13 Eylül'03
Sayı: 36 (126)


  Kızıl Bayrak'tan
  Günün görevi Irak halklarıyla eylemli dayanışmayı yükseltmektir!
  Yalan ve çarpıtma kampanyası sürüyor
  Amerikancı usaklar işgal ve jandarmalığa "insani" kılıf uyduruyor
  Kamuda ücret artışları Bakanlar Kurulu'na kaldı...
  "Toplu görüşme süreci": Reformizmin ciddiyetsizlik ve iflas tablosu!
  "Yol haritası"nın ölümü resmen ilan edildi
  Kasap Şaron, kanlı icraatlarına devam ediyor
  Siyonist İsrail vahşette sınır tanımıyor
  Savaş karşıtı eylemlerden...
  Röportajlar...
  Tüm gövdemizle fabrikalara!
  İşçi ve emekçi eylemlerinden...
  Ünifil işçilerinden mektup...
  Genel-İş 3 No'lu Bölge Kongresi yapıldı...
  Japonya'da ekonomik kriz ve artan intiharlar
  Türklük ve "Türkiyelilik" üzerine
  TC'nin Irak ve Güney Kürdistan hesapları
  Yılmaz Güney: Sinemamızda dalgalanan kızıl bayrak
  Kaygan kumlarda röveşata
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Genel-İş 3 No’lu Bölge Kongresi yapıldı...

Öncü işçiler sendika ve kurullarına sahip çıkmalı

6 Eylül Cumartesi günü Genel-İş 3 No’lu Bölge’nin 4. Olağan Kongresi yapıldı. İşçilerin çok sınırlı konuştuğu, yapılan konuşmalara ise ilgi göstermediği bir kongre oldu. Konukların konuşmalara gösterdiği ilgi ise yoğundu. CHP milletvekili Hasan Aydın’ın yanı sıra birçok CHP’li ve SHPli yönetici katılmıştı kongreye.

Bürokratik sendikal anlayışın geldiği noktayı çok açık bir biçimde ortaya koyan konuşmalar, DİSK Genel Başkan vekili Hasan Kaya ve Genel-İş Araştırma Daire Başkanı Aşur Kurgen tarafından yapıldı. Kaya, konuşmasında DİSK’te bürokratik sendikal anlayışın olmadığını, böyle bir terimi kabul etmeyeceklerini söylerken, iş yasasıyla ilgili yapmış oldukları eylemi övdü. Diğer sendikaların Çalışma Bakanı’nı çiçekle karşılamalarını protesto ettiklerini belirterek, bize bürokrat diyenler kendilerine baksın dedi.

Aşur Kurgen’in konuşması ise, daha çok kendini anlatan ve öven bir içerikteydi. Öyle ki bu aynı yönetim kurulu içinde yer alan divan başkanı Ali Şahin’in bile tepkisine neden oldu. Kurgen konuşmasında birlikte mücadele etmenin önemine ve yönetim kurullarında çatlak sesin olmamasına dikkat çekerken, kendisini hiçbir legal veya illegal örgütten talimat almadığı ile de övündü. İşçilerin siyasete çekilmemesini, hele hele sendika yöneticilerinin böyle bir şeyi hiç yapmamalarını tavsiye etti. Genel-İş’in kendi dönemlerinde büyüdüğünü ve bu başarının kaynağının siyasal gömleklerini çıkarıp mücadele etmelerinde olduğunu belirtti.

Delegelerden Saraybahçe Belediyesi’nden Levent Sağlam, yaptığı konuşmada, Bölge Başkanı Zeynel Demirçivi’nin kendilerine verdiği sözü tutmadığını belirtti ve yaşanan depremde Genel-İş’in elini görmediklerini üzerine basa basa vurguladı. Kocaeli 1 No’lu Şube’nin kapatılmasını ve söz verildiği halde açılmamasını, maaşların alınması konusunda hiçbir çabanın görülmediğini belirterek, konuşmasını “Yaşasın işçilerin birliği, yaşasın Genel-İş, yaşasın DİSK!” sloganıyla bitirdi.

Yine Saraybahçe Belediyesi’nden Veli Yalçın da bir konuşma yaptı. Yalçın, maaşları alamadıklarını ve deprem döneminde bir dost eli bulamadıklarından yakındı. Daha sonra Hasan Kaya ve Aşur Kurgen’in konuşmalarına atıfta bulundu, “Bürokratik sendikal anlayış yok deniliyor. DİSK Devrimci İşçi Sendikası’dır deniliyor, pekala bu ülkede hala yaşanan bir ölüm orucu süreci var. Devrimci bir sendika olan DİSK bunun için ne yapmıştır. 107 ölünün olduğu ve hala süren bu mücadeleye nasıl bir destek vermiştir? Bürokrat değilim demem sözle değil, eylemle olur” sözleriyle konuşmasını bitirdi.

Delegelerin konuşmalarından sonra başkan adayları söz aldı.

İlk olarak “beyaz liste”nin başkan adayı Vedat Küçük söz aldı. Konuşmasından iyi bir sendikacı olacağına dair söz veren Küçük, her sorunu yerinde çözeceğini ve herkese aynı yakınlıkta olacağını vurguladı, “Bu kongrenin kazananı ve kaybedeni olmayacağına inanıyorum. Kazanan işçi sınıfı olacaktır” diyerek konuşmasını bitirdi.

“Mavi liste”nin başkan adayı olan Veysel Demir konuşmasında ölüm oruçlarına değinerek, bu konuda duyarlılığın artması gerektiğini vurguladı. Amerikan emperyalizminin Ortadoğu’yu kan gölüne çevirdiğini de vurgulayan Demir, Amerikan jandarması olmamak için mücadele etmek zorunluluğundan bahsetti. Kendilerinin bir taban hareketi olduğunu ve uzun bir süredir daha geniş platformlarda tartışarak bu kongreye geldiklerini ve ilk işlerinin işyeri komitelerini hayata geçirmek olacağını söyleyen Demir, “Yaşasın Genel-İş, yaşasın DİSK!” sloganıyla sözünü bitirdi.

3 Nol’u Bölge Başkanı Zeynel Demirçivi son sözü alarak eleştirilere cevap verdi. Tüm dünyada 20 yıldır yoğun bir yozlaşmanın yaşandığını ve bunun kendisini de etkilediğini vurgulayan Demirçivi, yaptığı hatalarda bir kasıt aranmamasını, onu o günkü ortamda yaptığını ve kimseye de kırgın olamayacağını, kimse ile kişisel bir sorun yaşamadığını söyledi. Kocaeli 1 Nol’u Şube’nin kapatılması ile ilgili sözleri yoğun tepkiye neden oldu, salonda kısa süren bir kargaşa yaşandı. Daha sonra yıllardır sendikaların başına çöreklenen sendika bürokratlarından yakınarak her iki adaya da başarılar diledi.

Seçimler sonucunda “mavi liste” Veysel Demir 121 oy, “beyaz liste” Vedat Küçük 77 oy aldı.

Sonuç olarak şunu belirtmek gerekiyor. Son yıllarda sendika bürokratlarının ağzındaki sakız burada da çiğnendi: İşçiler siyaset yapmamalıymış! Koltuk kaygısı ve bunun sağladığı ayrıcalıklardan başka bir kaygısı olmayan uzlaşmacı bürokratik sendikacıların bu tutumu, bütünleştikleri sistemi koruma derdine düşmelerinden kaynaklanıyor. Oysa işçilerin 155 yıl önce yayınlanan bir programı var: Bu program Komünist Manifesto’dur ve orada işçi sınıfının kurtuluşu, bağımsız bir sınıf olarak örgütlenmesine ve bu temelde yürüteceği siyasal iktidar mücadelesine bağlanmıştır. İşçi sınıfı bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da siyasal mücadelesini verecektir. Bürokrat sendikacıların bunu engellemeye gücü yetmeyecektir. Burada görev sınıf öncülerine düşmektedir. Bürokrat sendikacıların oynadığı hain rol&uum; parçalamak sınıfın öncülerinin işidir.

Yaşasın devrim ve sosyalizm!

SY Kızıl Bayrak/Ümraniye



Grevdeki Polkima işçileri ile savaş üzerine konuştuk...

“Herkes eylemlere katılmalı!”

- Irak’a asker gönderilmesini onaylıyor musunuz?

1. işçi: Amerika komutasında evlere baskın yapacaksa hayır.

2. işçi: Katılmıyorum.

3. işçi: Gönderilmesin.

- Asker gönderme karşılığı verilen krediyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

2. işçi: Daha önce biliyorsunuz Türk askerinin başına çuval geçirilmişti. ABD şimdi sıkışınca asker istiyor. Para karşılığı kan istiyor. Kendi askerlerinin güvenliğini sağlamak için...

- Sizce savaş karşıtı muhalefet yeterli mi?

1. işçi: İşgal sırasında tüm dünyada insanlar ayağa kalktı. Bizde ise aynı şeyi söyleyemeyiz.

2. işçi: Savaş karşıtı eylemlerin olmasını istiyoruz.

3. işçi: Savaş karşıtı eylemler çok yetersiz.

- Eylemlerin yeterli olması için neler yapılmalı?

1. işçi: Birlik, beraberlik içinde olunması gerekiyor. Sendikalar yetersiz kalıyor.

2. işçi: Bu işin örgütleyicilerinin halkı bilinçlendirmesi gerekiyor. Sadece sendikalarla bu iş olmaz.

3. işçi: Her kesimin ilgi gösterip eylemlere katılması gerekli.

Röportajımız bittikten sonra işyerine iki tır yaklaştı. Röportaj yaptığımız işçilerden biri telefonla sendikayı arayarak durumu bildirdi. Daha sona tırlar mal almak için fabrikaya girdi. Yaklaşık bir saat sonra fabrikaya sendikacılar geldiler. Ellerindeki çizelgeye bakarak üretilen mamüllerin ne kadarının dışarıya çıkarılacağını hesapladılar.

Bu gelişme üzerine Birleşik Metal-İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Özkan Atar ile bilgi almak için konuştuk. Atar şunları söyledi: “29 Ağustos’ta Birleşik Metal-İş Sendikası’nın mahkemeye yapmış olduğu ihtiyari tedbir sonucunda üretimin yasadışı yöntemlerle yapıldığı tespit edildi. İşyerinin grev kırıcı uygulamalar yaptığı mevcut iddiaları, mahkeme heyeti tarafından tespit edilmiş ve 29 Ağustos tarihi itibarıyla işyerinden mamül sevkiyatına tedbir konulmuştur. Grev başarıyla devam etmektedir. İşveren üretilen mamüllerin sadece %15’ini ihraç edebilir.”

SY Kızıl Bayrak/İzmir