21 Haziran'03
Sayı: 24 (114)


  Kızıl Bayrak'tan
  Kuşatmayı yarmak için öncü ve devrimci işçiler bir adım öne çıkmalıdır!
  Kamu TİS'leri sürüyor...
  Uğur Ziyal'ın ABD ziyareti ve ötesi...
  ÇEAŞ ve Kepez elektrik operasyonu
  Özelleştirme yağma ve talandır!
  KESK bölge mitingleri...
  Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu araştırmasını bitirdi...
  Irak'ta işgal karşıtı direniş büyüyor...
  "Yol haritası" şimdiden iflas etti!
  Savaş kundakçılarının yeni hedefi İran!
  İran: İç dinamikler ve emperyalist hesaplar
  İşçi hareketinin sorunları ve müdahale sorumluluğu
  Ünifil'de sendikalaşmaya karşı işten atmalar ve işçilerin iş bırakma eylemi
  İşçi ve emekçi eylemlerinden...
  Teslimiyetçi bir liberalin "genel af" hayali ve kuyrukçu argümanları
  Burjuvazi sömürü ve saldırıda tatil yapmıyor...
  Geleceğine sahip çık!
  Fransa'daki büyük kitle hareketliliği hız kesiyor...
  ABD, Ortadoğu ve Filistin...
  Etkinlik ve faaliyetten...
  Fantezi fabrikaları
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Berlin İşçi ve Gençlik Kültür Merkezi’nin
15-16 Haziran pikniği

Berlin İşçi ve Gençlik Kültür Merkezi olarak, her yıl geleneksel biçimde düzenlediğimiz 15-16 Haziran pikniğimizi bu yıl da 15 Haziran günü gerçekleştirdik. Yaklaşık 150 emekçinin ve gencin katıldığı pikniğimizde, günün anlam ve önemine ilişkin bir konuşma yapıldı. Ardından sportif ve kültürel faliyetlerle hoşca vakit geçirdik.

Etkinliğimize katılım geçen yıla oranla iki katına çıkartıldı. Ön hazırlıklar açısından da daha başarılıydı. Ayrıca bu yıl katılan arkadaşların desteği daha ileri düzeyden sağlandı. Pikniğimize katılan arkadaşlarla yaptığımız konuşmaların neticesinde herkesin memnun ayrılmış olması bizleri yeni etkinliklere teşvik etmektedir. Bu aynı zamanda Berlin İşçi ve Gençlik Kültür Merkezi çalışmalarının sorumluluklarına işaret etmektedir.

İşçi ve Gençlik Kültür
Merkezi çalışanları/Berlin



İşçilerin arayış dönemi

Kapitalizmin siyasal temsilcileri kaşla göz arasında meclisten paket üstüne paket geçiriyorlar. Bütün haklar gaspediliyor. Ekonomisi dibe vurmuş bir ülkenin enkazıyla karşı karşıyayız.

14 Haziran’da Kartal Eğitim-Sen’de düzenlenen toplantıda, 15-16 Haziran Direnişi’nin canlı tanığı olan sendikacı bir arkadaşın konuşmasını dinledik. Daha sonra bu sendikacı ile işçiler arasında yapılan konuşmalarda, işçilerin işbirlikçi sendikacılardan ve bugünkü iktidardan umutlarını kesmiş oldukları anlaşılıyordu. Yeni iş yasası tam bir sefalet yasası. İşçi sınıfının örgütsüzlüğü sermayedarların işini kolaylaştırıyor. Konuşan işçilerin tümü önderlik edebilecek bir güce ihtiyaç duyulduğu konusunda hemfikir, alınması gereken tavır konusunda duyarlıydılar.

15-16 Haziran Direnişi üzerine duruldu. Bu direnişi aşacak bir çıkış nasıl yakalanabilir sorusunun yanıtı, arayış bir çıkışın sinyalidir şeklindeydi. Çıkışı örgütleyecek olan işçi sınıfının kendisidir ve grup çıkarlarını öne almadan genel talepler üzerinde dayanışma geliştirmeleri acil bir ihtiyaçtır.

Bu noktada birkaç konuya değinmeden geçemiyeceğim. 15-16 Haziran Direnişi’yle ilgili toplantıyı örgütleyenler şunu çok iyi algılamalılar; dönem 1970’ler dönemi değil. Bugün her işçinin evinde 30 TV kanalı, 40 kanal radyo, gazete ve modern araçlar bulunuyor. ‘70’li yıllarda hiçbir işçinin evinde bulunmuyordu. Ama sömürü aynı sömürüdür, değişmedi. Gerçekleri, somut talepleri açığa çıkararak bütün fabrikalara, işyerlerine, sendikalara götürmek zorundayız. Bu somut talepler çerçevesinde ortak mücadele edebiliriz. Ayrıca her sokakta mantar gibi üreyen bakkal, tüccar, küçük esnaf bu krizden payını almaktadır. Düzenden memnun olmayan tüm kesimlerin desteğini almak işçi sınıfının sorumluluğudur. Marksizm-Leninizm bunu bize kavratıyor. Bu keimi tarafsızlaştırmalıyız. Bu krizde herkesi can damarından yakalamak işçi sınıfının temel görevidir. Fabrikalar temel alarak diğer alanları örgütlemek zafere ulaşmanın yoludur.

Bugünün görevini ertelemek ya da sahiplenmemek geleceği olmamak demektir. Şu anki bunalım ortamında bir çıkış yolu bulmak zorunluluğu vardır. Yeni bir çıkışın olanakları vardır.

Emekçilerin çoğunlukta olduğu bu coğrafyada ezilenlerin sessizliği sorunları daha da karmaşıklaştırmaktadır. Bölünmüş emekçilerin tek kimlikte birleşmeleri olanaklıdır. Bu da sınıf kimliğidir. Sınıf kimliğini kavramayan bir işçi sorunlara sahip çıkamaz. Bilinçli, birikimli öncü işçileri örgütlemenin, bir güce dönüştürmenin zemini vardır. Çalışmaları bu eksende yoğunlaştırmak gerekiyor.

H. Munzur



Nürnberg’de işçi sorunlarına ilişkin panel

Bizler Nürnberg bölgesi BİR-KAR çalışanları olarak uzun bir dönemden beri yurtdışında sınıf eksenli bir çalışma yürütüyoruz. Her koşul ve şartla enternasyonalist sınıf çalışmasını esas alan bir yönelim içindeyiz. Çalışmamız sınıf çalışması, sorunlarımız sınıfın sorunları. Diğer sorunlara yaklaşırken de sınıf perspektifinden sapmadan yaklaşıyor, tutumumuzu böyle belirtiyoruz. Bu tarzımızın ve alanımızın da doğal olarak değişikliğini beraberinde getiriyor.
Bölgemizde yukarıda belirttiğimiz programatik bakış açısına uygun davranan bir yapı var. KPD Wiederaufbau Arbeiter Bund’tan (Alman Komünist Partisi’ni Yeniden İnşa için İşçi Birliği) sınıf çalışması yapan sendikacı arkadaşla Hartz yasaları üzerine bir-iki küçük çaplı toplantı yaptık. Bunun üzerine Türkiyeli işçilere yönelik bir panel yapma kararı almıştık. Öneri BİR-KAR olarak bize ait, onlar da kabul ettiler.

Paneli 1 Haziran’da yapma kararı aldık. Bir çağrı metni hazırladık. Asıl amaç kendi çevre ve işçi çeperimizi bilgilendirmekti. 70 kişilik bir emekçi listesi hazırladık. Tek tek haber verildi. Zaman darlığına rağmen 40’ın üzerinde emekçinin katılımını sağladık.

Panelimiz Almanca-Türkçe yapıldı. Alman arkadaşlar sınırlı katılmışlardı ve kendi müzik gruplarıyla bize destek verdiler. Alman konuşmacı bir sendikacı arkadaş da yer aldı. Açılış ve kapanış konuşmasını temel bir fabrikada çalışan işyeri sendika yedek temsilcisi bir BİR-KAR çalışanı yaptı. Alman müzik grubu Zündstoff, Almanca-Türkçe parçalarıyla ve sınıfın sorunlarını konu alan skeç ve tiyatrosal, kendilerine has doğal propaganda yöntemleriyle büyük beğeni kazandı. Almanca Enternasyonal Marşı’yla programımız son buldu.

Programımız teknik ve de politik olarak yer ve sahne açısından çok iyi idi. Bu anlamda üzerimize düşeni yaptık. Bu tür etkinlikleri BİR-KAR olarak belli periyotlarla mutlaka yapmalıyız ve yaygınlaştırmalıyız.

BiR-KAR/Nürnberg