04 Ağustos 2006 Sayı: 2006/30 (30)
  Kızıl Bayrak'tan
   Ortadoğudaki güncel direnişin anlamı ve sınırları
  Lübnan'da direniş yayılıyor!
  "Bağımsız, demokratik ve sosyal tarım politikası" ancak işçi sınıfı tarafından uygulanabilir
  Bombacı paşanın itirafları
  Ortadoğu halklarıyla dayanışma eylemlerinden...
İstanbul'da yapılan dayanışma eylemine vahşi polis saldırısı
Sendikal ihanet çeteleri örgütlenmenin önünde engel
Niyet mektubundan emekçiye ölüm çıktı
MESS ve Türk Metal elele; Metal işçileri ihanete karşı harekete geçmelidir!
  Ortadoğu'da toplumsal muhalefet ve siyasal akımlar / Orta sayfa
  KİT'lerin talanına, nükleer santrallere ve sermayenin saldırılarına karşı mücadeleyi yükseltelim
  Siyonist cellatların suç ortakları Kana katliamı için timsah gözyaşları döküyor
  Chavez İsrail'in faşist zulmünü kınadı
  Dünyada Ortadoğu halklarıyla dayanışma eylemlerinden
  Hiroşime ve Nagazaki katliamlarının yıldönümünde; Kana'da öldürülen çocukların anısına!
  İsrail ve ABD zulmü devam ediyor
  Sıradan savaşın sıradan ölüleri
  Patronların kar hırsı halkın sağlığından daha önemli
  Üniversite öğrencilerinin ücretsiz sağlık hakkı gaspedildi
  Eylem ve etkinliklerden
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

“Sağlıkta tasarruf” ölümdür!

Üniversite öğrencilerinin ücretsiz sağlık hakkı gaspedildi!

“Sağlıkta tasarruf” adı altında başlatılan saldırıların bir yenisi de sosyal güvencesi bulunmayan üniversite öğrencilerini vurdu. Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğe göre, 2007 yılı itibariyle, üniversite MEDİKO'ları ve sağlık merkezleri bütçeden ödenek talep edemeyecek.

“Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi, sürdürülebilir büyüme ortamının oluşturulması, mali disiplinin sağlanması, kamu borç stokunun azaltılması ve kamu mali yönetimi ve kontrol sisteminde etkinliğin artırılması yönünde son yıllarda ülkemizde elde edilen önemli başarıların kalıcı hale gelmesi…” gerekçesiyle öne sürülen yeni uygulamaya göre “31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hükümleri çerçevesinde, Yükseköğretim kurumları öğrenci ilaç ve tedavilerine ilişkin ödenek teklifinde bulunmayacaklardır.”

Devlet üniversitelerinde okuyan 1,5 milyon öğrencinin büyük bir çoğunluğunun yararlandığı MEDİKO ve sağlık merkezleri herhangi bir sosyal güvencesi olmayan öğrencilerin asgari de olsa bir sağlık hizmetinden öğrenim hayatı boyunca yararlanmasını sağlıyordu.

İMF şefleri tarafından hazırlanan sosyal yıkım saldırılarının bir ayağı olan Genel Sağlık Sigortası ile “parası olana sağlık” uygulaması başlatılmıştır. Her adımda öne çıkarılan katkı payları gibi ek masraflarla sağlık hizmetine ulaşmak işçi ve emekçiler için imkansız hale gelmiştir. Yayınlanan genelgelerle de ilaçtan tutun da takılacak serumun steril iğnelere kadar bir dizi temel sağlık hizmeti parayla satılır hale getirilmiştir.

Kişi başına düşen sağlık harcamalarının fazlalığından yakınan ve bu gerekçeyle “tasarrufa gidilmesi gerektiği”ni söyleyenler kendi açıklamalarıyla bile çelişkiye düşüyorlar. TBMM Başkanı Arınç Türkiye'de kişi başına yılda 421 dolarlık sağlık harcaması yapıldığını söylerken, Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, Türkiye'de kişi başına düşen sağlık harcaması 120 dolar idi. Bu sayıyı Sağlık Bakanı Recep Akdağ da onaylamıştı. Tutarın 421 dolar olduğu düşünülse bile kendilerini kıyaslamakta pek bir övündükleri AB üye ülkelerinde bu rakam yaklaşık 5 bin dolar. Bu arada belirtmek gerekiyor ki, bu ortalamaların hesaplanma süreçleri de tahmin edilebileceği gibi pek “adil” olmuyor. Ülkedeki kayıtlı yaklaşık 40 milyon SSK'lının ortalama harcaması 50 milyon lira ederken, milletvekillerinin harcaması ortalama 12 milyar lira. Buna rağmen milletvekilleri ve aileleri ne harcama ne de ilaç kısıtlamalarından etkileniyor. Unutmamak gerekir ki bu ülkede prostat ameliyatı olan tek kadın bir milletvekili eşiydi. Bir milletvekili de iki yıl içerisinde tam 106 kez diş protezi yaptırmıştı.

Sermaye düzeninin bütün pisliği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Sermaye ikitidarı bu saldırıları tam bir pervasızlıkla hayata geçirmektedir. İlaç kısıtlamalarını deklare ederken “ilaçları şeker gibi yutmayın”, kene yüzünden insanların öldüğü günlerde önlem olarak “paçalarınızı çorabın içine sokun, o zaman giremez” diyerek dalga geçebilmektedir.

Uygulanmaya çalışılan tasarrufun işçi ve emekçi kesimlerin yaşam hakkından tasarruf olduğu yeterince açıktır. Eğitim alanında benzer saldırılarla karşılaşan üniversite gençliğinin ise artık harekete geçme vakti gelmiştir. Söz konusu olan kendi yaşam hakkıdır. Bu hak da sessiz kalarak korunamaz. Gençlik bu saldırıya sessiz kalmamalıdır.

--------------------------------------------------------------------------------------

Ankara'da ulaşım zammı protesto edildi...

“Ulaşım zammı geri alınsın!”

1 Ağustos'tan itibaren geçerli olmak üzere Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından ulaşıma zam yapıldı. Öğrenci biletleri 80 kuruştan (800 bin TL) 90 kuruşa (900 bin TL), tam biletler ise 1,20 YTL'den (1 milyon 200 bin TL) 1,30 YTL'ye (1 milyon 300 bin TL) çıkarıldı. Ulaşıma yapılan zammı protesto etmek için sendikalar, meslek örgütleri ve çeşitli demeokratik kitle örgütleri biraraya geldiler.

2 Ağustos günü saat 12:45'te YKM'nin önünde toplanan kitle “Gökçek elini cebimizden çek!”, “Gökçek ulaşıma zararlıdır!”, “Ulaşım zammı geri alınsın!” sloganları attı. Ardından Yapı-Yol Sen Ankara Şube Başkanı Kayhan Özkul basın açıklamasını okudu. Özkul kısaca şunları dile getirdi: “Bir yandan şehir merkezinde belediye eliyle organize edilen şatafatlı şenlikler sürerken, diğer yandan aldığı asgari ücretin yüzde 25'ini yola vererek işine ulaşmaya çalışan kent yoksulları, bu şatafatın hesabını er geç Melih Gökçek'ten soracaktır. Bugün asgari ücretle yaşayan bir işçi aldığı 380 YTL'nin 78 YTL'sini işe gidip gelmeye harcamaktadır. Belediye hizmetleri bu anlayışla verilmeye devam edildiği takdirde, yani kara, paraya ve ranta dayandırıldığı takdirde insanlar bırakın işe gidip gelmeyi evden çıkamaz hale gelecektir.” Açıklamanın devamında “Ulaşıma yapılan zammın geri alınması” talebi dile getirildi.

DİSK Ankara Bölge Temsilciliği, TMMOB/ İKK, Ankara Tabip Odası ve KESK Ankara Şubeler Platformu'nun örgütlediği eyleme yaklaşık 60 kişi katıldı.

Kızıt Bayrak/Ankara

--------------------------------------------------------------------------------------

“Yaşanabilir konut istiyoruz!”

Dikmen Vadisi halkı, gecekondularının yıkılmasına ve yaşam alanlarının rant alanına dönüştürülmesine karşı Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin ek hizmet binasının önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklama sonrasında Dikmen halkı Melih Gökçek veya yetkili bir kişiyle görüşmek istedi. Fakat belediye binasında kimse olmadığı için görüşme gerçekleşmedi. Bunun üzerine yaklaşık 150 kişi belediye önünde oturma eylemi yapmaya başladı. Bu sırada ulaşım zammını protesto eden bileşenler, Dikmen halkına destek için geldiler. Burada DİSK, KESK, TMMOB ve Halkevleri temsilcileri birer konuşma yaptılar. Temsilciler konuşmalarında kısaca Dikmen halkının haklı mücadelesinin yanında olduklarını ifade ettiler. Ardından oturma eylemine devam edildi.

Kızıl Bayrak/Ankara

----------------------------------------------------------------------------------------

İşten atılan 2 işçi tazminatlarını almak için eylem yaptı

İzmir'in Kemalpaşa İlçesi'nde Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi'nde kurulu olan Erenli Kauçuk Fabrikası'nda sendikaya üye oldukları için tazminatsız işten atılan iki işçi, fabrika bahçesinde bulunan elektrik direğine çıkarak patronu protesto etti.

Petrol-İş Sendikası'na üye oldukları için patron tarafından İş Kanunu'nun 25. maddesi gereği kıdem ve ihbar tazminatları verilmeden çıkarılan işçiler eylemi haklarını almak için yaptıklarını ifade ettiler. Yaklaşık 3 saat süren eylemleri boyunca işçiler haklarını alıncaya kadar direkten inmeyeceklerini söylediler. Eylem üzerine patron Hüseyin Eren 31 Temmuz günü işten çıkartılan 10 yıllık bir işçiye 6 bin 213 YTL'lik, geçen Perşembe günü işten çıkarılan 3,5 yıllık bir işçiye ise 2 bin 500 YTL'lik çek verdi.

Petrol-İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Gani Gündoğdu, 99 işçinin çalıştığı fabrikada 9 ay önce 55 işçinin sendikalarına üye olduğunu söyleyerek, işçilerden 9'unun sendikaya üye oldukları için kıdem ve ihbar tazminatları verilmeden İş Kanunu'nun 25. maddesi gereği işten çıkarıldığını belirtti. Gündoğdu, “Sendikamızın fabrika çalışanları adına toplu sözleşme hakkına sahip olması nedeniyle fabrika sahibi Hüseyin Eren, işçileri hiçbir dayanak olmadan işten çıkarmıştır. Daha önce tazminat vermeden işçileri işten çıkaran fabrika sahibi, bugün tazminatlarını veriyor. Ancak bu iş burada kalmayacak, çünkü işe iade ve sendikal tazminat davaları açacağız” dedi.