30 Ağustos '03
Sayı: 34 (124)


  Kızıl Bayrak'tan
  Tezkereyi çıkarabilmenin riski ortada kaldı
  Kürt-Türkmen çatışması mı, Ortadoğu'yu Balkanlaştırma girişimi mi?
  Kapitalizm savaş demektir!
  ABD Irak'ta uluslararası güç istiyor...
  23 Ağustos Ankara eylemi..
  Reformist barikat devrimci mücadele programıyla aşılacak!
  Devrimci önderlik boşluğunu dolduralım!
  Colin's direnişi üzerine...
  Colin's direnişi ile ilgili zorunlu bir açıklama
  Fabrikalardan...
  Genel grev için hazırlanmlıyız!
  Direnişteki Pirelli-Ekolas işçileri: "Direnişimiz tüm işçi sınıfının direnişidir"!
  Direnişçi Pirelli-Ekolas işçileriyle konuştuk...
  Emperyalist savaş karşıtı platform çalışmaları üzerine...
  Esenyurt İşçi Bülteni'nden...
  Kölelik yasası uygulamaları...
  ABD'nin Liberya fiyaskosu
  Filistin direnişi emperyalist-siyonist planları boşa çıkarıyor
  ABD, Güney, Türkmenler ve TC...
  ABD bataklığa saplanıyor
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
ABD’nin Liberya fiyaskosu

Ağustos ayının ilk haftasında (Kızıl Bayrak-sayı: 2003/31) Liberya’ya müdahalenin neden ve amaçlarını konu alan değerlendirmede şöyle demiştik: “Bugün ABD emperyalizminin Liberya’da yapacağı tek şey bir saman alevi tutuşturarak uluslararası planda rahat bir diplomatik nefes almaya çalışmakla sınırlıdır.”

Aradan iki hafta kadar çok kısa bir süre geçti ve kopartılan şamatanın gerçek yüzü kendiliğinden ortaya çıktı.

ABD birlikleri Liberya’da 14 yıldır devam eden ve en azından 150 bin kişinin ölümüne neden olan iç savaşa son vermek, bu ülkeye de “demokrasiyi bağışlamak” için büyük bir medyatik yaygara eşliğinde 14 Ağustos günü başkent Monroviya limanına çıkartma yapmışlardı. Charles Taylor’un 11 Ağustos günü kovulmasından ve dört batı Afrika ülkesinden gelen 1696 askerin Monroviya’ya yerleşerek ortamı hazırlamasından sonra kendisini koalisyonun önderi sıfatıyla tanımlayan ABD birlikleri karaya ayak bastı. Birkaç gün boyunca Monroviya limanında boy gösteren 150 Amerikan askeri, Pentagon’un emri üzerine tekrar .emilerine döndüler. Geriye ABD elçiliğinin güvenliğini sağlayan birimler ve istihbarat unsurları kaldı. Böylece, Liberya’da iç savaşı sona erdirmek ve demokrasiyi tesis etmek için hareket geçen ABD ordusunun misyonu yalnızca 11 gün sürmüş oldu.

Bu süre içerisinde Liberya’da herhangi bir değişiklik yaşanmadı. Charles Taylor sürgüne gönderildi. Çatışan klikler arasında sarayda bazı pazarlıklar yürütüldü, 18 Ağustos gün&uu.l; çatışmalara son vermeyi ve iktidarı paylaşmayı öngören bir anlaşma dahi imzalandı. Ancak iç savaş aynı hızı ile devam etmekte ve dahası insanlar açlıktan kırılmakta. İç savaşı durdurmaya gelen dış güçler sadece kendilerinin mevzilendikleri Monroviya’nın bazı sokaklarında çatışmaları durdurdular. Yani çatışan gruplar sadece biraz yer değiştirmiş, başka mahallelere taşınmış oldular.

ABD’nin sembolik güçlerini ansızın çekmesi bazı vaadler karşılığında Liberya’ya asker gönderen batı Afrika ülkelerini zor durumda bıraktı. Zira kendilerine önderlik yapmaya soyunmuş olan ABD’nin geri çekilmesiyle ne yapacaklarını bilemez bir konuma düştüler. 27 Ağustos günü ne yapılması gereketiği konusunda Birleşmiş Milletler Örgütü Güvenlik Konseyi’ne başvuran söz konusu Afrika devletleri, “ABD hükümetinin aldığı son kararları büyük bir endişe ile karşıladıklarını” açıkladılar. Ayrıca, ABD’nin bu ikiyüzlülüğü Liberya’ya askeri güç gönde me sözü vermiş olan Mali, Senegal ve Gana’nın yapılması öngörülen sevkiyatı sebep göstermeksizin geciktirmelerine yol açtı. Sonuçta ilk gidenler kendi kaderleri ile başbaşa kaldı.

ABD emperyalizmi Liberya’ya müdahalenin başını çekmeye karar vermekle Irak’ta durumunun kamuoyu gözünde az da olsa gölgelenebileceğini, biraz tali plana düşebileceğini hesapladı. Bu hesap tutmadığı gibi yapılmaya karar verilen fedakarlığın imaj onarma gibi herhangi bir karşılığının olmayacağı hemen anlaşıldı. Dünya kamuoyunun dikkatleri Irak’ta yükselen direnişin yaptığı hasara kilitli kaldı. Hedef saptı.ma operasyonunun daha ilk günlerinde boşuna bir çırpınış olduğu ortaya çıktı. Liberya diktatörü Charles Taylor’un kovulmasının ABD emperyalizminin Irak’ta aldığı yaraları dindirmeye yetmediği 11 g uuml;nde anlaşıldı. Böyle olunca, Washington Liberya’ya “demokrasi getirmenin” kendisine çıkar sağlamayacağını ve fazla fedakarlıkta bununmanın da gereksiz olduğunu kabullenmek zorunda kaldı.



Uruguay’da yeni genel grev ve sokak eylemleri

Latin Amerika kıtasında işçi ve emekçi eylemleri yoğunlaşmakta, peryodik olarak genel greve dönüşmekte. Geçen 13 Ağustos günü Şili’de düzenlenen ilk tarihi eylemin ardından, 28 Ağustos.günü Uruguay işçi ve emekçileri işi bırakıp sokaklara döküldüler. Böylece, 3,38 milyon nüfusu olan Uruguay’da, kısa bir zaman dilimi içerisinde, bir kez daha 24 saat süreli bir genel grev eylemi gerçekleştirilmiş oldu. Uruguay devlet başkanı Jorge Batlle’nin görevi devraldığı Mart 2000 tarihinden bu yana altıncı kez genel grev eylemine sahne olmaktadır. Dolayısıyla, 28 Ağustos günü düzenlenen son enel grev, düzenli bir eylem serisinin yeni halkasını oluşturmaktadır.

Ülkede 11 Ağustos tarihinden bu yana sağlık sektörü çalışanları, acil durumlar hariç, işi bırakmış durumdalar. Kamu sağlık personelinin grev eylemi maaşlara zam yapılması talebinin hükümet tarafın.an reddedilmesi sonucu gündeme geldi. Söz konusu sektörde yaklaşık 4 bin kişi memur statüsünde hizmet vermektedir. Fakat kamu sağlık sektörü toplumun en dar gelirli ve en yoksul kesimlerine hizmet vermektedir. Kamu sağlık sektörü hizmetlerine ihtiyaç duyan toplumsal kesim her ne kadar toplam nüfusun ezici çoğunluğuna tekabül ediyorsa da, iktidar neoliberal iktisadi ve sosyal politikası gereği, düzenl. olarak hem personel hem de kaynak kısıtlamasında bulunmaktadır. Gerçek durumu yansıtmayan resmi rakamlar, kamu sağlık sektörü hizmetine ihtiyaç duyan kesimin 1,7 milyon olduğunu gösteriyor. Onun için, busektörde çalışan personelinin aylık ücretleri, doktorlar dahi dahil olmak üzere, 110 doları bulmamaktadır. Nasıl olsa toplumun elit tabakası ve maddi durumu elveren kesimi kamu sağlık sektörüne ihtiyaç duymamakta daha yetkin olanaklara sahip özel sektöre başvurmaktadır.

28 Ağustos günü işi bırakıp sokaklara dökülen Uruguay işçi ve emekçilerinin başlıca şiarlarından biri, kamu sağlık sektörü personeli ile dayanışmayı yükseltmek, onların direnişine destek vermek.oldu. Bu konjonktürel şiar sınıf dayanışmasının ve sağlık bakanının istifasını talep etmekta. Fakat bunun ötesinde, 28 ağustos genel grevinin esas hedefi, iktidarın uluslararası sermaye kurumlarının direktifleri doğrultusunda sürdürdüğü liberal iktisadi politika oldu.