Avrupa Birliği Türkiyeden yolsuzluklarla mücadele etmesini istiyor!..
Bu pisliği devrim temizler!
Düzen siyasetinde Avrupa Birliği ile ilgili tartışmaların yeniden yoğunluk kazandığı gözleniyor. Bu tartışmaların öne çıkmasının iki nedeni var. Birincisi ABnin Türkiye ile ilgili İlerleme Raporunu geçtiğimiz günlerde açıklamış olması. İkincisi ise Iraka asker gönderme konusunda içine düştükleri durumu bir parça da olsa gizleme isteği.
Bilindiği gibi Avrupa Birliğine tam üyelik Türkiyenin dış politikasının en önemli hedeflerinden biri. Tam üyelik isteğinin gerisinde çok değişik siyasal, ekonomik, askeri nedenler var. Türkiye bu konuda büyük ölçüde de ABDnin arkadan itelemesiyle hareket ediyor. Bir anlamda Türkiyenin AB politikası, Amerikanın emperyalistler arası rekabetle ilgili hesaplarından güç alıyor ve asıl olarak ona hizmet ediyor.
Avrupa Birliğinin asıl sahibi durumundaki Almanya ve Fransa emperyalist rekabette ABDnin başlıca rakipleri. Almanya ve Fransa, ABDnin dümen suyundaki Türkiyeyi tam üyeliğe kabul etmemek için ince eleyip sık dokuyorlar. Fakat bir yandan da çıkarları gereği aradaki köprüleri tümüyle atmaktan kaçınıyorlar. Bunun yerine tam üyelik isteyen Türkiyeye bir takım koşullar, kriterler dayatıyorlar. Geçen yıl 12 Aralıkta toplanan Kopenhag Zirvesinde de Türkiyenin önüne sözünü ettiğimiz türden bir yığın kriter konuldu ve Eğer Avrupa Birliğine girmek istiyorsan bu kriterleri yerine getirmelisin denildi.
AB yetkili organları bu kriterlerin ne kadarının yerine getirilip getirilmediğini tespit için belli aralıklarla raporlar hazırlıyorlar. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan İlerleme Raporu bunların sonuncusu oldu. Söz konusu raporda Kıbrıs başta olmak üzere bir takım siyasi koşulların yanı sıra yolsuzluk ve yolsuzlukla mücadele konularının öne çıktığı görülüyor.
AB Türkiyeyi tam üyeliğe istemiyor
İlerleme Raporunda Türkiyenin yolsuzlukla mücadelede istenildiği kadar başarılı olamadığı belirtiliyor ve bu konuda daha başarılı olunması için uygulanması gerekli politikaların neler olduğu sıralanıyor. Ve tam üyelik için yolsuzluklarla mücadelede başarı kazanmanın şart olduğu dile getiriliyor.
Kestirmeden söylemek gerekirse, Türkiyenin önüne yolsuzlukla mücadelede başarının temel bir kriter olarak çıkartılması, Avrupa Birliğinin Türkiyeyi tam üyeliğe almayı kesinlikle düşünmediğinin bir itirafıdır. Çünkü yolsuzluk, Türkiyede şu ya da bu yasanın veya falanca hükümetin çözemediği bir mesele olmaktan çok öte bir sorundur. Yerine getirilmesi istenen kriterler, bazı demokratik hak ve özgürlüklerin kağıt üzerinde tanınması gibi şeyler olunca, sermaye devletini yönetenlerin işini nispeten daha kolaydır. Hükümet bir yasa tasarısı hazırlar, meclis toplanır, parmaklar hep birlikte yukarı kalktığında Avrupa Birliğinin istediği de yerine gelmiş olur, uyum yasaları birkaç gecede çıkartılır. Nitekim öyle de olmuştur. Fakat yolsuzluk kağıt üzerine kurallarla, milletvekillerinin havaya kaldırdığı parmaklarla, denetim mekanizmalarıyla ortadan kaldırılacak bir şey değildir.
Yolsuzluk, her ne yolla olursa olsun para kazanmayı, sömürmeyi, vurgun ve talanı meşru gören kapitalist sistemin temel özelliklerindendir. Burjuva sınıfının en çok rağbet ettiği sermaye birikim yöntemlerinden biridir.
Avrupalı emperyalistlerin niyeti, hep söylendiği gibi, siyasal, ekonomik ve hukuksal yapısını belli bir düzeye çekmek ve ondan sonra Türkiyeyi tam üyeliğe kabul etmek olsaydı durum bambaşka olurdu. Hiç değilse, kapitalist sistemin dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir zaman gerçek anlamda çözemediği, çözemeyeceği, zira çözmek de istemediği bir şeyi halledilmesi gereken bir mesele olarak Türkiyenin önüne koymazlardı.
Tam üyelik böyle bir şarta bağlandığına göre, Türkiyenin tam üyelik hayali hiçbir zaman gerçek olmayacak demektir. Çünkü istenirse yüz çeşit yasal düzenleme yapılsın, kapitalist sistemde yolsuzlukları ortadan kaldırmak mümkün değildir.
Yolsuzlukların kökünün kazınmasının tek yolu, çürüyüp kokuşmuş kapitalist sistemin tümden yıkılıp atılmasından, sosyalistin bir düzen kurulmasından geçer. Sosyalist bir Türkiyenin ise AB kapılarında üyelik dilenmesi düşünülemez. Dolayısıyla, AB emperyalistlerinin yolsuzlukların kökünü kazıyın sözüyle kastettikleri, beyhude işlerle oyalanın, kapıda beklemeye devam edinden başka bir şey değildir.
Aynadaki AB
Üstelik yolsuzluk gibi bir konuda ona buna ahkam kesmek AB emperyalistlerinin harcı değildir. Yolsuzluklar bütün kapitalist ülkelerde şu ya da bu ölçüde yaşanmaktadır. Ama Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş kapitalist ülkelerde yaşanan yolsuzluklar, Türkiyedeki örneklerle kıyaslandığında görenlere parmak ısırtacak düzeydedir. Keza dünya ölçeğinde yolsuzluk denilince örnek gösterilen ülkelerin başında bugün Türkiyeye kriterler dayatan ABnin üyelerinden İtalya anılmaktadır. Bilindiği gibi İtalyada bundan 8-10 yıl kadar önce yolsuzluklar ayyuka çıkmış, işin ucunun devlet yönetimindeki hemen herkesi kapsadığı ortaya çıkmış, konuyla ilgili yüzlerce dava açılmıştır.
İtalya örneklerden sadece biridir. Bütün Avrupa Birliği ülkelerinde yolsuzluklar yaşanmaktadır. Türkiye gibi ülkelerden tek farkı, Avrupada bu işlerin bir hukukunun oluşmuş ve sistem içinde bir takım kurallara bağlanmış olmasıdır. Başka bir ifadeyle, AB ülkelerinde yolsuzluklar Türkiye ve benzeri ülkelerdeki gibi kaba yöntemlerle, göstere göstere yapılmamakta, eline yüzüne bulaştıranlar sisteme zarar verdikleri için en ağır şekilde cezalandırılmaktadır. Yoluyla yöntemiyle bu işi becerenlere ise tahmin edileceği gibi en başarılı işadamı, en başarılı politikacı gözüyle bakılmaktadır.
Bu pisliği devrim temizler!
Yolsuzluklar, çürüyüp kokuşmuş kapitalist sistemin bir parçasıdır. Ve yukarda da vurguladığımız gibi bu pisliği ancak kapitalist sistemi yıkıp atacak bir devrim ve kapitalizmin mezarı üzerinde kurulacak bir sosyalist düzen temizleyebilir. Çünkü devrim ve sosyalizm, her türlü kirli yöntemle cebini şişirmeyi marifet bilen sınıfın, yani burjuvazinin siyasal egemenliğine son vererek yolsuzlukların da zemini ortadan kaldıracaktır. Sömürü düzeni yerle bir olduğunda altında kalacak olanlardan biri de, bizzat bugün yolsuzluklar üzerinden ona buna ahkam kesen Avrupa Birliği olacaktır.
|