22 Aralık 2006 Sayı: 2006/50 (50)
  Kızıl Bayrak'tan
   Seçimler, rant kavgası ve işçi sınıfını bekleyen seçim...
  İşçi-memur elele, mücadeleye!
  Anayasa Mahkemesi GSS Yasası’nı sadece “kamu görevlileri” yönünden iptal etti…
  Cevahir’deki işkence açığa çıktı, ya diğerleri!..
Porno operasyonlarının asıl hedefi devrimci faaliyettir...
Asgari ücret mi, askeri ücret mi? - Yüksel Akkaya
Gençlikten...
 Erdal Eren anmalarından...
  6. ayında günlük Kızıl Bayrak sitesi...
  19 Aralık katliamı unutulmadı, unutulmayacak!
  Emperyalist/siyonist güçler Filistin’de iç savaşı kışkırtıyor!..
  İran: Emperyalistler arası çekişme arenası
  “Yeni” sendikal anlayış ya da faşist hareketin yeni tuzakları - Yüksel Akkaya
  Türk-İş Başkanı Salih Kılıç patronlarla boy gösteriyor!
  Haklarımızı kazanmak için ölümüne direnmeliyiz!
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

 

Porno operasyonlarının asıl hedefi devrimci faaliyettir...

Çürüyen düzen çocuk tacizine
devam edecektir!

Çocuk pornosuna ilişkin operasyonların bir boyutunu da düzenin interneti denetim altına alma çabası oluşturmaktadır. Çocuk pornosunun yayılması konusunda tek suçlu internetmiş gibi davranılmakta ve çocuk pornosuyla mücadele için yapılması gereken şeylerin başında da internet kullanımının/kullanıcılarının sıkı bir denetim altına alınması gösterilmektedir. Daha şimdiden konuyla ilgili bir yasa hazırlığından ve bu taslakta internet kullanıcılarının ancak kimlik numaralarını yazarak sisteme girebilmelerine olanak tanıyan bir düzenleme bulunduğundan söz edilebilmektedir.

Sözde operasyonlarla aynı süreçte sözü edildiğine göre, yasa taslağının çoktan hazır olduğu, operasyonların da taslağı yutturmaya yönelik bir senaryodan ibaret olduğu ortadadır. Hiç şüphe yok ki bu tür bir düzenlemenin asıl amacı pornografi sektörünün patronları ve müşterileri değil fakat düzene muhalif güçlerin daha etkin bir biçimde denetim altına alınmasıdır.

Bu çerçeveden bakıldığında, söz konusu yasa tasarısının TMY’nin internet ortamındaki uzantısından başka bir şey olmadığı görülecektir. Dolayısıyla, yasa ve bu amaç, kitlelere gerektiği açıklıkta anlatılabilmeli, yasaya karşı mücadelede devrimci hareketi kitleler karşısında zayıf düşürecek hiçbir muğlaklık bırakılmamalıdır. İşçi ve emekçi kitleler, düzenin ikiyüzlü, sahtekar manevralarına açık bırakılmamalıdır. Çünkü onlar, konuyu çocuk pornosu gibi halkın son derece hassas olduğu bir konuyla bağlantılandırabilmek için başlı başına bir senaryoyu oynamaktadırlar. Medyada aylar boyu konu evire çevire gündemde tutulduktan sonra birden başlatılan operasyonlarla halkın gözünü boyamaya, devrimci ve demokratik harekete yönelik ‘internet operasyonu’ için yolu düzlemeye çalışmaktadırlar.

Kapitalist devletin, kapitalist düzenin en kârlı sektörlerinden biri haline gelmiş olan porno sektörüne karşı duramayacağı, durmak da istemeyeceği, çünkü bunu engelleme gücünü elinde bulunduran sözde güvenlik güçlerinin asli görevinin halkın güvenliğini değil, sistemin güvenliğini sağlamak olduğu; gündemdeki operasyonların göz boyama dışında bir amaç taşımadığı; sorunun internet kullanıcılarının engellenmesiyle çözümlenemeyeceği, porno sektörü yerli yerinde durduğu, ‘üretimi’ aynen sürdürdüğü sürece ‘müşteri’ye bir biçimde ulaşacağı vb. çerçevesinde işçi ve emekçi kitleler bilinçlendirilmeli, TMY ve bu kapsamdaki yeni yasaya karşı mücadeleye kazanılmalıdırlar.

İzmir’deki tecavüz ve bu tecavüzün porno ticareti için yapıldığı açığa çıktıktan sonra, medyada, çocuk pornosu üzerine yapılan yayınlar, büyük oranlarda cd kaydı ve satışlarını ortaya döktüğü halde, konunun salt internetle bağlantılandırılması, operasyonların internet kafelere saldırılar biçimine büründürülmesi, hareketin ne kadar art niyetli, ne kadar hazırlıklı ve ikiyüzlü yürütüldüğünü fazlasıyla anlatmaktadır.

İşçi ve emekçi kitlelerle iletişimi sıfır olan bu çürümüş sistem, nihayet, iletişimin önemini kavramış görünüyor. Ve, bilince çıkardığı her konuda olduğu gibi, internet konusunda da bunu sınıfa ve emekçi kitlelere yönelik bir saldırıya dönüştürmeye çalışıyor. Açıktır ki, polisin de elinin bulunduğu çok net olan pornografi ticaretini engellemenin tek yolu, bu ticareti yürüten sektörü dağıtmaktır. Her meta için geçerli olduğu gibi, pornografi ürünleri de üretilmeye ve piyasaya sürülmeye devam ettiği sürece, mutlaka alıcı bulacaktır. Sahtekar devletin internet kullanıcısına yönelik hazırlandığı yaptırım ve engelleme ise, sadece alıcının engellenmesine yönelik bir çaba olabilir ki, küçücük çocuklara uygulanan şiddetin, taciz ve tecavüzün gerçek sorumluları, seyirci konumdaki bu düşkünler değil, onlara seyredecek malzemeyi hazırlayan porno sektörü patronlarıdır.

Fakat onlara karşı mücadele etmek, bu sektörü kapatmak, dağıtmak, kuşkusuz, kapitalist sistemin koruyucusu ‘emniyet’ güçlerinin vazifesi değildir. Çocukların korunması görevi, onları taciz eden, bedenlerini pazara süren porno sektörüyle birlikte kapitalizmi tümden ortadan kaldırma tarihsel göreviyle yükümlü bulunan işçi sınıfına aittir. İşçi sınıfını bu tarihsel görev için hazırlamak ve örgütleme görevi ise sınıf devrimcilerinin önünde durmaya devam ediyor. Kapitalizm bataklığından giderek daha kesif biçimde yükselen pis kokular ise sınıf devrimcilerine fazlasıyla malzeme sağlıyor. Mesele bu malzemeyi hakkıyla kullanmakta, sınıfı ve kitleleri çürüyen sisteme/çeteleşen devlete karşı harekete geçirebilmektedir.


Porno kârlı bir kapitalist sektördür...

Ondan kurtulmanın yolu kapitalizmi yoketmekten geçiyor!

Bir bebeğin, annesinin de dahil olduğu bir şebekenin taciz ve tecavüzüyle çocuk pornosuna alet edildiğinin ortaya çıkmasından sonra, düzen medyası, aylarca çocuk pornosunu işledi. Porno kasetlerinin sokak ortasında pazarlanmasıyla ilgili yayımlar yaptı. Gazete muhabirlerinin bile kolayca ulaşabildiği görülen satıcılara polisin ulaşması ise aylar aldı.

Çünkü polisin çok daha ‘önemli’, ‘temel’ ve ‘asli’ görevleri vardı. Kapitalist çürüme ve yozlaştırmaya karşı mücadelenin devrimci odaklarını dağıtması gerekiyordu öncelikle. Önce Atılım gazetesi ve çizgisindeki kurumlara yönelik saldırı geldi. Ardından da Haklar ve Özgürlükler Cephesi’ne, derneklerine, gazetelerine yönelik. Özellikle bu ikincisine gerekçe olarak, emekçi semtlerde yürüttüğü uyuşturucu başta olmak üzere, çürüme ve yozlaşma karşıtı faaliyet gösterilmişti.

Her iki saldırının da, devrimciler cephesinden anlamlı bir ortak tepkiyle püskürtülmesinin ardından, şimdi ‘emniyet’ güçleri, güya, çocuk pornografisine yönelik bir operasyonlar gösterisine başlamış bulunuyor. Güya diyoruz, çünkü çürüme ve yozlaşmaya karşı mücadele edenleri engellemeyi kendine iş edinenlerin, çürüme ve yozlaşmaya karşı çıkması, engellemek istemesi düşünülemez. Ayrıca, kapitalist sermayenin en karlı sektörlerinden biri haline gelmiş/getirilmiş olan pornografi ticaretini engellemek, kapitalist düzenin kolluk güçlerinin haddi değildir. Onların asli görevi, kapitalist üretim ve ticaretin, genelde kapitalist sistemin sorunsuz işlemesini sağlamak, sorun çıkaranları ortadan kaldırmaktır, tıpkı devrimci kurumlara yönelik son operasyonlarda olduğu gibi.

Bu açıdan ele alındığında, çocuk pornocularına yönelik son operasyonların, sektörün asıl güçlerine, sahiplerine bulaşmadan, alt kademedeki satıcılara, hatta sadece müşterilere, yöneltildiği anlaşılacaktır. Uyuşturucu operasyonlarında da aynı senaryoyu izlemiyor muyuz? Gösterişli operasyonlarla sokak satıcıları toplanıyor, şöyle büyük işler başardık, böyle organize suç örgütlerini çökerttik böbürlenmeleriyle sonuçlar ilan ediliyor. Fakat gelip görün ki, uyuşturucu ticaretinin başındakiler yerlerinde kalmaya ve zehir ticaretlerini aynen sürdürmeye devam ediyorlar. Şaşalı operasyonlarla toplanan sokak satıcıları da, çok geçmeden yeniden sokağa, satışlarının başına gönderiliyorlar. Çünkü uyuşturucu ticareti de, tıpkı porno ticareti gibi, kapitalist sistemin çok karlı sektörleri arasında yer alıyor.

Daha da önemlisi, mafya ile içiçe çalışan bu sektörler, gerek yarı yasal konumları gerekse de bu ‘çok karlı’ oluşları yüzünden, büyük oranda çeteci devletin kendi eliyle yönetilip yönlendiriliyor. Uyuşturucu ticaretinin belirli bir aşamadan itibaren derin devletin tekeline geçtiği, Susurluk skandalı sayesinde açığa çıkmıştı. Üstelik mesele sadece, bazı polislerin, bazı askerlerin işin içine karışması, yani ‘münferit vaka’ meselesi değildir. Sıradan vatandaş, hırsızlık, yankesicilik dahil olmak üzere, nerde bir kirli iş varsa orda polisin eli olduğunu düşünüyor. Poliste ve orduda, arada bir yürütülen soruşturmalarla da, vatandaştaki bu ‘münferit’ görüşü pekiştirilmeye çalışılıyor. Böyle her soruşturma, rüşvet ve benzeri olaya karışan şu kadar memura gereken ceza verilmiştir açıklamalarıyla halka duyurularak, her kurumda olabildiği gibi bu kurumlarda da çürük yumurta çıkmakta, fakat temizlenmektedir görüşü aşılanmak isteniyor.

Porno meselesinde de, medyanın aylarca satıcı takibini ekranlardan yansıtması üzerine, sıradan vatandaş, polisin eli olmasa bunlar böyle sokak ortasında satış yapabilir mi, diye düşünmeye başladı. Fakat burada da yine ‘düşünülen’, bazı polislerin eli olduğudur. Ardından gelen operasyonlarla ise, bir bütün olarak polis kurumu bu pislikten aklanmaya çalışılmaktadır. Şimdi aynı sıradan vatandaş, bazı polislerin eli olsa bile, ‘emniyet kuvvetlerimiz’ bu pisliğe izin vermeyecek, ortalığı temizleyecek umuduyla avunabilecektir.

Oysa, ikide bir düzenlenen kapsamlı uyuşturucu operasyonları nasıl ki uyuşturucu ticaretini ortadan kaldırmıyorsa, bugünkü porno operasyonları da bu alandaki kar kapılarını kapatamayacak/kapatmayacaktır. Çünkü operasyonların amacı bu değildir. Bu çürümüş sistem ayakta kaldığı sürece, porno ticareti uğruna masum çocuklar şiddete uğramaya, sömürülmeye, örselenmeye, hatta öldürülmeye devam edeceklerdir. Sistem, kendisiyle birlikte toplumu, tek tek insanları çürütmeye devam edecektir.

Küçücük masum çocukların porno şiddetinden kurtarılabilmesi, bu şiddeti örgütleyen kapitalist sistemden kurtulmakla mümkün olacaktır.