve okulu terketmeleri istendi. Bunun üzerine İP’liler standlarını açık tutacaklarını ve okulu terketmeyeceklerini bildirdiler. Bu yanıt üzerine devrimci öğrenciler, bu çevreye müdahale etme kararı aldı. Bu esnada organize bir şekilde geldikleri açık olan İP’liler yanlarında getirdikleri sopalar ve taşlarla devrimci öğrencilere saldırdılar. Öğrencilerin bu saldırıya karşılık vermesi üzerine çatışma çıktı. Çatışmada çok sayıda yaralanan oldu. Çatışmaların biraz durulduğu bir sırada polis, öğrencilerin üzerine gaz bombası attı ve ardından kampüsün içine panzerlerle girdi. Polisle görüşmede öğrenciler, İP’liler ve polis okulu terketmeden ayrılmayacaklarını bildirdiler. Bu uyarı üzerine İP’liler okuldan çıkartıldı ve ardından polis okulu terketti. Öğrenciler de kitlesel bir şekilde Cebeci’den Yüksel Caddesi’ne doğru bir yürüyüş gerçekleştirdi. Burada yapılan basın açıklamasının ardından atılan sloganlarla eylem sona erdi.

Ekim Gençliği/Ankara


 

Dil Tarih Fakültesi’nde çatışma...

“Dünya Türk Günü” dolayısıyla 3 Mayıs’ta DTCF’de bir etkinlik gerçekleştirildi. Etkinlik sırasında orada bulunan devrimci-demokrat öğrencilerle etkinliğe gelen faşistler arasında gerginlik çıktı. Olay esnasında yaralanan öğrenciler oldu. Olayın üzerine polis okula girerek devrimci-demokrat öğrencilere gaz bombasıyla müdahale etti. Öğrenciler, faşistler ve polis okulu terketmeden oradan ayrılmayacaklarını bildirdiler. Akşam saatlerine doğru faşistlerin ve polisin okuldan çıkmasıyla öğrenciler de kitlesel bir şekilde Sakarya Caddesi’ne yürüyüş gerçekleştirdiler. Yürüyüş sırasında sık sık “Dil-Tarih faşizme mezar olacak!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!” sloganları atıldı. Sakarya Meydanı’na gelindiğinde ise bir öğrenci okulda yaşananları anlattı. “Gündoğdu” marşının hep birlikte söylenmesiyle eylem son buldu.