21 Haziran'03
Sayı: 24 (114)


  Kızıl Bayrak'tan
  Kuşatmayı yarmak için öncü ve devrimci işçiler bir adım öne çıkmalıdır!
  Kamu TİS'leri sürüyor...
  Uğur Ziyal'ın ABD ziyareti ve ötesi...
  ÇEAŞ ve Kepez elektrik operasyonu
  Özelleştirme yağma ve talandır!
  KESK bölge mitingleri...
  Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu araştırmasını bitirdi...
  Irak'ta işgal karşıtı direniş büyüyor...
  "Yol haritası" şimdiden iflas etti!
  Savaş kundakçılarının yeni hedefi İran!
  İran: İç dinamikler ve emperyalist hesaplar
  İşçi hareketinin sorunları ve müdahale sorumluluğu
  Ünifil'de sendikalaşmaya karşı işten atmalar ve işçilerin iş bırakma eylemi
  İşçi ve emekçi eylemlerinden...
  Teslimiyetçi bir liberalin "genel af" hayali ve kuyrukçu argümanları
  Burjuvazi sömürü ve saldırıda tatil yapmıyor...
  Geleceğine sahip çık!
  Fransa'daki büyük kitle hareketliliği hız kesiyor...
  ABD, Ortadoğu ve Filistin...
  Etkinlik ve faaliyetten...
  Fantezi fabrikaları
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
2 Temmuz anma programı ve etkinlikleri

2 Temmuz Sivas katliamının üzerinden 10 yıl geçti. 10 yıl önce Sivas’ta gerici-faşist bir takım tetikçiler kullanılarak gerçekleştirilen katliamda 35 aydın-sanatçı yaşamını yitirdi. Sivas Madımak Oteli’nden yükselen alevler hala canımızı yakmaya devam ediyor. Aradan geçen 10 yıl içinde Sivas’ı aratmayan katliamlar yaşandı, insanlarımız yine diri diri yakıldı. Çok değil bundan 4 yıl önce Ulucanlar’da 10; 3 yıl önce 28 devrimci tutsak, bu kez kendini gizleme ihtiyacı bile duymayan katil devletin yaktığı ateş, sıktığı kurşunlarla can verdi.

Bu yıl 10. yılını geride bıraktığımız Sivas katliamı vesilesiyle kaybettiğimz canları bir kez daha anacak, katilleri lanetleyeceğiz. Tüm işçi ve emekçileri, bir çok kentte bu amaçla düzenlenecek eylem ve etkinliklere katılmaya çağırıyoruz. Ve buradan bir kez daha haykırıyoruz: Katlederek, yakarak, gözaltında kaybederek, işkencelerden geçirerek bizleri yok edemezsiniz, tüketemezsiniz! Sömürüye, zulme ve her türden eşitsizliğe karşı mücadelemizi engelleyemezsiniz!

Sivas katliamı 10. yıl Anma Programı

(...)

21 Haziran (Cumartesi): Konser. Anadolu Kültürü Halk Konseri
Sanatçılar : Tolga Sağ, Erdal Erzincan, Hasan Karayol, Gökhan Birbey, Agire Jiyan; Slayt: Mehmet Özer; Arguvan Vakfı Folklor Ekibi; PSAKD Kadıköy Semah Ekibi
Sunucu: Mehmet Özer
Yer : Bostancı Gösteri Merkezi. Saat:18.00

26 Haziran (Perşembe): Panel (Ali Balkız, Oral Çalışlar, Fikri Sağlar)
Yer: Kadıköy Belediyesi Evlendirme Dairesi. Saat:18.00

28-29 Haziran (Cumartesi-Pazar): Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri
Program: 25 sanatçı, paneller, semahlar, tiyatrolar
Yer: Sivas Yıldızeli-Banaz Köyü

1 Temmuz (Salı): 2 Temmuz konulu panel
Panelistler: Halil Nebiler, Adnan Özyalçıner
Yer: PSAKD Alibeyköy Şubesi. Saat:20.00

2 Temmuz (Çarşamba): Miting
Yer: Ankara

4 Temmuz (Cuma): Panel (2 Temmuz ve Alevi Örgütleri)
Panelistler: Mehmet Boy, Ali Kenanoğlu, Ergül Şanlı

5 Temmuz (Cumartesi): Basın açıklaması
Yer: Kadıköy İskele Meydanı. Saat:17.00

6 Temmuz (Pazar): Mezar ziyaretleri (Nesimi Çimen: Karacaahmet Sultan Derneği önü, saat:10.00; Asım Bezirci Zincirlikuyu Mezarlığı girişi, saat:12.00)

Meşaleli yürüyüş: Galatasaray Lisesi önü. Saat: 21.00



Tutuklu devrimci basın çalışanlarına
kart atma eylemi

Çeşitli komplolarla tutuklu bulunan devrimci basın çalışanlarına İzmir devrimci-sosyalist basın temsilcilikleri tarafından kart atma eylemi yapıldı. Alsancak Büyük Postane önünde biraraya gelen devrimci-sosyalist basın temsilcileri ve okurları yapılan basın açıklaması sonrası hazırladıkları kartları tutuklu devrimci basın çalışanlarına gönderdiler. Eylemde “Devrimci sosyalist basın susturulamaz!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!” vb. sloganlar atıldı.

SY Kızıl Bayrak/İzmir



Fantezi fabrikaları

Pazar günü, tam ABD’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) karşı sürdürdüğü kampanyayla ilgili bir yazı okurken, e-postadan, A. Altan’ın “Soğuk savaş biti, dünya ‘globalizm’ denilen bir bütünlüğe, hukukun ve ekonominin yerel ölçülerden kurtularak evrenselleştiği bir döneme doğru yol almaya başladı” saptamalarını içeren bir yazısı çıktı. Yazıyı gönderen dostum diyordu ki: “... Bu adam bilerek yapıyor bunları.” Ben Altan’ın niyeti üzerine bir yorum yapamam. Ama o anda oluşan ironiyi de ziyan etmek istemiyorum.

Hangi evrensellik?

“Hukukun ve ekonominin (...) evrenselleşmeye başladığı” savı “globalizm” ve “ulus devlet bitti” söylemlerinin bir bileşeni. Bu sav, Yugoslavya’nın parçalanması sırasında üretilen “uluslararası topluluk”, “insani nedenlerle askeri müdahale” kavramlarıyla güçlendirilerek yaygınlık kazanmıştı. Pazartesi günü Lahey’de göreve başlayan UCM bu ortamda, yerel mahkemelerin bakmakta aciz kaldığı, “savaş suçları”, “soykırım” vb. konularla ilgilenmek amacıyla gündeme geldi.

60’tan fazla ülke bu mahkemeyi kuran kararnameyi imzaladı. Ama ABD, önce imzasını geri çekti, sonra imzalamış ülkelere imzalarını çekmeleri için, henüz imzalamamış olanlara da imzalamamaları için baskı yapmaya, rüşvet teklif etmeye, cezalandırmakla tehdit etmeye başladı (The Observer 15/06); geçen yıl da “UCM tarafından tutuklanacak ABD personelinin kurtarılması için ‘gereken tüm yöntemlerin’ kullanılacağını” söyleyen ve dünyada hemen “Lahey işgal yasası” unvanı kazanan bir yasa çıkardı.

ABD, bir taraftan tüm devletleri “terörizme karşı evrensel bir savaşta” yanına çağırıyor, diğer taraftan, “evrensel bir mahkemeyi” engellemek için elinden geleni yapıyor. Bu çelişki, ABD’nin, “Bana kimse hesap soramaz” anlayışından kaynaklanıyor. Rumsfeld’in vurguladığı gibi, “Bugün küresel çıkarları olan tek ülke ABD’dir”. ABD bu çıkarları savunurken, örneğin Irak’ta bir katliam yapmak durumunda kalırsa (ki geçen hafta bunlardan biri gerçekleşti) personelinin “savaş suçlusu” olarak yargılanmasını istemiyor. Özetle evrenselleşen hukuk değil ABD’nin iradesi!

Hukuk mu dediniz?

Halbuki, evrensel bir hukuk kurmayı amaçlayan bir sürü anlaşma var. Örneğin Balistik Füzeler Anlaşması, Nükleer Test Yasağı, Kyoto Protokolü ve savaşların kurallarını düzenleyen Cenevre Anlaşması. Bush Hükümeti balistik füzeler anlaşmasından çıktı. Test yasağı anlaşmasını onaylamıyor. Cenevre Anlaşması’nı ise Irak savaşı sırasında, esirleri teşhir ederek, işkenceye göz yumarak, hatta ABD basınına bakılırsa kendisi yapmasa bile örgütleyerek, savaşta sivilleri sakınmayarak, gazetecileri hedef alarak birçok kez ihlal etti. ABD bugün küresel yönetişime ilişkin, evrenselliği olan tüm anlaşmalardan teker teker çıkarak, uluslararası hukuk düzenini yıkıyor, giderek hukukun değil şiddetin egemen olduğu bir ABD imparatorluğu inşa ediyor. Bu yüzden, İran’da meşru bir hükümete karşı protesto gösterilerini desteklerken, Irakta sokak gösterilerini yasaklıyor, işgale karşı çıktığına inandıklarını yargılamadan infaz edebiliyor.

İşte bu yüzden, Bush Hükümeti’nin akıl hocaları, evrenselleşme fantezisinin bir diğer bileşenini, uluslararası NGO’ları (sivil toplum örgütleri) da hedef almaya başladılar. Yeni-muhafazakarların önde gelen kurumlarından The American Enterprise Institute ve Federalist Society for Law and Public Policy, “ilerici” ve “liberal” gündemleri olan ve “küresel yönetişim” düşüncesini destekleyen NGO’ları izlemek için yeni bir WEB (www.NGO-Watch.org) sayfası kurdular, Bush yönetiminin 24 üst düzey yetkilisinin de desteğini aldılar (The Asia Time).

“Globalizm” denen “bütünlük”, “ekonominin ve hukukun yerel ölçülerinden kurtularak evrenselleştiği” iddiaları, 1990’larda çevre ülkeleri, merkezin, kriz yönetim modeline bağlayan birer fanteziydiler. Artık merkezin de parçalandığı, ABD’nin imparatorluk atağına kalktığı 2000’li yıllarda, bu iddialar ne yazık ki düpedüz yalan! Foucault, L’Archeologie du savoir (Bilginin Arkeolojisi) çalışmasında, bir önermeler grubunun yaygın söylem haline gelebilmesi için kendi içinde tutarlı olması gerekmediğini vurgular. Önemli olan onları yayacak bir sistemin varlığıdır. Sanırım Altan da böyle bir sistemin parçası ve “evrenselliğe” ilişkin fanteziler de, gerçekler tarafından yadsınsalar bile işte böyle yaygınlık kazanabiliyor...

Ergin Yıldızoğlu
(Cumhuriyet, 18 Haziran ‘03)