Üç yıl önce 19 Aralıkta Türkiye zindanlarında büyük bir katliam ve direniş yaşandı. 28 tutsağın katledildiği hayata dönüş operasyonu F tipi hücreleri hayata geçirmek için yapılmıştı. Devrimci tutsakların bu saldırıya yanıtı ölümüne direniş oldu, 107 yiğit devrimci ölümsüzlüğe uğurlandı.
Sermaye sınıfı tutsakları sadece bedenen değil, kafa ve yürek olarak da hücrelere koymak istiyordu. Eğer bunu başarırsa, devrim cephesi karşısında önemli bir avantaj yakalayacak, işçi ve emekçilere daha pervasız saldırabilecekti. 19 Aralık saldırısı bu büyük hesabın bir yansımasıydı.
Bu hesabın bir diğer yansıması ise tahliyelerdi. Ölüm orucu direnişçilerinin tahliye edilmeleri kolay bir hamle değildi kuşkusuz. Faşist sermaye devleti bu riski, zindanlarda ölüm orucu direnişini bitirmek için göze almıştı. Devlet tahliyelerle amacına ulaşamadıysa bile azımsanmayacak bir başarı sağladı. Direniş ve direnişe destek zayıfladı.
Gelinen aşamada faşist sermaye devleti içerde ve dışarıda saldırılarını yoğunlaştırdı ve daha da yoğunlaştıracak. İşçi sınıfına en kapsamlı saldırısını kölelik yasasını çıkarak yaptı. Kamu emekçilerine yönelik kamu personel yasasını çıkarmak üzere. Paralı eğitim peyderpey uygulamaya sokuluyor. Özelleştirilen bir diğer hizmet alanı ise sağlık. Kısacası işçi ve emekçiler için ücretli kölelik, köleliği aratacak hale geliyor.
Zindanlarda ise saldırılar artıyor. Daha önce bir hafta içinde verilen mektup, kitap ve yayınlar artık bir ayda veriliyor. Tek tip elbise uygulamasına geçmek için hazırlıklar tamamlanıyor. Daha önemlisi, mezar tipi olarak tanımlanan D tipi zindanlara sevkler başlatıldı.
İçerde ve dışarda saldırıların bu denli yoğunlaşmasına rağmen, dışarıda bir direniş hattı örülebilmiş değil. Direnişler yerelliği ve sarı sendika cenderesini aşamıyor. KESK de dahil sendikaların günah savmak için yaptığı eylemler, katılım açısından günah savmayı bile başaramıyor.
Böyle bir tablo karşısında faşist sermaye devleti saldırılarını artırıyor. Tahliye edilen tutsakların bir kısmı hakkında tutuklama kararlarının çıkarılması, bunun bir yansıması. Dün, tahliye edilenlerin tutuklanması içerde ve dışarda zayıflayan direnişin yeniden güçlenmesine yolaçabilirdi. Bu yüzden Adli Tıp muayeneye giden tahliye edilmiş tutsaklara, bir daha iyileşemez raporu vermişti. Değişen politikayla birlikte şimdi Adli Tıp iyileşti raporları veriyor! İyileşti raporu verilenler hakkında tutuklama kararı çıkarılıyor.
Zindanlardaki diğer saldırılarla birlikte düşünüldüğünde, bu, kapsamlı bir saldırının parçasıdır. D tipi mezarlıklar, tek tip elbise, vb. saldırılarla bedenlere örülen hücre sadece içerde değil, içerde ve dışarda kafa ve yüreklerde örülmeye çalışılıyor. Faşist sermaye devleti başından beri bu amaçla hareket ediyor.
Her zaman vurguladığımız gibi, bu saldırı esasta işçi ve emekçileredir. Hücre saldırısı sadece içeriye değil, içeriyle birlikte dışarıyadır. Demek oluyor ki, saldırıyı püskürtmeye işçi sınıfı ve emekçi yığınlar dahil olmak zorundadır. Yapılması gereken, İçerde dışarda hücreleri parçala! sloganının ete kemiğe büründürülmesidir.
19 Aralık katliamının 3. yıldönümünde Sarıgazide bir dizi eylem ve etkinlik yapıldı. 20 Aralık günü Sarıgazide katliamla ilgili bir eylem programı hazırlanmıştı. TUYAB tarafından 21 Aralıkta gerçekleştirilecek merkezi eylemi nedeniyle 20 Aralık için planlanan Sarıgazi mezar anması iptal edildi.
21 Aralık günü TUYABın basın açıklamasına katılmak için Sarıgaziden araba kaldırıldı. BDSP, İşçi Köylü, Odak ve ESP çevrelerinin örgütlediği çalışma sonucu 25 kişi TUYABın basın açıklamasına katıldı. Bölgemizdeki Mehmetçik Lisesi öğrencilerinin 22 Aralık günü düzenlediği 19 Aralık katliamıyla ilgili eyleme bu bileşenler destek verdi. Jandarma tarafından abluka altına alınan okulda, estirilen teröre rağmen, eylem gerçekleştirildi. Eylem 19 Aralık katliamını unutmadık!/MLÖB imzalı pankartın Cemevine asılmasından sonra alkışlar ve sloganlarla Demokrasi Caddesine yürünmesiyle son buldu.