22 Aralık 2006 Sayı: 2006/50 (50)
  Kızıl Bayrak'tan
   Seçimler, rant kavgası ve işçi sınıfını bekleyen seçim...
  İşçi-memur elele, mücadeleye!
  Anayasa Mahkemesi GSS Yasası’nı sadece “kamu görevlileri” yönünden iptal etti…
  Cevahir’deki işkence açığa çıktı, ya diğerleri!..
Porno operasyonlarının asıl hedefi devrimci faaliyettir...
Asgari ücret mi, askeri ücret mi? - Yüksel Akkaya
Gençlikten...
 Erdal Eren anmalarından...
  6. ayında günlük Kızıl Bayrak sitesi...
  19 Aralık katliamı unutulmadı, unutulmayacak!
  Emperyalist/siyonist güçler Filistin’de iç savaşı kışkırtıyor!..
  İran: Emperyalistler arası çekişme arenası
  “Yeni” sendikal anlayış ya da faşist hareketin yeni tuzakları - Yüksel Akkaya
  Türk-İş Başkanı Salih Kılıç patronlarla boy gösteriyor!
  Haklarımızı kazanmak için ölümüne direnmeliyiz!
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

 

Emperyalist/siyonist güçler Filistin’de iç savaşı kışkırtıyor!..

Esaret zincirlerini parçalamak için birleşik direniş!

Mart ayından beri vahşi bir abluka altında inletilen Filistin’de son günlerde yaşanan olaylar, emperyalist/siyonist güçlerin halkın birliğini parçalama girişimlerinin bazı kesimler şahsında karşılık bulduğunu gösterdi. Olayların boyutu, ABD-İsrail ikilisinin istediği gibi iç savaş düzeyine varmadı. Ancak işgal/abluka saldırısı göz önüne alındığında, yaşanan olaylar yine de vahimdir. Zira içinden geçilen süreçte Filistin halkının anti-emperyalist/anti-siyonist direnişi tek cephede yürütmesi her zamankinden daha çok önem taşımaktadır.

Erken seçim, halkın iradesini çiğneme girişimidir

Ulusal birlik hükümeti kurmak amacıyla Hamas ile El Fetih’in haftalar süren görüşmelerinden olumlu bir sonuç çıkmadı. Görüşmelerin çıkmaza saplanması, büyük ölçüde ABD dayatmalarını dikkate alan Filistin yönetimi başkanı Mahmut Abbas’ın tutumundan kaynaklandı. Zira emperyalist/siyonist güçler, Hamas’ı geriletmek, olmazsa, ulusal birlik hükümetinin kurulmasını engelleyerek Hamas’ı devre dışı bırakmak için çaba harcamaktadır. Nitekim Hamas’ın gerici dayatmalara bazı noktalarda direnmesi üzerine harekete geçen ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Hamas’ın yer alacağı bir hükümeti istemediklerini açıkladı. Bunun üzerine Mahmud Abbas, Hamas’la yapılan görüşmeleri sona erdirdi.

Utanç verici bir tutum alarak görüşmelere son veren Mahmut Abbas, başbakan İsmail Haniye’nin, mali yardım bulabilmek için dış geziye çıktığı günlerde erken seçimi gündeme getirdi. Konuyla ilgili açıklamayı yapan Abbas’ın yardımcılarından Nebil Amr, ülkenin yaşadığı bunalımdan çıkarılması için, Abbas’ın erken seçim ilan edebileceğini söyledi.

Abbas adına yapılan açıklamaya sert tepki gösteren Hamas, erken seçim yönünde alınacak kararın “darbe” anlamına geleceğini açıkladı. Şam’da sürgünde bulunan Hamas’ın siyasi lideri Halid Meşal ise, Filistin’de yeni bir seçim yapılması çağrılarını kabul etmediklerini ve bunu engellemek için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti.

Bu arada Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) dış ilişkiler sorumlusu ve el-Fetih lideri Faruk Kaddumi de, Şam’da yaptığı açıklamada, Filistin’de erken seçim yapmanın imkânsız olduğunu söyledi ve “Erken seçim yapmak İsrail’e hizmet etmek anlamına gelir ve Filistin halkı arasında büyük bir bunalıma sebep olur” dedi.

Abbas ve ekibinin, Hamas’ın gösterdiği sert tepkiyi ve Faruk Kaddumi’nin uyarısını dikkate almadan erken seçim kararı alması, Filistin’de siyasi ortamı fazlasıyla gerdi. Kararı değerlendiren Filistin Başbakanı İsmail Haniye, Abbas’ın erken seçim kararının büyük bir kargaşaya neden olabileceği uyarısında bulundu. Abbas’ın kararını, “kışkırtıcı, Filistinlilerin acı ve kayıplarına hakaret” sözleriyle nitelendirerek, Hamas’ın seçimlere katılmayacağını bildirdi.

Hamas’la El Fetih birkez daha ateşkes konusunda anlaştı

Seçim kararının açıklanmasının ardından, Filistin Devlet Başkanlığı Koruma Gücü’nün Gazze’deki eğitim kampına silahlı saldırganlarca düzenlenen baskınla başlayan çatışmalar, kısa sürede yayıldı. Saldırıdan Hamas’ın sorumlu tutulması üzerine bir açıklama yapan örgütün askeri kanat sözcüsü Ebu Ubeyde, saldırının kendileri tarafından düzenlenmediğini, “sorumsuzca bir suçlama” yapıldığını söyledi.

Hamas’ın saldırıyı yanlış bulduğunu açıklaması, çatışmaların yayılmasına engel olmadı. Nitekim Koruma Gücü’nü hedef alan saldırıdan hemen sonra, dış geziden dönen Filistin başbakanı İsmail Haniye’yi hedef alan suikast girişimi gerçekleşti. Ardından ise, Filistin Dışişleri Bakanı Mahmud Zahar’ın Gazze kentinde konvoyuna ateş açıldı. Olaylar, Filistin yönetimi başkanı Mahmut Abbas’ın evine iki havan topu mermisinin isabet etmesiyle daha da şiddetlendi.

Karşılıklı saldırılara rağmen her iki taraf adına yapılan açıklamalarda, iç savaşa izin verilmeyeceği söylendi. Filistin topraklarındaki son şiddet dalgasından ABD’yi sorumlu tutan Hamas’ın siyasi lideri Halid Meşal ise, Washington yönetiminin, Mahmud Abbas liderliğindeki El Fetih içindeki bazı gruplara para ve silah yardımı yaptığını, El Fetih’in de bu kaynakları Hamas’a karşı kullandığını savundu.

Görünen o ki, İsrail’in ırkçı-faşist işgaline eşlik eden abluka ile Filistin halkını soykırıma uğratmaya çalışan emperyalist/siyonist güçlerle soysuz işbirlikçileri, Filistin’de iç savaş başlatmaya bu kez de muvaffak olamadılar. Zira Hamas’la El Fetih ateşkes analaşmasına vardı.

Çatışmalara son verme kararı alan El Fetih’le Hamas, ateşkes ilan ettiklerini açıkladılar. Hamas, ateşkesin silahlı tüm Filistinli gruplar için geçerli olduğunu bildirdi. Anlaşmadan sonra silahlı kişilerin Gazze Şeridi ve Batı Şeria sokaklarından çekilmelerinin istendiği açıklandı. Ancak ateşkesin ilanından sonra da bazı çatışmaların meydana gelmesi, durumun halen kırılgan olduğunu gösteriyor. İç savaş belasını boşa düşürmek, bu kirli tuzağın farkında olan güçlerin sürece etkin müdahalesiyle mümkün olacaktır.

İşgal/kuşatma altındaki Filistin’de iç savaşı kışkırtanlara, somutta ABD-İsrail ikilisine karşı durmayan, bu kanlı oyunu bozmak için birleşik bir direnişe güç katmayanlar, Filistin halkı nezdinde mahkûm olacaklardır. Zira acımasız bir düşmanın işgali ve saldırısı altında olan bir halkın ortak direniş cephesi örülmeden mücadelenin başarı kazanması mümkün değildir.


“Sosyalist” Enternasyonal Lübnan direnişine karşı

Lübnan’da Hizbullah önderliğindeki muhalefetin, ABD büyükelçiliği emriyle çalıştığı söylenen Fuad Sinyora başkanlığındaki hükümeti devirmek için alanlara inmesi, “uluslararası toplum”u kaygılandırmış olmalı ki, gerici güçler cephesinin ardından “Sosyalist” Enternasyonal (SE) da Sinyora hükümetine destek verenler kervanına katıldı. Böylece Lübnan direnişi karşıtı cepheye ABD, AB, BM, İsrail, Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün gibi gerici güçlerin yanına SE de katılmış oldu.

SE, yeni dönem Amerikancı ama aynı zamanda Dürzîler’i temsil etme iddiasındaki İlerici Sosyalist Parti lideri olan Velid Canbolat’ın çağrısına karşılık vererek, Beyrut’ta Acil Eylem toplantısı düzenledi. Toplantı ile direniş karşıtlığını ortaya koyan “Sosyalist” Enternasyonal, safının emperyalist/siyonist güçlerin yanı olduğunu ilan etmiş oldu. “Demokrasi adına” Sinyora hükümetine destek veren SE, aynı duyarlılığı İsrail’in vahşi yıkım saldırısına karşı göstermemişti. Bu riyakâr tutum SE’nin “demokrasi” anlayışı konusunda fikir vermektedir.

SE’in ikiyüzlülüğü, Filistin sorunu karşısındaki utanç verici duruşuyla daha bariz bir hal almaktadır. Çoğunluğun iradesine sahip çıkmaktan söz eden SE şefleri, toplumun yarısı tarafından istenmeyen Fuad Sinyora hükümetine sahip çıkarken, Filistin halkının tercihi olan hükümeti muhatap bile almıyor. Dahası, bu hükümeti seçti diye, Filistin halkının abluka ile boğulmasına da hiçbir itiraz yükseltmiyor.

SE’in pratiği, bu kurumun başını çeken güçlerin emperyalist saldırganlık ve savaş politikasının aktif destekçileri olduğunu gözler önüne seriyor. Dolayısıyla sosyalizm karşıtlarının yuvası olan SE’in bu ölçüde gericileşmesi şaşırtıcı değildir. Bileşenleri arasında Deniz Baykal gibi “militarist zihniyet mücahitleri”nin yer aldığı bir kurumun küresel gericiliğin kalesi olması da kaçınılmazdır.