12 Ocak 2007 Sayı: 2007/01(01)

  Kızıl Bayrak'tan
   Topyekûn saldırılara karşı direniş yılı!
  Saldırılara karşı
birleşik devrimci direniş!..
  2006 yılında sınıf hareketi
  2006 emperyalist/siyonist güçlerin Irak’ta bataklığa saplandıklarının resmen tescil edildiği yıl oldu!
Üçlü “Şer mihveri” komşu halklara karşı hazırlanıyor!
Asgari ücret kimin meselesi? - Yüksel Akkaya
Hava-İş Örgütlenme ve Eğitim Uzmanı Munzur Pekgüleç ile asgari ücret üzerine konuştuk...
 Özel güvenlik şirketleri
  Yeni bir yılın başında dünya, Ortadoğu ve Türkiye
  Nükleer silah deposu siyonist rejim bölge
halklarını tehdit ediyor!
  Filistin halkı kazanacak!
  Somali’ye saldırı emrini ABD emperyalizmi verdi
  Bağdat-Mogadişu
  Faşizmle hesaplaşmak kapitalizmle hesaplaşmaktan geçiyor!
  Oaxaca’nın ruhu! -
Mumia Abu-Jamal
  Saddam’ın idamı ve düşündürdükleri -
M. Can Yüce
  2007’ye girerken
  Diyeti ödenmeyen
çalıntı bir hayatın rüyası -
H. Eylül
  Başka türlü bir tribün, başka türlü bir futbol:
LİVORNO CALCIO -
Cem Taylan
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Faşizmle hesaplaşmak kapitalizmle hesaplaşmaktan geçiyor!

Toplumsal muhalefetin basıncıyla da olsa, Nestor Kirchner başkanlığındaki Arjantin yönetimi işkenceci katillerin yargılanmasında kayda değer adımlar atmış bulunuyor.

2006 yılının sonlarına doğru bir ilke imza atan Arjantin yargısı, “sivil” faşist katillerin de “insanlığa karşı suç işlemek”ten yargılanmasına karar vermiştir. Cunta dönemiyle araya mesafe koymaya çalışan Kirchner yönetimi, darbe günü olan 24 Mart’ı, “Ulusal Bellek Günü” adı altında resmi tatil ilan etmiş, dönemin işkence merkezlerinin kapısına da o binalarda yaşananları anlatan levhalar çaktırmıştır.

Bu arada 1990’da cezası ev hapsine çevrilen cunta şefi Jorge Rafael Videla yeniden cezaevine alınmış, bazı işkenceci katiller de yargı önüne çıkarılmıştır. Oluşan siyasi atmosferin de etkisiyle ordu, hava kuvvetleri ve donanma komutanları, başında bulundukları kurumlar adına özeleştiri vermek durumunda kalmıştır. Yönetim cuntanın politik baskılarından dolayı ülkeden ayrılanlara maddi tazminat ödenmesini kararlaştırmıştır.

Bu olumlu gelişmeler yaşanırken, şeflerinin yargılanmasını engellemeye çalışan katil çeteleri, soykırım suçundan mahkûm olan eski polis şeflerinden Miguel Etchecolatz davası tanıklarından 77 yaşındaki eski inşaat işçisi Jorge Julio Lopez’i kaçırdılar. Katil çetelerinin bu pervasızlığı, seçimle başa geçen Kirchner yönetiminin bazı icraatlarına rağmen, aslında kapitalist Arjantin rejiminin paramiliter güçleri gözden çıkarmadığını, zamanı geldiğinde yeniden işe koşmak için korumaya çalıştığını gösterdi.

Aylardır Lopez’den haber alınamazken, faşist cuntanın polis şeflerinden Luis Patti’nin yargılandığı davanın tanığı 51 yaşındaki inşaat işçisi Luis Gerez de kaçırıldı. Tam bu günlerde, 13 Aralık’ta ortadan kaybolan insan hakları savunucusu Héctor Bustos vahşice işkenceye uğramış halde bulundu. Silah tehdidiyle kaçırdıkları Bustos’un bedenini yakarak tüm göğsünü kaplayan bir gamalı haç figürü dağlayan faşist katiller, devlet katlarındaki yerlerini muhafaza ettiklerini ilan etmiş oldular.

Gerez’in kaybolması üzerine harekete geçen kitle örgütleriyle insan hakları savunucuları, kaçırılan inşaat işçisinin canlı bulunmasını istediler. Gelişmeler üzerine Arjantin Başkanı Nestor Kirchner’le İçişleri Bakanı, acil durum toplantısı yaparak, zaman geçirmeden Gerez’in kaçırılmasına ilgi gösterdiler. Olay üzerine açıklama yapan Kirchner, ülkedeki paramiliter ve parapolisyel çetelere yüklenmiş, Gerez’i kaçıranların ordu ve polisten tasfiye edildikleri için “işsiz kalan sert eller” olduğunu savunmuştur. Oysa söz konusu güçlerin ordu ve polisten tasfiye edildiğini öne süren Kirchner, geçmişin, yani faşist cuntayla simgelenen dönemin henüz yenilgiye uğratılamadığını itiraf etmiştir.

Ortaya konan tepkiler etkisini göstermiş, inşaat işçisi Gerez kısa sürede bırakılmıştır.

Peşpeşe gerçekleşen bu olaylar, devletin faşist katillerden oluşan paramiliter güçlerine dair tartışmayı yeniden gündeme getirmiştir. Kirchner’in paramiliter çetelere yüklenip bunların ordu ve polisten tasfiye edildiği iddiasına karşın, Arjantin sol/sosyalist güçleri, yönetimin bu güçler üzerine gitmekte tereddüt ettiğini söylüyor.

Arjantin’de toplumsal muhalefetin, işkenceci katillerin bir kısmının da olsa yargılanıp mahkûm olmalarını sağlayabilmesi, kuşkusuz ki önemli bir başarıdır. Ancak yaşanan son olayların da gösterdiği gibi, bu başarının da sınırları vardır. Bu sınırları kapitalist devletin sınıf karakteri çiziyor. Zira her kapitalist devlet kirli işleri yürüten örgütlenmelere sahiptir. Bu tür örgütlenmeler burjuva devletin ayrılmaz bir parçasıdır.

AB ülkelerinde ortaya çıkarılan Gladio/kontr-gerilla örgütlenmesi, bu kuralın gelişmiş kapitalist ülkeler için de geçerli olduğunu ortaya koymuştu. Kapitalist devletlerin bu illegal güçlerinin ne zaman, ne düzeyde harekete geçirileceği ise her ülkenin koşullarına bağlı olarak değişmektedir. Örneğin Türkiye gibi ülkelerde bu güçler, sermaye iktidarının temel politikalarını belirleyecek düzeyde etkinler.

Dolayısıyla, bu örgütlenmelerin varlığını ortadan kaldırabilmek, ancak ayrılmaz parçası oldukları burjuva devletin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacaktır. Başka bir ifadeyle, kapitalizmle hesaplaşmadan, faşizmle nihai hesaplaşma tamamlanamaz!