8 Kasım'03
Sayı: 2003 (07)


  Kızıl Bayrak'tan
  Hükümetin 1 yıllık icraatı ve 80. yılında tükenmiş bir cumhuriyet
  Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısı...
  Erdoğan'ın "sosyal devlet" yalanları ve gerçekler...
  5 Kasım iş bırakma eylemine yaygın ve coşkulu katılım...
  5 Kasım iş bırakma eylemleri...
  6 Kasım'da gençlik alanlardaydı...
  6 Kasım: Ankara sokaklarında militan direniş!
  6 Kasım eylemlerinden...
  Filistin direnişi siyonizmi çöküşe sürüklüyor!
  Şam'da yapılan "komşular toplantısı"nda emperyalist işgal meşrulaştırıldı...
  Irak halkının haklı ve onurlu direnişi emperyalist zorbaları sıkıştırıyor!
  İşçi ve emekçi eylemlerinden...
  Dünya, Türkiye ve sol hareket/4
  Devrimci çizgiden Amerikan işbirlikçiliğine...
  Şan olsun Yeni Ekimler'in Partisi'ne!
  Sermaye iktidarının "demokratikleşme" aldatmacası
  Yeni Ekimler'in Partisi'ni güçlendirelim...
  Geceye gönderilen mesajlardan...
  TKİP Yurdışı Örgütü adına gecede yapılan konuşma...
  Parti gecesine gelen mesajlardan...
  Berlin'de 100 bini aşkın işçi ve emekçi haykırdı... "Mücadeleyi paylaşmayan yenilgiyi paylaşır!"
  Rus petrol tekeli Lukos'a yönelik operasyonun perde arkası
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
6 Kasım’da gençlik alanlardaydı...

Üniversitenin geleceğini
alanlarda tartıştık!

Aylardır üniversiteler üzerine tartışanlara karşı 6 Kasım’da öğrenci gençlik sokaklara çıkarak yanıt verdi. Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de, Adana’da, Malatya’da, Mersin’de, Sivas’ta, Trabzon’da, Samsun’da, nihayet Türkiye’nin dört bir alanında haklı ve meşru taleplerini savunmak için öğrenci gençlik eylemdeydi. Eylemlerin daha ayrıntılı bir değerlendirmesinden önce şunu söyleyelim; gençliğin mücadelesinde ivmesi nispeten düşük de olsa bir gelişme var. Bu, gençliğin en ileri kesimleri şahsında kendini giderek daha fazla hissettiriyor. Bu olgu, 6 Kasım ‘00 ile başlayan yükselişin yasa tasarısı ve işgal gündemleri ile harekete geçen gençlik güçlerinin yönelimleri sonucu daha da belirgin hale geliyor.

6 Kasım’a “Irak’ta işgalci, okulda müşteri olmayacağız!” şiarıyla hazırlanan genç komünistler, yine bu şiarla alanlardaydılar. Sadece genç komünistler değil, fakat tüm gençlik gruplarının 6 Kasım hazırlıkları bu iki gündem eksenli yürüyordu. Nitekim eylemlerde de bu iki gündem, bu iki yakıcı saldırı hedefe konulmuştu. Böylece denebilir ki, 6 Kasım ‘03, işbirlikçi sermaye iktidarına karşı üniversitelerin sermayeye peşkeş çekilmeyeceği ve gençliğin kardeş Irak halkının kanına girmeyeceği yönünde verilmiş oldukça net ve güçlü bir yanıt oldu.

YÖK’ün anlamı ve geleceği

12 Eylül askeri-faşist darbesinin üniversitelerdeki postal izi olan YÖK, artık tamamen çürümüş ve miadını doldurmuştur. Üniversitelerdeki her türlü gerici ve anti-demokratik uygulamanın yanı sıra son yıllarda eğitimin ticarileştirilmesi işine de girişen YÖK, bu yanıyla öğrenci gençliğin geniş kesimlerinin gözünde yeterince teşhir olmuştur. Özellikle 2000 yılından beri YÖK karşıtı eylemler bu ucube kuruma duyulan öfkenin alanlara taşınması olarak gerçekleşmiş ve yer yer militan biçimler de kazanmıştır. Ancak buna rağmen, bu eylemli tepkiler öğrenci gençliğin geniş kesimlerini bünyesinde toplayamamış, sadece en ileri unsurlar şahsında gerçekleştirilmiştir. Bu sorunun çözümünün ise ısrarlı bir kitle çalışmasında olduğu açıktır. İşte tam da burada devreye devrimci önderliğin önei girmektedir. Ama bu sorunu ayrıca ele almak gerekiyor.

Bu yılın 6 Kasım eylemleri içerisinde en öne çıkanı, bazı grupların merkezi olarak katıldığı Ankara eylemi olmuştur. Bunun bir nedeni görece kitlesel olmasıysa da, daha önemli olan diğer nedeni Ankara polisinin hunharca saldırısı ve buna rağmen geri adım atmayan gençliğin direnişidir. Ankara’daki eylemin haberi bu sayfalarda yer alacağı için eylemin nasıl geliştiğine girmeyeceğiz. Fakat burada söylenmeden geçilemeyecek bir nokta var. O da Koordinasyon’un sorumluluk duygusuyla, ciddiyetle bağdaşmayan tutumudur. Bir hafta kadar önce son derece tali sorunları bahane ederek toplantılardan ve eylemin ortak örgütlenmesinden çekilen Koordinasyon, bundan sonra da yapılan çağrılara kulak tıkamış, ortaklaşmayı dar grupçu bir yaklaşımla reddetmiş ve sonuçta da ortaya çıkan tablonun sorumluluğunu almıştır. Ankara’da henüz di&currn;er gruplar yeni toplanmışlarken anlamsız bir çatışma başlatılarak, eylemin planlanana uygun ilerlemesi engellenmiştir. Eğitim-Sen ile birleşilmesini de yine bu anlamsız tutum baltalamıştır. Burada sormak gerekiyor; nasıl bir yaklaşım hemen her konuda anlaşmaya varılmış toplantılardan çekilmenin gerekçesi olabilir? Nasıl bir bakışla yüzlerce öğrencinin bir arada olduğu kitlenin eylemine karşı böylesine sorumsuz davranılabilinir?

Tüm bunlara rağmen öğrenci gençlik bulunduğu alanı terketmemiş, gaza, copa, panzere karşı geleceğini savunmuştur. Daha önce 6 Kasım’ın bir ölüm-kalım mücadelesine sahne olacağını söylemiştik. Gerçekten de öyle olmuştur. Her türlü silahları ile karanlığın bekçilerine karşı, gençlik eğitim hakkını ve geleceğini savunmuş, buradan tek adım geri çekilmeyerek 40 yıllık mücadele geleneğine onurlu bir halka daha eklemiştir. Direnme ruhunun ve mücadele bayrağının nasıl taşınacağını dosta-düşmana gösteren gençlik, ancak direnenlerin kazanacaklarını bir kez daha kanıtlamıştır. İşte yasa tasarısıyla, tezkereyle gençliği teslim almaya çalışanların önündeki barikat budur. Gençlik özgürlük için mücadele etmekten asla vazgeçmeyecektir.

Polisin hemen her yerde gerçek yüzünü ortaya koyduğuna tanık olduk. Bazı yerellerde eyleme katılan kitlenin gözünü korkutmak için “geniş güvenlik önlemleri” almakla yetinmiş olsa da, Ankara’da öğrencilere hunharca saldırmaktan geri durmamıştır. Önüne gelenin demokrasi havariliğine soyunduğu, AB’ye uyum adı altında güya demokratik düzenlemelerin yapıldığı böylesi bir süreçte yaşananlar, sermaye devletinin gerçek yüzünü bir kere daha göstermiştir.

Gerçek bir demokrasi ve sınırsız söz, basın, gösteri ve örgütlenme özgürlüğü talebinin gençliğin gündemindeki yerini alması ve tüm bunların ancak mücadele ile kazanılabileceği gerçeğinin anlatılabilmesi, bugün her dönem olduğundan daha somut ve yakıcı bir görevdir. İşgal hazırlıklarının hızlandırıldığı bu süreçte bu görevin gerekleri gecikmeden yerine getirilmelidir.

6 Kasım dersleriyle önümüzdeki
dönemi kazanalım!

6 Kasım 2003 eylemlerinin öne çıkan ve belirleyici olan bir yanı da genç komünistlerdeki gelişimdir. Hem nicel bir gelişme yaşayan genç komünistler, hem de eylemlerdeki militan ve disiplinli duruşlarıyla yaşadıkları nitel sıçramayı ortaya koymuşlardır. Önümüzdeki dönemin görevlerine bakarken devrimci önderlik sorununun nasıl aşılacağına da somut bir yanıt oluşturan bu gelişim daha da hızlandırılmalı ve gençlik hareketinin bu yakıcı ihtiyacı karşılanmalıdır. Tüm genç komünistler yürüttükleri çalışmalara bu gözle bakmalıdırlar. Ayrıca 6 Kasım’la birlikte yasa tasarısı ve öğrenci hareketinin tutumu gündemde öne çıkmıştır. Bu durum vakit kaybedilmeksizin kampanya çalışmamızın her yerelde hızlandırılmasını gerektirmektedir.

6 Kasım’da gençlik, en ileri unsurları şahsında da olsa, YÖK’e, YÖK Yasa Tasarısı’na, emperyalist işgale ve işgal ortaklığına karşı militan bir tavır sergilemiş, tok bir tutum almıştır. Önümüzdeki dönem buna yaslanarak, YÖK’ü dağıtmak, yasa tasarısı saldırısını püskürtmek ve emperyalist işgale karşı mücadeleyi yükseltmek görev ve sorumluluğu ile yüzyüzeyiz.

Ekim Gençliği