20 Mayıs 2006 Sayı: 2006/19 (19)
  Kızıl Bayrak'tan
   Düzen cephesinde iç çatışma sertleşiyor! İşçilerin ve emekçilerin yeri devrimin safıdır!
  28 Şubatlar yeni yöntem ve araçlarla gündemde
  Düzen siyasetinde kriz ve düzen cephesinde yeni arayışlar
  Polis yeni yasal zırhı beklemeden terörünü artırdı
  Sermaye sosyal yıkımda kararlı
  İstanbul İşçi Kurultayı'na giderken...
Ekonomide çöküş işaretleri
Devrimci 1 Mayıs Platformu'nun 1 Mayıs değerlendirmesi
Milletvekili kadın dövüyor, düzen seyrediyor
Ticari Eğitime Karşı Gençlik Kurultayı başarıyla gerçekleşti!
"Ticari Eğitime Karşı Gençlik Kurultayı" ve saçtığı umut
  Ticari Eğitime Karşı Gençlik Kurultayı Sonuç Bildirgesi / (Orta sayfa)
  Kürt sorunu ve AB emperyalizmi
  Bolivya yönetimi toprak reformuna hazırlanıyor
  İstihbarat örgütleri 200 milyon Amerikalı'nın telefonlarını dinliyor
  Rusya "herşeyi yiyen aç kurda" rest çekti
  Paris'te onbinler ırkçı "Göçmen Yasası"nı protesto etti.
  Trabzon'da gençlik çalışması
  TMMOB'da yeni bir döneme girerken
  TMMOB'da yaşananlar
  Öğrenci gençlik
  Bakış açısına ve zamana dayanıklılığa duyulan güven! (Parti değerlendirmelerine önsöz)
  Frankfurt'ta "71 Devrimci Hareketi ve İbrahim Kaypakkaya" sempozyumu
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Ticari eğitime karşı geleceğimiz için mücadeleye!

Ticari Eğitime Karşı Gençlik Kurultayı Sonuç Bildirgesi

13 Mayıs günü 38 gençlik örgütlenmesinin çağrıcısı olduğu Ticari Eğitime Karşı Gençlik Kurultayı 250 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Kurultaya 11 tebliğ, 8 önerge sunulmuş ve her önerge kurultay katılımcılarının tartışmasına açılmıştır.

Kurultay ticari eğitime karşı mücadelenin büyütülmesinin ve ticari eğitim karşıtı güçlerin birleşik mücadelesinin geliştirilmesinin yol ve yöntemlerinin, yerel plandaki örgütlenmelerin ve mücadele gündemlerinin ticari eğitim karşısında daha örgütlü ve güçlü çalışmalara dönüşmesinin ihtiyaçlarının tartışılması hedefiyle örgütlenmiştir.

Kurultayın sonunda sonuç bildirgesinin hazırlanması için geçici bir yürütme oluşturulmuş ve geçici yürütmenin bir hafta içerisinde kurultayın sonuçlarının aktarıldığı bir metni kamuoyuna ve kurultay bileşenlerine sunması kararı alınmıştır. Bu karar doğrultusunda hazırlanan Ticari Eğitim Karşıtı Gençlik Kurultayı Sonuç Bildirgesi'ni sunuyoruz:

Ticari eğitime karşı mücadelede ileriye atılmış bir adım: Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu

Kurultayda ilk olarak “Ticari eğitim ve gençlik sorunu” başlıklı tebliğ sunulmuştur. Bu tebliğde ticari eğitimin kapsamı, kaynağı ve ticari eğitim karşıtı mücadelenin ihtiyaçları ekseninde bir sunum yapılmıştır.

Gençlik sorunu kapitalizmin doğuşundan bu yana derinleşerek varlığını sürdürmektedir. Kapitalizm gençliğin gelecek özlemini yanıtsız bırakmakta ve bu özlemi karşılama olanaklarından yoksun bulunmaktadır. Bu çözümsüzlük sermayeyi gençliğe düşman hale getirmekte ve gençliğin taşıdığı dinamizm zor ve zorbalık ile karşılanmaktadır. Ancak bu zor ve zorbalık sorunu çözemediği gibi, gençliğin gelecek özlemini de yok edememektedir.

12 Mart ve 12 Eylül faşist darbelerinin gençliği bir bütün olarak hedef almasının gerisinde işte bu çözümsüzlük yatmaktadır. Bu iki darbe ile gençlik sistemin bir eklentisi haline getirilmeye çalışılmış, ancak her seferinde zorbalık sonuçsuz kalmıştır. Toplumsal muhalefeti ezmeye yönelik faşist 12 Eylül darbesiyle birlikte burjuva gericiliği gençliği özel bir hedef haline getirmiş ve çok yönlü bir kuşatma altına almıştır. Çıplak baskı ve terörden YÖK kıskacına, dinsel gericilikten bireyci, köşe dönmeci liberal ideolojiye, şovenizmden kemalist burjuva milliyetçiliğine kadar her türlü yol, yöntem ve ideoloji kullanılarak gençlik ilerici-devrimci düşünce ve eylemden uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Bunlar, gençliği toplumsal ilgi ve sorumluluklardan alıkoymak için futboldan medyaya, uyuşturucudan çarpıtılmış bir cinselliğe kadar her türden yozlaştırıcı araç ve yöntemle birleştirilmiştir.

Yine de tüm bunlar gençlik hareketinin mevcut durumunu açıklamaya, olağan ve anlaşılır bulmaya yeterli değildir. Zira geçmişin kitlesel öğrenci mücadeleleri üzerinden geçen süre neredeyse çeyrek yüzyıllık bir zaman dilimidir. Bu zaman diliminde sermaye düzeni, emekçi sınıfların gençliğinin sorunlarına ve ihtiyaçlarına yanıt vermek bir yana, izlediği neo liberal politikalarla daha da ağırlaştırmıştır. Gençliğin ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve akademik sorunları bugün her zamankinden daha ağır ve bunaltıcı bir hal almıştır. Tüm bunların ortak sonucu olarak gelecek belirsizliği sorunu, bugün geniş öğrenci gençlik yığınlarını her zamankinden daha fazla ezmekte, huzursuz etmekte, umutsuzluğa düşürmektedir. Yani gençlik sorununu baskı ve terörle çözmeye çalışan burjuvazi, aynı sorunu iktisadi, sosyal ve kültürel alanda geçmiş dönemle kıyaslanamaz ölçüde ağırlaştırmıştır.

Eğitim sorunu her dönem egemen sınıfın ihtiyaçları üzerinden belirlenmiştir. Bugün üniversitelerimizde yaşanan sorunların/yapısal dönüşümlerin gerisinde sermaye eksenli politikalar durmaktadır. Gerici, anti-bilimsel eğitim sisteminden üniversitelerdeki anti-demokratik ve baskıcı uygulamalara kadar her sorun sermayenin neo liberal saldırılarının bir parçasıdır.

Bugün neo liberal saldırıların eğitim alanında ortaya çıkarttığı sonuçlar gözler önündedir. Eğitim kamusal bir hak olmaktan çıkarılarak paralı hale getirilmektedir. Üniversite-sermaye işbirliği bilimi tümüyle sermayeye hizmet eder hale getirmiştir. Üniversite öğrencileri gün geçtikçe derinleşen bir geleceksizlik sorunu ile karşı karşıyadır. Öğrenci gençliğin apolitizasyonu için sistemli adımlar atılmakta, bir yandan anti demokratik uygulamalar ağırlaştırılmakta, diğer yandan ise yozlaştırma saldırıları yaygınlaştırılmaktadır.

Bütün bu saldırılar karşısında gençliğin tek çıkış yolu örgütlü mücadeledir. Ticari eğitime karşı sistemli ve birleşik bir mücadelenin örülmesi, gençliğin geleceğine sahip çıkmasının öncelikli bir koşuludur.

Ticari eğitime ilişkin yapılan kapsamlı belirlemeler sonucunda kurultayda ticari eğitim karşısında gençliğin yürüteceği mücadele için kitlesel bir birleşik örgütlenme ihtiyacı tanımlanmıştır. Sunulan önerge çerçevesinde ve tartışmalar sonucunda Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu'nun kurulması kararı alınmıştır.

Tebliğin ardından sunulan önerge ve yürütülen tartışmalar sonucunda şu kararlar alınmıştır:

1- Ticari Eğitime Karşı Gençlik Kurultayı bileşenleri eğitim sorunlarına, ticari eğitime ve sonuçlarına karşı kararlı bir mücadele yürütme iradesinin taşıyıcısı olacaklardır.

2- Ticari eğitime karşı mücadelenin en temel ihtiyacı birleşik bir mücadele zemininin yaratılmasıdır. Kurultayın bütün bileşenlerinin önümüzdeki dönemde en temel sorumluluklarından biri budur. Bunun bir ilk adımı olarak Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu kurulmuştur. Kurultayın bütün bileşenleri bu Koordinasyon'un bileşenidir. Ancak Koordinasyon'un, kurultayın örgütleyicilerinin ötesinde, ticari eğitime karşı bütün güçleri kucaklama çabası temel bir sorumluluktur.

3- Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu, ticari eğitime karşı mücadelenin hattını belirleyen ve bu mücadeleyi geniş gençlik kesimlerini kapsayan bir biçimde sürdürmeyi hedefleyen bir birleşme zemini olarak ele alınmalıdır. Üniversitelerde çeşitli gündemler üzerinden oluşan yerel örgütlenmelerin ve ticari eğitime karşı mücadele eden güçlerin birleşik mücadelesini yaratma hedefi ile hareket edecektir. Bu çerçevede Koordinasyon aylık toplantılar örgütleyecektir. Bu toplantılarda Koordinasyon içindeki her örgütlenme, yerellerin kendi belirledikleri seçim usulüne uygun delegeler aracılığıyla temsil edilecektir. Demokratik bir işleyişin hakim olması gereken bu Koordinasyon'da her delegenin söz ve karar hakkı olacaktır.

4- Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu kurultaydan çıkan sonuçlar ekseninde 28 Mayıs 2006 günü ilk toplantısını örgütleyecektir. Bunun anlamı, kurultaya katılan bütün örgütlenmeler, kurultaydan sonraki ilk toplantılarında delegelerini seçecek ve Koordinasyon'un ilk toplantısına dönük tartışmalar gerçekleştirerek hazırlık yapacaktır.

5- Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu görüşme periyodu ile paralel olarak aylık bir yayın çıkartacaktır. Bu yayın Koordinasyon'un gündemlerinin ve tartışmalarının kamuoyu ile paylaşılması amacını taşıyacaktır. Yayın, gençlik kesimlerinin ticari eğitim karşıtı mücadelesinin hattını belirleme misyonuna uygun ele alınmak zorundadır. Ticari eğitime karşı en geniş bileşeni çatısı altında birleştirmeyi hedeflemesi gereken bir Koordinasyon için böylesi bir yayın bu birleşme zemininin aracı olarak kurgulanacaktır.

6- Ticari eğitim saldırısı topluma yöneltilen diğer saldırılardan bağımsız ele alınamaz. Tüm neo-liberal ekonomik ve sosyal saldırılara ve bunların önünü açma hazırlanan baskı ve zor yasalarına karşı yürütülecek mücadele ticari eğitim karşıtı koordinasyonun gündemidir.

Toplumcu Mühendislik-Mimarlık Öğrencileri

Kurultaya ikinci olarak Toplumcu Mimarlık ve Mühendislik Öğrencileri tebliği sunulmuştur. Tebliğde mühendislik ve mimarlık alanında yaşanan neo-liberal dönüşüm ve bu alanda ortaya çıkan saldırılar tanımlanmış ve tartışmaya açılmış, bütünlüklü saldırılar karşısında toplumcu bir taraf olmanın anlam ve öneminin altı çizilmiştir.

Mühendislik ve mimarlık alanında yaşanan neo-liberal dönüşüm, bu alanlarda toplumsal kaygıların bir kenara itilip, sermayenin ihtiyaçlarının belirleyici olması sonucunu doğurmuştur. Son yıllarda belirli periyotlarla gündemleştirilen Yetkin Mühendislik Yasa Tasarısı, bir yandan mühendislik ve mimarlık mesleğinin toplumsal yönünü karartarak doğrudan sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden tanımlarken, diğer yandan binlerce mühendislik ve mimarlık öğrencisini ücretli köleler haline getirerek, onları geleceksizlik sorunu ile karşı karşıya bırakmaktadır.

Meslek odaları tarafından da desteklenen yasa tasarısına kılıf olarak “eğitim alanındaki nitelik” sorunu gösterilirken, ortaya konulan çözümün tanımlanan sorunla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Yapılmak istenen açık bir tarzda bilimi ve teknolojiyi sermayenin ihtiyaçlarını karşılar hale getirmektir. Bu açıdan bu alanda toplumdan, bilimden, emekten yana bir taraflaşma gerekmektedir.

Toplumcu Mühendislik ve Mimarlık Öğrencileri çalışmaları böyle bir taraflaşmayı ifade etmektedir. Toplumsal yönü karartılmaya çalışılan bu alanlarda bireyci, köşe dönmeci anlayış karşısında özgürlükçü ve sorumlu bir tutumun temsilcisidir. Bu çerçevede Toplumcu Mühendislik ve Mimarlık Öğrencileri çalışmaları, bir yandan neo liberal saldırıların mühendislik ve mimarlık öğrencilerini karşı karşıya bıraktığı geleceksizlik sorununa karşı mücadele ederken, diğer yandan sermayenin toplumun bütününü hedef alan saldırıları karşısında emekten yana bir taraf olmalıdır.

Tebliğ ve sunulan önerge çerçevesinde yürütülen tartışmalar sonucunda şu kararlar alınmıştır:

1- Bugüne kadar sürdürülen Toplumcu Mimarlık ve Mühendislik Öğrencileri çalışmaları güçlendirilecek ve bu çalışmaların ülke genelindeki üniversitelerde yaygınlaştırılması için sistemli bir çaba harcanacaktır.

2- Toplumcu Mühendislik ve Mimarlık Öğrencileri çalışmaları ticari eğitime karşı gençliğin birleşik mücadelesini örgütleyebilmenin bir aracı olacak ve çalışmalarını yürütürken bu hedefi de gözetecektir.

3- Toplumcu Mühendislik ve Mimarlık Öğrencileri çalışmaları, kimliğinin bir gereği olarak, gençlik kesimlerini ve işçi-emekçi kesimleri hedef alan tüm saldırılar karşısında toplumcu bir tarafı güçlü bir biçimde temsil edecek, bunun gereklerini yerine getirecektir.

4- Çeşitli yerellerde süren Toplumcu Mühendislik ve Mimarlık Öğrencileri çalışmaları arasında bağ kurulacak ve çalışmaların gerek gündemler açısından, gerekse yöntemsel açıdan birbirlerinden beslenebilmesi ve güç alabilmesi sağlanacaktır. Bu bağ, Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu üzerinden kurulacak, bütün çalışmalar bu Koordinasyon çatısı altında birleşecektir.

5- Toplumcu Mühendislik ve Mimarlık Öğrencileri çalışmaları merkezi bir biçimde kullanabilecekleri bir Toplumcu Mühendislik ve Mimarlık Öğrencileri Gazetesi çıkartacaktır. Bu gazetede çalışmanın gündemleri işlenecek, mücadelenin yöntemi, sorunları tartışılacak ve yerellerde yürüyen çalışmaların bütünlüklü bir tarzda sunulduğu bir içeriğe sahip olacaktır.

6- Tüm yerellerde Toplumcu Mühendislik ve Mimarlık Öğrencileri çalışmasını sürdürenler TMMOB'a bağlı bulunan meslek odalarının gençlik komisyonlarında yer alacak, gençlik komisyonları olmayan yerellerde oluşturmaya çalışacaklardır. Bu komisyonlarda toplumcu bir taraflaşma yaratılmasının çabası harcanacaktır.

7- Toplumcu Mühendislik ve Mimarlık Öğrencileri çalışmaları önümüzdeki dönemde yetkin mühendislik yasa tasarısı ve nükleer santrallere karşı olmak üzere iki temel gündem üzerinden çalışma yürütecektir.

8- Toplumcu Mühendislik ve Mimarlık Öğrencileri çalışmalarının kurultay gününe dek sürdürdüğü imza kampanyaları 25-28 Mayıs tarihleri arasında Ankara'da gerçekleşecek olan TMMOB Genel Kurulu'na dek sürdürülecek ve bu imzalar TMMOB Genel Kurulu'na sunulacaktır.

9- Toplumcu Mühendislik ve Mimarlık Öğrencileri hızlı bir biçimde, mimarlık ve mühendislik öğrencilerinin sorunlarını ve bu sorunlara karşı mücadele yöntemlerini tartışacakları bir kurultayın hazırlıklarına başlayacaktır.

Toplumcu Eğitim Öğrencileri

Kurultayda üçüncü olarak Eğitim Öğrencileri tebliği sunuldu. Bu tebliğde Eğitim Fakültesi öğrencilerini bekleyen ücretli kölelik gerçeğinin altı çizildi. Eğitim Öğrencileri Çalışmaları'nda yaratılması gereken toplumcu taraflaşma ve yine bu çalışmalarda ele alınan gündemlerin eğitimin genel sorunları başta olmak üzere ticari eğitim saldırısının bütün ayaklarını kapsayabilmesi gerekliliği gerekçelendirildi.

Eğitim Fakülteleri'nde yaşanan sorunlar gün geçtikçe derinleşmektedir. Gerek eğitim süreci gerekse de üniversite sonrası dönem bu fakültelerde okuyan öğrenciler için tümüyle belirsizdir. Geleceği kazanma hedefiyle tercih edilen bu fakülteler geleceksizlik ve işsizlik üreten birer ticarethane haline getirilmektedir. 4 yıllık üniversite eğitimi sonunda mezun olanları dizginsiz sömürü ve kölece çalışma koşulları beklemektedir.

İyi bir eğitimci kaliteli ve bilimsel bir eğitim almak zorundadır. Ancak bugün birçok üniversitede eğitim fakültelerindeki öğretim kalitesi gün geçtikçe gerilemektedir. Eğitim sisteminin bütününde yaşanan çürüme dolaysız bir biçimde eğitim fakültelerini de etkilemektedir. Bu durum şaşırtıcı değildir Zira eğitim öğrencileri ticari eğitiminin öğütücü çarkları altında ezilmektedir. Eğitimin teknik ve teknoloji geliştirme ağırlıklı dönüşüm yaşadığı bir süreçte sermayenin hizmetinde teknik eleman olarak çalışmak eğitimci olmaktan daha önemli hale gelmektedir. Binlerce öğrencinin eğitici ihtiyacını karşılaması gereken eğitim fakülteleri, sosyal bölümlerde olduğu gibi işsizler ordusuna yeni neferler kazandırmaktadır.

Eğitim Öğrencileri bugün hızlanan neo liberal dönüşümün bir sonucu olarak meslek güvencesi olmayan bir geleceğe hazırlanmaktadır. Yasal düzenlemeler ve yasal olmayan uygulamalarla sözleşmeli öğretmenlik, geçici istihdam gibi bir takım istihdam biçimleri, bu fakülte mezunlarının ücretli köleler haline dönüştürülmelerinin bugünkü en somut biçimleridir. Bu uygulamalar karşısında Eğitim Öğrencileri sistemli bir mücadele geliştirmek zorundadır.

Eğitim fakülteleri geleceğin eğitimcilerini yetiştiren alanlar olmalıdır. Halbuki yaşanan neo liberal dönüşümün bu fakültelerden mezun olanlara en iyi ihtimalle vaadettiği “öğretici” olabilmektir. Zira eğitimcilik herşeyden öteye bireyin sosyalizasyonunu sağlayan bir iştir. Bu açıdan mutlaka nitelikli ve bilimsel bir eğitim sürecinin sonucu olarak geleceğin eğitimcileri yetişmek zorundadır. Eğitimci aynı zamanda toplumsal sorunlara duyarlı olmak ve gerek eğitim sisteminin gerekse de ülkenin ve dünyanın sorunları ile dolaysız bir biçimde ilgilenmek zorundadır. Zira toplumcu kimliğini kaybetmiş bir kişinin eğitimci olabilmesi de mümkün değildir. İşte bu nedenlerle eğitim öğrencileri mutlaka eğitim sürecinde yaşanan tüm sorunlarla yakından ilgilenmeli ve bu sorunlara karşı açık ve kararlı bir biçimde mücadele edebilmelidir.

Tebliğ ve sunulan önerge çerçevesinde yürütülen tartışmalar sonucunda Eğitim Öğrencileri Çalışması adına şu kararlar alınmıştır:

1- Eğitim Öğrencileri çalışmaları yerellerde daha kurumsal örgütlenmeler haline getirilmeye çalışılacak ve bu kurumsallık Toplumcu Eğitim Öğrencileri kimliği üzerinden oluşturulacaktır.

2- Bugüne kadar sürdürülen Toplumcu Eğitim Öğrencileri çalışmaları güçlendirilecek ve bu çalışmaların ülke genelindeki üniversitelerde yaygınlaştırılması çabası harcanacaktır.

3- Toplumcu Eğitim Öğrencileri çalışmaları ticari eğitime karşı gençliğin birleşik mücadelesini örgütleyebilmenin bir aracı olacak ve çalışmalarını yürütürken bu hedefle hareket edecektir.

4- Toplumcu Eğitim Öğrencileri çalışmaları, kimliğinin bir gereği olarak gençlik kesimlerini ve işçi-emekçi kesimleri hedef alan tüm saldırılar karşısında toplumcu bir tarafı temsil etmenin gereklerini yerine getirecektir.

5- Çeşitli yerellerde süren Toplumcu Eğitim Öğrencileri Çalışmaları arasında bağ kurulacak ve çalışmaların gerek gündemle gerekse yöntemsel açısından birbirlerinden beslenebilmesi ve güç alabilmesi sağlanacaktır. Bu bağ, Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu üzerinden kurulacaktır.

6- Toplumcu Eğitim Öğrencileri çalışmaları merkezi bir biçimde kullanabilecekleri bir Toplumcu Eğitim Öğrencileri Gazetesi çıkartacaktır. Bu gazete, çalışmanın gündemlerinin işlendiği, mücadenin yol, yöntem ve sorunlarının tartışıldığı ve yerellerde yürüyen çalışmaların bütünlüklü bir tarzda sunulduğu bir içeriğe sahip olacaktır.

7- Toplumcu Eğitim Öğrencileri çalışmaları eğitimin ticarileşmesi alanında birleşik mücadelenin bir gereği olarak kamu emekçileri ve örgütlenmeleri ile birleşik mücadelenin olanaklarını sağlamaya çalışacaktır. Bu, ticarileşme karşısında birleşik mücadelenin gereği olduğu kadar, toplumcu kimliğin dolaysız bir sonucudur.

8- Önümüzdeki dönemde Toplumcu Eğitim Öğrencileri sözleşmeli öğretmenlik ve ticari eğitim uygulamaları gündemleri üzerinden güçlü ve sistematik bir kampanya örgütleyecektir.

9- Toplumcu Eğitim Öğrencileri hızlı bir biçimde, eğitim öğrencilerinin sorunlarını ve bu sorunlara karşı mücadele yöntemlerini tartışacakları bir kurultayın hazırlıklarına başlayacaktır.

Fen-Edebiyat Öğrencileri

Kurultayda dördüncü olarak Fen-Edebiyat Öğrencileri tebliği sunulmuştur. Bu tebliğ çerçevesinde genel olarak bu fakültelerde yaşanan diplomalı işsizlik ve geleceksizlik sorunu tartışılırken, somutta ise formasyon hakkının gaspı çerçevesinde ortaya çıkan ücretli kölelik gerçeğinin altı çizilmiştir.

Eğitim sisteminde yaşanan dönüşümlerden en dolaysız etkilenen bölümlerin başında Fen Edebiyat fakülteleri gelmektedir. Neo liberal politikaların dolaysız sonuçları ile fen ve edebiyat öğrencileri geleceksizlik ve işsizlik, kalitesiz ve anti-bilimsel eğitim gibi sorunlarla boğuşmaktadır. Bu sorunlar gün geçtikçe derinleşmektedir.

Bugün neo liberal politikaların bir uzantısı olarak eğitim kurumları büyük oranda uygulamalı doğa bilimlerinin ve daha küçük oranda uygulamalı “sosyal bilimler”in tahakkümünde, pazar ekonomisine hizmet eden kurumlar haline gelmiştir. Bu yönelimin doğal sonucu ise, sermayenin ihtiyaçlarına göre araştırma ve “bilimsel” çalışma yapan bir kurumda, sosyal bölümlerin kendi anlamlarını yitirmesi olmaktadır. Bugün sosyal bölümlerin piyasanın talebine göre şekillenen bir eğitim süreci içerisinde hiçbir anlamı kalmamaktadır. Teknik bilimler hızla prestij kazanırken, sermaye açısından doğrudan bir kazanç alanı oluşturmayan felsefe, sosyoloji vb. bölümler anlamlarını yitirmektedir. Birçok üniversitede kapatılma sorunu ile karşı karşıya kalan sosyal bölümlerin olmasının, sosyal bölümlerde eğitimin kalitesinin gün geçtikçe düşmesinin, bu bölümlerden mezun olanların işsizlik sorunu ile boğuşmalarının gerisindeki temel neden eğitim sistemindeki bu neo liberal yapısal dönüşümlerdir.

Sorunun bir diğer yanı ise neo liberal politikaların sonucunda kamunun adım adım tasfiye edilmesidir. Kamu Yönetimi Temel Kanunu, Personal Rejimi Kanunu vb. ile kamusal alan bir bütün olarak sermayenin denetimine açılmaktadır. Gelişme bu yönde devam ettiği koşullarda yakın bir dönemde tüm kamu hizmetleri alanı sermayenin denetimine açılacak, kamu emekçileri sözleşmeli köleler haline getirileceklerdir.

Bu dönüşümlerin fen-edebiyat öğrencilerini kesen en dolaysız görünümü ise formasyon sorunudur. Formasyon hakkı bugün koşullara bağlanmış ve parayla satılır bir haldedir. Bunun anlamı fen-edebiyat öğrencilerinin en doğal hakkı olması gereken formasyon üzerinden bir rant alanının oluştuğudur. Kaldı ki bütün koşulları yerine getirip, formasyon alabilmiş fen-edebiyat öğrencilerini ise eğitim fakültesi öğrencilerinin karşı karşıya kaldığı sorunlar beklemektedir. Atamaların olmaması, KPSS, sözleşmeli öğretmenlik gibi…

Fen-edebiyat fakültelerinde bütün çıplaklığıyla yaşanan bu geleceksizlik sorunuyla mücadelenin tek yolu örgütlenmekten geçmektedir. Fen-edebiyat öğrencileri için örgütlü mücadele bir tercih değil, bir gelecek sorunudur.

Tebliğ ve sunulan önerge çerçevesinde yürütülen tartışmalarda şu kararlar alındı:

Fen-edebiyat öğrencileri çalışması önergesi:

1- Fen-Edebiyat Öğrencileri çalışmaları, bu fakültelerde yaşanan geleceksizlik sorununun dolaysız sebebi olan ticari eğitim saldırısına karşı mücadele edecektir.

2- Fen-Edebiyat Öğrencileri çalışması bu mücadelede temel hedef olarak fen-edebiyat öğrencilerinin geleceksizlik ve diplomalı işsizlik saldırıları karşısında örgütlü mücadelesini büyütmeyi hedefleyecektir.

3- Kurultay tarihine kadar Fen-Edebiyat Öğrencileri imzasıyla yürütülen imza kampanyaları bir sonuca bağlanacak ve imzalar ilgili yere ulaştırılacaktır, fen-edebiyat öğrencilerinin imzalarının ve taleplerinin takipçisi olması sağlanacaktır.

4- Fen-edebiyat öğrencileri geleceksizlik sorununa ve ticari eğitime karşı birleşik mücadeleyi büyütmek zorundadır. Bu çerçevede öncelikle, sorunlarının paralel olmasından kaynaklı, eğitim öğrencileri ile omuz omuza mücadele örgütleme çabası harcanmalıdır. Bunun imkanları Ticari Eğitime Karşı Gençlik Koordinasyonu'nda güçlü bir şekilde tartışılacaktır.

Kültür-sanat çalışmaları üzerine

Kurultayda sunulan bir diğer tebliğ, neo liberal dönüşümler çerçevesinde kültürel ve sanatsal alanda cisimleşen yozlaşma ve yabancılaşma saldırıları ve bu çerçevede ticari eğitim karşıtı güçlerin üzerine düşen sorumluluklar üzerinedir.

Kültürel ve sanatsal alanda burjuvazinin sahip olduğu tekel, iki temel sonuç oluşturuyor. Birincisi, bu alanları elitleştirerek, gençliği gerek kültürel-sanatsal etkinliklere katılmak, ürünlerine ulaşmak, gerekse de birebir bu alan içerisinde aktif bir üretici olmaktan mahrum ediyor. Zira bu alanlar da sermaye açısından birer rant alanına dönüşüyor ve piyasa kurallarının hakimiyeti esas hale geliyor. İkinci sonuç ise, doğrudan burjuvazinin bu alanı kendi ihtiyaçları çerçevesinde şekillendirebilme ve yönlendirme gücünün de bir sonucu olarak ortaya çıkan yozlaştırma ve yabancılaştırma saldırılarıdır.

Üniversitelerde de doğal olarak toplumsal yaşamın toplamına hakim olan bu tablonun aynısı söz konusudur. Kulüp ve topluluklarda egemen olan bu anlayış, bir süre sonra bu kulüp ve toplulukların toplumsallaştırıcı misyonunun tümüyle gözardı edilmesi sonucunu yaratmaktadır. Doğal olarak bunun anlamı üniversitenin toplumsallaştırıcı misyonunun bir de bu alan üzerinden erozyona uğraması olmaktadır. Üniversiteler içerisinde süreklileşen bir apolitizm atmosferi yaratılmaya çalışılmaktadır. Bu açıdan gerek kulüp ve toplulukların işleyişlerini anti demokratik hale getirip, onları baskı altına alarak, sıkı denetimden geçirerek, gerekse de şenlik, panel vb. etkinlikler gibi öğrencilerin biraraya gelebildikleri alanların içeriğini boşaltarak, üretimsizliğin ve yozlaşmanın yeniden üretildiği alanlara dönüştürerek bu apolitik atmosfer güvence altına alınmaya çalışılmaktadır.

Ticari eğitimin bir sonucu olduğu kadar, saldırıların bu apolitik atmosfer içerisinde kolaylıkla sonuç alabilmesinin de zemini olan bu sistemli yozlaştırma ve yabancılaştırma saldırıları karşısında ticari eğitim karşıtı güçler, güçlü bir politik tutum alabilmek durumundadır. Gerek kulüp ve toplulukların toplumsallaştırıcı misyonuna sahip çıkarak, bu alandaki ideolojik hegemonyayı kırmaya çalışmak, gerekse de alternatif kültürel-sanatsal alanlar yaratarak bu yönlü bir mücadele de yürütmek ertelenemez bir sorumluluktur.

Kurultayda tebliğ ve sunulan önerge çerçevesinde yürütülen tartışmalar sonucu alınan kararlar şunlardır:

1- Üniversitelerde yaşanan yabancılaşma ve yozlaşma saldırıları karşısında kültür-sanat çalışmaları yaygınlaştırılmak zorundadır. Bu noktada öncelikle yozlaşma ve yabancılaşmaya karşı kültür-sanat çalışmalarının net bir politik tutumunun olabilmesi gerekmektedir. Kurultay bileşenleri olarak yerellerimizde bu yönlü çabayı daha yoğun harcayacak ve bu çabayı yaygınlaştıracağız.

2- Yozlaşma ve yabancılaştırmaya karşı üniversitelerde alternatif alanlar yaratacak, böylelikle yabancılaşmanın ve yozlaşmanın karşısına alternatif bir söylem ve yaşam bütünlüğü içerisinde çıkacağız.

3- Kulüp ve atölyeler bugün kültür-sanat çalışmalarının yürütüldüğü alanlar olmaları gerekirken, bürokratik işleyişin, üniversite denetiminin ve dahası liberal çevrelerin elinde apolitizmin yeniden üretildiği alanlara dönüştürülmektedir. Kulüp ve topluluk çalışmalarına ağırlık verecek ve buraları anti-demokratik işleyişten ve yoz liberal kültürden arındırmanın mücadelesini yürüteceğiz.

4- Neredeyse tüm üniversitelerde örgütlenen üniversite şenlikleri öğrenci gençliğin biraraya geldiği önemli alanlardır. Son yıllarda bu alanlarda da yoz liberal kültürün bir ağırlığı ve ticarileşmenin dolaysız sonucu sponsorların varlığı sözkonusudur. Kurultay bileşenleri bulundukları tüm alanlarda imkanlar çerçevesinde ya bu şenliklere alternatif şenlikler örgütleyecek, ya da öğrenci şenliği olmaktan öte panayıra dönüşen sözde şenliklerin güçlü bir anti-propagandası yapacaklardır.

Öğrenci gazeteleri üzerine

Bir diğer tebliğ ise öğrenci gazeteleri üzerine idi. Öğrenci gazetelerinin hangi ihtiyacın ürünü olduğu ve ticari eğitim karşıtı mücadele içerisinde nasıl bir mevzi ifade ettiği gerekçelendirildi.

Gençlik kitlelerinin karşı karşıya olduğu yalnızlaşma, yabancılaşma tanımlandıktan ve bunların ticari eğitimle varolan güçlü bağı ifade edildikten sonra, öğrenci gazetelerinin hangi ihtiyacın ürünü olduğunu tanımlamak zor değildir. Yerel Öğrenci Gazeteleri, söz hakkı verilmeyen, kendi sorunlarına duyarsızlaştırılan, insanlara, üniversiteye, üretime yabancılaştırılan gençlik kesimleri açısından bir yaşama dönüş, bir üretim alanıdır. Ticari eğitimin en dolaysız saldırılarından biri gençlik kesimlerinin yaşamla kurduğu bağı koparmak, yaşama açılan penceresini kapatmaktır. Bu nedenle öğrenci gazeteleri bu pencereyi ardına kadar açmayı hedeflemeli, dahası ticari eğitim karşısında kalıcı bir mevziye dönüşerek, açılan pencerenin kapanmamasının da güvencesi olmalıdır.

Öğrenci gazetelerine ilişkin tebliği ve sunulan önerge çerçevesinde yürütülen tartışmalar sonucunda şu kararlar alındı:

1- Öğrenci gazeteleri, yalnızlaştırılan ve üretmesinin önüne set çekilen gençlik kesimleri açısından bir üretim ve paylaşım alanıdır. Bu çerçevede öğrenci gazeteleri, olanaklı olduğu ölçüde tüm üniversitelere taşınmalı, kullanım alanı yaygınlaştırılmalıdır.

2- Üniversitelerde öğrenciler birbirlerinden yalıtılmaya, yabancılaştırılmaya ve yozlaştırılmaya çalışılıyor. Öğrenci gazeteleri bu sistematik saldırı karşısında bir mevzi olabilmeli ve bunun için örgütlü bir işleyiş çerçevesinde çıkartılabilmelidir. Bugün çıkmakta olan ve ileride çıkartılacak olan öğrenci gazeteleri örgütlü bir işleyişe kavuşturulacaktır.

3- Öğrenci gazeteleri çıkartıldıkları yerelin ihtiyaçlarına göre belirlenecek düzenli bir periyoda oturtulacaktır.

4- Öğrenci gazetelerinin yerellerde geniş öğrenci kesimlerine hitap edebilmesi ve sahiplenilmesi için mutlaka yerel gündemlerle bağ kurulmak zorundadır. Öğrenci gazeteleri, bir yaşam alanı olmaktan çıkartılan üniversitelerin bu misyonuna vurgu yapmak adına, üniversitenin kendi gündemlerine ve gelişmelere yer veren bir biçimde kurgulanacaktır.

5- Yozlaşma ve yabancılaşma, ticari eğitim saldırılarının bir sonucu olduğu gibi bu saldırıların sonuçlarını güçlendirici bir misyona da sahiptir. Bu açıdan öğrenci gazeteleri bugün üniversite öğrencilerinin en temel sorunu olan ticari eğitim uygulamalarına karşı net bir taraf olacaktır.

6- Öğrenci gençliğin sorunları ülke ve dünyadaki gelişmelerden bağımsız ele alınamaz. Bu nedenle öğrenci gazeteleri ülke ve dünyanın sorunlarını da işleyecek ve bu sorunlara karşı yaygın bir duyarlılık oluşturmayı hedefleyecektir.

Liseli gençlikten birleşik mücadele çağrısı

Liselilerin Sesi tarafından sunulan tebliğ, ticari eğitimin liselerdeki sonuçlarını ve bu çerçevede yaşanan saldırıları ele alıyor ve bu saldırıların bütünlüğü karşısında üniversiteli ve liseli gençliğin birleşik mücadelesine vurgu yapıyordu.

Liseli gençlik bugün ticari eğitim saldırısının çok çeşitli yansımalarıyla karşı karşıyadır. Paralı eğitim saldırısı bunun bir ayağını oluşturmaktadır. Son günlerin tartışma konusu olan Özel Eğitim Kurumlarını Teşvik Yasası paralı eğitim ve eğitimde fırsat eşitsizliğinin somutlaşması anlamına gelmektedir.

ÖSS sorunu da ticari eğitimle sıkı bir bağ içerisindedir. Yaygınlaşan özel dershaneler, buraların ciddi birer rant alanı haline gelmesi bunun dolaysız sonucudur. Yine liselerde yaşanan baskı ve cezaların yoğunluğu ve ağırlığı liseli gençliğin sorunları arasındadır.

Ancak bütün bu sorunlardan daha ağırlıklı ortaya çıkan tablo, liselerde yaşanan yozlaşma ve yabancılaşmadır. Liselerde yaşanan şiddete ilişkin veriler de bu yozlaşmanın açık bir sonucudur.

Meslek Liseleri'nde ise bir yandan yozlaşma saldırıları daha da yoğunlaşırken, diğer yandan geleceksizlik sorunu derinleşmektedir. Ucuz emek sömürüsünün 15 yaşında başladığı alanlar olan Meslek Liseleri ve Meslek Yüksekokulları ticari eğitime karşı mücadelede taraf olabilmek zorundadır.

Liselilerin tebliğ ve önergesi üzerine yürütülen tartışmalar sonucu şu kararlar alındı:

1- Liseli gençlik de ticari eğitim karşıtı mücadele içerisinde sistemli bir çaba harcayacaktır.

2- Liseli gençlik ile üniversiteli gençlik arasında daha güçlü bir bağ kurulmalıdır. Belirli eylemsel birliktelikler geliştirilmesi için çaba harcanmalıdır. Ticari Eğitim Karşıtı Koordinasyon'un belirlediği gündemler ve yerel çalışma kurgusu, bu Koordinasyon'un bir bileşeni olarak Liselilerin Sesi açısından da bağlıyıcıdır. Ancak Liselilerin Sesi bu alanda özgün uygulamalar gerçekleştirebilir.

3- Üniversite ve liselilerin birleşik bir mücadele içerisinde olmaları önemli bir noktadır. Bunun ilk somut örneği olarak, olanaklı olan yerellerde örgütlenecek ÖSS karşıtı miting, eylem, etkinlik vb.'ne üniversiteli güçlerin açık desteği ve katkısı planlanacaktır.

Gençlik kampında buluşalım!

Ekim Gençliği adına kurultayda bir konuşma yapıldı ve ardından önerge sunuldu. Konuşmada, yaz sürecinde örgütlenmesi planlanan Gençlik Kampı'na çağrı yapıldı. Yapılan oylama sonucu söz konusu gençlik kampına kurultay bileşenleri olarak katılma kararı alındı. Yaz dönemi içerisinde örgütlenecek olan gençlik kampının ticari eğitime karşı yeni bir mücadele mevzisi olması hedefleniyor.

Ticari eğitime karşı geleceğimiz için mücadeleye!

Kurultay ticari eğitime karşı verilen mücadelenin yaşadığı sorunların tespiti ve çözümü doğrultusunda anlamlı bir adım olmuştur. Bugüne kadar dağınık ve parçalı bir biçimde yürütülen mücadele bundan sonra daha sistemli bir biçim almalıdır. Kurultay kararları çerçevesinde oluşturulan koordinasyon bu sistemli mücadelenin olanaklarını yaratmak için azami bir çaba harcamalıdır.

Ticari Eğitime Karşı Gençlik Kurultayı elbette ticari eğitime ve geleceksizliğe karşı mücadele eden güçlerin sadece bir kısmını temsil etmektedir. Kurultay, MYO'larda sömürü ve baskı koşullarında eğitim ve öğretim gören geleceğin işçilerinin, aile hekimliği vb. saldırılarla karşı karşıya bulunan tıp öğrencilerinin, stajyer avukatlık ve sınav sorunları ile karşı karşıya bulunan yüzlerce hukuk öğrencisinin ve sermayenin saldırıları karşısında geleceksizliğe mahkum edilen tüm gençliğin sesi ve mücadele soluğu olma iddiasını taşıyacaktır. Bu alanları da içerisine katarak gençliğin birleşik ve kitlesel mücadelesini geliştirmenin olanaklarını yaratmaya çalışacaktır.

Kurultay başlı başına bir irade beyanı ve mücadele çağrısı olarak tanımlanmalıdır. Ülkenin çeşitli üniversitelerinden yüzlerce öğrenci sermayenin saldırılarına karşı birleşik bir mücadelenin olanaklarını yaratmak için harekete geçmiş bulunmaktadır. Bugün bu ilk adımları etkili sonuçlara ulaştırmak yükümlülüğü ile karşı karşıya bulunmaktayız. Hedef kurultayda açık, net ve kararlı bir biçimde tanımlanmıştır: Birleşik, kitlesel, devrimci bir gençlik hareketi ve bunun örgütlenmesi çabası.

Geleceğine sahip çıkan, özgür bir dünyadan yana olan herkes kurultayın çağrısına kulak vermeli, sermayenin saldırılarına karşı birleşik mücadelede yerini almalıdır.

Ticari eğitime geçit vermeyeceğiz!

Herşey birleşik, kitlesel ve devrimci bir gençlik hareketi için!

Ticari Eğitime Karşı

Gençlik Kurultayı Bileşenleri

Mayıs 2006