03 Haziran 2006 Sayı: 2006/21 (21)
  Kızıl Bayrak'tan
  Sınıfın devrimci iradesiyle sürece yüklenelim!
  Eğitim-Sen yetkiyi kaybetti; Devrimci, militan bir kamu emekçileri
hareketi yaratmak için görev başına!
  Yüzümüzü kitlelere dönelim, fiili mücadeleyi yükseltelim!
  Danıştay’a saldırı komplosu kapatılmaya
çalışılıyor
  Savaş aygıtı NATO İran'ı hedef aldı
  “Zafer direnen emekçinin olacak!”
Desan direnişi havzada yeni bir sürecin önünü açtı!
İşçi-emekçi eylemlerinden...
Kartal Belediyesi işçileri GREV kararını
belediyeye astılar!
Muharrem Kılıçlar yeni bir satışa hazırlanıyorlar!.. Castleblair’de "D"İSK
Tekstil ihaneti sürüyor!
“D”İSK’in DİSK’e ihaneti: Sosyal diyalog! / Yüksel Akkaya
  Sosyal yıkım saldırısı ve sendikal ihanet / Orta sayfa
   Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu 1. Toplantısı Sonuç
Bildirgesi
  ODTÜ; Perinçek
ve çetesine gereken yanıt verildi!
  Fransa’da gençler yeniden hareketleniyor!
  L. Amerika:Bolivarcı alternatif güçleniyor
  Filistin’de gergin günler...
  İran’dan sonra Venezüella da
avroya geçişi tartışıyor
  TMMOB Genel Kurulu’ndan
yansıyanlar
  İÜ’de saldırılar devam ediyor!
  Ulus-Devlet üzerine kısa notlar...-1-
  Eylemlerden...
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Kolluk güçlerinin korumasındaki Perinçek ve çetesine gereken yanıt verildi!..

30 Mayıs günü ODTÜ Mimarlık Amfisi'nde ODTÜ Tarih Bölümü, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Bilim ve Ütopya Kooperatifi'nin birlikte düzenlediği “Kemalist Devrim'in Düşünsel Kaynakları Sempozyumu” geçekleştirilmek istendi. ODTÜ'de derslerin, hatta final sınavlarının da bitmiş olmasından kaynaklı sempozyum için 30 Mayıs tarihinin seçilmesi bilinçli bir tercihti. Sempozyuma konuşmacı olarak katılanların çoğunun İşçi Partili olması dikkat çekiciydi.

“Yusuf Akçura ve Türkçülük”, “Kemalizm ve Devlet Sosyalizmi”, “Atatürk Döneminde Türk Ulusunun Oluşturulması Açısından Devletçilik”, “Kemalist Devrim'de Ulus-Devlet ve Milliyetçilik” vb. başlıklar sempozyumdaki sunumlardan bazılarıydı. Sunumların başlıkları ve katılımcılardan da anlaşılacağı gibi çizme yalayıcısı milliyetçi İP çevresi kemalizm ile sosyalizmi bağdaştırmaya çalışarak sosyalizmin içini boşaltmayı hedefliyordu.

ODTÜ'de, İşçi Partisi ve onun gençlik örgütlenmesi olan Öncü Gençlik çalışma yapamıyor, devrimciler bu gericilerin çalışma yapmasına engel oluyorlar. Okulda öğrencilerin bulunmadığı tarihlerde bu tür denemelerle ODTÜ'de çalışma yapabileceklerini sanmışlardır.

30 Mayıs günü Doğu Perinçek'in konuşmacı olarak katılacağı oturuma yaklaşık 15 devrimci-demokrat ODTÜ öğrencisi katıldı. Salonun arkasında bekleyen grup salona ve konuşmacılara hiçbir müdahalede bulunmadan bekledi. Doğu Perinçek'in sunumu sırasında alkışlı protesto eylemi gerçekleştirildi. Ardından Doğu Perinçek şahsında İşçi Partisi ve Aydınlık çetesini teşhir eden konuşmalar yapıldı. Bu gerici çevrenin sol söylemlerin arkasına sığınarak gerici-milliyetçi ve karanlık yüzü ve ibarcılığı teşhir edildi.

Konuşmaların ardından salon terkedilecekti. Ancak oturum başladıktan yaklaşık yarım saat sonra siyah takım elbiseli biri salonun güvenliğinden sorumlu olduğunu iddia ederek “sessiz olun, yoksa sizi yere sererim” tehdidinde bulundu. Arkadaşlarımız yapılan bu müdahale üzerine “sen kim oluyorsun da bizi tehdit ediyorsun?” denildi. “ Ben polisim. Sesinizi çıkartmayacaksınız! Ses çıkarını yaşatmayız vururuz!” diyerek tehditlerine devam eden bu faşiste, “hiç kimse bizi ODTÜ'de tehdit edemez!” denilerek gereken yanıt verildi.

Bu takım elbiseli ile Perinçek'in korumaları olduğunu söyleyen polislerin zorla tartaklayarak salondan atma girişimlerine karşı koymaya çalışan devrimci-demokrat öğrencilerin üzerine bu kez salonun en arkasındaki Öncü Gençlik denilen çetenin mensupları amfinin tahta koltuklarını kırarak, çöp tenekeleri, küllükler, yangın söndürme tüpleri ve sandalyelerle saldırmışlardır. Yaşanan ilk çatışmada birçok arkadaşımız yaralandı. Saldırganların fırlattığı tahta parçaları, küllük, çöp tenekeleri yüzünden amfinin camları kırıldı, birkaç arkadaşımızda cam kesikler oluştu. Bu arbede esnasında bir arkadaşımızın tüm giysileri yırtılarak tekme tokat dövüldü. Bir arkadaşımızın kafasında sandalye kırıldı, kafasına ve koluna yangın söndürme tüpüyle vuruldu.

Devrimci, demokrat öğrencilerin amfinin dışına çıkmasından sonra karşılıklı taş ve sopalarla çatışma devam etti. Ancak oturumun başında içeriye giren devrimci-demokrat öğrencilerin üzerinde taş, sopa vb. yoktu. Saldırıyı başlatan ve ortamı provoke edenler tümüyle polis ve İP çetesidir.

Olaylar başladıktan yaklaşık 15–20 dakika sonra jandarma duruma müdahale etti. Saldırgan çete mensuplarının dışarı atılması konusundaki ısrarlarımız herhangi bir karşılık bulmadı, sempozyumun devamlılığını sağlamak için her türlü önlem alındı. Jandarma ve robokop yığınağına devam eden kolluk güçlerinin şefleri ortamı iyice gerdiler.

Bu olayların üzerine amfinin dışında toplanan yaklaşık 150 ODTÜ öğrencisi beklemeye başladı.

Akşam saatlerinde oturumun bitmesiyle beraber jandarma devrimci-demokrat öğrencilere azgınca saldırdı. Panzer, biber gazı, su ve gazlı su kullanarak, robokoplarla saldıran kolluk güçlerinin karşısında direngen bir tutum sergilendi. Çatışmalar devam ederken Doğu Perinçek ve İP çetesi jandarma korumasında okuldan uzaklaştırıldı. Jandarma robokobu, dağıtamadığı devrimci-demokrat öğrencilerle okulun her köşesinde çatışmak zorunda kaldı.

Burjuva medya da bu çizme yalayıcısı çeteyi sahiplenmekte gecikmedi. ODTÜ öğrencileri sempozyumu provoke etmeye gelen bir grup “terörist” olarak lanse edildi. Oysa haklı ve meşru bir zeminde bu gerici-şoven güruhu teşhir etme eylemi gerçekleştiren devrimci-demokrat öğrencilere azgınca saldıranlar kolluk güçlerinin koruması altındaki Perinçek ve İP çetesidir. Bir provokasyondan sözedilecekse, bu, ODTÜ'lü devrimci, demokrat öğrencilerin protestoları değil, sempozyum düzenleyerek Perinçek ve çetesini ODTÜ'ye sokanlardır. ODTÜ Rektörlüğü ve ODTÜ Tarih Bölümü bir açıklama yapmak zorundadır. Ya olayların sorumluluğunu kabul edecek, özür dileyecek ve bu tür provokasyonlara alet olmayacaklarını açıklayacaklardır. Ya da bugün için durdukları yeri koruyacaklar ve gerici-milliyettçi İP çetesinin yanında yeralacaklardır.

Atatürkçü Düşünce Derneği ve Bilim ve Ütopya Kooperatifi'nin İP'in güdümünde hareket ettikleri aşikârdır. Olayların ardından açıklama yapan ODTÜ Atatürkçü Düşünce Topluluğu (ADT) ise, sempozyumla ve İşçi Partisi'yle hiçbir alakaları olmadığını açıklamıştır. ADT'nin yanısıra Ulusal Bağımsızlık Cephesi (UBC) olarak okulda çalışma yapmaya çalışan tüm gerici ve faşist çevreler şunu iyi bilmelidir ki, devrimin ve sosyalizmin değerlerine saldıran, cepheden kurulu düzenin safında yeralan, sicilli faşistlerle kolkola hareket eden, çizme yalayıcılığını politik kimlik haline getiren provokatörlere gereken cevabı bugün olduğu gibi yarın da vermeye devam edeceğiz.

Sosyalizmle kemalizm hiçbir şekilde bağdaştırılamaz. Bu tür gerici söylemleri kullanan gericilerin Denizler'in, Mustafa Suphiler'in, yaşamlarını devrim uğruna feda etmiş yiğit devrimcilerin adlarını dahi anmaya hakları yoktur. Böylelerine karşı net devrimci bir tutum sergilenmiştir, bundan böyle de sergilenmeye devam edilecektir.

31 Mayıs 2006

ODTÜ Ekim Gençliği

------------------------------------------------------------------------------------

ODTÜ'de jandarma destekli İP saldırısı protesto edildi

30 Mayıs günü ODTÜ Tarih Bölümü, Atatürkçü Düşünce Dernekleri ve Bilim ve Ütopya Kooperatifi'nin birlikte düzenlediği “Kemalist Devrimin Düşünsel Kaynakları” adlı sempozyumda başını ordu yalakası İP çetesinin çektiği bir saldırı gerçekleşmiş, çok sayıda arkadaşımız yaralanmıştı. Ardından jandarma saldırısına karşı üniversite terkedilmemiş, bu saldırıya da gerekli yanıt verilmiştir.

31 Mayıs günü gerçekleştirilen saldırıya ilişkin bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasına yaklaşık 60 kişi katıldı. “Yaşasın devrimci dayanışma!” , “Faşizme karşı omuz omuza!” ve “İhbarcı Aydınlık çetesi üniversiteden defol!” sloganları sıklıkla atıldı.

ODTÜ Ekim Gençliği

----------------------------------------------------------------------------------------

ODTÜ Tarih Bölümü ve ODTÜ Rektörlüğü Perinçekçi çete ile birlikte saldırı ve provokasyonun sorumlusudur!..

Perinçekçi çetenin ODTÜ provokasyonuna ilişkin olarak devrimci öğrencilerin yaptığı ortak açıklama...

Basına ve kamuoyuna...

Dün ODTÜ'de, daha öncesinde farklı okullarda yaşanan devlet yönlendirmesindeki İP çetesinin benzer bir saldırısı gerçekleşti.

“Kemalist Devrimin Düşünsel Kaynakları” isimli sempozyumda, konuşmacı olarak çağrılan Doğu Perinçek'in korumaları ve yandaşları sempozyumu dinleyen öğrencilere saldırdı. Bu sempozyumun düzenleyicisi olan Tarih Bölümü, ADD, Bilim ve Ütopya Kooperatifi yaşananların yegane sorumlusudur. Bu sorumlulara ve konunun bire bir muhatabı olan ODTÜ Tarih Bölümü ve dolayısıyla ODTÜ Rektörlüğü'ne soruyoruz:

* Okulun kapalı olduğu, bütün sınavların dahi bittiği bir zamanda gerçekleştirilen bu etkinlik kimlerin katılımını hedefliyordu? Daha öncesinde Cebeci'de, Beytepe'de öğrencilere satır, bıçak ve sopalarla saldıran İP/Öncü Gençlik mi yoksa dönemini bitirip evine gitmiş olan ODTÜ öğrencisini mi? Bu yönüyle İşçi Partisi bileşimine malolan ve tam boyutlu bir provokasyon olan bu etkinliğin sorumluluğunu ODTÜ Rektörlüğü neye dayanarak aldı?

* Geçen yıl yine aynı süreçte yani okulun kapandığı dönemde öğrencilere onlarca soruşturma açan ODTÜ rektörlüğü, her yıl kendi öğrencisine karşı sinsi komplo hazırlıklarına girişmeyi özel bir yönelim olarak mı alıyor? Yoksa bütün bunlara yalnızca bir tesadüf mü diyeceğiz? ODTÜ'den 5-10 öğrencinin katıldığı, okulun bir bölümünün düzenlediği ve okulun olanaklarının seferber edildiği etkinlik niçin öğrencilerden kaçırılmaya çalışılıyor? Okulda duyurusu dahi yapılmayan bir etkinlikle, eli kanlı saldırgan çeteleri okula çağıranlara soruyoruz: Bizlere karşı bu sinsi planlarla ODTÜ'de neyi hedefliyorsunuz?

* Bütün bunlarla birlikte kafası yarılan, hırpalanan, dövülen, hakarete uğrayan arkadaşlarını savunmaya gelen, olaylara tepki gösteren öğrencilere okulun ortasında panzeri, gaz bombası, copları ile jandarma saldırırken neredeydiniz? Jandarma öğrencilerin üzerine hedef gözeterek ateş ederken neredeydiniz? Jandarma öğrencileri tehdit ederken, küfrederken neredeydiniz? Yoksa düzenlediğiniz etkinlikle birlikte bu saldırı da mı planlarınız dahilindeydi?

İşçi Partisi, devrimci, demokrat ve ilerici düşünceye, halkların kardeşliğini savunan gençliğe karşı saldırıları siyasi hafızamızda sabit olan bir harekettir. Ordu destekçiliği, şovenist söylem, faşistlerle birlikte hareket etmek İşçi Partisi'nin temel kimliğidir. İP, halklarımızın katili olan faşist MHP'nin Kızıl Elma koalisyonundaki ortağıdır, devrimcilere, ilericilere yönelik saldırılarda en ön safta görev alan ihbarcı, eli silahlı çetedir. İP, işçi ve emekçilerin kafasını çelmeye çalışan, bunu yapmak için devrimci mirasımıza sahip çıkan, sol olma iddiasındaki ordu yardakçısı bir düzen örgütlenmesidir.

Dün ODTÜ'de yaşananlar bu açıdan şaşırtıcı değildir. İşçi Partisi her zaman olduğu gibi amacını, yani ilerici ve devrimci güçlere saldırısını gerçekleştirmiştir. Biz bu saldırının sorumlusu olarak ODTÜ Tarih Bölümü ve ODTÜ Rektörlüğü'nü burada teşhir ediyoruz.

Bununla birlikte halkların kardeşliğini, eşit ve özgür bir dünyayı, sosyalizmi yani geleceği savunan ilerici devrimci gençlik güçleri, şaşırtıcı olmayan bu saldırı karşısında gereken yanıtı vermişlerdir. Saldırıya uğrayan arkadaşlarını birliktelikleri, militan mücadeleci kimlikleri ile savunmuş, saldırganları okullarından kovmuştur.

Halkların kardeşliği, eşitlik ve özgürlük mücadelesi, düzen güçleri ile birlikte hareket eden bu saldırılara rağmen saldırganlara gereken yanıtı vererek sürüyor ve sürecek. Baskılar, tertipler, provokasyonlar bizleri yıldıramadı ve yıldıramayacak.

Mücadelemiz bu faşist çetelere karşı olduğu gibi onları besleyen düzen kurumlarına, bu kurumların üniversiteler üzerindeki temsilcisi olanlara karşı da sürecektir. Bu konuda öğrencilerine karşı planlı ve hedefli bir tertip içerisinde olan ODTÜ Rektörlüğü'nü de buradan uyarıyoruz. Geçtiğimiz yıl okula silahlı ve üniformalı bir şekilde polisleri sokan, bu durumu protesto eden öğrencilerin üzerine jandarmaları salan yine aynı ODTÜ Rektörlüğü'dür. Yemekhanelerinde ucuz yemek isteyen öğrencilerine, “ODTÜ'nün satılacak yeri vardır, kiralanacak yeri vardır” diyen yine aynı ODTÜ Rektörlüğü'dür. Okulun kapandığı bir dönemde uydurma gerekçelerle onlarca öğrenciye soruşturma açan, öğrencilerin eğitim hakkını ellerinden alan yine aynı ODTÜ Rektörlüğü'dür.

O ODTÜ Rektörlüğü dün de İP'li çeteleri okula çağırıp öğrencilere saldırmasını seyretti. Aynı ODTÜ Rektörlüğü öğrencilerinin üzerine jandarmayı saldı. İşte bu YÖK düzeninin rektörlüğüdür. İşte bu Diyarbakır'da “çocuk da olsa, kadın da olsa aynı muameleyi yaparız” diyen devletin üniversite sistemidir. Biz bu sistemi daha 1 ay önce Beytepe'de öğrencileri kurşunlarken görmüştük. Biz bu sistemi İstanbul Üniversitesi'nde öğrencilere öldüresiye saldırırken görmüştük. Onların beslediği, desteklediği faşistleri İTÜ'de Yurtsever öğrencileri linç ederken görmüştük.

Gençliğin mücadelesi üniversiteler üzerindeki bu tahakkümü yıkacaktır. Gençlik üniversitelerini savunacak, üniversiteler mücadelemiz ile özgürleşecektir. Bu mücadele içerisinde rektörlük-jandarma ve polis işbirliği ile örgütlenen, desteklenen çevrelerin saldırıları, baskılar bizleri yıldıramayacaktır. Bu çetelerin yüzlerindeki maskeleri düşürerek, gençliğe, işçi ve emekçilere bu maskeler ardında saklanan çeteci saldırganların yüzlerini göstereceğiz.

Baskılar bizi yıldıramaz!

Faşizme karşı omuz omuza!

Üniversiteler bizimdir, bizimle özgürleşecek!

Devrimci-demokrat öğrenciler

--------------------------------------------------------------------------------------

İÜ Fen-Edebiyat öğrencilerinden formasyon eylemi

“Sınavsız, parasız ve koşulsuz formasyon hakkı için mücadele edeceğiz!”

Fen-Edebiyat Fakültesi öğrencilerini geleceksizliğe ve işsizliğe mahkum eden formasyon hakkının gaspı, 25 Mayıs günü saat 12.30'da İÜ. Edebiyat Fakültesi kapısında yapılan basın açıklaması ile protesto edildi.

Nisan ayının başından itibaren, “Sınavsız, parasız, koşulsuz formasyon hakkı” talebi ile imza kampanyası düzenleyen Fen-Edebiyat Öğrencileri, topladıkları 500 imzayı yaptıkları basın açıklaması ile gönderdiler.

Öğrenciler adına basın açıklamasını okuyan Fatma Arda şunları söyledi: “Bugün Fen-Edebiyat Fakültesi'nden 500 öğrenci koşulsuz formasyon hakkını haykırıyor. Geleceksizlik ve işsizliğe mahkum edilen fen ve edebiyat fakültesi öğrencileri geleceklerine sahip çıkıyor, ticarileştirilen eğitime, gaspedilen formasyon hakkına karşı geçmişte olduğu gibi bugün de mücadeleyi seçiyor ve haklı taleplerini dile getiriyor. Bizler Fen-Edebiyat Fakültesi öğrencileri olarak bizleri işsizlik ve geleceksizliğe mahkum eden ticari eğitime karşı, doğal hakkımız olan formasyon eğitiminin gaspedilmesine karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Topladığımız imzalarla ortaya çıkan iradenin ve taleplerin takipçisi olacağız...”

Eylem “Diplomalı işsiz olmayacağız!”, “Sermaye defol üniversiteler bizimdir” sloganları ile son buldu.

Kızıl Bayrak/İstanbul