6 Eylül Cumartesi günü Genel-İş 3 Nolu Bölgenin 4. Olağan Kongresi yapıldı. İşçilerin çok sınırlı konuştuğu, yapılan konuşmalara ise ilgi göstermediği bir kongre oldu. Konukların konuşmalara gösterdiği ilgi ise yoğundu. CHP milletvekili Hasan Aydının yanı sıra birçok CHPli ve SHPli yönetici katılmıştı kongreye.
Bürokratik sendikal anlayışın geldiği noktayı çok açık bir biçimde ortaya koyan konuşmalar, DİSK Genel Başkan vekili Hasan Kaya ve Genel-İş Araştırma Daire Başkanı Aşur Kurgen tarafından yapıldı. Kaya, konuşmasında DİSKte bürokratik sendikal anlayışın olmadığını, böyle bir terimi kabul etmeyeceklerini söylerken, iş yasasıyla ilgili yapmış oldukları eylemi övdü. Diğer sendikaların Çalışma Bakanını çiçekle karşılamalarını protesto ettiklerini belirterek, bize bürokrat diyenler kendilerine baksın dedi.
Aşur Kurgenin konuşması ise, daha çok kendini anlatan ve öven bir içerikteydi. Öyle ki bu aynı yönetim kurulu içinde yer alan divan başkanı Ali Şahinin bile tepkisine neden oldu. Kurgen konuşmasında birlikte mücadele etmenin önemine ve yönetim kurullarında çatlak sesin olmamasına dikkat çekerken, kendisini hiçbir legal veya illegal örgütten talimat almadığı ile de övündü. İşçilerin siyasete çekilmemesini, hele hele sendika yöneticilerinin böyle bir şeyi hiç yapmamalarını tavsiye etti. Genel-İşin kendi dönemlerinde büyüdüğünü ve bu başarının kaynağının siyasal gömleklerini çıkarıp mücadele etmelerinde olduğunu belirtti.
Delegelerden Saraybahçe Belediyesinden Levent Sağlam, yaptığı konuşmada, Bölge Başkanı Zeynel Demirçivinin kendilerine verdiği sözü tutmadığını belirtti ve yaşanan depremde Genel-İşin elini görmediklerini üzerine basa basa vurguladı. Kocaeli 1 Nolu Şubenin kapatılmasını ve söz verildiği halde açılmamasını, maaşların alınması konusunda hiçbir çabanın görülmediğini belirterek, konuşmasını Yaşasın işçilerin birliği, yaşasın Genel-İş, yaşasın DİSK! sloganıyla bitirdi.
Yine Saraybahçe Belediyesinden Veli Yalçın da bir konuşma yaptı. Yalçın, maaşları alamadıklarını ve deprem döneminde bir dost eli bulamadıklarından yakındı. Daha sonra Hasan Kaya ve Aşur Kurgenin konuşmalarına atıfta bulundu, Bürokratik sendikal anlayış yok deniliyor. DİSK Devrimci İşçi Sendikasıdır deniliyor, pekala bu ülkede hala yaşanan bir ölüm orucu süreci var. Devrimci bir sendika olan DİSK bunun için ne yapmıştır. 107 ölünün olduğu ve hala süren bu mücadeleye nasıl bir destek vermiştir? Bürokrat değilim demem sözle değil, eylemle olur sözleriyle konuşmasını bitirdi.
Delegelerin konuşmalarından sonra başkan adayları söz aldı.
İlk olarak beyaz listenin başkan adayı Vedat Küçük söz aldı. Konuşmasından iyi bir sendikacı olacağına dair söz veren Küçük, her sorunu yerinde çözeceğini ve herkese aynı yakınlıkta olacağını vurguladı, Bu kongrenin kazananı ve kaybedeni olmayacağına inanıyorum. Kazanan işçi sınıfı olacaktır diyerek konuşmasını bitirdi.
Mavi listenin başkan adayı olan Veysel Demir konuşmasında ölüm oruçlarına değinerek, bu konuda duyarlılığın artması gerektiğini vurguladı. Amerikan emperyalizminin Ortadoğuyu kan gölüne çevirdiğini de vurgulayan Demir, Amerikan jandarması olmamak için mücadele etmek zorunluluğundan bahsetti. Kendilerinin bir taban hareketi olduğunu ve uzun bir süredir daha geniş platformlarda tartışarak bu kongreye geldiklerini ve ilk işlerinin işyeri komitelerini hayata geçirmek olacağını söyleyen Demir, Yaşasın Genel-İş, yaşasın DİSK! sloganıyla sözünü bitirdi.
3 Nolu Bölge Başkanı Zeynel Demirçivi son sözü alarak eleştirilere cevap verdi. Tüm dünyada 20 yıldır yoğun bir yozlaşmanın yaşandığını ve bunun kendisini de etkilediğini vurgulayan Demirçivi, yaptığı hatalarda bir kasıt aranmamasını, onu o günkü ortamda yaptığını ve kimseye de kırgın olamayacağını, kimse ile kişisel bir sorun yaşamadığını söyledi. Kocaeli 1 Nolu Şubenin kapatılması ile ilgili sözleri yoğun tepkiye neden oldu, salonda kısa süren bir kargaşa yaşandı. Daha sonra yıllardır sendikaların başına çöreklenen sendika bürokratlarından yakınarak her iki adaya da başarılar diledi.
Seçimler sonucunda mavi liste Veysel Demir 121 oy, beyaz liste Vedat Küçük 77 oy aldı.
Sonuç olarak şunu belirtmek gerekiyor. Son yıllarda sendika bürokratlarının ağzındaki sakız burada da çiğnendi: İşçiler siyaset yapmamalıymış! Koltuk kaygısı ve bunun sağladığı ayrıcalıklardan başka bir kaygısı olmayan uzlaşmacı bürokratik sendikacıların bu tutumu, bütünleştikleri sistemi koruma derdine düşmelerinden kaynaklanıyor. Oysa işçilerin 155 yıl önce yayınlanan bir programı var: Bu program Komünist Manifestodur ve orada işçi sınıfının kurtuluşu, bağımsız bir sınıf olarak örgütlenmesine ve bu temelde yürüteceği siyasal iktidar mücadelesine bağlanmıştır. İşçi sınıfı bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da siyasal mücadelesini verecektir. Bürokrat sendikacıların bunu engellemeye gücü yetmeyecektir. Burada görev sınıf öncülerine düşmektedir. Bürokrat sendikacıların oynadığı hain rol&uum; parçalamak sınıfın öncülerinin işidir.
Yaşasın devrim ve sosyalizm!
- Iraka asker gönderilmesini onaylıyor musunuz?
1. işçi: Amerika komutasında evlere baskın yapacaksa hayır.
2. işçi: Katılmıyorum.
3. işçi: Gönderilmesin.
- Asker gönderme karşılığı verilen krediyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
2. işçi: Daha önce biliyorsunuz Türk askerinin başına çuval geçirilmişti. ABD şimdi sıkışınca asker istiyor. Para karşılığı kan istiyor. Kendi askerlerinin güvenliğini sağlamak için...
- Sizce savaş karşıtı muhalefet yeterli mi?
1. işçi: İşgal sırasında tüm dünyada insanlar ayağa kalktı. Bizde ise aynı şeyi söyleyemeyiz.
2. işçi: Savaş karşıtı eylemlerin olmasını istiyoruz.
3. işçi: Savaş karşıtı eylemler çok yetersiz.
- Eylemlerin yeterli olması için neler yapılmalı?
1. işçi: Birlik, beraberlik içinde olunması gerekiyor. Sendikalar yetersiz kalıyor.
2. işçi: Bu işin örgütleyicilerinin halkı bilinçlendirmesi gerekiyor. Sadece sendikalarla bu iş olmaz.
3. işçi: Her kesimin ilgi gösterip eylemlere katılması gerekli.
Röportajımız bittikten sonra işyerine iki tır yaklaştı. Röportaj yaptığımız işçilerden biri telefonla sendikayı arayarak durumu bildirdi. Daha sona tırlar mal almak için fabrikaya girdi. Yaklaşık bir saat sonra fabrikaya sendikacılar geldiler. Ellerindeki çizelgeye bakarak üretilen mamüllerin ne kadarının dışarıya çıkarılacağını hesapladılar.
Bu gelişme üzerine Birleşik Metal-İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Özkan Atar ile bilgi almak için konuştuk. Atar şunları söyledi: 29 Ağustosta Birleşik Metal-İş Sendikasının mahkemeye yapmış olduğu ihtiyari tedbir sonucunda üretimin yasadışı yöntemlerle yapıldığı tespit edildi. İşyerinin grev kırıcı uygulamalar yaptığı mevcut iddiaları, mahkeme heyeti tarafından tespit edilmiş ve 29 Ağustos tarihi itibarıyla işyerinden mamül sevkiyatına tedbir konulmuştur. Grev başarıyla devam etmektedir. İşveren üretilen mamüllerin sadece %15ini ihraç edebilir.