ABD emperyalizmine jandarmalık için
Iraka asker göndermenin yolu düzleniyor...
Yalan ve çarpıtma kampanyası sürüyor
Irakta batağa saplanan Amerika Türkiyeden asker istiyor. Emperyalizme uşaklıkta her türlü sınırı çoktan aşmış AKP hükümeti ve ordu buna dünden razı. Ancak bir problem var; Türkiyede yaşayan işçi ve emekçilerin ezici bir çoğunluğu hem Iraktaki ABD işgaline, hem de Türkiyenin oraya asker göndermesine karşı.
İşte bu yüzden, işçi ve emekçileri Iraka asker göndermenin gerekliliğine inandırmak için haftalardır bir yalan kampanyası yürütülüyor. Bin dereden su getirilerek Iraka asker göndermenin Türkiyenin çıkarına olduğu fikri işçi ve emekçilere empoze edilmek isteniyor. Hükümet ve ordu temsilcileri Iraka asker göndermenin Türkiyenin çıkarları açısından ne kadar önemli olduğunu sabah akşam söyleyip duruyorlar. Burjuva medya ise neredeyse her gün Iraka seferler düzenliyor; Türkiye adına petrolden pay alıyor, Kürtleri hizaya getiriyor ya da Türkmenleri kurtarıyor.
Minareye kılıf arayışı
Bu arada hükümet, meşruluk engelini aşmak, minareye kılıf uydurmak, işçi ve emekçileri kendi uşaklık politikasına yedeklemek için birbirinden ilginç kandırma politikalarından medet umuyor. Örneğin Türk askerini ABDnin değil de Iraktaki yönetimin çağırması fikri bunlardan biri. Madem ki halk işgalci bir güce yardım için asker gönderilmesine karşı çıkıyordu, o halde Türk askerini Iraka Amerika değil de Iraklılar çağırırsa mesele kalmazdı. AKP hükümetine göre, ABDye rica edilecek, onun basıncıyla geçici yönetim Türk askerini Iraka çağıracak, böylece herşey tereyağından kıl çeker gibi halledilmiş olacaktı. Türk askeri gene işgalci Amerikan ordusunun emrinde Iraka gönderilmiş olacak, fakat kağıt üzerinde Irak halkı tarafından çağırılmış görüecekti.
Iraklılardan oluşan ve Irakın yönetiminde en küçük bir söz hakkı bulunmayan Geçici Konsey tümüyle Amerikanın atadığı işgal valisinin denetiminde olduğu için, Türkiyeye böyle bir çağrıda bulunmasına kesin gözüyle bakıyorlardı.
Zebari hesapları alt-üst etti
Bu nedenle Irak Geçici Konseyi Dışişleri Bakanı Zebarinin açıklaması hükümette ve düzen medyasında şok etkisi yarattı. Basındaki Amerikancı kampanyanın elebaşılarından Mehmet Ali Birandın CNNdeki programına çıkan Zebari yaptığı açıklamada ne Türkiyenin ne de diğer komşu ülkelerin askerini Irakta istemediklerini söylüyordu. Türk hükümeti ve medyası bu açıklama üzerine gerçek yüzünü anında gösterdi.
O güne kadar hem burjuva basın hem de hükümet Geçici Konseyi Irak halkının temsilcisi olarak göstermeye, ABDnin güdümünde olduğunu ise gizlemeye çalışıyorlardı. Fakat Zebarinin bu açıklamasıyla birlikte bir anda onun ABDnin güdümünde kukla bir oluşum olduğunu anımsayıverdiler. Iraka asker göndermek için biz Amerikayla anlaştık, siz de kim oluyorsunuz diyen öfke dolu yazılar yazıldı. Beyaz Saraydan Zebarinin ve Geçici Konseyin hizaya getirilmesi istendi. Türk hükümeti ve medyası, ABDnin çıkarlarına aykırı bir şeyler söyledi diye Zebariyi linç etmeye girişti.
Hızlarını alamadılar, bundan bir-iki gün önce Türkiyeyi ziyaret eden Geçici Konsey temsilcisi Ahmet Çelebiye de Zebarinin sözlerinin hesabını sordular. Belli ki birilerinin ABDnin çıkarlarına aykırı fikirler dile getirmesini akılları almıyordu, böyle şeylere alışmamışlardı.
Zebari olayının gösterdikleri
Elbette ki Zebari, ABD kuklası yönetimin hiçbir yetkisi olmayan bir bakanı. Ve Amerikan çıkarlarına aykırı bir icraat içine girebilmesi mümkün değil. Zaten üç-dört gün sonra yaptığı yeni bir açıklamayla ilk açıklamasının yanlış anlaşıldığını, başta Türkiye olmak üzere bütün komşu ülkelerin Irakın yeniden yapılanmasında rol alacaklarını dile getirdi. Belli ki ABD yetkilileri Türkiyenin uyarıları üzerine Zebarinin kulağını çekmişler, o da kendisinden beklenen tutumu almıştı.
Zebari, Mesut Barzaninin dayısıdır, aynı zamanda IKDPnin önde gelen yöneticilerinden biridir. Onun bulunduğu politik konumdan bakıldığında Türk askerini istemiyoruz sözünün anlaşılır nedenleri vardır ve bu asla onun bir Amerikan uşağı olmasıyla çelişmemektedir. Olabilir, kimi zaman uşaklar birbirlerini sevmeyebilirler, önemli olan efendilerine bağlılıkta kusur etmemeleridir.
Zebari olayının en önemli sonucu, Türk hükümetinin, ordusunun ve medyasının bu konudaki aşağılık ikiyüzlü tutumunu açığa çıkartmış olmasıdır. Kendi geleceğini Amerikanın bölge planları içinde yer tutmakta gören, bu uğurda en değerli ihraç malı olan ordusunu pazarlamaktan da kaçınmayan Türkiye burjuvazisini bölge halklarının çıkarları ve çektikleri acılar zerre kadar ilgilendirmemektedir. Iraka barış ve istikrar götüreceğiz diyenlerin tek derdi işgalci ABD ile ilişkilerini sağlamlaştırmak, bu ilişki sayesinde ve ABDnin gölgesinde bir takım çıkarlar elde etmektir. Türkiyeyi ziyaret eden Geçici Konsey temsilcilerine, Türkiyenin Iraka bir işgal gücü olarak gitmediği, amaçlarının sadece Irakta istikrarın sağlanması ve yenidn yapılanmaya katkıda bulunmak olduğunun söylenmesi durumu kurtarmaya yetmemektedir. Çünkü Irakta istikrar istemek için asgari koşul işgale karşı çıkmak ve Irak halkının kendini yönetme konusundaki bağımsız iradesini tanımaktır.
Türkiye burjuvazisi bölge halklarının düşmanı olduğunu döne döne ispatlamaktadır. Türkiyenin işçi ve emekçileri bu ihanete ortak olmamalı, sermayenin uşaklık politikalarına karşı mücadeleyi ve Irak halkının direnişiyle dayanışmayı yükseltmelidir.
|