26 Nisan '03
Sayı: 16 (106)


  Kızıl Bayrak'tan
  İşçi sınıfının ve ezilen halkların birlik, mücadele ve dayanışma ihtiyacı!
  Yağmacılar işbaşında!
  Bu katliamın, yağmanın ve talanın hesabı sorulacak!
  Irak halkının "güvenliği"ni ABD'nin kiralık katilleri sağlayacak!
  Emperyalistler arasında savaş ganimeti üzerinden derinleşen çatışmalar!
  Filistin halkıyla dayanışmayı yükseltelim!
  Irak halkı emperyalist işgale boyun eğmeyecek!
  İMF-TÜSİAD programları iptal edilsin!
  TEKEL'in özelleştirilmesi süreci başladı
  KESK 1. Olağan Danışma Kurulu Toplantısı...
  Demokratik hak ve özgürlükler için 1 Mayıs'ta alanlara!
  Atina Zirvesi ve AB emperyalizminin ikiyüzlü Irak politikası
  1 Mayı mücadele geleneğimizde elden ele taşınan kızıl bir bayraktır!
  1 Mayıs çalışmalarından...
  İşçi ve emekçilerden 1 Mayıs çağrısı...
  Emperyalist savaşa ve işgale karşı SÖZ ÜNİVERSİTE'DE!
  Şimdi namlunun ucunda diğer Ortadoğu ve dünya halkları var!
  Hatice Yürekli: Sarsılmaz bir irade ve inanç
  Hatice Yürekli yoldaşa....
  II. BİR-KAR Gençlik Kampı başarıyla gerçekleşti..
  Fransa'da "İşçilerin birliği, halkların kardeşliği" etkinliği
  Basında emperyalist işgal!
  Güney ve devrimci yurtsever görevler
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Irak halkının “güvenliği”ni
ABD’nin kiralık katilleri sağlayacak!

Irak’ı yakıp yıkan, yağmalayan ABD-İngiliz emperyalistleri, bugünlerde Irak’ın yeniden inşası adı altında bir “özelleştirme” furyası başlattılar. Elektrik, su ve kanalizasyon şebekeleri, hastaneler, okullar ve diğer kurumların tümü bu kapsama dahil. Onarım ve yeniden inşa ihaleleri Amerikan, daha doğrusu haydutbaşı Bush ve savaş çetesiyle içli dışlı olan şirketlere verilmeye başlandı. Daha önemlisi ise, polis, yargı ve cezaevi işlerinin de bu özelleştirme hamlesine dahil olmasıdır. Yani Irak’ta polis, yargı ve cezaevleri özel bir Amerikan şirketinden (DynCorp) sorulacak.

Dünyanın farklı bölgelerinde birçok ülkeyi işgal eden Amerikan emperyalizmi, yerli işbirlikçilerine tam güvenemediği yerde, polislik görevini kendi askerlerine yaptırıyor. Dünya jandarması bir gücün mensupları olan ABD’li askerlerin kibri ve küstahlığı, ahlaki yönden içinde bulundukları yozlaşma, istisnasız ayak bastıkları bütün ülkelerde halkların nefretini hızla kazanmalarını sağlıyor. İşledikleri suçların üstü örtülemediği zamanlar (bu tür durumlara çok sık rastlanmasa da) haklarında davalar açılıyor, açığa çıkan kirli işler bazen ABD yönetimini sıkıntıya sokuyor. Faşist askeri darbelerden işkenceye, toplu katliamlardan sabotajlara ve provokasyonlara kadar her türlü kirli/karanlık işi CİA eliyle yapan işgalci katil sürüleri, karşılaşabilecekleri tepkileri hesaba katmak, göstermelik de olsa kimiaman kendilerini dizginlemek zorunda kalıyorlar. Özelleştirme sayesinde bu “yükten” de kurtulacaklar.

ABD’nin özel güvenlik şirketleri birçok ülkede faaliyet gösteriyorlar. Ancak Irak’ta bu şirketlere çok daha geniş kapsamlı sorumluluklar verilecek. Polisliğin yanı sıra yargı ve cezaevi gibi alanların bu şirketlere ihale edilmesi bunu gösteriyor. Irak bir deneme tahtası olacak. Bu ülkede başarı elde edilebilirse, muhtemelen bu uygulama işgal edilen ve edilecek ülkelerin tümünde uygulamaya konacak. Arapça bile bilmeyen, bu halkı tanımayan, hakkında hiçbir bilgiye sahip olmayanlar Irak halkına “güvenlik” ve “adalet” dağıtacaklar.

Söz konusu güvenlik şirketlerinin sicilleri oldukça kanlı ve kirlidir. Ancak Irak’taki ihaleyi kazandığı açıklanan DynCorp şirketinin sicili ötekilerden çok daha kanlı ve vahşidir. İkinci paylaşım savaşından sonra kurulan şirket, çoğu emekli Amerikan askeri olan 25 bin kişi çalıştırıyor. Dünyanın en büyük güvenlik şirketi ünvanı taşıyan şirketin yıllık geliri milyar dolarları buluyor. DynCorp’u diğerlerinden ayıran özelliklerin başında Pentagon ile olan yakınlığı gelir. Haydutbaşı Bush’un, ABD donanmasının asker ve sivil yetkililerinin, ABD’nin silah denemeleri yaptığı alanların vb. güvenliğini bu şirket sağlıyor. Yani Amerikan militarizmiyle yakın ilişkiler içinde bulunan, hatta onun bir uzantısı haline gelen bir şirkettir söz konusu olan. ABD başkanlık seçimleri kampanyasında Bush’a yüzbinlerce dolar bağışta bulundu&currn;unu da eklemek gerek.

Pentagon’a bu kadar yakın, yirmiyi aşkın ülkede ihaleler alan bu şirketin basına yansıyan icraatları bile tüyler ürpertici. DynCorp’un adı en çok Latin Amerika ve Bosna’da yaptığı vahşi icraatlarla basına yansıdı. Birçok ülkede faşist cuntaların katliamlarına fiili olarak katılmış, Kolombiya örneğinde olduğu gibi sivil halkı katletmiş vb. Bu arada ekinlerini tahrip ettiği için Ekvadorlu köylüler tarafından şirket hakkında davalar da açılmış. Bosna’da BM çatısı altında çalışarak uyuşturucu ve kadın (aralarında 12 yaşında çocuklar da bulunuyordu) ticaretini bizzat bu şirket yürütmüş. En korkuncu ise, çocukları öldürüp organlarını satmasıdır. Bu kirli icraatların açığa çıkmasını sağlayan, bu pislikleri gören bazı şirket elemanlarının BM’ye haber vermeleridir. Tabii haberi veren elemanlar hemen işten atılmıştı

ABD emperyalizminin işgal ettiği bölgelerde DynCorp elemanı kiralık katiller tarafından işlenen suçlar elbette basına yansıyanlarla sınırlı değil. Yansıyanlar sadece buzdağının görünen kısmı. Zira Amerikan basın tekellerinin kirli/kanlı işlerin üstünü örtmek gibi bir misyon üstlendiği biliniyor. Bu ve benzeri şirketlerin suçları elden geldiği oranda gizlenmeye çalışılıyor.

Bu ve benzeri şirketler gerçekte Amerikan yönetiminin doğrudan bir uzantısı konumundadırlar. Ancak “özel” şirket olduğu gerekçesiyle kural tanımayan vahşi icraatlar Washington yönetimini doğrudan bağlamıyor. Bu görüntü işgalci emperyalist güçlerin kan damlayan ellerini dünyaya temizmiş gibi gösterilmesi işlevi de görüyor.

“Araplar demokratik bir düzen kuramıyor. Burada bir demokrasi olabilir, ama bunu biz kuracağız” vb. türden iğrenç propagandalar eşliğinde işgal edilen Irak’ta, halka vadedilen özgürlük ve demokrasi DynCorp’un profesyonel kiralık katilleri eliyle dağıtılacak. Faşist bir örgütlenme olan bu şirketin adını demokrasi, adalet vb. kavramlarla bir arada anmak bile, açıkça bu değerlerle alay etmektir. Şirketin kirli siciline rağmen, işlenen suçlar ABD’de soruşturmadan muaf tutuluyor. Latin Amerika ve Bosna’da yaşananlar gözönüne alındığında, emperyalist işgalcilerin Irak’ta ne türden bir demokratik yönetim kurmaya hazırlandıkları daha iyi anlaşılır.

Bu kapsamda bir uygulama ilk defa Irak’ta denenecek. Olumlu sonuç alınması durumunda bu sömürge yönetimlerine model teşkil edecek. Eğer Irak halkının direnişi ile bu vahşi plan bozulmazsa, ABD emperyalizminin “özgürleştireceği” ülkelerdeki güvenlik, Pentagon’a bağlı bu faşist örgütlenmelere devredilecek demektir. Sadece bu plan bile, Irak halkıyla dayanışmayı yükseltmenin öneminin anlatmaya yeter.