12 Ocak 2007 Sayı: 2007/01(01)

  Kızıl Bayrak'tan
   Topyekûn saldırılara karşı direniş yılı!
  Saldırılara karşı
birleşik devrimci direniş!..
  2006 yılında sınıf hareketi
  2006 emperyalist/siyonist güçlerin Irak’ta bataklığa saplandıklarının resmen tescil edildiği yıl oldu!
Üçlü “Şer mihveri” komşu halklara karşı hazırlanıyor!
Asgari ücret kimin meselesi? - Yüksel Akkaya
Hava-İş Örgütlenme ve Eğitim Uzmanı Munzur Pekgüleç ile asgari ücret üzerine konuştuk...
 Özel güvenlik şirketleri
  Yeni bir yılın başında dünya, Ortadoğu ve Türkiye
  Nükleer silah deposu siyonist rejim bölge
halklarını tehdit ediyor!
  Filistin halkı kazanacak!
  Somali’ye saldırı emrini
ABD emperyalizmi verdi
  Bağdat-Mogadişu
  Faşizmle hesaplaşmak kapitalizmle
hesaplaşmaktan geçiyor!
  Oaxaca’nın ruhu! -
Mumia Abu-Jamal
  Saddam’ın idamı ve düşündürdükleri -
M. Can Yüce
  2007’ye girerken
  Diyeti ödenmeyen
çalıntı bir hayatın rüyası -
H. Eylül
  Başka türlü bir tribün, başka türlü bir futbol:
LİVORNO CALCIO -
Cem Taylan
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Sermayenin her geçen gün büyüttüğü kontrolsüz özel ordusu...

Özel güvenlik şirketleri

* Faşist Av. Alpaslan Aslan’ın 2. Daire’ye yönelik silahlı saldırısının ardından önlemlerin arttırıldığı, Danıştay’da güvenliği artık Yargıtay’da olduğu gibi özel güvenlik şirketinin sağlayacağı belirtildi!

* İstanbul’daki tramvay turnikelerini atlayarak biletsiz binmek isteyen gence özel güvenlikçi ateş ederek öldürdü!

*Acarlar’ın İstanbul-Beykoz’daki orman alanlarını talan ederek inşa ettiği kaçak Acar İstanbul konutlarının korumalığını yapan özel güvenlikçiler, Orman Bakanlığı’na bağlı görevlilere silah çekerek denetim yapmalarına izin vermedi!

* Cevahir Alışveriş merkezinde çikolata çaldığı gerekçesiyle özel güvenlikçiler küçük bir kıza işkence yaptı!

* Türkiye’nin birçok üniversitesinde özel güvenlikçiler faşistlerin ve polislerin desteğiyle devrimci-demokrat öğrencilere saldırmaya devam ediyorlar!

2006 yılının son aylarında özel güvenlikçilerin kamuoyuna yansıyarak belli bir tartışma yaratan saldırganlıklarının bazılarını alt alta sıraladık... Burada konunun bu yönünden çok, özel güvenlik şirketlerinin her geçen gün büyüyen ve geldiğimiz aşamada dev bir sektöre dönüşen kısa sürecine dikkat çekmek istiyoruz.

Özel güvenlik şirketleri büyük ve orta ölçekli alış-veriş merkezleri, bankalar, metro ve tramvaylar, büyük-orta-küçük ölçekli sanayi siteleri, fabrikalar, toplu konut siteleri, liseler-üniversiteler vb. neredeyse hayatımızın her alanında karşımıza çıkıyor. Bu şirketler özelikle son yıllarda daha da büyüdü ve dev bir sektöre dönüştü. Ravelli’de, Mert Çelik’te, Tuzla Tersaneler ve Deri Serbest Bölgesinde, sayısız işçi direnişinde ve materyal dağıtımlarında karşımıza çıkan, kraldan daha çok kralcı kesilen özel güvenlik elemanları, ruhen, ahlaken ve psikolojik olarak burjuvazinin ihtiyaçlarına göre yetiştiriliyor.

Sermaye basınında “kontrolsüz ordu” olarak ifade edilen özel güvenlikçilere tabanca veriliyor, ani durumlarda “ateş etme” yetkileri bulunuyor. Kimi bankaların hırsızlık olaylarında ölümle, kimi işçi direnişleri ve materyal dağıtımlarında (Ravelli, Mert Çelik, Tuzla Tersane ve Deri direnişleri vb.) yaralanma ile sonuçlanan silahlı saldırıları kamuoyunda belli bir tartışma yaratmıştı. Ancak “it kuyruğunu ısırmaz” deyimi bir kez daha yaşandı. Sermayenin mahkemeleri açılan davalarda özel güvenlikçileri haklı bulmuş ve neredeyse bir kahramana dönüştürmüştü.

“Özel” ordu 300 bin kişiye ulaşma yolunda ilerliyor...

2004 yılında yapılan düzenlemelerden önce, kağıt üzerinde 4 bin şirketin bulunduğu ve 150 bin kişinin istihdam edildiği özel güvenlik alanında birçok yasal boşluk bulunuyordu. Güvenlik Servisleri ve Organizasyon Birliği Derneği (GÜSOD), özel güvenlik sektörünün gelişimi ve herşeyden önce yasal bir statüye kavuşturulması amacıyla 1994’te kurulmuş. 10 yıllık bir çalışmanın ardından iki yıl önce sektöre dair 5188 sayılı kanun çıktı.

Şu anda yaklaşık 900 şirket ve güvenlik okulunun bulunduğu sektörde, kayıtlı olmayanlarla birlikte 250 bin kişinin çalıştığı tahmin ediliyor. Ancak sektörün patronları “nitelikli-sertifikalı” eleman bulmada çok zorlandıklarını belirtiyorlar. Yaklaşık 2 bin kişiyi istihdam eden havaalanı işletmecisi TAV Güvenlik AŞ’nin Genel Müdürü Yusuf Acıbiber’e göre şirketler, 2004 yılında yürürlüğe giren kanundan önce daha rahat eleman buluyorlardı.

Acıbiber şunları söylüyor: “Eski kanun yürürlükte iken bizim için personel bulmak daha kolaydı. Çünkü kendi standartlarımız doğrultusunda uygun adayları bir teste tabi tutup işe alıyorduk. Şimdi yeni yasa ile ehliyet alır gibi öncelikle 16 günlük silahsız güvenlik görevlileri için bir eğitim alma mecburiyeti var. Bu eğitimden sonra İçişleri Bakanlığı’nın açacağı sınavı beklemek mecburiyetindesiniz. Sınavda başarılı olduktan sonra İl Valiliği Özel Güvenlik Şubesi’ne müracaat edip kimlik kartını almak için beklemek zorundasınız. Bu da en iyi şartlarda dört aylık bir süre anlamına geliyor.” (Sabah İK eki, 13 Ağustos ‘06)

GÜSOD’un Yönetim Kurulu Başkanı Altan Tutkun; sektördeki yaklaşık 200 bin çalışanın sadece 60 bininin sertifikalı olduğunu, kalanların ancak yüzde 80’inin eğitimlerini tamamladığını, eleman talebini karşılayamadıklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Önümüzdeki dönemde şu anki sayının yüzde 30-40’ı kadar personele ihtiyaç olacaktır. Bir sitede kapıcılık görevi yapan biri güvenliğe bakamaz, kanuna aykırı. Bu durumda site yönetimi bir güvenlik firmasından eleman isteyecek. Bu şekilde Türkiye’de çok ciddi talep patlaması olacak ve güvenlikçi sayısı 300 binlere gelecek”. (Hürriyet İK eki, 9 Temmuz ‘06)

Polis teşkilatı sayısı 180-200 binli rakamlarla telâffuz edilirken, özel güvenlik elemanlarının önümüzdeki süreçte 300 binlere ulaşacağından bahsedilmesi, sorunun boyutunu gösteriyor.

Bir tarafta palazlandırılan özel güvenlik şirketleri, diğer tarafta sömürülen özel güvenlikçiler...

Onca reklama rağmen, özel güvenlik şirketinde çalışan bir elemanın çalışma koşulları ve aldığı maaş bir fabrika işçisinden farksızdır. Özel güvenlik elemanı olabilmek için verilen program 16 günlük temel eğitimin yanısıra silahsız (90 saat) ve silahlı (120 saat) olmak üzere ikiye ayrılıyor. Eğitimlere katılma koşulu ise 18 yaşını tamamlamış ve en az sekiz yıllık temel eğitim ya da ortaokul mezunu olmak. Kurs sonucu sertifika hakkı kazanan adaylar, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün açtığı sınavlarda başarılı oldukları taktirde özel güvenlik elemanı olarak şirketlerde çalışmaya başlıyorlar. Yılda üç kez yapılan sınavlar sonrası yasal çalışma belgesini almak için kişi en az dört ay bekliyor.

Bu kadarla da bitmiyor. Öncelikle sınav, eğitim ve diğer formaliteler için 900 YTL’lik harç ödeme zorunluluğu bulunuyor. Ve tüm bu sınavlara, harç ödemelerine ve günde 10-12 saatlik çalışma koşullarına karşılık ödenen ücret asgari ve biraz üstü oluyor. (Bu ücret tabii ki yapılan “hizmet”in kademesine göre değişiyor). Ve bu koşullarda yaşanan eleman sirkülâsyonunun ve buradan yapılan vurgunun haddi hesabı bulunmuyor. İnsanların kaçak çalıştırıldıkları bir ortamda özel güvenlikçilerin tek lüksü yatırılan sigortaları. Sermaye baronlarının bilinçli olarak izlediği bu politikayla, işsiz bırakılan milyonların gözünde özel güvenlik işini cazip kılan da bu oluyor.

Bu sömürü ve soygun düzenini yıkmaktan başka
çaremiz yok

Sermaye devletinin büyümesinin önünü açtığı özel güvenlik sektörünün daha da palazlanlanacağı tartışma götürmez. Nitekim şu an Kocaeli Üniversitesi’nde bulunan iki yıllık lisans programını bitirip güvenlik elemanı olmak mümkün. Bu bölümden mezun olan adaylar sınava girmeden kimlik alma hakkına sahip. Ayrıca Adalet Bakanlığı 1 Haziran ‘05’ten önce işlemiş olduğu bir suçtan dolayı aldığı cezası ertelenen kişilere ‘özel güvenlikçi’ olabilme yolunu açtı. “Bakanlık, yeni TCK’daki ‘denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmemiş sayılır’ hükmünden hareketle, suç işlemiş kişilere özel güvenlik sektöründe görev yapma yolunu açmış oldu.” (Milliyet, 7 Ağustos ‘06)

Sermaye devletinin özel güvenlik sektörünü bu kadar büyütmesini, diğer sosyal-siyasal saldırılarından ayrı düşünmemek gerekiyor. Bir tarafta devletin militarist aygıtının her geçen gün daha da büyütülmesi, MOBESE vb. sistemlerle toplumun denetim altına alınmak istenmesi... Kentsel yıkım projeleri ile elit tabakalara “yüksek güvenlikli” yaşam alanları açması... Diğer tarafta ise özelleştirmeler, sosyal yıkım saldırıları, işsizlik, açlık, emekçilerin daraltılan yaşam alanları ve toplumda her geçen gün büyüyen sosyal hoşnutsuzluk...

Sermaye devletinin tüm bu hazırlıkları, önlemleri, tek tipleşen, çürümeye terkedilen toplumda büyüyen sosyal hoşnutsuzluğun denetim altına alınması içindir.

Yarın öbür gün yaşanacak bir iç savaşta özel güvenlikçilerin (ABD’nin Irak’ta, Afganistan’da yaptığı gibi) paralı kolluk gücü olarak değerlendirileceğinden kuşku duyulmamalıdır. Geçtiğimiz günlerde Acar İstanbul konutlarında yaşanan örnek gözlerimizin önündedir. Bugün Acar ailesini ve ormanlar talan edilerek inşa edilen konutlarda oturacak olan asalakları koruyanlar; İstanbul’da son 8 emniyet müdürünün yakın korumalığını yapan, bazıları Özel Harekatta görev yapmış, İsrail ve Amerikalı uzmanlardan VİP, terör, ilk yardım, iletişim, sağlık ve beden dili eğitimi alan ve eğitmenlik yapan emekli polisler, keskin nişancılardır. Yaşamı her gün vareden işçileri ve emekçileri sefaletin dipsiz kuyusuna iten Türk burjuvazisi, emekliliğe ayrılsalar da kendi güvenlikleri için düzene bekçilik edenleri beslemeye devam ediyor. Asalak yaşantısını sürdürmek için onları fabrikasında istihdam ederek servetler ödemekten çekinmiyor.

Tümüyle gereksizleşen bu köhne düzeni bir avuç asalak ve bekçi köpekleri ile birlikte tarihin çöplüğüne atmadığımız müddetçe, bu düzen her gün yaşam alanımızı biraz daha daraltacak ve bizi öldürmeye devam edecektir