21 Haziran'03
Sayı: 24 (114)


  Kızıl Bayrak'tan
  Kuşatmayı yarmak için öncü ve devrimci işçiler bir adım öne çıkmalıdır!
  Kamu TİS'leri sürüyor...
  Uğur Ziyal'ın ABD ziyareti ve ötesi...
  ÇEAŞ ve Kepez elektrik operasyonu
  Özelleştirme yağma ve talandır!
  KESK bölge mitingleri...
  Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu araştırmasını bitirdi...
  Irak'ta işgal karşıtı direniş büyüyor...
  "Yol haritası" şimdiden iflas etti!
  Savaş kundakçılarının yeni hedefi İran!
  İran: İç dinamikler ve emperyalist hesaplar
  İşçi hareketinin sorunları ve müdahale sorumluluğu
  Ünifil'de sendikalaşmaya karşı işten atmalar ve işçilerin iş bırakma eylemi
  İşçi ve emekçi eylemlerinden...
  Teslimiyetçi bir liberalin "genel af" hayali ve kuyrukçu argümanları
  Burjuvazi sömürü ve saldırıda tatil yapmıyor...
  Geleceğine sahip çık!
  Fransa'daki büyük kitle hareketliliği hız kesiyor...
  ABD, Ortadoğu ve Filistin...
  Etkinlik ve faaliyetten...
  Fantezi fabrikaları
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Bugünün öğrencileri, yarının kamu emekçileri...

Geleceğine sahip çık!

Kapitalist sistem girdiği her ekonomik krizden çıkmak için kendine yeni pazarlar ve rekabet alanları arayışı içine girer. Tıpkı ABD’nin girdiği son ekonomik bunalımdan çıkış yolu olarak Irak’ı bombalayıp binlerce masum insanın ölümüne neden olup, kendine yeni bir petrol pazarı yaratmakta bulduğu gibi. Savaşlar kapitalist-emperyalist sistemin krizlerden çıkmak için denediği yollardan biridir. Bir diğeri ve bizim için en bilineni ise DÜNYA BANKASI, İMF, DTÖ gibi emperyalist-kapitalist kurumların hedef ülkelere (gelişmekte olan ülkelere) dayattığı politikalar ve bunların ürünü açık ye da gizli anlaşmalardır.

GATS (Hizmet Ticaret Genel Anlaşması)
emperyalist politikaların ürünüdür

İşte bu anlaşmalardan biri de yıllarca içeriği gizlenen GATS (Hizmet Ticaret Genel Anlaşması) anlaşmasıdır. 1947 yılında başlayan GATT anlaşması 1994 yılında GATS’a (Hizmet Ticaret Genel Anlaşması) dönüştürüldü. 2002 yılı itibariyle Türkiye’nin de içinde bulunduğu 144 ülke bu anlaşmaya imza atmış durumdadır.

GATS kısaca devlet tarafından verilen kamu hizmetlerinin, başta eğitim ve sağlığın özel sektöre devrini düzenleyen bir anlaşmadır. Bu anlaşmayla kamu hizmeti olarak görülen her alanda piyasa koşulları hakim olacaktır. Türkiye’nin bu kapsamda piyasa koşullarına açmayı taahhüt ettiği kamu alanları şunlardır;

* Eğitim, sosyal hizmetleri de kapsayacak şekilde sağlık ve bağlantılı hizmetler.

* Telekom ve posta hizmetleri enerji, su, iletişim sistemleri ve atık su işletmeleri.

* Kara, hava, deniz ve tüm diğer ulaşım hizmetleri vb.

Eğitim en kârlı alan olarak görülmekte,
eğitimde asıl hedef üniversiteler

Eğitimin paralı hale getirilmesinin en önemli ayağını ise üniversiteler oluşturmakta. YÖK yerine YEK bu çerçevede gündeme gelmiştir. YÖK’le AKP hükümeti arasında ortaya çıkan laiklik ve sahte demokrasi tartışmasının arkasında her ikisinin de anlaşmış olduğu eğitimin paralı hale getirilip, bu paranın öğrencilerden alınması vardır. YEK taslağı aslında bizzat YÖK tarafından hazırlanmış ve GATS’a sunulmuş olan raporlardan oluşturulmuştur. GATS’la birlikte tüm dünyada ve Türkiye’de;

1) Eğitimin özelleştirilmesi,

2) Öğrenim ücretlerinin yüksek düzeylere çıkarılması,

3) Bunun sonucu olarak gelir düzeyi düşük sınıfların egitim alma şansının ortadan kalkması,

4) Öğrenci-öğretim üyelerinin akademik demokratik haklarının tırpanlanması,

5) Eğitimin toplumun ihtiyaçlarına göre değil sermayenin ihtiyaçlarına göre şekillenmesi gerçekleştirilecektir.

Herşey emperyalist-kapitalist sistemin politikalarına göre şekillenmektedir

Uzun ve yorucu hale getirilen eğitim yaşamımızdan sonra atılacağımız meslek yaşamımızda ise saldırılar şimdiden şekillenmektedir. Bu saldırıların arkasında yine emperyalist-kapitalist politikalar ve imzalanan GATS anlaşması bulunmakta. GATS’a göre kamu alanı piyasa koşullarına açıldığı için kamu çalışanlarının da piyasa koşullarına uyması gerekmektedir. Buna göre kamu Personel Rejimi Yasası, Toplam Kalite Yönetimi, Yerel Yönetim Reformu, Performansa Göre Ücretlendirme ile yapılacak olan budur. Bu yasalarla üst düzey bürokratlar, asker-polis, savcı memur olarak kalacak doktorlar, hemşireler, fizyoterapistler ve diğer sağlık çalışanları, öğretmenler memurluk statüsünden çıkarılacak ve sözleşmeli olarak işe alınacak. Böylece performansa dayalı ücretlendirmeyle örneğin 3 kişinin yaptığı iş 1 kişiye yaptırılacak ve sözleşme koşullarına yulmadığı zaman sözleşme iptal edilerek bu kişiler işsiz kalabilecek. Çalışanların örgütlenme hakları ellerinden alınacak böylece çalışma koşullarının çok daha ağırlaştığı, işsizliğin arttığı bir dönem oluşacak.

Kısacası binbir zorlukla mezun olduğumuz üniversitelerden sonra bizi iş güvencesinin varolmadığı, çalışma koşullarının çok ağırlaştırıldığı, sağlık güvencemizin ortadan kaldırıldığı, esnek üretimin, çalışanların başka bir işyerine kiralanmasının gerçekleşeceği bir iş yaşamı şekillenmekte.

Son söz söylenmedi daha!

Gerek eğitim yaşamımızda, gerek gelecekte atılacağımız iş yaşamımızda bizi piyasa koşullarının hakim olduğu ve sömürünün yoğunlaştığı bir düzen beklemekte. Herşey emperyalist-kapitalist sistemin doğasına uygun olarak şekillenmekte. Bu sistem halklara savaş, açlık, yoksulluk, işsizlik, dayatmaktadır. Birçoğumuz ise halen “En kısa yoldan nasıl yırtabilirim”in hesabını yapmaktayız. Bu sömürü düzeninden kaçış yolu yoktur. Çıkış yolu ise işçiler-emekçiler, öğrenciler, kısacası tüm sömürülenlerin kendi öz mücadeleleri ile mümkündür.

Ve tüm sömürülenler; herkesin iş ve işgüvencesi sahibi olabileceği, insanca yaşam ve çalışma koşullarının varolduğu, savaşsız, sömürüsüz bir dünya yaratacaklardır...

Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!
İnsanca yaşam hakkı, insanca çalışma ortamı!
Her düzeyde parasız eğitim ve sağlık hizmeti!
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!

Sağlık Kampüsü Öğrencileri



Kamu sektörüne dönük saldırılar üzerine panel

11 Haziran’da DEÜ Tıp Fakültesi Konferans Salonu’nda SES İzmir Şubesi, İZÜNİDER ve TTB’nin düzenlediği “Kamu Yönetimi, Personel Rejimi, Yerel Yönetimler Yasa Tasarıları” hakkında bir panel yapıldı. Panele yaklaşık 50 kişi katıldı.

İlk olarak söz alan İZÜNİDER Başkanı Ö. Mavioğlu, özelleştirmeler sonucu ortaya çıkan tabloyu ve sermayeye nasıl kaynak aktarıldığını örneklerle özetledi. Diğer konuşmacılardan Yrd. Doç. Dr. Y. Yavuz devletin sosyal yönünün bu yasa tasarılarıyla tamamen tasfiye edildiğini belirtti. Son konuşmacı olan SES İzmir Şube Başkanı Dr. E. Demir ise bu yasalara herkesin karşı çıkması gerektiğini, saldırıların tüm topluma yönelik olduğunu belirtti. Konuşmalardan sonra ise TTB adına söz alan bir katılımcı bu yasa tasarılarına karşı alanlara çıkılması gerektiğini belirtti.

Panel öncesi Ekim Gençliği okurları olarak gündeme ilişkin Sağlık Kampüsü Öğrencileri imzalı bir bildiri dağıttık.

Ekim Gençliği/İzmir