Filistin halkı ihanet anlaşmasını reddediyor...
Yol haritası şimdiden iflas etti!
Filistin sorununa barışçıl çözüm bulmak için Akabede Şaron ve Filistin başbakanı Mahmut Abbası bir araya getiren ABD, ikilinin önüne bir yol haritası koydu. Bu, ABDnin bir bütün olarak Ortadoğuyu yeniden düzenleme girişimi önünde kendisi ve İsrail için engel kabul ettiği sorunlardan birinden kendi çözümü ile kurtulmak amacı taşıyordu.
Özü ABDnin bölgedeki temel çıkarlarını ifade eden, İsrailin egemenliğini güçlendiren ve Filistin halkına köleliği dayatan yol haritası kamuoyuna barışçıl çözüm olarak sunulmuştu. Söz konusu çözüm İsrailin güvenliğinin yanı sıra 2005 yılında bağımsız Filistin devletinin kurulmasını öngörüyor. Sonuncusunun gerçekleşmesi ise Filistinliler tarafından gerçekleştirilen eylemlerinin durdurulması, intifadanın son bulması ve Filistinli örgütlerin tasfiyesi gibi koşullara dayandırılıyor. Çete başları bunların gerçekleşmesinin kolay olmayacağını, acıların ve zorlukların yaşanacağını bildiklerini ayrıca belirtiyorlar. Bunların gerçekleşmesi durumunda nasıl bir devletin kurulacağına ise Şaron açıklık getiriyor. Buna göre, kurulacak devlet geçici sınrları olan ve silahlardan arındırılmış bir Filistin devleti olacak. Bush ve Şaron çetesi Filistin halkına dayattıkları yeni kölelik planlarını bir uşak işbirlikçi bir yönetim aracılığıyla meşrulaştıracakları ve istedikleri sonucu alacakları inancıyla zirveden ayrılmışlardı. Bir işbirlikçi olan Mahmut Abbas kameralar karşısında kendisinden istenenleri yapacağı ve yol haritasının gereklerini yerine getireceği sözünü yinelemiş bunu Şaronun İntifadayı bitirdik müjdesi izlemişti.
Filistin halkının onurlu mücadelesi, kaderi ve geleceği üzerine kirli plan ve pazarlıkların yapıldığı masadan kalkan başbakan Abbasın ilk işi, bu haklı ve saygın mücadeleyi mahkum etmek, İsraillilere yönelik tüm şiddet eylemlerini kınamak, Filistin halkını intifadaya son vermeye ve silahlı direnmeyi bırakmaya çağırmak oldu. Bu ihanet yolunda atılan ilk adımdı. Zira yol haritası intifadayı ezmeyi, bütün direniş gruplarını silahs.zlandırıp dağıtmayı ve Filistin halkının özgürlük iradesini kırmayı amaçlıyordu. Filistin halkı işbirlikçiler aracılığıyla kendisine dayatılan bu onursuzluğu kabul etmeyeceğini ve ihanet anlaşmaların tanımayacağını açıklayarak, emperyalist kölelik planına ilk darbeyi vurmuş oldu.
Daha şimdiden yol haritasının geleceği tartışılıyor
Yol haritası ile beklenen barışın akibeti çatışmalarla birlikte tartışılmaya başlandı. Yol haritasının ömrü beklenenden de kısa süreceğe benziyor. Görüşme masasında kalktıktan sonra saldırılarını sürdüreren İsrail siyonizmi efendisi tarafında çizilen yol haritasına bile tahammül edemediğini, Filistin devleti söyleminin bir oyalamadan ibaret olduğunu ve katliamlara devam edeceğini göstermiş oldu.
Hamas liderlerinden Abdülaziz Ratissinin aracına düzenlenen füze saldırısına Hamas misillemeyle cevap verdi. Kudüsün merkezinde bir otobüse düzenlenen intihar saldırısını bahane eden İsrail yeni katliamlar için harekete geçti. Ardarda gerçekleşen füze saldırılarına İsrail ordusunun Gazze ve Batı Şeriadaki operasyonlarının yoğunlaşması eşlik etti.
Kudüste gerçekleşen intihar saldırısının ardında İsrail savunma bakanı Şaul Mefaz ile Genelkurmay başkanlığı yetkililerinin yaptığı toplantıda Haması tamamen yok etme kararı çıktı. İsrail ordusuna Hamas örgütünü elindeki tüm imkanları kullanarak yok etme emri verildi. Açıklamaya göre, bu amaç doğrultusunda her yol mübah sayılacak ve örgütle ilişkisi olanlar da hedef alınacak. Burada sözkonusu olan elbette Hamas şahsında tüm Filistinli direniş örgütleridir ve saldırının hedefi direniş odaklarının tümüdür.
İsrail siyonizminin saldırı düğmesine basmasıyla birlikte bir hafta içinde yedi ayrı hava saldırısı düzenlendi ve çatışmalar yoğunlaştı. Filistindeki Yahudi yerleşim bölgelerinin kurulmasının durdurulmasını öngören yol haritasına rağmen, yıkılması gereken bazı ileri karakol noktalarının yıkımı ertelendi, dahası beş yeni Yahudi yerleşimi için ileri karakol noktası kuruluyor. Katil Şaron Filistinli göçmenlerin dönüşünü kabul etmeyeceğini ve Kudüsün bir Yahudi şehri olarak İsrailin başkenti kalacağını açıkladı. Tüm bu gelişmeler Akabe Zirvesinde Filistinliler payına yapılan ihanet anlaşmaların.n hemen ardından yaşandı. İşbirlikçi Abbas durumun daha da kötüye gitmemesi için ABDyi müdahale etmeye çağırdı. Abbası tüyü çıkmamış piliçe benzeten Şaron ise yenidn savaş ilan etti.
Bu gelişmelerin ardından ABDnin, Filistinli terör gruplarına karşı İsrail askerleriyle birlikte davranabileceği, ABD askerlerinin Filistin topraklarına girebileceği ve Arafatın sürgüne gönderileceği tartışılıyor. Bir ABD yetkilisi Filistinli teröristlere karşı İsrail ile birlikte ABD askerlerinin müdahalesinin gerekli olabileceğini belirtiyor. Abbasın kendini korumak için bile yeterli güce sahip olmadığını, bölgeye ABD müdahalesinin gerekli olduğunu açıklıyor. Bugünkü koşullarda ABDnin Filistine askeri müdahalesinin olanaklı olup olmadığı artışılabilinir, bunu göze almak sanıldığı kadar kolay değildir. Fakat bu tartışmalar niyet ve hesapların anlaşılması bakımında önem taşıyor.
Akabedeki ihanet antlaşmasından
beklenen sonucu elde edemeyecekler
İhanet antlaşması ABDnin Ortadoğuya yönelik kapsamlı hesaplarının ve çok yönlü amaçlarının bir parçasıdır. Emperyalist amaçlarını gerçekleştirme önünde engel teşkil eden tehlikeleri tasfiye etmek ABD için özel önem taşıyor. Sözkonusu engellerden biri olan Filistin sorununu denetim altına almak, intifada ve direnişi ezmek, anti emperyalist dinamikleri boğmak ve İsraili güçlendirmek ABDnin vazgeçilmez hedefleri arasındadır. Akabe Zirvesi bu ihtiyacın ürünü olarak gündeme geldi. Akabe zirvesinde barış olarak sunulan ve Filistin devletini de ön gören antlaşma tümüyle ABDnin çıkarlarını ifade eden, İsrail siyonizminin konumunu güçlendiren, karşılığında Filistinlilere kırıntılar veren bir ihanet ve kölelik antlaşmasıdır.
Bugüne kadar barışçıl çözüm ve akan kanın durması adına Filistin halkını kölelik koşulları altında tutma ve siyonist İsraili meşrulaştırma amacı taşıyan çeşitli antlaşmalar yapılarak barış süreci başlatıldı. Fakat zaman bu çabaların sorunu bir süre için bir parça yatıştırmak ve siyonizme tavizler vermek dışında bir sonuç yaratmadığını gösterdi. Gelişmeler temel bir siyasal sorunun kendi gerçek çözümüne kavuşmadığı sürece sadece sürünmeye terk edileceğini ve daha fazla kanın akmasını getireceğini yeterli açıklıkla kanıtlamıştır. Aynı zamanda emperyalist egemenlik altında barışçıl çözümün imkansızlığının da güncel kanıtı olmuştur.
Bugüne kadar emperyalist çözümün ifadesi olan adımların ve barış süreci girişimlerinin akibeti ne olduysa şimdiki çabalar da benzeri akibeti paylaşacaktır. Filistin halkının özgürlük ve bağımsızlık özlemi karşılanmadığı sürece hiçbir emperyalist çözüm arzulanan sonucu yaratmayacaktır. Filistin halkı sadece kendisine dayatılan köleliğe ve siyonist vahşete değil, aynı zamanda işbirlikçi ve teslimiyetçi çözüme karşı da direnecektir. Akabe Zirvesinin hemen ardında yaşanan gelişmeler yeni bir barışçıl çözüm sürecini bir hafta içinde tartışmalı hale getirdi ve girişimin sabote edildiği ileri sürüldü. Zirveden sonra yapılan açıklamalarda da bu sürecin kolay işlemyeceği, acılı ve zorlu geçeceği çeteler tarafında ilan edilmişti. S¨zkonusu zorlu süreç siyonistleri, tümden yok etme kararı aldığını açıkladığı Hamasa ateşkes çağrısı yapma zorunda bıraktı.
Emperyalist-siyonist barış Filistin halkının
mücadelesiyle yanıtlanacaktır
Emperyalizmin ve onun bölgedeki kanlı namlusu olan İsrail siyonizminin onyıllardır denemediği yöntem kalmadı. Şiddet ve katliam politikasıyla barışçıl çözüm politikaları içiçe uygulandı. Bunların yarattığı sonuçlar ortadadır. Filistin halkı emperyalist çözüme, siyonist saldıganlığa, teslimiyetçi ve işbirlikçi yönetime karşı hep direnme yolunu seçti, bunları intifadalarla yanıtladı. Bundan böyle de aynı yolu tutacağından şüphe duyulmamalıdır. Emperyalistler ve siyonistlerin politikalarını arzuladıkları biçimde hayata geçirmeleri ve Filistin halkını teslim almaları kolay olmayacaktır. Bugüne kadar barış ve çözüm süreci adı altında kendisine dayatılan kölelik koşullarına direnen ve ihanetçi önderliği aşan Filistin halkı şimdi de aynı yolu izleyecektir.
|