20 Mayıs 2006 Sayı: 2006/19 (19)
  Kızıl Bayrak'tan
   Düzen cephesinde iç çatışma sertleşiyor! İşçilerin ve emekçilerin yeri devrimin safıdır!
  28 Şubatlar yeni yöntem ve araçlarla gündemde
  Düzen siyasetinde kriz ve düzen cephesinde yeni arayışlar
  Polis yeni yasal zırhı beklemeden terörünü artırdı
  Sermaye sosyal yıkımda kararlı
  İstanbul İşçi Kurultayı'na giderken...
Ekonomide çöküş işaretleri
Devrimci 1 Mayıs Platformu'nun 1 Mayıs değerlendirmesi
Milletvekili kadın dövüyor, düzen seyrediyor
Ticari Eğitime Karşı Gençlik Kurultayı başarıyla gerçekleşti!
"Ticari Eğitime Karşı Gençlik Kurultayı" ve saçtığı umut
  Ticari Eğitime Karşı Gençlik Kurultayı Sonuç Bildirgesi / (Orta sayfa)
  Kürt sorunu ve AB emperyalizmi
  Bolivya yönetimi toprak reformuna hazırlanıyor
  İstihbarat örgütleri 200 milyon Amerikalı'nın telefonlarını dinliyor
  Rusya "herşeyi yiyen aç kurda" rest çekti
  Paris'te onbinler ırkçı "Göçmen Yasası"nı protesto etti.
  Trabzon'da gençlik çalışması
  TMMOB'da yeni bir döneme girerken
  TMMOB'da yaşananlar
  Öğrenci gençlik
  Bakış açısına ve zamana dayanıklılığa duyulan güven! (Parti değerlendirmelerine önsöz)
  Frankfurt'ta "71 Devrimci Hareketi ve İbrahim Kaypakkaya" sempozyumu
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

“‘71 Devrimci Hareketi ve İbrahim Kaypakkaya” sempozyumu

Almanya'nın Frankfurt kentinde 13-14 Mayıs tarihinde “‘71 Devrimci Hareketi ve İbrahim Kaypakkaya” konulu uluslararası bir sempozyum gerçekleştirildi.

Devrimci Demokrasi Gazetesi Yurtdışı Temsilciliği'nin düzenlediği sempozyuma tartışmacı olarak, Atılım, Devrimci Demokrasi ve Kızıl Bayrak temsilcilerinin yanısıra Muzaffer Oruçoğlu, araştırmacı yazar Recep Maraşlı, yazar Raif Zor, öğretim üyesi Refik Avşarlı ve Türkiye'den BEKSAV temsilcisi Hacı Orman katıldı. Sempozyuma, çağrılı olan Nepal Komünist Partisi temsilciliği özel nedenlerle katılamadığını da bildiren bir mesaj gönderdi. İtalya Maoist Komünist Partisi temsilcisi ise sempozyumda İngilizce kısa bir konuşma yaptı.

Sempozyum iki gün sürdü ve yaklaşık 400 kişi katıldı. Sempozyumda, konuşmacılar iki gün boyunca ‘71 devrimci hareketi ve bu hareketin önderleri olan Deniz, Mahir ve Kaypakkaya'ya ilişkin değerlendirmelerini ortaya koydular. Devrimci hareketin geçmişten bugüne seyri ve bugünkü durumu hakkında görüşlerini dile getirdiler. Sempozyumda ayrıca dinleyiciler de görüşlerini dile getirdiler ve konuşmacılara çeşitli sorular sordular.

Sempozyumun ilk günü temsilcilerin konuşmaları, dinleyicilerin görüşlerini açıklamaları ve soru sormaları ile sona erdi. Sempozyumun ikinci günü yine dinleyicilerin konuşmaları ve soruları ile devam etti.

İki gün süren tartışmaları ayrıntılarından ve yer yer öne çıkan duygusallıklardan arındırdığımızda şunları söyleyebiliriz;

Sempozyum bileşenlerinin hemen hepsi ‘71'in ve onun önderlerinin bıraktığı devrimci mirasın esasları üzerinde birleşiyordu. Bunun kendisi, herşeyden önce devrimin gücünün bir ifadesiydi. Türkiye gibi bir devrim ülkesinde farklı bir şey dile getirilemezdi de. En ruhsuz parti ve çevrelerin dahi Denizler'in posterleriyle yürümesi açıklayıcıdır ve bunun ifadesidir. Fakat öte yandan, esas olan şey hala bilince çıkarılmamıştır. Bu bir dönemin devrimciliği hala anlaşılamamış ve bu nedenle de aşılamamaktadır. Devrimci hareket bugün, bu gücü ve iradeyi ortaya koymaya hala hazır değildir. Kimileri buna pek niyetli de görünmemektedir. Hala kendilerinden memnun bir ruhhali içinde görünmeleri ve tartışmalarda yer yer sergiledikleri tutucu tavırları, çok şeyin anlaşılamadığının göstergesidir.

Şüphesiz olumlu gelişmeler de vardır. Örneğin, geçmişte tartışma kültürü daha zayıftı ve olabildiği ölçüde de gerilimlere neden oluyordu. Gelinen yerde bu bir parça daha aşılmış görünüyor. Sempoyzum boyunca, daha ölçülü ve saygılı tartışmaların yapılması, bunun ifadesi tutumların sergilenmesi ve nihayet yeni tartışma toplantıları ve sempozyumların düzenlenmesi eğilimi ve istemi de bunun ifadesidir.

Konuşmacılardan birinin hareketin kendisiyle yüzleşme çağrısını tüm katılımcıların sempati ile karşılaması olumlu bir tutumun yansımasıydı. Nitekim dinleyicilerin geleceğe dönük yeni düşüncelere olan ilgisi ve sempatisi gözle görülür düzeydeydi. Geçmişten çok geleceğe dönük perspektiflere belirgin bir ilgi ve sempati göstermeleri ve bunu alkışlarıyla ortaya koymaları dikkat çekti.

Tüm yetersizliklerine rağmen toplantı yararlı olmuştur diyebiliriz. Daha organize, daha hazırlıklı, tanımlı ve hedefli, en önemlisi de ikna olmaya ve öğrenmeye açık toplantılar yapmak ihtiyacı ayrıca vardır.

Bir diğer ve özel gözlemimiz ise şudur: Süreç Partimiz'den ve onun program ve politikalarından yanadır. Devrimci hareket üzerindeki ideolojik, politik ve örgütsel itibarımız düne göre çok daha belirgin hale gelmiştir. Şimdi, bunu daha ileri düzeylere taşımak sorumluluğu ile karşı karşıyayız.

‘71 Devrimci Hareketi ve İ. Kaypakkaya konulu sempozyum, tüm katılımcıların katkısıyla, başından sonuna dek son derece dostane ve sıcak bir atmosferde geçti. Daha pozitif bir düzey kazanmış ilişkiler geliştirmek, yeni toplantılar düzenlemek ve yeniden buluşmak dileğiyle sona erdirildi.

Kızıl Bayrak/Frankfurt

--------------------------------------------------------------------------------------

Anneler Günü'nde bir anne Ölüm Orucunda!

Dünya tatlısı iki kızı var onun. 14 ve 16 yaşlarında 2 kızı.

Betül ve Müge, 2006 yılının Anneler Günü'nde annelerinin gözlerine baktıklarında, ölüme giden bir anne görecekler. Onlar annelerine çiçek verirken “nice yıllara” diyemeyecekler.

Çünkü, anneleri Gülcan Görüroğlu, 5 Mayıs'ta Adana'daki evinde ölüm orucuna başladı.

33 yaşındaki Gülcan Görüroğlu, bir tutuklu değil; ama F Tipi hapishanelerde uygulanan TECRİT'in ne olduğunu çok iyi biliyor.

19 Aralık 2000'den bu yana neler yaşandığını çok iyi biliyor.

O da kendinden önce ölüm orucu yapıp şehit düşen 122 kişi gibi, tecritin kaldırılması için, insanların insanca yaşayabilmesi, düşünceleriyle yaşayabilmesi için ölüm orucunda.

Sevgili Anneler! Anneler Günü'nde çocuklarınız sizin ellerinizi öperken, size çiçek verirken, sadece bir an şunu düşünün: Bir anne iki güzel kızını bırakıp da neden ölüme yatar?

Ve siz sevgili çocuklarımız! Anneler Günü'nde annenizin elini öperken, ona sarılırken, veya çiçek verirken, sadece bir an 14 ve 16 yaşındaki iki genç kızı, Betül'le Müge'yi düşünün... Bir çocuk için, annesinin yanıbaşında gün gün ölüme gitmesini izlemek nasıl bir duygudur, bilemezsiniz elbette, ama tahmin etmeye çalışın.

Anneler, çocuklarımız; bir de TAYAD'lı Annelerin, Çocukların yerine koyun kendinizi.

Tecrit adı verilen ve insanı düşüncelerinden, inançlarından vazgeçmeye zorlayan, insanı yıllarca arkadaşlarından, ailesinden kopuk yaşamaya mahkum eden, insanı insan olarak görmeyen politikayı hayata geçirmek için bugüne kadar 122 Annenin evlatları ellerinden alındı.

122 Annenin yıllardır gözleri kan çanağı, yürekleri acılı.

Biz TAYAD'lı Anneler, 122 çocuğumuzu toprağa verdik bu altı yılda. Toprağa vermediklerimiz de hapishanelerde bir-üç kişilik hücrelere diri diri gömülmüş durumda. Yarın bir başka oğlumuzun, kızımızın tabut içinde hapishaneden çıkarılmayacağının hiçbir güvencesi yok. Nasıl kutlayalım Anneler Günü'nü?

F Tipi Hapishaneler açılıp tecrit uygulanıncaya kadar sağolsunlar oğullarımız, kızlarımız, hiçbir Anneler Günümüzü kutlamamazlık yapmazlardı. Biz onları görmeye giderdik.

Ama şimdi bir yasaklar cehenneminde yaşıyorlar. Gönderdikleri mektupların, kartların sansürlene sansürlene kuşa çevrilmesi bir yana, tam 6 yıldır durmaksızın peşpeşe mektup, ziyaret yasakları verildiği için, mektup da yazamıyorlar artık. Ziyaret de yapamıyoruz. İçeride işkenceler sürüyor; “kalp krizi”nden öldü diye evlatlarımızın tabutu teslim ediliyor bize.

Tüm bu zulme direnen evlatlarımızdan üçü ise, halen F Tiplerinde ölüm orucunda. Gün gün ölüme yürüyorlar onlar da. Ve biz TAYAD'lı Aileler, hapishanelerdeki tecrit zulmünü halkımıza duyuruyoruz diye, linç saldırılarına maruz kalıyoruz.

Bir anne, işte bunlar için gül gibi iki kızını bırakıp ölüme yatıyor.

Gülcan Görüroğlu, iki kız çocuğu, zulmün, IMF'nin, emperyalistlerin, sömürünün, F Tiplerinin, tecritin, yozlaşmanın olmadığı bir ülkede yaşasın diye ölüm orucunda.

Arayın onu. Ziyaret edin. Anneler Günü'nü kutlayın.

Bunların hiçbirini yapmasanız bile, sadece düşünün, sorun neden ve nasıl oluyor bunlar diye.

Kendinizi ister annenin, ister iki kızının yerine koyun.

Bir annenin iki kızını bırakıp neden ölüme yattığını kendisinden dinlemek, Gülcan Görüroğlu'na mektup yazmak, görüşmek ve mail göndermek isterseniz;

Adresi: Şakirpaşa Mahallesi, 37 Sok. No:7 Seyhan/Adana

Telefonu: 0 536 685 45 26

Ona şu Maillerden de ulaşabilirsiniz: gulcangoruroglu@mynet.com, gulcangoruroglu@yahoo.com

Annelerimiz! Evlat sevgisinin de, evlat acısının da ne olduğunu bilen annelerimiz; bu ülkede yaşanan hiçbir sorun kimsenin “kendi” sorunu değildir. Acılar hepimizin. Acılarımız çok. Buna rağmen umudumuz da büyük. Güzel günler göreceğiz Anneler, evlat acısının olmadığı günler.

Evlat acısı yaşamayacakları bir dünya dileğimizle tüm annelerimizin Anneler Günü'nü kutluyoruz.

14 Mayıs 2006

TAYAD'lı Aileler