26 Nisan '03
Sayı: 16 (106)


  Kızıl Bayrak'tan
  İşçi sınıfının ve ezilen halkların birlik, mücadele ve dayanışma ihtiyacı!
  Yağmacılar işbaşında!
  Bu katliamın, yağmanın ve talanın hesabı sorulacak!
  Irak halkının "güvenliği"ni ABD'nin kiralık katilleri sağlayacak!
  Emperyalistler arasında savaş ganimeti üzerinden derinleşen çatışmalar!
  Filistin halkıyla dayanışmayı yükseltelim!
  Irak halkı emperyalist işgale boyun eğmeyecek!
  İMF-TÜSİAD programları iptal edilsin!
  TEKEL'in özelleştirilmesi süreci başladı
  KESK 1. Olağan Danışma Kurulu Toplantısı...
  Demokratik hak ve özgürlükler için 1 Mayıs'ta alanlara!
  Atina Zirvesi ve AB emperyalizminin ikiyüzlü Irak politikası
  1 Mayı mücadele geleneğimizde elden ele taşınan kızıl bir bayraktır!
  1 Mayıs çalışmalarından...
  İşçi ve emekçilerden 1 Mayıs çağrısı...
  Emperyalist savaşa ve işgale karşı SÖZ ÜNİVERSİTE'DE!
  Şimdi namlunun ucunda diğer Ortadoğu ve dünya halkları var!
  Hatice Yürekli: Sarsılmaz bir irade ve inanç
  Hatice Yürekli yoldaşa....
  II. BİR-KAR Gençlik Kampı başarıyla gerçekleşti..
  Fransa'da "İşçilerin birliği, halkların kardeşliği" etkinliği
  Basında emperyalist işgal!
  Güney ve devrimci yurtsever görevler
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
II. BİR-KAR Gençlik Kampı başarıyla gerçekleşti...

“Umutlarımıza ve geleceğimize sahip çıkmak için elele, mücadeleye!”

II. BİR-KAR Gençlik Kampı 14-19 Nisan tarihleri arasında, çeşitli Avrupa ülkelerinden ve kentlerden gençlerin katılımıyla Almanya’nın Bielefeld kentinde gerçekleştirildi. Toplam 5 gün süren kampa 70 genç katıldı.

Geçen yıl Ağustos ayında gerçekleştirilen I. BİR-KAR Gençlik Kampı sırasında bir sonraki yaz kampını beklemeden bir ara kamp yapma eğilimi belirmişti. I. Gençlik Kampı’na katılanların bu ortak talebini gözeterek BİR-KAR II. Gençlik Kampı’nı düzenleme kararı aldık.

Bu kampa hazırlanırken daha deneyimli ve istekliydik. Ayrıca kendimize olan güvenimiz daha da artmıştı. Çünkü herşeyden önce birinci kampın deneyimlerine sahiptik. İkincisi, geçen yılın sonlarında gerçekleştirilen BİR-KAR 2. Kongresi’nde BİR-KAR Gençlik Platformu oluşturulmuştu. Çoğunluğu Almanya’dan olmak üzere Fransa, İsviçre ve Belçika’dan genç arkadaşların da içinde yer aldığı ve iki ayda bir düzenli olarak toplanan bu platform kamp hazırlık sürecinde bizim için önemli bir kazanımdı. Nitekim bu platform hem kamp hazırlık sürecinde hem de kamp sırasında oldukça işlevli oldu.

“Umutlarımıza ve geleceğimize sahip çıkmak için elele, mücadeleye!” şiarıyla düzenlediğimiz etkinliğin başlıca hedefleri şunlardı:

1- Kapitalist sistem gençliği yazılı, görsel ve işitsel her türlü araçla ideolojik, politik ve kültürel bir kuşatma altına almış durumda. Tüm imkanlarını seferber ederek kendi değerlerine yabancı, yoz, bencil, üretmeyen ve sorgulamayan, aynı anlama gelmek üzere toplumsal bilinçten ve sorumluluktan yoksun bir gençlik yaratmaya çalışmaktadır. Bizler ise ulaşabildiğimiz en geniş çevreye ulaşarak gençleri biraraya getirmek, onlara bireysel kaygıların değil toplumsal kaygıların öne çıktığı, sıcak ve samimi bir ortam yaşatmayı hedeflemiştik. Onlara üretkenliğin ve paylaşımcılığın kolektif olarak nasıl yaratılacağını öğreterek, çeşitli konularda eğiterek sosyalist kültür ve değerlerle tanışacakları; diğer yandan gençlerin yaratıcılıklarını geliştirip yeteneklerini sergileyecekleri bir ortam hazırlayar gençliği kazanmak istiyorduk.

2- Kamp emperyalist saldırganlık koşullarında gerçekleştirilecekti. Emperyalist saldırganlık ve savaştan en çok gençlik etkilenmektedir. Dolayısıyla gençliği bugünkü savaşın emperyalist niteliği konusunda aydınlatmak ve kampımızı savaşa karşı mücadele çağrısı yapmanın vesilesi olarak değerlendirmek bir diğer hedefimizdi.

3- Bu kampın kazanımlarına dayanarak yurt dışındaki gençlik çalışmasını, özellikle yerel ayaklarını kurarak daha da geliştirmek ve yaymak ise en önemli hedefimizdi.

BİR-KAR Gençlik Platformu olarak bu hedefler doğrultusunda kamp için hazırlık çalışmalarına başladık. Mutlak başarı elde etmek istiyorduk. Bu çerçevede platform olarak biraraya geldik, kampa dönük ayrıntılı tartışmalar yürüttük. Ortak bir irade ile kampın programını hazırladık, işbölümü yaptık. Bu çerçevede ilk elden kampa çağrı broşürünü zamanında çıkartıp bölgelere ulaştırdık. Gerçekleştirilen işbölümü çerçevesinde işlerin istenilen biçimde yürütülüp yürütülmediğini karşılıklı olarak denetledik. Hiç değilse belli bölgelerde başarılı bir ön çalışma yürütüldüğünü söyleyebiliriz. BİR-KAR I. Gençlik Kampı’na katılanların yeni kamp konusundaki istek ve heyecanlarını da harekete geçirerek daha fazla gencitkinliğimize katmamız bunun bir ifadesi oldu.

Kamp günü hepimizde görülmeye değer bir heyecan vardı. Çeşitli yerlerden gruplar halinde gençlerin kamp yerine gelmesiyle bu heyecan daha da arttı. Etkinliğimiz gençlerin kendilerini tanıttıkları tanışma toplantısıyla başladı. Ardından kamp komitesi belirlendi. Kamp programı hakkında bilgilendirme yapılarak, çalışmaların kamp komitesi tarafından gün gün planlanacağı ve herkesin eğilim duyduğu çalışmaya katılabileceği/katılması gerektiği belirtildi.
Kamp programımız politik, eğitsel, kültürel ve sportif faaliyetlerden oluşuyordu. Kamp süresince Yılmaz Güney, Bertolt Brecht ve Che’nin yaşamı ve mücadelesi, onlara ait belgesel nitelikte resimlerle birlikte anlatıldı. Charlie Chaplin’nin “Diktatör” adlı filmi izlendi. Bunların yanı sıra “Yeni bir dünya neden mümkün ve gerekli?”, “Emperyalist savaş ve gençlik”, “Eğitimin özelleştirilmesi” başlıkları altında seminerler verildi. İlk iki konu ayrıca Almanca olarak da sunuldu. Bu seminerlerin tümü genç arkadaşlar tarafından hazırlandı ve sunuldu. Semineri sunan arkadaşlar deneyimsizliklerine rağmen başarılı oldular. En önemlisi somut sorumluluklar üstlendiler, araştırıp incelediler. Bu çaba onların gelişimine katkı sunduğu gibi diğer genç arkadaşları da cesaretlendirip böylesi görevler için motive etti.

Kampa katılan gençler her gün hava kararıncaya kadar çeşitli etkinlikler gerçekleştirdiler. Futbol, voleybol ve masa tenisi gibi sportif aktiviteler yürüttüler. Koro, tiyatro ve halk oyunları çalışmaları yaptılar. Topluca bir gezi düzenlediler, eğlenceli oyunlar gerçekleştirdiler. Kısacası kamp tüm gençlerin yeteneklerini sergiledikleri ve geliştirdikleri, eğlendikleri ve yeni arkadaşlar edindikleri bir ortam oldu.

Yoğun bir çalışmanın ardından kampın final gecesi yapıldı. Gecede her grup 5 gün boyunca hazırladığı çalışmaları sundu. Başta kampın gerçekleştirildiği kent olmak üzere yakın kentlerden gelen davetlilerin de katıldığı final gecesi coşku ve beğeniyle izlendi. Gecede folklor, koro, şiir dinletisi, tiyatro, skeç ve dia gösterimi yapıldı.

Gecenin sonunda herkesin gözlerinden birlikte üretmenin ve paylaşmanın mutluluğu okunuyordu. Final gecesinde 1 Mayıs’a dönük çalışmalara ve 1 Mayıs yürüyüşüne aktif katılım çağrısı yapıldı.

Kampımız Cumartesi günü kahvaltıdan sonra yaptığımız değerlendirme toplantısıyla sona erdi. Değerlendirmelerde gençler yeni kampı sabırsızlıkla beklediklerini dile getirdiler.

Bazı eksikliklere rağmen gerek hazırlık, gerek katılım, gerekse kamp süresince ortaya konan çabaların içerik ve düzeyi ile başarılı bir kamp gerçekleştirdik. Şimdi bu kampımızın deneyim ve kazanımlarına yaslanarak yeni kampı hazırlama, en önemlisi yurtdışında yerellerde kendisini üreterek gelişecek bir gençlik çalışması örgütleme görev ve sorumluluğuyla karşı karşıyayız.

Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!

BİR-KAR Gençlik Platformu



BİR-KAR II. Gençlik Kampı’ndan izlenimler

14–18 Nisan 2003 tarihleri arasında gerçekleşmesi planlanan, fakat gençlerden gelen talep üzerine bir gün uzatılan Almanya BİR-KAR II. Gençlik Kampı başarıyla sonuçlandı. Gençleri yakından ilgilendiren konuların seminer olarak sunulması kampın başarılı geçmesinin başlıca nedenlerindendi. “Savaş ve gençlik”, “Eğitimin özelleştirilmesi” ve “Yeni bir dünya neden gereklidir ve nasıl mümkündür?” konulu seminerler kısa sunumlar şeklinde hazırlanmasına rağmen, herbiri öngörülen üst sınır olarak belirlenen iki saate yaklaştı. Sunumlar soru-cevap biçiminde gerçekleşti.

“Yeni bir dünya neden gereklidir ve nasıl mümkündür?” konulu seminerde gençlere öncelikle nasıl bir toplumda yaşadıklarına dair sorular soruldu. Gençlerin verdikleri cevaplar, kendilerinin nasıl bir toplumda yaşadıklarını kaba hatlarıyla bildiklerini gösteriyordu. Gelen cevaplardan biri; bugünkü toplumda da Ortaçağ’daki gibi insanların çeşitli sınıflara mensup olduğu, fakat bunun nitelik olarak o zamankinden farklı olduğu idi. Bu cevabın dünyanın değiştiğinin somut bir kanıtı olduğu, değişimin niteliğinin ise inisiyatif gösteren güçlere bağlı olduğu belirtildikten sonra bu tür bir toplumsal yaşam hakkında ne düşündükleri soruldu. Sorunun cevabı bunun adaletsiz olduğu idi. Bu cevaplardan yola çıkılarak, yaşadığımız kapitalist toplumun nasıl işlediği konusunda gençlere kısa bilgiler veldi. Adaletsizliğin nedeninin üretim araçlarının özel mülkiyeti olduğu, yaratılan değerlerin bu üretim araçlarını ellerinde bulunduranların elinde birikmesi, bu değerleri yaratanlara yalnızca en acil ihtiyaçlarını giderebilecek kadar bir ücret ödenmesi, bunun çalışanların emeklerinin bir kısmına el konulması anlamına geldiği anlatıldı. Bu çerçevede burjuvazi ve proletarya gibi terimlerle birlikte kapiaizmin işleyiş biçimi açıklandı.

Bu tartışmaların üzerine yeni bir dünyanın nasıl mümkün olabileceği sorusu soruldu. Söz alan bir arkadaş üretim araçlarının toplumsal mülkiyete geçmesi, bu yolla elde edilen zenginliğin toplumun yararına kullanılması gerektiği üzerine bir konuşma yaptı. Böyle bir toplumsal düzende, bugün işsizliğin kaynaklarından biri olan teknolojik gelişmenin çalışanların işyerlerini kaybetmesi anlamına gelmeyeceğini, aksine çalışma sürelerinin düşürülmesi ile çalışanların kendilerini daha rahat geliştirebileceği bir yaşam standardına sahip olacağını belirtti. Seminere katılan gençlerden gelen bir soru üzerine kafa ve kol emeği arasındaki farkın nasıl giderileceği konusunda da bilgi veren arkadaş, böylelikle kısaca sosyalist üretim tarzını anlatmış oldu.

Bu seminerde ortaya çıkan gerçek şu idi: Gençler yaşadıkları kapitalist toplumu detaylı olmasa da tanıyorlar, fakat bunun alternatifi olacak sosyalizm hakkında fikir sahibi değiller veya sistemin kendilerine tanıttığı şekliyle tanıyorlar. Diğer bir sorun ise, gençlerin yaşadıkları toplumu yeterince sorgulamadıkları, sorunları bireyselleştirerek sistem içi arayışlara yöneldikleridir. Gençlerin yaşları ve çoğunun üretim sürecinden uzak olduğu gözönünde bulundurulduğunda bu elbette anlaşılır. Bu nedenle sorunun kendilerini çok yakından ilgilendirdiği gerçeği “Savaş ve gençlik” ve “Eğitimin özelleştirilmesi” konulu birbirini tamamlayıcı seminerlerle anlatılmaya çalışıldı. Bu toplumda bugün yaşadığımız sorunların kaynağının bir olduğu ve bu sorunların ancak sosyalizmle çözülebileccurren;i anlatıldı.

Günlük seminer süresinin iki saatle sınırlandırılmasına rağmen bazı gençlerin seminerlerin sıkıcı olduğundan yakınması seminerleri sunuş biçimimizi sürekli gözden geçirmemizi gerektiriyor. Gençlerin katılımını sağlamak ve anlatılanların anlaşılmasını kolaylaştırmak için diyalog yöntemi önemli olmakla birlikte kendi başına yeterli olmayabiliyor. Buna ek olarak görsel materyallerin kullanılması yararlı olacaktır.

M. Coşkun