04 Ağustos 2006 Sayı: 2006/30 (30)
  Kızıl Bayrak'tan
   Ortadoğudaki güncel direnişin anlamı ve sınırları
  Lübnan'da direniş yayılıyor!
  "Bağımsız, demokratik ve sosyal tarım politikası" ancak işçi sınıfı tarafından uygulanabilir
  Bombacı paşanın itirafları
  Ortadoğu halklarıyla dayanışma eylemlerinden...
İstanbul'da yapılan dayanışma eylemine vahşi polis saldırısı
Sendikal ihanet çeteleri örgütlenmenin önünde engel
Niyet mektubundan emekçiye ölüm çıktı
MESS ve Türk Metal elele; Metal işçileri ihanete karşı harekete geçmelidir!
  Ortadoğu'da toplumsal muhalefet ve siyasal akımlar / Orta sayfa
  KİT'lerin talanına, nükleer santrallere ve sermayenin saldırılarına karşı mücadeleyi yükseltelim
  Siyonist cellatların suç ortakları Kana katliamı için timsah gözyaşları döküyor
  Chavez İsrail'in faşist zulmünü kınadı
  Dünyada Ortadoğu halklarıyla dayanışma eylemlerinden
  Hiroşime ve Nagazaki katliamlarının yıldönümünde; Kana'da öldürülen çocukların anısına!
  İsrail ve ABD zulmü devam ediyor
  Sıradan savaşın sıradan ölüleri
  Patronların kar hırsı halkın sağlığından daha önemli
  Üniversite öğrencilerinin ücretsiz sağlık hakkı gaspedildi
  Eylem ve etkinliklerden
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Niyet mektubundan emekçiyle ölüm çıktı!

İMF İcra Direktörleri Kurulu geçtiğimiz hafta yaptığı toplantıda Türkiye ile yürütülen gözden geçirme görüşmelerini ele alarak onayladı. Türkiye adına sunulan yeni niyet mektubunu da onaylayan İMF yönetimi 1.9 milyar dolarlık kredi dilimini Türkiye'nin kullanımına sundu.

Son bir yıl içerisinde sermaye, İMF tarafından çok önem verilen bir dizi saldırı politikasını hayata geçirdi. Büyük özelleştirmelerin tamamlanması ve sosyal yıkım yasalarının meclisten geçmesi bunların en önemlileriydi. Bundan dolayı sermayenin duyduğu memnuniyet İMF'ye sunulan niyet mektubuna da yansımış durumda. Nitekim daha ilk satırında “Programımız kapsamında ekonomik performans güçlü bir seyir izlemiştir. 2005 yılında enflasyon üst üste dördüncü yıl hedefin altında gerçekleşirken, büyüme, beklentileri önemli ölçüde aşmıştır” sözleri yer alıyor ve benzer övünme cümleleri hemen her bölümde tekrarlanıyor.

Mektupta işçi ve emekçiler için güncel önem taşıyan iki bölüm var. Bunlardan birincisi mali disiplin başlığı altında yer alıyor ve sağlık harcamalarıyla ilgili.

Bilindiği gibi hükümet bundan bir süre önce sağlık harcamalarında tasarruf amacıyla bir dizi karar almış ve uygulamaya sokmuştu. İşte niyet mektubu hükümetin aldığı “sağlıkta tasarruf” kararlarının ne amaçla ve nasıl uygulanacağını ele alıyor. Uygulamaya sokulacak önlemlerle 2.1 milyar dolarlık tasarruf sağlanacağı övünülerek anlatılıyor. Peki ne pahasına. İşçi ve emekçilerin hastane ve eczane kapılarında sürünmesi pahasına. Kendilerinden talep edilen farkları ödeyemedikleri için tedavileri için gerekli ilaçları alamamaları ve ölüme terkedilmeleri pahasına. Görüldüğü gibi hükümet “sağlıkta tasarruf” uygulamalarını İMF'nin gözüne girmek için devreye sokmuş durumda. Mektubun kabaca ortaya koyduğu gerçeklerden biri bu.

Bir diğer konu ise önümüzdeki dönemde uygulamaya sokulacak vergi ve zamlarla ilgili düzenlemeler. Niyet mektubunda yakın zaman önce gerçekleşen ekonomik çalkantıya geniş şekilde değiniliyor. Geleceğe ilişkin bir tedbir olarak da para politikasının sıkılaştırıldığı, gelecekte oluşabilecek yeni dalgalanmalara karşı aktif tedbirler alınacağı belirtiliyor.

Bu aktif tedbirlerin neler olduğunu anlamak için niyet mektubunu okumaya gerek yok. Elektrik ve doğalgaza yapılacak zamlar bir süredir ortalıkta dolanıyordu. Öyle ki bu konudaki gelişmeler sanki hükümet zam yapmamak için çare arıyormuş havalarında sunuluyordu. Bu alıştırma turlarının ardından geçtiğimiz günlerde doğalgaza yüklüce bir zam yapıldı. Şimdi de sırada elektriğin olduğu, artan petrol fiyatları ve özel enerji şirketlerini talepleri bahane edilerek elektriğe de yüklüce bir zam yapılacağı iyiden iyiye kesinleşti. Kısacası hükümet niyet mektubunda vurguladığı kararlılığın gereklerini yerine getiriyor ve faturayı misliyle emekçilere kesmek için durmadan yeni tedbirleri devreye sokuyor.

Niyet mektubunda ayrıca önümüzdeki aylarda vergi gelirlerini arttıracak yeni düzenlemeler yapılacağı, Halk Bankası'nın özelleştirilmesi konusunda belli adımlar atılacağı vb. sıralanıyor.

Kısacası, bundan öncekiler gibi, son niyet mektubu da İMF'nin işçi ve emekçilere dönük saldırı taleplerinden oluşuyor. Fakat yakın zaman önce İMF adına yapılan bir takım açıklamalar işçi ve emekçilere dönük saldırıların bu niyet mektubunda ifade edilenlerle sınırlı olmayacağını gösteriyor. Önümüzdeki yakın dönemde 5. gözden geçirme görüşmeleri için Türkiye'ye gelecek İMF heyetinin bu kez asgari ücretin düşürülmesi, bölgesel asgari ücret konusunda düzenlemeler, kıdem tazminatının azaltılması gibi dayatmalarla geleceği anlaşılıyor.

Bu da İMF programlarına karşı mücadelenin güncel olduğunu, önümüzdeki yakın dönemde daha da aciliyet kazanacağını gösteriyor.

---------------------------------------------------------------------------------------

İşten atılan Koç-Tansaş işçileri eylemde

Tansaş bünyesinde Pınarbaşı'ndaki depolarda A Lojistik'te çalışan işçiler, 35 arkadaşlarının atılması ve patronun Nakliyat-İş Sendikası'nı kabul etmemesi, sendikalı olmalarını engellemesi nedeniyle bir süredir eylemdeler. Hatırlanacağı gibi Tansaş Koç holding tarafından satın alındı.

İşyeri önünde eylem yapan işçilere çevik kuvvet saldırmıştı. Saldırı sırasında bir işçinin burnu kırılmış ve sendika önce suç duyurusunda bulunmuştu.

29 Temmuz Cumartesi günü Konak'ta eylem yapan işçiler hem polisin hem de sendikasızlaştırma saldırısını protesto ettiler. Saat 12.00'de sendika binası önünde toplanan işçiler buradan Konak'taki Tansaş önüne slogan ve dövizlerle yürüdüler. “Yaşasın Koç/Migros-Tansaş direnişimiz!/DİSK Nakliyat-İş” pankartının taşındığı eylem Tansaş önünde yapılan açıklamaların ardından Gümrük'te ki Migros önüne yapılan yürüyüşle devam etti. Yaklaşık 250 işçinin katıldığı eylem oldukça coşkulu geçti. 3 saatten fazla süren eylem boyunca işçilerle polis şefleri arasında kimi zaman tarışmalar yaşandı. Buna rağmen coşkularından hiçbir şey yitirmeyen işçiler fiili bir eylem gerçekleştirdiler.

Eylem boyunca hem Nakliyat-İş hem de DİSK yöneticileri konuşma yaptılar. Belediye-İş Sendikası adına da konuşmalar yapıldı. Yapılan açıklamalarda, Tansaş depolarında çalışan 330 işçiden 270'inin Naklyat-İş'e üye olduğu, hiçbir saldırının işçilerin bu haklı mücadelesinin önüne geçemeyeceği ifade edildi, Koç Holding'in aklını başına alması istendi ve sendikalaşma mücadelesinin devam edeceği ifade edildi.

Eylemde “İşçi düşmanı Koç Holding!”, “Sendika düşmanı Koç Holding!”, “Tansaş işçisi köle değilidir!”, “Sendika hakkımız söke söke alırız!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Yaşasın DİSK, yaşasın Nakliyat-İş!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak/İzmir

------------------------------------------------------------------------------------------

Eriyen ücretler TİS görüşmelerinde telafi edilmelidir!

Son açıklanan enflasyon rakamlarına göre 2006 yılı için enflasyon oranının büyük olasılıkla %10 civarında gerçekleşeceği ortaya çıkmıştı. Bu, 2006 yılı için hedeflenen enflasyon oranının tutturulamayacağı anlamına gelmektedir. Merkez Bankası'nın hazırlamış olduğu beklenti anketlerine göre ise bu oran %10'un da üstüne çıkabilir.

Bu durum girmekte bulunduğumuz TİS sürecinde hükümet tarafından göz önüne alınmamaktadır. Merkez Bankası Başkanı bile enflasyon oranındaki bu artışın ücretlere yansıtılabileceğini açıklarken, hükümet kanadından hiçbir açıklama gelmemiştir. Bu, sermaye iktidarının emekçi kesime karşı tavrının da açık bir göstergesidir. 2006 yılı için, beklenen enflasyon oranında yapılan ücret artışının daha yılın ilk yarısı dolmadan eridiği ortadadır. Bu durumda KESK'in de ifade ettiği gibi %10'luk bir ek zam, çalışanın kayıplarını telafi etmesi için şarttır. Açıklanan enflasyon rakamlarının gerçek durumu yansıtmadığı ve asıl fiyat artışlarının gizlendiği düşünüldüğünde, emekçilerin karşı karşıya kaldığı tablo daha da vahimdir.

TİS'lerde işçi ve emekçinin bu kaybı gözardı edilmektedir. Örneğin Küçükçekmece Belediyesi TİS görüşmeleri sonucunda yıllık artış %6 ile sınırlandırılmıştır. Bu durum hükümetin “emekçiyi enflasyon karşısında ezdirmeyeceğiz” naralarının bir aldatmaca olduğunu ortaya koymaktadır. Düzen, milyonlarca işçi ve emekçiye yoksulluk ücreti dayatmaktadır.

Sermaye iktidarı son dönemde emekçi kesim üzerindeki kuşatmayı iyice belirginleştirmiştir. GSS, SGY, TMY gibi yasaları uygulamaya koyan düzen, emekçileri bir de yoksulluk ücretlerine mahkum etmektedir. Gittikçe sertleşen sermaye iktidarına karşı sürekli mevzi kaybeden emekçiler de mücadelelerini sertleştirmek zorundadırlar. TİS süresince emekçiler yoksulluk ücretlerini kabullenmemelidirler. Bunun için de mücadeleci bir eylem planının ortaya konulması zorunludur.