20 Mayıs 2006 Sayı: 2006/19 (19)
  Kızıl Bayrak'tan
   Düzen cephesinde iç çatışma sertleşiyor! İşçilerin ve emekçilerin yeri devrimin safıdır!
  28 Şubatlar yeni yöntem ve araçlarla gündemde
  Düzen siyasetinde kriz ve düzen cephesinde yeni arayışlar
  Polis yeni yasal zırhı beklemeden terörünü artırdı
  Sermaye sosyal yıkımda kararlı
  İstanbul İşçi Kurultayı'na giderken...
Ekonomide çöküş işaretleri
Devrimci 1 Mayıs Platformu'nun 1 Mayıs değerlendirmesi
Milletvekili kadın dövüyor, düzen seyrediyor
Ticari Eğitime Karşı Gençlik Kurultayı başarıyla gerçekleşti!
"Ticari Eğitime Karşı Gençlik Kurultayı" ve saçtığı umut
  Ticari Eğitime Karşı Gençlik Kurultayı Sonuç Bildirgesi / (Orta sayfa)
  Kürt sorunu ve AB emperyalizmi
  Bolivya yönetimi toprak reformuna hazırlanıyor
  İstihbarat örgütleri 200 milyon Amerikalı'nın telefonlarını dinliyor
  Rusya "herşeyi yiyen aç kurda" rest çekti
  Paris'te onbinler ırkçı "Göçmen Yasası"nı protesto etti.
  Trabzon'da gençlik çalışması
  TMMOB'da yeni bir döneme girerken
  TMMOB'da yaşananlar
  Öğrenci gençlik
  Bakış açısına ve zamana dayanıklılığa duyulan güven! (Parti değerlendirmelerine önsöz)
  Frankfurt'ta "71 Devrimci Hareketi ve İbrahim Kaypakkaya" sempozyumu
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Rusya “herşeyi yiyen aç kurda” rest çekti

Vladimir Putin yönetiminin İran ve Filistin ile geliştirdiği ilişkiler, eski Sovyet cumhuriyetleri üzerindeki nüfuzunu kullanmaktan vazgeçmemesi, Almanya şahsında AB emperyalistleriyle girdiği ilişkiler savaş kundakçısı çetenin şeflerini son derece rahatsız ediyordu. Bazı vesilelerle dile getirilen bu rahatsızlıklar, Bush'un yardımcısı, azgın neo faşist Dick Cheney'in, Rusya'ya cepheden saldırmasıyla doruğa çıktı.

Moskova'yı enerjiyi bir silah olarak kullanmakla suçlayan Cheney haydudu, Rusya'nın demokratik reformlardan geri dönüşte olduğunu da iddia ederek Putin yönetimine doğrudan saldırdı. Yardımcısına destek veren Bush da, Rusya'nın demokrasiye olan bağlılığı konusunda karışık sinyaller verdiğini savundu. Neo faşist ekibin medyadaki sözcüleri ise, daha da ileri giderek, Putin yönetiminin, ABD için El Kaide'den daha tehlikeli olduğunu dillendirmeye başladılar.

Bu küstah saldırganlığa sert bir karşılık veren Putin, “ülkelerin, burunlarını başkalarının işlerine sokmamaları gerektiğini” söyledi. Yıllık “ulusa sesleniş” konuşmasında, ABD'yi “herşeyi yiyen” ve “kimseyi dinlemeyen bir aç kurda” benzeten Putin, ülkesinin bu “aç kurt” karşısında gereken önlemleri alacağını ilan etti.

Bush yönetiminin, Rusya'yı insan hakları ve demokrasi konusunda eleştirmesine değinen Putin, ABD yönetiminin demokrasi konusundaki kirli sicilini de masaya yatırdı. ABD askeri bütçesinin Rusya'dan 25 kat fazla olduğuna da dikkat çeken Rus lider, ABD'nin bir “kaleye” döndüğünü belirterek, “Ama bu yaptıkları, bizim de kendi ülkemizi güçlü ve güvenilir kılmamızı gerektirir. Çünkü dünyada neler olduğunu görüyoruz, hem de iyi görüyoruz” dedi.

Rusya'nın dış baskılara nasıl direneceğine de açıklık getiren Putin, “Ordumuz ne kadar güçlü olursa, üzerimizde baskı kurma çabaları o kadar az olacaktır” diye konuştu. Bu kapsamda, SSCB'nin dağılmasından sonra Rus topraklarında üretilen ilk yeni kıtalararası balistik füzeleri taşıyan iki yeni nükleer denizaltının hizmete gireceğini açıkladı.

Putin'in çıkışı hem Rusya'da, hem de batılı emperyalistler arasında geniş yankı yarattı. Rusya'daki Siyasi Teknolojiler Merkezi yöneticisi Boris Makarenko, “Rusya, artık Batı'yla demokrasi gibi sorunları konuşmayacak. Bunun yerine, ‘Biz güçlüyüz ve bu gücümüzü nasıl gerekli görürsek öyle kullanırız' diyecekler” dedi. Bu arada Putin'in konuşmasında sonra ilk kez Devlet Başkanı'nın personel şefi Sergey Sobyanin da basın karşısına çıktı ve “Rusya'nın giderek büyüdüğünü, uluslararası ağırlığının da giderek arttığını” belirtti.

Batı basınında çıkan yazı ve yorumlarda da Putin'in çıkışı, “Rusya'nın uluslararası arenaya ‘büyük bir güç' olarak dönme kararlılığı” şeklinde değerlendirildi.

Bir dönem batılı emperyalistlerin aşağılamalarına maruz kalan Rusya'nın, emperyalist bir güç olarak sahneye çıkması, dünya jandarması ABD emperyalizminin Ortadoğu, Kafkaslar, Doğu Avrupa gibi bölgelerdeki kirli planlarının önünde rahatsız edici bir engel teşkil edebilecektir. Bu ise, Pentagon'daki savaş kundakçılarının daha saldırgan politikalar izlemesine vesile olacaktır. Başka bir ifadeyle, emperyalist güç odakları arasındaki çatışmalar giderek keskinleşecektir. Olası çatışmaların muazzam boyutlarda yıkımlara yolaçabilecek olması, emperyalist saldırganlığa karşı mücadelenin önemini katbekat arttırmaktadır.

--------------------------------------------------------------------------------------

Halklara ölüm saçan savaş aygıtının tehdidi artıyor...

NATO yeni bir silahlanma hamlesine hazırlanıyor

Kurulma gerekçesini Sovyet Bloku'ndan geleceği iddia edilen tehdide dayandırdığı için, Kuzey Atlantik Paktı'nın (NATO) ‘91 sonrasında gereksizleşmesi gerekirdi. Tehlikenin sözde kaynağı Sovyetler Birliği dağıldığına göre, NATO'nun varlığını sürdürmesi için ortada bir neden kalmamış demekti.

Ancak biliniyor ki, süreç tersi yönde ilerledi. Başka türlü olması da mümkün değildi. Zira emperyalist-kapitalist dünya düzeni sayısız rekabet, çelişki ve çatışmanın kaynağıdır. Bundan dolayıdır ki, düzenin dünya ölçüsünde en baskın kurumlarını militarist güçler oluşturuyor. Halen devletlerin bütçelerinden “aslan payı”nı alan bu militarist kurumlardır.

NATO, ‘91'den sonra silahlanmayı pekiştirmekle yetinmemiş, bu silahları halklara karşı kullanarak, emperyalist işgallere fiilen katılmıştır. Ayrıca Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Varşova Paktı ülkelerinin bir kısmı NATO'ya dahil edilmiştir. Afganistan işgali ile saldırı alanlarını genişletmiş, gelinen yerde ise bu ölüm aygıtının şefleri, tüm dünyayı NATO'nun ilgi alanı saymaya başlamışlardır.

Tekelci kapitalizmin vurucu gücü NATO, misyonuna uygun olarak Avrupa'da büyük bir silahlanma hamlesine hazırlanıyor. Halen esas olarak ABD emperyalizminin denetiminde bulunan NATO'nun, Avrupalı müttefiklerinin füzelere karşı korunması amacıyla hazırlandığını iddia ettiği “kalkan sistemi” konusunda ön çalışmaları tamamladığı bildirildi. NATO Genel Merkezi'ndeki cellatlar, “artan tehditler” nedeniyle öngörülen sistemin oluşturulmasının teknik ve mali açıdan “mümkün” görüldüğünü bildirdiler.

Askeri harcamalardan sorumlu NATO Genel Sekreter Yardımcısı Marshall Billingslea, radar ve uydularla “bazı bölgelere yerleştirilecek yanıt, tespit ve algılama cihazları” temelinde kurulması planlanan füze kalkan sisteminin mali ve teknik boyutlarının incelendiğini, kalkan sisteminin özellikle Avrupalı müttefiklerin savunmasını hedef alacağını belirtti. Billingslea, yeni füze sisteminde “kendisini kanıtlamış Amerikan teknolojisinin” kullanılacağını belirtirken, bazı “tepki füzelerinin” hangi bölgelerde konuşlandırılacağı sorusunu yanıtsız bıraktı. Buna karşın füze kalkanı için düşünülen ülkelerin Rusya'ya komşu Doğu Avrupa ile Baltık ülkeleri olacağı bir sır değildir.

NATO şefi, sözünü ettiği tehlikenin kaynaklarına dair soruları da yanıtsız bırakmıştır. Aslında NATO'nun Avrupalı müttefiklerine dönük bir tehdidin olmadığı açıktır. Tehdit uydurması, saldırganlık amacıyla girişilen bu devasa silahlanma hamlesinin güncel gerekçesinden ibarettir. Bu silahlanma hamlesi, ancak Bush liderliğindeki neo faşist çetenin saldırgan politikalarıyla bağlantı içinde ele alındığından anlaşılır.

Öte yandan ABD emperyalizminin de uzayı silahlandırma projesini uygulamak için bu yıl fiili adımlar atacağı bildirildi. Konuyla ilgili açıklama yapan ABD Savunma Bakan Yardımcısı Kenneth Krieg, ülkesinin uzaya, karadan karaya atılan balistik füzeleri avlayabilecek yetenekte “önleyici füze” sistemleri konuşlandırmayı planladığını söyledi. Pentagon'a bağlı ABD Füze Savunma Dairesi'nin, uzayda bu amaçla bir deney merkezi kurulması çalışmalarına girişmek için önümüzdeki Ekim ayında 45 milyon dolarlık ödenek isteyeceği belirtildi.

ABD ile vurucu gücü NATO'nun militarizmi daha da yaygınlaştırmak için atmaya hazırlandığı adımlar, devam eden silahlanma yarışını büsbütün azdıracaktır. Bu ise, kapitalist-emperyalist düzen yıkılmadan gezegenimizin güvenli bir hale gelmesinin mümkün olmadığının yeni bir ilandır.