15 Kasım'03
Sayı: 2003 (08)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD'yi hizmete hazır halde bekliyorlar!
  Görevimiz direnişi büyütmek!
  Amerikan ordusu siyonistlerle aynı yöntemleri kullanmaya başladı
  Dünyanın dört bir yanında tecrit duvarına karşı eylemler
  Saldırıları püskürtecek bir genel grevi tabandan örgütleyelim!
  ESK dağıtılsın!
  AB Türkiye'den yolsuzluklarla mücadele etmesini istiyor!..
  TEKEL özelleştirmesinde düşük fiyat operasyonu
  Buca Cezaevi'nde çocuklara işkence!..
  Sermaye iktidarı için Kıbrıs'ta yolun sonu görünüyor!
  Birleşik Metal-İş İstanbul 2 No'lu Şube Genel Kurulu gerçekleştirildi...
  Birleşik Metal Kurulu'nda işçilerle konuştuk...
  Dünya, Türkiye ve sol hareket/5
  Tasfiyecilikten teslimiyete, teslimiyetten ihanet batağına doğru!
  Tasfiyeciliğin dibe vuruşu!
  Kapitalizm Sav-AŞ demektir!
  İnsanca yaşamaya yetecek, vergiden muaf asgari ücret!
  DİE anketini nasıl yorumlamalı!
  Ekim Gençliği'nden...
  Anlamsızlığın pazarlanması
  Birlik iddiası da, önderlik iddiası da ancak samimi bir çabayla gerçekleşebilir!
  Direniş henüz ilk aşamasında
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Tasfiyeciliğin dibe vuruşu!

Serhat Ararat

İmralı Partisi KADEK, ancak 1 yıl 6 ay 22 gün yaşadı. Tabii buna gerçek anlamda yaşam denilirse... 4 Nisan 2002 tarihinde PKK cenazesi üzerinde kurulan KADEK, 26 Ekim 2003 tarihinde feshedildi.

Neden? Ne yapılmak isteniyor, nereye varılmak isteniyor?

Esas olarak bu sorular üzerinde durmak, yanıtlarını araştırmak ve gelinen noktada çözümün ne ve nerede olduğunu bir kez daha vurgulamak gerekecek...

İmralı Partisi KADEK’in fesih kararı şaşırtıcı değil, mantıki sonucuna gidişi anlatıyor...

Aslında İmralı teslimiyeti, ihaneti ve tasfiyeciliği tarihimize, değerlerimize ve geleceğimize dayatılan çok kapsamlı stratejik bir saldırıdır. Bu karşı-devrim ve Kürdistan karşıtı strateji yıllardır adım adım uygulanıyor. Belli bir noktaya gelmekle birlikte Kürdistan sorununun karmaşık ve çelişik boyutları nedeniyle istenilen hedefe ulaşmış değildir.

Temel hedef, Kürt halkının kazandığı bilinç, bellek, ruh, değerler ve temel kazanımlarını ortadan kaldırmak, Kürt halkını “Devletin vatanı ve milletiyle bölünmez bütünlüğü” ilkesinin değişmez bir payandası haline getirmektir! Bu, aynı zamanda Kürdistan halkının özgür geleceğini, bu doğrultudaki istemlerini ipotek altına almak anlamına da geliyor... “Fırsat verilirse hizmet etmeye hazırım” sözünün anlamı da bu stratejik hedefe oturuyor, onun Kürt ayağını oluşturuyordu. Ayrıntıya girmiyoruz, bu konuda sayısız kez yazıldı, çizildi. İmralı çizgisinin ne anlama geldiği konusunda aydınlatılmayan bir noktanın kaldığını sanmıyoruz... Ancak, gerçeklik böyle olmasına rağmen aydınlatma hareketinin politik bir çizgi ve harekete dönüştüğünü söylemek de mümkün değildir

Bu doğrultudaki çabalar devam ediyor, ama ne yazık, bu çabalar günlük politikaya müdahale edecek düzeye ve güce ulaşmış değildir. Politik bir seçenek yaratma ve gelişmelere günlük olarak müdahale etme mücadelesinin bir parçası olarak aydınlatma, halkımıza gerçekleri gösterme ve devrimci yurtsever değerlerine ve geleceğine sahip çıkma çağrılarını daha da derinleştirme çabalarını sürdürmemiz gerekmektedir.

Tüm değerlerin tasfiyesi, ulusal bilincin katli, belleğin silinmesi, devrimci yurtsever ruhun öldürülmesi, özgür geleceğe ipoteğin konulması sözü verilmişti. Bu hedef doğrultusunda sayısız teorik ve pratik adım atıldı. PKK 7. Kongresi ve bu platformda kabul edilen program, 8. Kongre ve PKK’nin feshi ve yerine KADEK’in kurulması, tasfiyeciliğin resmi durakları niteliğindedirler. Bu duraklar cenaze töreni ve tasfiyeciliğin daha da dibe vuruluşunu simgelemektedir.

Öcalan ve onun tapınmacıları, Türk devletine ve dünya sisteminin tek lideri ABD emperyalizmine, “Biz denileni yapıyoruz, üstümüze düşeni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz, bunu pratiğimizle kanıtladık. Siz de üzerinize düşeni yapın. İstediğimiz çok şey yok. Yasallaşmak, düzen ve sistem içinde kendimize mütevazi bir yer edinmek istiyoruz. Yani bir biçimiyle af edilmek istiyoruz!”

Yani ne kadar değiştiklerini, demokratikleştiklerini, temel davalarından nasıl vazgeçtiklerini, nasıl sistemin güçlendirici bir parçası olmak istediklerini döne döne anlatmak istiyorlar, kendilerini kanıtlamak için renkten renge girmeye çalışıyorlar. Ancak bütün bu yalvarmalarına, tasfiyeci çabalarına, bir halkın değerlerini katletmelerine ve mücadele enerjilerini boşa akıtmalarına rağmen TC ve ABD kendilerini af etmiyor, dizleri üzerinde yalvarmalarına aldırış etmiyor...

Bundan daha utanç verici bir durum olmaz!

Kürt halkı bunu hiçbir zaman hak etmedi, bu kadar mücadele ve bedel bunun için verilmedi!

KADEK, bir cenaze üzerine ve bir cenaze töreniyle kuruldu. Bu, özgür bir iradenin değil, teslim alınmış ve Genelkurmay tarafından yönetilen bir iradenin ürünüydü. Temel işlevi tasfiyeciliği mantıki sonucuna ulaştırmaktı.

Ama KADEK, başarılı olmadı, kendilerinin deyimiyle “dar” geldi, ya da iktidar güçlerinin istemlerine tam yanıt vermedi. Bir de ABD emperyalizminin Irak işgali ve bunun Ortadoğu dengelerine getirdiği çok farklı boyutlar vardı. Buna da ayak uydurmak, daha doğru bir deyişle ABD’nin Kuzey Kürdistan ayağı olmak istiyorlardı. Bununla canlı cenaze haline gelmiş konumlarını sürdürebileceklerini düşünüyorlardı. Açıkladıkları fesih bildirisinde de bunu net olarak ifade ediyorlar. Kısaca şöyle:

“Oybirliği ile alınan kararda, KADEK’in feshedilmesi somut olarak şu gerekçelere dayandırıldı:

“1. Demokratik ekolojik sisteme denk düşecek yeni bir örgütsel yapılanmanın yolunu açmak;

2. Kapsayıcı, demokratik, özgür katılıma imkan veren ve Leninist Parti etkilerini aşan yeni bir yapılanmaya yol açmak;

3. Bu temelde Kürt halkını temsil edebilecek, uluslararası kriterlere uygun, meşru, demokratik ve yasal siyaset yapabilen bir muhataplık durumunun gelişmesinin yolunu açmak;

4. Egemen ulus-devletlerle Kürt sorununun barışçıl demokratik çözümünü gerçekleştirmek için KADEK örgütsel varlığına son verir.” (Özgür Politika, 12 Kasım 2003)

Çok açık, bütün mesele düzenle ve uluslararası sistemle bütünleşmektir, daha doğrusu kendisini onlara kanıtlamak ve kabul edilebilir bir noktaya getirmektir!

KADEK’in feshinden sonra atılacak adım da bellidir: KNK ile birleşmek ve yeni bir ad ve yapı ile sistem açısından meşruiyet kazanmaktır. Kürt sorunu ve etki altına alınan Kürt hareketini tümden tasfiye etmek, her şeye rağmen geriye kalan kalıntılarını ise “sivil” ve “çevreci” bir çizgide tutmak ve çürütmektir.

Bu yeni dibe vuruş durağında TC ve ABD, yeni “oluşumu” yasallaştırma konusunda adım atabilirse, bu, pişmanlık yasasının dar bir yönetici kesim dışında daha da genişletilmesi ve bir ara basında yer alan “İskandinavya formülü”nün işletilmesi anlamına gelebilir. Bu durumda bir fesih hikayesinin arka planı da çok daha net aydınlanmış olur.

Evet, tasfiyecilikte yeni bir dibe vuruş ile, Kürt halkının değerleri ve geleceği üzerinde oynanan oyunun başka bir perdesiyle karşı karşıyayız. Bu oyunun figüranlarının yüzü TC ve emperyalizme dönüktür, bütün hesapları kendilerini onlara kanıtlamak ve kabul ettirmektir. Bu kabul ediliş karşısında tasfiyeci ve karşı-devrimci rollerine devam edecekleri de çok açıktır.

Onlar, rollerini oynuyorlar. Bütün dertleri yasallaşmak ve düzene kabul edilmek! Bu çok açık. Bunlar biliniyor ve bilinenleri söylemek bir şeydir; ama tek başına bir şey değildir. Bu gerçekleri açıklama işi devrimci bir seçenek oluşturma ve gündeme dayatma çabalarının bir parçası olarak yapıldığında anlamlıdır, değerlidir. Bütün mesele de bunda düğümleniyor.

Devrimci yurtseverler, sosyalist yurtseverlerin bütün çabası da bu nokta üzerinde yoğunlaşıyor!..