03 Haziran 2006 Sayı: 2006/21 (21)
  Kızıl Bayrak'tan
  Sınıfın devrimci iradesiyle sürece yüklenelim!
  Eğitim-Sen yetkiyi kaybetti; Devrimci, militan bir kamu emekçileri
hareketi yaratmak için görev başına!
  Yüzümüzü kitlelere dönelim, fiili mücadeleyi yükseltelim!
  Danıştay’a saldırı komplosu kapatılmaya
çalışılıyor
  Savaş aygıtı NATO İran'ı hedef aldı
  “Zafer direnen emekçinin olacak!”
Desan direnişi havzada yeni bir sürecin önünü açtı!
İşçi-emekçi eylemlerinden...
Kartal Belediyesi işçileri GREV kararını
belediyeye astılar!
Muharrem Kılıçlar yeni bir satışa hazırlanıyorlar!.. Castleblair’de "D"İSK
Tekstil ihaneti sürüyor!
“D”İSK’in DİSK’e ihaneti: Sosyal diyalog! / Yüksel Akkaya
  Sosyal yıkım saldırısı ve sendikal ihanet / Orta sayfa
   Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu 1. Toplantısı Sonuç
Bildirgesi
  ODTÜ; Perinçek
ve çetesine gereken yanıt verildi!
  Fransa’da gençler yeniden hareketleniyor!
  L. Amerika:Bolivarcı alternatif güçleniyor
  Filistin’de gergin günler...
  İran’dan sonra Venezüella da
avroya geçişi tartışıyor
  TMMOB Genel Kurulu’ndan
yansıyanlar
  İÜ’de saldırılar devam ediyor!
  Ulus-Devlet üzerine kısa notlar...-1-
  Eylemlerden...
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

TİB'den Desan Direnişi değerlendirmesi:

Desan direnişi havzada yeni bir sürecin önünü açtı!

Tuzla tersaneler havzasında ücret ve sigorta başta olmak üzere birçok hakkın gaspı ile ilgili sayısız eylem gerçekleşti. Ancak Desan Tersanesi'ndeki süreç, bir fabrikayı andıran tersaneler havzasındaki direnişlerde bir dönüm noktasını oluşturuyor. Artık alışıldık eylem biçimi aşılmış, militan bir mücadele sürecine doğru bir itilim kazanmıştır. Çırakoğlu, Montasan, Eray Gemi firmaları Desan bünyesinde çalışan taşeronlar. İki firmada kazanılan direniş pek çok yönüyle havzada önemli bir deneyim noktasıdır.

22 Mayıs tarihinde bu üç taşeron firmaya bağlı işçilerin Tersane İşçileri Birliği (TİB) öncülüğünde direnişe geçmesiyle başlayan ve kısmi (2 firma) olarak kazanılan süreç, farklı yollarla ve aynı nitelikle sürmektedir. 22 Mayıs günü patronun oyalama yöntemlerine karşı biriken öfke Tersane İşçileri Birliği'nin öncülüğünde eylemsel bir sürece evrilmiştir. Deyim yerindeyse kendiliğinden bir hareketin rotası sınıf mücadelesi noktasında soluk açıcı bir kanala akıtılmıştır. Somutta üç ayrı firmadan biri olan Montasan işçileri tersaneye yönelik kendiliğindenci bir yakma yıkma tutumu içerisindeyken, TİB'in birleşik eylem çağrısına yanıt verilmiş, eylemsel süreç onaylanmış, böylelikle üç ayrı firma işçilerinin birliği sağlanabilmiştir.

Bilindiği gibi her tersanede onlarca taşeron bulunuyor. Bu taşeron firmaların işçileri birlik konusunda pek çok kez sorun yaşayabiliyor. Ancak Desan direnişi aynı sorunu yaşayan farklı taşeronlardaki işçileri biraraya getirme becerisi göstermiştir. Taşeronluk sisteminin işçileri bölen bir sistem olduğu ve başka bir taşeronda çalışan işçinin diğer taşeronda çalışan işçinin sorununa yabancı kaldığı düşünüldüğünde, bu son direniş ayrı taşeronda çalışan işçileri birleştirebilme etkisi yaratabilmiştir. Bu direniş, havzada yürütülen siyasal çalışmada öne çıkan “Köle değil işçiyiz, örgütlüysek güçlüyüz!” sloganının karşılık bulduğunu, yapılan çalışmaların boşa gitmediğini göstermiştir. Ayrıca tabandan doğru, eylemlerin birleşik bir karakter taşıma eğilimi gösterdiğinin güçlü verileri açığa çıkmıştır. Bunu kendi başına üç ayrı firma işçilerinin eylem birliği yapması olarak açıklamıyoruz sadece. Şu an için zayıf ve tekil de olsa eyleme verilen desteği gözönünde bulundurarak söylüyoruz. Bu sınırlarda da olsa böylesi bir desteğe havzada nadir rastlanıyor. Sağlık Ocağı'ndan Adliye önüne kadar gözaltına alınanların işçiler tarafından sahiplenilmesi gerçeğini gözönünde bulundurarak söylüyoruz bunu. Sınıf dayanışması olgusu pratik yaşamda cılız da olsa karşılık buluyor.

Bir başka olgu ise devlet güçlerinin uyguladığı terördür. Direniş yoğun bir ablukanın gölgesinde gerçekleşiyor. Devlet, öncüleri işçilerden ayırmaya çalışıyor. Öncülere saldırıyor, işçiler sahip çıkıyor, işçilere de saldırıyor. Ancak başeğmez tutum saldırı anında da, gözaltına alındıktan sonra da sürüyor. 5 işçi oldukça kararlı ve net tutum alıyorlar. Benzer bir netlik diğer işçiler şahsında da görülüyor. Diğer işçiler Tersane İşçileri Birliği imzalı “Tersaneler cehennem işçiler köle kalmayacak!” pankartını açık tutmaya devam ediyor. Yani Tuzla tersaneler havzası militan çıkışlara gebe olduğunu bu somut örnekle de göstermiş oluyor. Aynı militanlığı Limter-İş Sendikası'yla sonraki günlerde yola devam eden Montasan işçileri de gösteriyor.

Üç ayrı firmanın ortak eylemiyle başlayan ve Montasan direnişiyle bugüne gelen süreç sermaye tarafından perde işlevi gören taşeronluk sistemini açmış, perde yırtılmış, talepler ana hedefe Desan Tersanesi'ne yönelmiştir.

Desan direnişinin zayıf yönleri

Desan direnişi üç taşeron firmanın işçileri tarafından büyük bir coşkuyla başladı. Zaten işçilerin çoğu genç ve oldukça öfkeliydiler. Sloganlar çok güçlü atılıyordu. Tersane yönetimi slogan seslerini bastırmak ve diğer işçiler tarafından duyulmasını engellemek için tersanenin sirenlerini çalıştırıyor ancak başarılı olamıyordu. İşçilerin bir kısmı eylemi desteklemek için iş bıraktı. Pankartın arkasına geçti. İş bırakan yaklaşık 50 kişilik bir grup desteklemeye geliyordu. Ancak o ana kadar sesini çıkarmayan tersane patronları ve uşakları bu birleşmeyi önlemek için yoğun çaba harcadı. Nitekim başarılı da oldular ve işçilerle birleşilemedi.

Bu, eylemin içten destek yaratma konusundaki çalışmanın zayıflığıyla ilgiliydi. Saldırı olduktan sonra Çırakoğlu ve Eray Gemi işçilerine ücretleri ödendi. Montasan işçileri ise ücretlerini alamadılar. Direniş o andan itibaren Montasan şahsında devam etti. Fakat Limter-İş yöneticileri gözaltına alınan işçilerle dayanışılması gerektiği halde işçileri sendika binasına çağırarak bir sorumsuzluk örneği gösterdiler, bölücü tutumun yeni bir örneğini verdiler. Bu da Desan direnişinin bir başka zayıf yönü oldu. İşçilerin birlik ve beraberliğini sağlamak, dayanışmasını güçlendirerek sürdürmek yerine böylesi bir tutum almak doğal olarak, halen Limter İş inisiyatifinde süren Montasan direnişine desteği de zayıflatmak anlamına gelmektedir.

Sonuç itibariyle Tersane İşçileri Birliği öncülüğünde gerçekleşen eylemli süreçte militan bir çizgi yakalanmış, mücadele yeni bir sürece evrilmiştir. Havzada bir deprem yaratılmış, Tersaneler bölgesinde direnişin gücünü duymayan tek bir işçi kalmamıştır. Halen süren Montasan direnişi de yaratılan bu depremin artçı sarsıntısı olmuştur.

31 Mayıs 2006

Tersane İşçileri Birliği

---------------------------------------------------------------------------------------

Tuzla tersanelerde devlet terörü tırmanıyor!

22 Mayıs günü DESAN Tersanesi bünyesinde faaliyet gösteren ÇIRAKOĞLU, MONTASAN, ERAY GEMİ işçileri, ücret alacakları talabiyle başlattıkları direniş polis zoruyla karşılanmıştı ve Tersane İşçileri Birliği çalışanlarının da aralarında bulunduğu 5 işçi gözaltına alınmıştı.

Tersane İşçileri Birliği çalışanları önderliğinde yapılan direniş sonucu ERAY GEMİ ve ÇIRAKOĞLU işçilerinin ücretleri ödenmişti. Ücretlerini alamayan MONTASAN işçileri Limter-iş Sendikası ile birlikte tersane önünü kapattıkları gerekçesiyle polisin biber gazlı saldırısına maruz kalmışlardı.

26 Mayıs tarihinde ise aralarında sendika yöneticilerinin de bulunduğu 37 işçi gözaltına alınmıştı. İçmeler meydanında direnişe destek için gelen işçiler de kimlik kontrolünden geçirilmişti.

Polis elinde havzada faaliyet yürüten işçilerin isimlerinin bulunduğu bir listeyle İçmeler meydanında tam bir terör havası estiriyor. 29 Mayıs günü İçmeler meydanında 100'ü aşkın çevik kuvvet polisi kimlik ve üst araması yaptı.

31 Mayıs sabah saatlerinde MONTASAN işçileri İstanbul Tersanesi önünden yolu trafiğe kapatarak DESAN Tersanesi'ne doğru yürüyüşe geçti. Burada polisin coplu ve biber gazlı saldırısına maruz kaldılar. Birkaç işçi burada gözaltına alındı. Ardından DESAN Tersanesi önünde bekleyişe geçen işçiler gözaltına alınan arkadaşlarının serbest bırakılmasını istediler ve işçilerin bırakılmaması durumunda kaymakamlığa yürüyeceklerini ifade ettiler.

Daha önce “tek kuruş” ödeme yapmayacağını ifade eden DESAN patronu bu kez direnişin kararlılığı karşısında geri adım atmak zorunda kaldı ve şu an için ücretlerinin yarısını ödeyeceğini açıkladı. Ancak işçiler bunu kabul etmeyerek tersane önünde bekleyişe devam ediyorlar. Bunun üzerine polis yine biber gazı ve coplarla saldırarak aralarında Limter- İş Sendikası yöneticilerinin de bulunduğu yaklaşık 20 kişiyi gözaltına aldı. İşçilerden birçoğu saldırı esnasında yaralandı, 5 işçi de ağır yaralandı.

Saldırı ve gözaltıların ardından çeşitli destek ve dayanışma ziyaretleri gerçekleşti. Bugün DESAN işçileriyle dayanışmak her zamankinden yakıcı bir ihtiyaçtır.

Patron-devlet işbirliğiyle gerçekleşen polis zoru işçilerin direnişi karşısında yenilmeye mahkumdur.

Yaşasın DESAN direnişimiz!

Tersane İşçileri Birliği

--------------------------------------------------------------------------------------

Tersanelerde iş cinayetlerine son! Sorumlular yargılansın!

 

17 Mayıs günü TORGEM Tersanesi'nde montaj ustası olarak çalışan Arda Yeni isimli işçi iş cinayetine kurban gitmişti. Bunun üzerine Tersane İşçileri Birliği olarak hem Arda Yeni'yi anmak hem de katillerden hesap sormak için TORGEM Tersanesi'nde bir eylem gerçekleştirmiştik. Polis'in bu eyleme yönelik sert tutumu direnişle karşılanmış, saldırı geri püskürtülmüştü.

Bu kez de DESAN Tersanesi bünyesinde faaliyet gösteren Özbaymer isimli taşeron firmada çalışan Yusuf Öztürk, DESAN patronunun aşırı kâr hırsının kurbanı oldu. Tamir gemisinde iskeleden düşen Yusuf Öztürk, ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

Tersane İşçileri Birliği