Irakta direniş emperyalistler ülkeden
sökülüp atılana kadar sürecek!
Baasçıları temizlemek için uğraştıklarını öne süren işgalciler, bu alanda ciddi başarılar elde ettiklerini, direnişi önemli ölçüde zayıflattıklarını söylüyorlar. Saddamla birlikte ele geçirilen belgelere dayanarak, direniş liderlerinin bir kısmı dahil olmak üzere, yüzlerce kişiyi yakalamaktan söz ediyorlar. Hatta, Saddam Hüseyinin yakalanmasının ardından, Bağdatta ABD güçlerine yönelik saldırıların azaldığını iddia ediyorlar.
Eğer Iraktaki direnişi Saddam liderliğindeki Baasçılar sürdürüyor olsaydı, Bush-Blair haydutları gerçekten çok şanslı sayılırlardı. Zira Baasçıların tutumu Bağdatın düşüşünden belli olmuştu. Direnişi sürdürenler arasında bir kısım Baasçı olduğu muhakkak. Ancak bunlar, direniş üzerinde belirleyici olmaktan uzaklar. Onlarca defa basına konuşan direnişçilerin neredeyse tümü, Saddama da, işgale de karşı olduklarının altını çiziyorlar. Saddamın yakalanmasından sonra gazetecilerle görüşen direnişçiler, Saddam lekesinden kurtulduklarına sevindiklerini açıkladılar.
Aslında işgalci güçlerin Baasçılardan kurtulmak istedikleri iddiası da tümüyle yalan. Önde gelen yönetici kasttan 60 kişi için arama emri çıkaran emperyalistler, alt kademedeki Baasçılarla tam bir uyum içinde çalışıyorlar. Hatta 60 kişilik liste içinde yer alıp Amerikalılarla işbirliği yapmayı kabul edenler de işgalciler hizmetinde görevlerine devam ediyorlar. Bu uygulama tıpkı 2. emperyalist paylaşım savaşı sonrasında Nazilerin Batı Almanyadaki durumuna benziyor.
Saddam döneminde halka baskı ve zulüm uygulayan Baasçılar, şimdi aynı işi emperyalistlerin hizmetinde sürdürüyorlar. Ümmü Kasr Limanı bunun en bariz örneğidir. Limanın yöneticileri dahil olmak üzere, hiçbir üst düzey Baasçı yönetici görevinden alınmadı. Petrol şirketleri diğer bariz örnektir. Bu işletmelerin işçileri birçok Baasçıyı kovmuşlardı. Ama işgalci idare hepsini görevlerinin başına iade etti. Bu da doğal. Zira bu düşkün takımı, Saddam döneminde Irak işçi sınıfına baskı uygulayan, yüzlerce işçinin katledilmesini planlayanlardır. İşgalcilerin de bu kirli deneyime sahip hainlere ihtiyacı vardır.
Yine de Bush-Blair katilleri o kadar şanslı değiller. Irak halkı sadece Baasçılara değil işgalcilere de karşı. Bir işçi şunları söylüyor: Irak halkı iki düşmana karşı mücadele edecek: Biri işgalciler, diğeri eski Baasçılar. İşgale duyulan tepkiler Saddamın aşağılanmasının yarattığı rahatsızlıkla birleşince, Saddam yanlısı eylemler gündeme gelse de, direnenler arasında Saddamı destekleyen bir kesim olsa da, işçinin tespiti, gerçeğin yalın bir ifadesidir.
Saddamın yakalanmasıyla direnişin zayıflayacağı beklentisi ise, devam eden eylemlerle boşa düşürülmüş durumda. İşgal ordularını hedef alan saldırılar, petrol boru hatlarına yönelik sabotajlar, emperyalist işgali protesto eden kitle gösterileri hız kesmeden devam ediyor. Direnişe katılmayanlara karşı uygulanan zorbalık, direnişe yeni güçlerin akmasını sağlıyor. İşsizlik yüzde 70ler seviyesinde iken, çalışanların ortalama aylık ücretleri 40-50 dolar gibi gülünç rakamlar civarında. Her işgalci asker için Amerikan yemek şirketlerine günlük ödenen paranın sadece iki katı. Yani Iraklı bir işçi ailesi bir Amerikan askerinin iki günlük yemek parasıyla bir ay geçinmek zorunda. Ayrıca su, elektrik, benzin, telefon gibi temel hizmetler son derece yetersiz. Artık gazetecilerle konuşan Iraklılar, direnişten başka bir yol olmadığını vurguluyorlar. İşgal karşıtı mücaele zayıflamak değil, güçlenmek eğiliminde.
Vahşi sömürü altında çalışan Irak işçi sınıfı da tepkisini ortaya koymaya başlamıştır. Basın tekellerinin özellikle yansıtmadığı yerel ama militan grevlerle şimdiden bazı çıkışlar yapan işçi sınıfı, işgal karşıtı mücadelede yerini aldığında, direniş daha da güçlenecektir.
Medya tekelleri ne kadar çaba harcarlarsa harcasınlar, bir halkın anti-emperyalist direnişinin gözlerden saklanması mümkün değildir. Emperyalist işgalciler ile yalakalarının direniş bitecek beklentisi kursaklarında kalacaktır. Irak halkının direnişi karşısında, eninde sonunda bu ülkeyi terkederek defolup gideceklerdir.
Irakta emperyalist vahşet
tüm hızıyla devam ediyor!
Saddam Hüseyinin yakalanmasından sonra, işgalciler ve onların yalakaları tarafından yapılan açıklama, değerlendirme ve yorumlar ile yapay bir iyimserlik havası yaratılmaya çalışıldı. Yalana dayalı bu iddialara göre; direnişi yöneten kanlı diktatör yakalandı, işgal hedefine ulaştı, o halde Irakın yeniden yapılandırılması önünde bir engel kalmamıştı. Bu durumda Amerikan ordusunun Iraklılara karşı uyguladığı kimi sert tutumlara da gerek kalmayacak, böylece kurtarıcı Amerikalılar ile kurtarılan Iraklılar sonunda kucaklaşacaklardı. Geriye sadece demokrasi ve özgürlüğü sevmeyenlerin yapacağı münferit terör eylemleri sorunu kalacaktı. Zamanla bunun da üstesinden gelinecekti, vb...
Kabaca çizilen bu tablonun Irak gerçekliğiyle bir ilgisi olmadığı her gün kanıtlanıyor. İşgalci orduların sergiledikleri vahşet yumuşamak bir yana, daha da azgınlaşıyor. Güya Saddamla birlikte ele geçirilen belgelere dayanarak yüzlerce kişi tutuklanmış. Oysa yansıyan görüntüler, Saddamın yanında belge vb. taşımasının pek mümkün olmadığını gösteriyor. Kaldı ki yakalanmadan önce sürekli yer değiştirdiği de söyleniyor. Yani can derdine düşmüş devrik diktatörün, açık ki belgelerle uğraşacak hali yok. Buna rağmen yüzlerce kişinin tutuklandığı da bir gerçek.
Görüldüğü kadarıyla işgal orduları Saddamın yakalanmasını fırsat bilerek, özellikle direnişin güçlü olduğu bölgelerde gözü dönmüşçesine saldırılara giriştiler. Nitekim ABD Genelkurmay Başkanı Richard Myers, Saddam Hüseyinin yakalanmasının, direnişçilerin bazı liderlerinin de aralarında bulunduğu birkaç yüzden fazla Iraklının yakalanmasını sağladığını iddia etti. Böylece hem vahşi saldırılar meşrulaştırılmak isteniyor, hem de direnişi Saddamın yönettiği masalı güya bu sayede kanıtlanmış oluyor.
Amerikan askerlerinin saldırılarını yoğunlaştırdığı Tikrit, Samarra, Bakuba gibi kentlerde evleri basılan, katledilen, tutuklananların büyük çoğunluğunun kendi halinde kent sakini insanlar olduğu görülüyor. Öldürülenler arasında taksi şoförlüğü, sebze satıcılığı, çiftçilik gibi işlerle uğraşarak hayatta kalma mücadelesi veren insanlar çoğunlukta. Operasyonlar sırasında balyoz, levye, patlayıcılar, zırhlı araçlar, helikopterler kullanan Amerikan askerleri, siyonistlerin yöntemlerini kullanıyorlar; evlerin, atölyelerin, işyerlerinin kapılarını havaya uçurarak tahrip ediyor. Kadın, çocuk, yaşlı genç ayrımı yapmadan, halka eziyet ediyorlar. Direnişçilerin saldırılarının intikamını halktan alıyorlar. Birçok Iraklı çocuklarının gözleri önünde kurşunlanıyor. Direnişçi oldukları iddia ediln insanlar her gün katlediliyor. Geçen ay çok yoğun gerilla saldırılarına maruz kalan işgalciler, 54 direnişçi öldürdüklerini açıklamışlardı. Oysa sonradan dokuz sivilin cesedi ortaya çıktı.
Irakı ölüm tarlasına çeviren emperyalist ordular, histerik bir biçimde ortalığı kana buluyor, öldürdükleri herkesin direnişçi olduğunu iddia ediyorlar. Böylece, insan yaşamına ne kadar değer verdiklerini tüm dünya görmüş oluyor!
Emperyalist işgalciler zorbalığa mahkumdurlar. Zira hiçbir onurlu halk işgalciye buyurun, hoş geldiniz demez. Tüm onurlu halklar, kendilerinden daha modern silahlarla donanmış işgalci emperyalist ordulara karşı canını dişine takarak direnmiş, ağır bedeller pahasına da olsa onları dize getirmiştir. Irak halkı da aynı onurlu yolu izliyor.
|