21 Haziran'03
Sayı: 24 (114)


  Kızıl Bayrak'tan
  Kuşatmayı yarmak için öncü ve devrimci işçiler bir adım öne çıkmalıdır!
  Kamu TİS'leri sürüyor...
  Uğur Ziyal'ın ABD ziyareti ve ötesi...
  ÇEAŞ ve Kepez elektrik operasyonu
  Özelleştirme yağma ve talandır!
  KESK bölge mitingleri...
  Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu araştırmasını bitirdi...
  Irak'ta işgal karşıtı direniş büyüyor...
  "Yol haritası" şimdiden iflas etti!
  Savaş kundakçılarının yeni hedefi İran!
  İran: İç dinamikler ve emperyalist hesaplar
  İşçi hareketinin sorunları ve müdahale sorumluluğu
  Ünifil'de sendikalaşmaya karşı işten atmalar ve işçilerin iş bırakma eylemi
  İşçi ve emekçi eylemlerinden...
  Teslimiyetçi bir liberalin "genel af" hayali ve kuyrukçu argümanları
  Burjuvazi sömürü ve saldırıda tatil yapmıyor...
  Geleceğine sahip çık!
  Fransa'daki büyük kitle hareketliliği hız kesiyor...
  ABD, Ortadoğu ve Filistin...
  Etkinlik ve faaliyetten...
  Fantezi fabrikaları
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Tekelci sermaye PETKİM’e göz koyan
Uzanlar’a çelme takıyor...

ÇEAŞ ve Kepez Elektrik operasyonu

Uzanlar’ın PETKİM ihalesini kazanmasının üzerinden henüz birkaç gün geçmişti ki, hükümet bu holdingin elindeki Çukurova Elektrik (ÇEAŞ) ve Kepez Elektrik şirketlerine el koydu. Bununla ilgili kararname Cumhurbaşkanı tarafından da onaylanarak yürürlüğe sokuldu.

Uzanlar-hükümet kapışmasının bahaneleri

Hükümet, ÇEAŞ ve Kepez’e sözleşmenin gereklerine uygun davranmadıkları, sürekli olarak problem yarattıkları, kamuyu büyük zarara uğrattıkları, devlet kurumlarına borçlarını ödemekten kaçındıkları için el konulduğunu söylüyor. Uzanlar’ın burada sayılanlardan çok daha fazlasını yaptıklarını, on yıldır burada bir yağma ve talan imparatorluğu kurduklarını başta Çukurova ve Antalya bölgelerinde yaşayanlar olmak üzere herkes biliyor.

Ama bütün bunlar hükümetin doğru söylediğini, şirketlere gerçekten de bu nedenlerden dolayı el konulduğunu göstermiyor. Çünkü hükümetin suçlamak için ortaya koyduğu, sözleşmelere uymama, kamuyu zarara uğratma türünden şeyler sadece Uzanlar’a has davranışlar değildir. Usulsüzlük yapma, sözünü tutmama, devleti dolandırma, işine gelmediğinde yasaları hiçe sayma; bütün bunlar tüm bir sermaye sınıfının genel davranış özelliğidir. Dolayısıyla eğer bunlar yeterli gerekçeyi oluştursaydı sadece Uzanlar’ın şirketlerine değil, Türkiye’deki bütün holding ve bankalara el konulması gerekirdi.

Üstelik Uzanlar bütün bu söylenenleri yeni ve gizli saklı yapmış da değil. Özelleştirmeyle bu şirketleri aldığı ‘93 yılından bu yana, hükümetlerin, mahkemelerin gözlerinin içine baka baka tüm marifetlerini sergiliyor. Ve sadece ÇEAŞ ve Kepez değil, Uzanlar’a ait tüm şirketler benzer şekilde davranıyor.

Dolayısıyla, hükümetin ÇEAŞ ve Kepez’e el koymak için ileri sürdüğü gerekçeler hiç de inandırıcı değildir. Bu el koyma operasyonunun gerisinde başka şeyler, Uzanlar’dan duyulan başka türden rahatsızlıklar yatmaktadır.

Uzanlar’ın karşı propaganda olarak ileri sürdüğü, “AKP Genç Parti’den korkuyor. Yerel seçimlerde Genç Parti’nin büyük başarılar elde etmesinden çekiniyor. Bu nedenle de Uzanlar’a saldırıyor” düşüncesi de ciddi dayanaklardan yoksundur. AKP’nin Genç Parti’yi bir siyasi rakip olarak gördüğü, ondan bir parça çekindiği doğrudur. Fakat eninde sonunda AKP sermayenin hizmetinde olan bir partidir. Dolayısıyla sermayenin desteğini arkasına almadan sırf kendi siyasal kaygıları için bir holdinge savaş açması, onu sıkıştırmaya çalışması mantıklı değildir. Ama şu da açık ki, AKP hükümeti bu olayı Genç Parti’ye karşı mümkün olduğu kadar kullanmaya çalışacaktır. Genç Parti’nin sahibi Cem Uzan’ın Bursa’da yaptığı konuşma üzerinden yargılanmasnın önünün açılması AKP’nin de bu süreçten Genç Parti’yi geriletmek için faydalanmak istediğini göstermektedir.

El koyma operasyonunu büyük sermaye istedi

El koyma operasyonunun gerisinde büyük sermaye gruplarının (ki bunların başında Sabancı Holding gelmektedir) Uzanlar’dan duydukları rahatsızlık yatmaktadır. Bu rahatsızlık belli düzeylerde yıllardan beri vardı. Uzanlar bir anlamda sermayenin haşarı, ama katlanılabilir çocuğuydu. Fakat PETKİM ihalesinin Uzanlar’a bağlı bir şirket tarafından kazanılması bardağı taşıran son damla oldu.

İhalenin beklenmedik bir şekilde Uzanlar tarafından kazanılması diğer sermaye gruplarını kaygılandırmıştır. Kendi cephelerinden haksız da sayılmazlar, çünkü PETKİM başta Sabancı Holding olmak üzere bu sermaye gruplarına bağlı bir çok şirketin hammadde ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Uzanlar’ın PETKİM’e sahip olması, sermaye grupları arasındaki çıkar çatışmalarında onlara paha biçilmez imkanlar sağlayacaktır.

Nitekim Sabancı Holding ÇEAŞ üzerinden bunun deneyimine sahiptir. Sabancı Holding’e ait fabrikaların çoğu Çukurova’dadır ve gereksinim duyduğu elektrik enerjisini Uzanlar’a ait ÇEAŞ’tan temin etmek zorundadır. Uzanlar bu durumu Sabancı Holding’le ilişki ve çatışmalarında her zaman bir koz olarak kullanmış, hatta zaman zaman Sabancı’nın yeni yatırımlarını bu yolla sabote etme yoluna bile gitmiştir. Şimdi petro-kimya alanında da Uzanlar’a bağımlı olmak Sabancı Holding için kolay kabul edilebilecek bir şey değildir.

Uzanlar’ın PETKİM’e sahip olmasından rahatsız olan sadece Sabancı değildir. PETKİM’le içli dışlı çalışmak durumunda olan POAŞ’ın sahibi Doğan Holding ve başka pek çok sermaye grubu için de benzer rahatsızlıklar söz konusudur. Sonuç olarak büyük sermaye gruplarının önemli bir kesimi Uzanlar’ın önünün kesilmesi konusunda hem fikirdir.

Bu doğrultuda PETKİM ihalesinin Uzanlar’da kaldığı belli olur olmaz önce medya, hemen peşinden de hükümet üzerinden fiyatın ucuz olduğu yönünde bir propaganda başlatıldı. Hükümetin akıl hocası ve borazanı durumundaki Yeni Şafak ise “PETKİM’i kapan piyasayı esir alır” başlığı altında, PETKİM’in Uzanlar tarafından ele geçirilmesinden diğer sermaye gruplarının pek de memnun olmadığını yazdı. Yeni Şafak’ın yazdığına göre, “Türkiye’deki yaklaşık 2 bin plastik firmasının yüzde 95’inin hammaddesini temin eden PETKİM’i alacak kuruluş, üretim arzı, ürün bileşenleri ve fiyatlara yön vererek piyasaların tek hakimi olacak. Bundan ise petro-kimya ürünlerinin kullanıcıları, KOBİ’ler ve diğer tüketiciler zarar görecek. Petkim’i alacak kuruluş, isterse piyasayı kendine mahkum edebilecek.” Yeni Şafak küçük bir ayrıntı(!) olduğu için üzerinden atlamış; bu “iki bin plastik firması”nın içinde Sabancı Holding’e ait araç lastiği üreten büyük fabrikalar, gene Sabancı’ya ait olan ve sentetik iplik üreten SASA, Doğan Holding’e ait POAŞ, Kombassan’a ait olan ve uçak lastiği üreten PETLAS gibi şirketler başı çekiyor.

ÇEAŞ ve Kepez’e el konulmasının ardından ilk açıklamanın Sabancı Holding’den gelmesi de şaşırtıcı değildir. Sabancı Holding’in konuyla ilgili açıklamasında, ‘‘Yatırımlarının büyük bir bölümü Çukurova bölgesinde bulunan Sabancı Holding, ÇEAŞ ve Kepez’e devletin el koymasını, bir hukuk devleti olan Türkiye’de yasaların her durumda işlemeye başladığının ve işlediğinin bir kanıtı olarak görmektedir’’ denilmekte ve hükümetin “kararlı tutumu” övülmektedir. Sadece bu açıklama bile Uzanlar’ın tepesine çullanan güçlerin gerçek kimliklerini ortaya koymaya yetmektedir.

Kavga henüz bitmiş değil. ÇEAŞ ve Kepez’e el konulmasını muhtemelen önümüzdeki günlerde Cem Uzan hakkında açılacak davalar, Uzanlar’a ait gazete ve televizyonlara cezalar yağdırılması vb. izleyecek. PETKİM ihalesinin iptali de giderek güçlenen bir ihtimal.

İşçi ve emekçilerin bu gerici çıkar çatışmasında şu ya da bu tarafı desteklemek gibi bir gündemi yoktur ve olmamalıdır. Çünkü işçi ve emekçiler cephesinden bakıldığında bu kavganın içindekilerin hepsi sermaye sınıfının mensubudur, hepsi emekçi düşmanıdır. İşçi ve emekçilerin gerçek gündemi, kapitalist sömürü ve yağmaya karşı, kölelik yasasına ve özelleştirme saldırısına karşı mücadeleyi örgütlemektir.