Kocaeli halkına!
Bizleri en iyi anlayacak olan sizlersiniz. Çünkü biz direnen 170 Pirelli-Ekolas işçisi, sizinle aynı çileli yaşam mücadelesi veren, sizin gibi yaşayan, sizin gibi düşünen insanlarız. Bazılarınızın akrabası, bazılarınızın arkadaşıyız. Deprem felaketinde sizler gibi canlarımızı, evlerimizi kaybettik. Kısacası sizlerin bir parçasıyız.
Asgari ücretle de olsa iş bulmak şansına erişmiş bazılarınız gibi bir fabrikada, Pirellide çalışmaktaydık, 25.07.2003 tarihine kadar. Şansımız; kölece çalışmak-kölece yaşamaktı sadece. Çünkü bizler, çoğu bizimle benzer işi yapan PİRELLİnin kadrolu işçilerinden 1/5-1/6 daha az ücret alan TAŞERON işçileriydik. Çoğumuz Pirellide 10 yıla yakın, bazılarımız 15-17 yıl çalışmıştık. Ama, yoksulluk sınırının 1 milyar 400 milyon, açlık sınırının 600 milyona ulaştığı günümüzde 225 milyon TL asgari ücretle çalışmaktaydık. Hem de kadrolu işçilerden ayrı servis, ayrı yemekhane, ayrı tuvalet gibi kölece aşağılayıcı uygulamalara, her türlü hakarete, baskıya, her an kapı önüne konma tehlikesine maruz kalarak çalışmaktaydık yıllarca.
Ama bıçak kemiğe dayanmıştı. Artık yeter! dedik. Yeni çıkan İş Yasasıyla ilgili basında yer alan artık kimse sendikaya üye olduğu için işten atılmayacak şeklindeki hükümet kaynaklı açıklamalara inanarak sendikalaştık, DİSKe bağlı Nakliyat-İş Sendikasına üye olduk. Artık biz de, kadrolu işçiler kadar olmasa bile eskisine oranla biraz daha insanca çalışma ve yaşama hayalleri kurmaya başlayacaktık. Ama değil yaşamak, daha hayalini bile kurmadan, 24.07.2003de, bir kısmımız noterde sendikaya üyelik işlemlerini yaparken, bir kısmımız da işyerinde çalışırken alelacele topluca işten çıkartıldık.
Asıl işverenemiz olan Pirelli, bir İtalyan şirketi, uluslararası sermaye, yani yabancı parababasıydı. İtalyadaki işçileri sendikalı çalışırken, bizim ülkemizde, bizleri kölece çalıştırıyordu. Ülkemizin yasalarını çiğneme cesaretini de göstererek yapıyordu bu zalimliği. Sendikaya üye olmak Anayasal bir haktı ve hiç kimse sendika üyesi olduğu için işten çıkartılamazdı. Patronun toplu işçi çıkartmak için Bakanlıktan izin alması gerekiyordu. İşçinin hangi yasa maddesine göre işten çıkartıldığının belirtilmesi zorunluydu. Patron bunların hiçbirini yapmadı. Pirelli patronunun yaptığı tam bir kanunsuz lokavttı, suçtu. 6 ay içinde işçi alacaksa önce çıkarttığı işçileri çağırmak zorundaydı. Bir gün sonra, 25.07.2003 günü aynı taşeron Ekolas Şirketi, Pirellide çalışacak yeni işçiler aldı. Yabancı parababasının bütün bu kanunsuzlukları sendikamız Nakliyat-İşin başvurusuyla, Kocaeli İş Mahkemesinin keşfiyle tespit ettirildi. Savcılığa suç duyurusunda bulunuldu, kanunsuz lokavtın derhal kaldırılması için dava açıldı. Önümüzdeki günlerde de işe iade davalarımız açılacak.
Eşlerimiz-çocuklarımız, beşikteki bebelerimizle 25.07.2003 gününden beri yazın güneşi demeden, Pirellinin önünde direniyoruz. Babalar işsiz, çocuklar aç. Ama işimiz, ekmeğimiz, onurumuz için direniyoruz. Zulme karşı direniyoruz. Direnişimiz tüm taşeron işçilerinin, tüm Kocaeli halkının, tüm işçi sınıfının direnişidir. Zaferimiz de, ortak zaferimiz olacaktır. Bu yüzden direnişimize daha çok sahip çıkmaya, desteklerinizi daha fazla artırmaya çağırıyoruz. Biz 170 Pirelli-Ekolas işçisi, örgütlendik, birleştik-kardeşleştik. Sizleri de kardeşleşmeye, birleşmeye çağırıyoruz. Sizler yanımıza geldikçe, sizlerle çoğaldıkça direnişi kazanmamız çok daha yakın ve kesin olacaktır. Acılarımız, acılarınız daha tez dinecektir.
Kanunsuz lokavt kaldırılsın!
Atılan işçiler geri alınsın!
Taşeron işçisi köle değildir!
Yaşasın Pirelli-Ekolas direnişimiz!
- Burada bıçak kemiğe dayandığı için bu eyleme giriştik. Çocuklarımıza daha iyi bir gelecek sağlamak için böyle bir yola başvurduk. Ben 7 senelik işçiyim, yıllardır asgari ücretle çalıştım, hiçbir hakkımız, hiçbir sosyal güvencemiz yok. Sudan sebeple işten atılan, hor görülen, insanlık dışı muameleler gören işçileriz biz. İşi-ekmeği işverenin iki dudağı arasında olan işçileriz. İş güvencesi yasasının bir maddesine, 32. maddeye güvenerek sendikaya üye olmaya kalkıştık. Nakliyat-İş Sendikasına üye olduk. Yaklaşık 180 arkadaşımızla beraber bu yola çıktık. 24 Ağustosta üye olduk. 25ine bağlayan gece 12.00-8.00 vardiyasında arkadaşlarımız işe alınmadılar. Kartları iptal edilmiş, içeri giremediler. Vardiyası 16.00-24.00 olan arkadaşlarımız da dışarı çıkamadı. 40 arkadaşımız yaklaşık 40 saat içerde accedil;-susuz kaldı. İşveren, bekçiler ve askerler sayesinde içerdeki arkadaşlara ekmek ve su vermemizi engelledi. Biz de tellerden attık, ama 40 kişi var içerde, yeter mi?
Biz bu direnişi sonuna kadar götürmeye kararlıyız. Sendikanın ne olduğunu bilmeyen arkadaşlarımız şimdi dayanışmanın, mücadelenin ne olduğunu öğrendiler. Sonuna kadar kararlıyız. Bazen morali bozuluyor bazı arkadaşların. Ziyaretçi olduğu zaman nasıl şevkle dolunuyor, onu öğrendik.
- Bize çalışma koşullarından bahseder misiniz?
- Taşeron firmaların çalışma koşulları insanlık dışı. Asgari ücretle çalışıyoruz.
- Günde kaç saat çalışıyorsunuz?
- Belli olmuyor. 16 saate kadar çıkıyor. 4-5 gün günde 16 saat çalışarak çoluğunu, çocuğunu görmeyen arkadaşlarımız var. Kölelik koşullarından beter. Kölelerinin karnını doyurur sahibi. Bizim karnımız doymuyordu ki, 15inde maaş alıp 17sinde aç kalıyoruz. Çoğu arkadaşımız kirada. Ben deprem prefabriklerinde kalıyorum. Vali diyor ki, prefabrikleri boşaltın. Ben nereye boşaltayım? Hükümet iş yasası çıkartıyor. Onun bile arkasında durmuyor. Bu kanunlar zengine mi işliyor? Fakir bir ekmek çaldığı için yıllarca hapiste yatıyor, bankaları hortumlayanlar nerede?
- İşyerinizde işçi sağlığı için herhangi bir önlem var mıydı?
- Taşeron işçisine önlem yok. Kendi çekirdek kadrosu var. Onun da sayısını her sene azaltıyor. Onlar özel hastanelerden yararlanıyor. Bize bir sigorta var. Gidiyoruz doktora, doktor günde 100 hastaya bakıyor, onlar da ne yapsın? Neyin var, tık tık. Buradaki arkadaşlarımızı muayene etseler 150 tanesi hastalıklı çıkar.
- Talepleriniz?
- Taleplerimiz işe geri alınmak, sendikalı ve insanca koşullarda yaşayabilmek.
- Gazetimiz aracılığıyla kamuoyuna duyurmak istediğiniz bir şey var mı?
- Kamuoyuna duyurmak istediğim şu; işçi-emekçi birlik olalım, bu sömürü düzenini ortadan kaldıralım.