21 Haziran'03
Sayı: 24 (114)


  Kızıl Bayrak'tan
  Kuşatmayı yarmak için öncü ve devrimci işçiler bir adım öne çıkmalıdır!
  Kamu TİS'leri sürüyor...
  Uğur Ziyal'ın ABD ziyareti ve ötesi...
  ÇEAŞ ve Kepez elektrik operasyonu
  Özelleştirme yağma ve talandır!
  KESK bölge mitingleri...
  Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu araştırmasını bitirdi...
  Irak'ta işgal karşıtı direniş büyüyor...
  "Yol haritası" şimdiden iflas etti!
  Savaş kundakçılarının yeni hedefi İran!
  İran: İç dinamikler ve emperyalist hesaplar
  İşçi hareketinin sorunları ve müdahale sorumluluğu
  Ünifil'de sendikalaşmaya karşı işten atmalar ve işçilerin iş bırakma eylemi
  İşçi ve emekçi eylemlerinden...
  Teslimiyetçi bir liberalin "genel af" hayali ve kuyrukçu argümanları
  Burjuvazi sömürü ve saldırıda tatil yapmıyor...
  Geleceğine sahip çık!
  Fransa'daki büyük kitle hareketliliği hız kesiyor...
  ABD, Ortadoğu ve Filistin...
  Etkinlik ve faaliyetten...
  Fantezi fabrikaları
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Ünifil’de sendikalaşmaya karşı işten atmalar ve işçilerin iş bırakma eylemi

Ümraniye Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu olan Ünifil Elektronik işyerinde işçiler, 13 Nisan’da Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye olmuştu. Yaklaşık 2 ay sonra Çalışma Bakanlığı’ndan gelen yetki tespitine işveren vekili olan Genel Müdür itiraz etmedi. Fakat bir hafta sonra Buji Kablo bölümünden 9 işçinin işine son vererek daha kötü şartlar altında Ünivar’a devretti. Böylece sendikalaşmayı kırmak için ilk adımı atmış oldu. Yeni iş yasasındaki “günde 9 işçiden fazlasını atamaz” hükmüne göre davranarak (toplam 26 işçi çalışıyor) fabrikanın en eski bölümünü tasfiye etmeye niyetlendi.

İşten atmaların yaşandığı 12 Haziran günü işçiler iş yavaşlatma eylemi yaparak atılan arkadaşlarına sahip çıktılar. Atılan üç arkadaşımızın işyerini terketmeyerek makinelerinin başında oturması diğer arkadaşlara da moral verdi, iş yavaşlatma eylemi kararlı bir şekilde sürdürüldü. İlerleyen saatlerde 45 dakikaya yakın bir zamanda makineler (biri hariç) tamamen durduruldu.

Bunu gören vardiya amiri üç arkadaşımızı dışarı çıkartarak montaj bölümünde toplantı yaptı. Kendisinin yıllarca Netaş’ta çalıştığını, bu sürede birçok işçinin işten çıkarıldığını ve bunun normal bir şey olduğunu söyledi. Şirketlerin kâr etmek için kurulduğunu, kâr edemediği zaman da çıkarlarına göre davrandığını ve Buji’deki üretim Ünivar’a devredildiği ve işçiler işi bildiği için onları da devrettiklerini söyledi. Bu sırada birkaç işçi konuştu. Daha sonra ‘herkes işinin başına’ diyerek toplantıyı bitirdi.

Herkes çalıştığı yere dönerek amir göründüğünde çalışıyor gibi yaptı. İşçilerin yaşadığı üzüntü belli oluyordu. Bundan sonra ne olacak tedirginliği yaşanırken işçilerin birbirine karşı güven duygusu arttı. Birbirleriyle pek konuşmayan işçiler bu ortamda konuşur oldu. Diğer vardiyada çalışanlar ile sürekli bir haberleşme yaşanıyordu. Önce gündüz vardiyasının fabrikanın önüne geleceği söylendi. Daha sonra bundan vazgeçilerek, bu sefer bu vardiyanın sabah işe gelir gibi fabrikanın önüne geleceği söylendi. Daha sonra bundan da vazgeçildi.

Ertesi gün (atılanlar da işe gelerek) sabah gelen arkadaşlar da eyleme devam ettiler. Çay paydosunda çay alınmayarak hep birlikte dışarı çıkıldı. Genel Müdür (fabrikaya bu saatte geliyor) işçileri karşısında görünce afalladı. İşçiler protestodan sonra makinelerinin başına döndü. Bu vardiyada sendikaya üye olanlar daha azınlıkta idi. Üye olmayanlar iş yavaşlatma eylemine katılmayarak çalışmaya devam etti. Bu vardiyadan atılanlar arasındaki üç arkadaş (yine vardiya amiri tarafından) öğleden sonra dışarı çıkartıldı.

İşçiler saat 15:00’te akşam vardiyasında üstünü değiştikten sonra yemekhane önünde toplandılar. O sırada gündüz vardiyası bu olaylarla ilgili olmayan bir konu hakkında toplantıdaydı. Hep birlikte alkışlı eyleme başlandı. İçerden önce 3 kişi çıkarak destek verdi. Hemen sonra da içerdeki çoğunluk dışarı çıkarak iki vardiya birleşti. Genel Müdür’ün toplantı yapacağı haberinin gelmesiyle herkes yukarı çıktı. “Yok şimdi yapmayacak” denilmesi üzerine tekrar yemekhaneye inildi. Paydos zili çalmasına rağmen işçilere açıklama yapacak kimse çıkmıyordu. Gündüz vardiyasının amiri gelerek henüz bir sonuç alınmadan işçileri göndermeye çalıştı.

Bu sırada Sendika Şube Başkanı Doğan Kaya gelerek bir konuşma yaptı. Genel Müdürle yapılan toplantı sonucunda işten çıkarmaların dondurulduğunu, atılanların iş başı yapacağını söyledi. 15 gün sonra da toplu sözleşme yetkisinin gelmesiyle işverenle masaya oturacaklarını söyledi. Tüm işçilere hitaben yaptığı konuşmada kısaca şunları söyledi: “Bundan sonra bu işyerinde Birleşik Metal Sendikası var. Hiç kimse kendi başına davranmayacak, artık örgütlü bir topluluğuz. Kendi kafasına göre bir şeyler yapmaya kalkan olursa bunu ne sendika ne de işçiler sahiplenecek...”

Bu son noktanın da özellikle altını çizdi. İş barışı vb. olmalıymış. Sendika Şube Başkanı’nın bu tutumunu, işyeri komitesi içinde ağırlığı olan arkadaşların duruşlarına bağlamak gerekiyor.

Ünifil’de sendikalaşmayı kırmanın ilk adımı olan 9 işçinin işten çıkarılması yapılan eylemle donduruldu. Ama bu işveren vekilinin buna karşı girişimlerinin olmayacağı anlamına gelmiyor. Zaten başta bu bölüm olmak üzere bazı işlerin fasona verileceğinin kesin olduğunu söylüyorlar. Böylece işçilerde “buranın durumu sallantıda” düşüncesini yaygınlaştırıyorlar. İşçilerin ilk defa birlikte eylem yapmasının yarattığı güven havasına rağmen, bu yanlış anlayış tümüyle yokolmuyor.

Örgütlenmeyi güçlendirdiğimiz, eğitim ve bilinçlenmeye gerekli önemi verdiğimiz oranda patronun işçiler üzerindeki etkisi de giderek zayıflayacaktır. O nedenle sendikanın işçilerin eğitimi için üzerine düşen görevleri bir an önce yerine getirmesi gerekmektedir.

16 Haziran günü genel müdürün yaptığı toplantı

İş yavaşlatma eyleminden sonra Genel Müdür Pazartesi günü bütün işçileri toplayarak 30 dakika süren bir toplantı yaptı. Önceden yapacağı konuşmaya hazırlandığı her halinden belliydi. Konuşmasında bazen yumuşak ses tonuyla, bazen de yüksek ses tonuyla hitap ediyordu. Böylece çok sinirli olduğunu ifade etmiş oluyordu. İşyerinin kurulmasından büyümesine vb. bir sürü şey anlattı. Kendisinin işveren adına sendikaya karşı olmadığını, itiraz etmediklerini söyledi. Ama iş yavaşlatmanın olmaması gerektiğini, dolaylı olarak bunu yaptığımız için cezasını çekeceğimizi ve buna katlanacağımızı söyledi. Yani ‘siz benim iyi niyetimi kötüye kullandınız bunun sonucuna da katlanacaksınız’ demeye getirdi. Ayrıca siz üye oldunuz ama sözleşme imzalanmadı ve herşey bitmedi dedi ve herkesin burada kendi rolünü oynayacağını beirtti. Fransız sermayeli Ünifil’in bu hale kolay gelmediğini, isterse burayı kolayca kapatabileceğini de söyledi.

Bu toplantıda asıl söylemek istediği konu ise Evrensel gazetesinde 14 Mart’ta iş yavaşlatma eylemiyle ilgili çıkan haberdi. Önce hepsini okudu. Sonra bu haberi kim ya da kimler yazmışsa bunların işçi olmadığını ve işçilerin böyle insanları aralarına almamaları gerektiğini söyleyerek teşhir etti. Bildik deyimler kullanarak bunu tamamladı. İşçilerin arasında geçen konuşmalar bu toplantının etkili olduğunu gösteriyordu. Ne olursa olsun bu durum biz işçilere, “patron her yerde patrondur ve patronluğunu gösterir” gerçeğini göstermiştir.

Bir Ünifil işçisi



Adana TEKEL işçileri işyerini terketmedi...

“Derhal genel grev kararı alınmalı!”

13 Haziran’da Türkiye genelinde TEKEL fabrikalarında işyerini terketmeme eylemi gerçekleştirildi. Adana TEKEL çalışanları saat 15:30’da mesai çıkışında işyerinde kalarak işyerlerini terketmediler. Eylem sürerken eylemle ilgili TEKEL işçilerinin görüşlerini aldık. TEKEL işçilerinin çoğunluğu eylemi yetersiz bulduklarını genel greve gidilmesi gerektiğini dile getirdiler.
Eylem esnasında TEKEL işçileri ile görüştük:

1. işçi: Benim emekliliğim doldu. Kendim için değil, çocuklarımızın ekmeği ve gençlerimizin geleceği için buradayım. Ben kendimi düşünmüyorum, gelecek için buradayım.

2. işçi: 13 yıllık işçiyim. Eylem yeterli değil. Herşey bittikten sonra pasif eylem yapmak oyalamaktır. Böyle direniş olur mu? 8 saat çalıştıktan sonra fabrikada kalacağız, daha sonra sabah tekrar iş başı yapacağız. Geçen günlerde özelleştirme ile ilgili bir panel yapıldı. Biz panelde Genel Merkez yöneticilerine baskı yaptık, “derhal genel grev alınmalı” diye. Bize, Tek Gıda olarak grev kararı alamayız, grev kararını Türk-İş’in alması gerekir dendi. Bu anlayış sorunu çözmez. Herşey bitmiş, sadece göstermelik eylemler yapılıyor.

3. işçi: Ben 13 yıllık memurum. Arkadaşlara destek için buradayım. Yönetenler İMF kararlarını hayata geçirmekte kararlı. Sendikanın 10 yıl önceden özelleştirmeye karşı çıkması gerekiyordu. Önce ses çıkarmayıp sonraları eylem yapmak bu saldırıyı durduramaz.

4. işçi: Sonuna kadar direneceğiz. TEKEL’i zor özelleştirirler. Çünkü temel bir işyeri. Devlet bunu gözden çıkaramaz...

5. işçi: TEKEL kurtuluş savaşından sonra Atatürk’ün kurduğı bu ülkenin can damarıdır. Daha önce yapılan özelleştirmelerin sonunu gördük bölgemizde. Sümer holding ve süt ürünleri yok fiyatına satıldığı gibi bugün kapısına kilit vurulmuş durumda. Biz işyerimizi sonuna kadar savunacağız ve asla buradan çıkmayacağız. Çıkarabiliyorlarsa çıkarsınlar. Bu sadece Adana’da değil Türtkiye’nin bütün TEKEL fabrikalarında yapılmaktadır ve bize her yerden destek gelmektedir. Bu sadece TEKEL’in değil bütün Türkiye’nin sorunudur. Yönetenlerin yanlışlıklarını biz çekmek zorunda değiliz. Aslında biz de onlardan hesap sormadığımız için suçluyuz.

6. işçi: Gördüğünüz gibi eylemimiz büyük bir çoşku ile devam ediyor. Arkadaşlarımızın tamamı eyleme katıldılar. Zor günler bizleri bekliyor. Özelleştirmeye karşı birlikteliğimizi yakalayarak mücadeleye devam ediyoruz. Yönetenleri biz seçtik. Seçtiğimiz gibi indirmesini de biliriz. Bu ülkeyi İMF değil ancak biz yönetebiliriz.

7. işçi: Eylem yeterli. Hakkımızı alacağımıza inanıyorum. İşyerimizi elimizden almalarına asla izin vermeyeceğiz.

8. işçi: Yapılan eylemlilikler yeterli değil. Sarı sendikacılar sınıfın bu duruma gelmesi için ellerinden geleni yapıyor. Biz genel grev yapılmasını istedik. Yoksa sorunun çözülmeyeceğini söyledik. Ama dinlemediler. Türk-İş’in hemen grev kararı alması lazım.

SY Kızıl Bayrak/Adana