20 Mayıs 2006 Sayı: 2006/19 (19)
  Kızıl Bayrak'tan
   Düzen cephesinde iç çatışma sertleşiyor! İşçilerin ve emekçilerin yeri devrimin safıdır!
  28 Şubatlar yeni yöntem ve araçlarla gündemde
  Düzen siyasetinde kriz ve düzen cephesinde yeni arayışlar
  Polis yeni yasal zırhı beklemeden terörünü artırdı
  Sermaye sosyal yıkımda kararlı
  İstanbul İşçi Kurultayı'na giderken...
Ekonomide çöküş işaretleri
Devrimci 1 Mayıs Platformu'nun 1 Mayıs değerlendirmesi
Milletvekili kadın dövüyor, düzen seyrediyor
Ticari Eğitime Karşı Gençlik Kurultayı başarıyla gerçekleşti!
"Ticari Eğitime Karşı Gençlik Kurultayı" ve saçtığı umut
  Ticari Eğitime Karşı Gençlik Kurultayı Sonuç Bildirgesi / (Orta sayfa)
  Kürt sorunu ve AB emperyalizmi
  Bolivya yönetimi toprak reformuna hazırlanıyor
  İstihbarat örgütleri 200 milyon Amerikalı'nın telefonlarını dinliyor
  Rusya "herşeyi yiyen aç kurda" rest çekti
  Paris'te onbinler ırkçı "Göçmen Yasası"nı protesto etti.
  Trabzon'da gençlik çalışması
  TMMOB'da yeni bir döneme girerken
  TMMOB'da yaşananlar
  Öğrenci gençlik
  Bakış açısına ve zamana dayanıklılığa duyulan güven! (Parti değerlendirmelerine önsöz)
  Frankfurt'ta "71 Devrimci Hareketi ve İbrahim Kaypakkaya" sempozyumu
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Kürt sorunu ve AB emperyalizmi...

Emperyalistlerin tarihi ulusal kurtuluş mücadelelerine düşmanlığın tarihidir!

Türkiye-AB Karma Parlamento Eş Başkanı Lagendijk geçtiğimiz günlerde Türkiye'yi ziyaret etti. Dışişleri Bakanı ve yetkililerle görüştü. İnsan Hakları Derneği'ni ziyaret ettikten sonra Diyarbakır'a gitti. Anakent Belediye Başkanı ile ilçe belediye başkanları ve çeşitli kurum temsilcileri ile yaptığı toplantıda “Kürt ve Türk milliyetçiliğinin gittikçe geliştiği”ni vurguladı. “Bunu Kürt ve Türk şahinler yapıyor. Ben ılımlı politikacılar istiyorum” diyerek, AB emperyalistlerinin “çözüm” konusundaki temel yaklaşımını dile getirdi.

Lagendijk, “Kürt haklarının geliştirilmesinde şiddete yer verilmemeli” diyerek orduyu uyardı. İHD ve DTP gibi kurumların Kürt sorununun çözümünde rol alabileceğini, İHD Genel Başkanı Yusuf Alataş'la yaptığı ortak toplantıda dile getirerek, Kürt aydınlarından PKK ile aralarına sınır çekmelerini istedi.

Kürt sorununun şiddetle çözülemeyeceği konusunda ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Scott Carpenter de benzer açıklamalar yaptı. Sorunun çözümünde “terör örgütü” diye tanımladığı PKK'nin muhatap alınamayacağını,“ılımlı” Kürtlerle sorunun masaya yatırılabileceğini, Türk devletinin de Kürt sorunu konusunda açılımlar yapması gerektiğini belirtti.

Lagendijk daha önce orduyu ve PKK'yi AB sürecine zarar vermekle suçlamış, hatta “ordu savaşı seviyor” diyerek faşist sermaye devletinin şimşeklerini üzerine çekmişti. Lagendijk yeni açıklamalarıyla, sorunun her iki tarafına aynı mesafede durduğu izlenimini yaratmak istemektedir. Ama biraz yakından bakıldığında, “eşit mesafe”nin aldatıcı, sömürgeci sermaye devletinin imha ve inkar üzerine kurulu politikası ile işin esasında çelişmeyen, kirli savaş konseptine verilmiş örtülü bir destek olduğu görülecektir. Zira, Kürt sorununda şiddetin kaynağı sömürgeci sermaye devletinin kirli savaş politikasıdır. Bunun dışındaki her açıklama sömürgeci sermaye devletine verilen desteğin ifadesidir.

Lagendijk ılımlı politikacılar istiyor

Sömürgeci sermaye devleti imha ve şiddeti Kürt halkına dönük olarak kesintisiz olarak kullanıyor. Kürt halkının ulusal özgürlük mücadelesini kirli savaş yöntemleriyle bastırmaya çalışıyor. Lagendijk kirli savaşın kaynağı olan sermaye devleti ile ulusal özgürlük mücadelesi veren Kürt halkına “eşit mesafe” de olduğunu söyleyerek, özünde sömürgeci sermaye devletine destek veriyor. Bunda şaşılacak bir şey yok. Zira o AB emperyalizminin memurlarından biridir. Emperyalistlerin tarihi, ulusal özgürlük ve kurtuluş mücadelesine düşmanlığın tarihidir. Halklara düşmanlık emperyalistlerin mayasında vardır.

Kürdistan'da öncesi bir yana son yıllarda teslimiyet platformundan beslenen birçok barış kampanyası düzenlendi. “Şiddetin son bulması için genel af ilan edilmesi” karşılığında silahlarıyla birlikte gerillanın teslim olacağı belirtildi. Kürtler'in dil ve kültürlerini özgürce geliştirmelerinin önündeki engellerin kaldırılması taleplerine indirgenmiş “demokratik cumhuriyet” uzlaşma zemini olarak gündemleştirildi.

Barış çağrılarına sömürgeci Türk devletinin yanıtı operasyonları kesintisiz sürdürmek, Irak ve İran sınırına 200 bin asker yığmak oldu. Genel af istemine devletin yanıtı itirafçılığın kapsamını daha da genişleten Terörle Mücadele Yasası oldu. Kürtçe dil kursları ve televizyon yayınları uzun süre bürokrasiye takıldı. Keyfi yasakçı tutumlar fiilen devam etti. Bu koşullarda acaba Lagendijk ne türden “ılımlı politikacılar” aramaktadır?

AB dahil bütün emperyalist güçler, yüz yıldır bu sorunu çözmeye değil kendi emperyalist çıkarları için kullanmaya dayanan bir tutum içinde olmuşlardır.

Irak işgali ABD'nin bölge politikalarındaki etkisini artırdı. Tersinden genelde Ortadoğu'ya yönelik bölge politikalarında ve özelde Kürt sorununda AB emperyalizminin etkisi daha da zayıfladı. Bu bakımdan Lagendijk'in açıklamaları, Kürt halkının AB'den beklentilerinin azalmaya başladığı bir dönemde, AB çözümünün Kürt halkı üzerindeki etkisini artırmaya, Kürtler'in umudunu AB'ye dönük diri tutmaya yönelik manevraların ifadesidir.

Kürt halkı emperyalist çözümlerin peşinde koşan önderliklerin yaptığı yanlışlıkların ağır bedellerini tarihi boyunca ödemiştir. Kürt sorununun çözüm adresi ne AB, ne de ABD emperyalizmidir. Kürt işçi ve emekçileri kaderini Türk işçi ve emekçileriyle, bölge halklarıyla birleştirdiği, sosyalizmin kazanması çabasına ortak olduğu ölçüde başarıyı güvenceleyebilir.

Komünistler Kürt halkını yanıltmaya yönelik emperyalist politikaların gerçek kapsamını teşhir etmeye ve Kürt sorununa ilişkin devrimci sınıfsal çözümü savunmaya devam edeceklerdir. Daha da önemlisi Kürt halkının devrimci dinamizmini, sınıf ve kitle hareketiyle etkin bir tarzda buluşturmak için seferber olacaklardır.