14 Aralık '02
Sayı: 48 (88)


  Kızıl Bayrak'tan
  Pazarlık masasındaki Türkiye
  AB'ye uyum için "demokratikleşme" üzerine sahte söylemler ve gerçekler
  T. Erdoğan'ın ABD ziyareti
  Kopenhag Zirvesi ve Kıbrıs sorunu
  AKP'nin vaadleri ve icraatları
  İMF heyeti gözden geçirme görüşmeleri için Türkiye'de...
  Savaş hazırlıkları tamamlanıyor
  1 Aralık eylemlerinden...
  Etkin bir kitle çalışmasının önemi
  Sermayenin topyekûn saldırısına karşı direnişe geçelim!
  Seçimler sonrası yeni dönem
  19 Aralık katliamının 3. yıldönümü...
  9. ÖO Ekibi'nin açıklaması...
  Esenyurt İşçi Bülteni'nin Aralık sayısından...
  Ankara Öncü İşçi-Emekçi Platformu Bülteni'nin Aralık sayısından...
  Emperyalist savaş hazırlığının gölgesinde Filistin'de siyonist katliamlar
  Emperyalist savaş ve Kürdistan
  Sınıfı, Parti'yi ve Devrimi destekleyelim!
  Ford'un kirli savaştaki rolü
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Bir sömürü cehennemi:

OSTİM ve OSB

5 milyon metrekarelik açık alanda kurulan sömürü cehennemi OSTİM (Ortadoğu Sanayi Ticaret ve İş merkezi) 1967 yılında küçük esnaf ve sanatkarların kurduğu işyeri kooperatiflerinin son geldiği nokta OSB (Organize Sanayi Bölgesi) içinde 6 ayrı sanayi sitesinin (OSTİM, Yeni OSTİM, Örnek, Koca Sinan, Yıldız ve ATİSAN) barındığı, 5 binin üzerinde işletme ve 40 binin üzerinde işçinin çalıştığı dev bir fabrika oldu.

Ankara’nın Yenimahalle metropol ilçesi sınırları içinde bulunan OSTİM’in çevresinde Batıkent semti ile yeni gelişmekte olan İvedik Organize Sanayi bölgesi yer almaktadır. OSTİM Küçük Sanayi Sitesi İşyeri Yapı Kooperatifi ve bu kurumun devamı olan OSB yönetimi ve OSB bünyesinde kurulan Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü’nün yetki ve hizmet sınırları dahilinde yer alan tüm işyerleri OSTİM Organize Sanayi Bölgesi kapsamına alınmıştır.

Kurulduğu yıldan bu yana OSTİM Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi, 2 bin 179 atölye, 354 büro, 423 dükkan ve 220 adet konut inşa ederek ortaklarının ve patronların kullanımına sunmuştur. OSB statüsünün kazanılmasına kadar, OSTİM sınırları içinde bulunan park alanları ve refujlerin düzenlenmesi ve bakımı ile imar planı içinde bulunan yolların açılması, asfaltlanması, bordür ve trotuarların yapılması işini de üstlenen OSTİM Kooperatifi, bölgenin tüm alt ve üstyapı işlerini kendileri gerçekleştirmiştir.

Bunların dışında, bölgedeki işverenlerin öncelikli ihtiyaçlarına cevap verecek banka şubeleri, PTT, İlçe Emniyet Müdürlüğü, KOSGEB, TSE, Vergi Dairesi, İlköğretim Okulu, Mesleki Eğitim Merkezi, Mesleki Eğitim ve Teknoloji Merkezi, Noter, SSK Dispanseri, Çıraklık Eğitim ve Öğretim Vakfı gibi kamu ve özel sektöre ait kurum ve kuruluşların OSTİM’de hizmet vermelerini sağlamak için girişimlerde bulunmuş, bazılarına arsa tahsis etmiş, bazılarına da altyapı konularında destek olmuştur.

1997 yılında resmen OSB kimliğine kavuşan OSTİM’de, oluşturulan yönetmelik gereği yerine getirilmesi gereken temizlik, güvenlik, çevre düzenlemesi, elektrik işletmeciliği, altyapı, imar izni, imar denetimi, teşvik belgesi izni gibi alanlarda çalışmaları yürütmesi amacıyla kurulan Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü, bölgedeki işyerlerinin yönetiminden sorumlu yasal tek kuruluş olmuştur. Yine OSB bünyesinde kurulan bir başka kuruluş ise OSTİM Endüstriyel Yatırımlar Ve İşletme A.Ş.’dir.

OSTİM Organize Sanayi Bölgesi işletmelerinin maddi varlıklarını ve üretim güçlerini, profesyonel işletmecilik anlayışı ile değerlendirmek ve OSTİM ortaklarının kârlarını sürekli arttırmalarını temin etmek üzere 1998 yılında kurulan OSTİM Endüstriyel Yatırımlar ve İşletme A.Ş, bünyesinde barındırdığı yönetim ve AR-Ge kadroları ile hedefine yaklaşmakta, başlattığı projeler ile küçük-büyük bütün yatırımcıların dikkatini OSTİM Organize Sanayi Bölgesi’ne çekmektedir. Kurulan bu şirketin işlevini yerine getirmeye başlaması ile karşımıza binlerce atölyeden oluşan fakat tek bir merkezden yönetilen devasa bir fabrika çıkmaktadır.

Karşımıza çıkan bu fabrikada kâr etme ve ticari faaliyetlerini ayrı ayrı yürüten OSB patronları, sıra sömürü cehennemini yaşatmaya gelince tek bir çatı altında toplanıp, işçilerin örgütlenmemesi için bütün imkanlarını seferber etmektedirler. Kooperatif halen tasfiye halinde olup, bölge altyapı hizmetlerini OSB’ye, ortak varlıklarını da OSB patronlarının kurduğu OSTİM Endüstriyel Yatırımlar AŞ’ne devretmiştir.

Bu sömürü cehenneminde çalışan işçiler ise önceki yıllarda olduğu gibi şimdi de kendi imkanlarıyla (minibüs, otobüs, Metro vb.) işe gelip gitmektedir. OSB’de çalışan işçilerin büyük bir kısmı Ankara’da yoksulların yaşadığı Altındağ, Mamak ve Keçiören ilçelerinin kenar semtlerinden sabahın erken saatlerinde yollara çıkıp işlerine yetişebilmek için çeşitli vasıtaları kullanmakta iken, patronlar iliklerine kadar sömürdükleri işçilere bir servisi bile çok görmektedirler.

OSTİM’de çalışan işçilerin büyük bir kısmı asgari ücretin altında (gençlerde bu oran tamamına yakındır) çalıştırılmakta, sigorta sisteminden yeterince yararlandırılmamakta, işyerlerinin bir kısmı kendilerinin istediği polikliniklerle anlaşarak işçileri bu poliklinklerde tedavi ettirmekte, hastalık ve iş kazası durumunda bu polikliniklerde tedavileri yapılıp evlerine gönderilmekte, tam iyileşme sağlanmadan işçiden işbaşı yapması istenmektedir. İşbaşı yap(a)mayanlar ise hiçbir hak talep edemeden işlerinden atılmaktadırlar.

Hiçbir sosyal güvencenin (olanlar ise göstermelik olmaktan ileri gitmemektedir) olmadığı çalışma koşullarının yanı sıra çoğunun ısıtma sisteminin yeterli olmaması sonucu kış mevsimlerinde hastalanmalar yaşanmaktadır. İşlerin yavaşlaması ile işverenlerin çoğu işçi çıkararak hem tazminattan kurtulmakta, hem de 10 işçinin yapacağı işi 5-6 işçiye yaptırarak kârlarında eksilme yerine artma sağlamaktadır.

Sonuç olarak; sendikal örgütlülüğün sıfır noktasında olduğu OSTİM işverenler için tam bir cennet iken, işçiler için tam bir cehennemdir.

OSTİM cehennemini hiç olmazsa insanca yaşanılan ve çalışılan bir yer haline getirecek olan güç genç işçilerin örgütlenmesi ve mücadelesidir. Örgütlü çalışma ve yaşamın seçilmesiyle sorunlarımızdan kurtulabilir, haklarımızı kazanabiliriz.

İşçi sınıfı devrimcileri ve gençlik OSTİM-OSB için özel bir çaba sarfetmelidir. OSTİM’de çalışan işçi gençliği kazanan, onları örgütleyen ve örgütlü bir mücadeleye sevkeden öncü bir çalışma ve çaba içinde olmalıdır.

(Ankara Öncü İşçi-Emekçi Platformu Bülteni’nin
Aralık 2002 tarihli sayısından alınmıştır...)



OSTİM’den işsizlerin ağızlarını açtıklarında ilk çıkan söz:

İş istiyorum!

(...) Peki bizi bunaltan, ezen işsizliğin sorumlusu biz miyiz? Daha fazla kâr hırsıyla ülkeyi yağmalayan patronlar, işçi ve emekçilerden toplanan vergileri gaspeden hortumcular ve bunlara ses çıkarmayan, dahası yaptığı yasal düzenlemelerle hortumcuların işlerini kolaylaştıran devlettir işsizliğimizin sorumluları. (...)

İşsizliğe karşı mücadele tam da bu nedenle bireysel olamaz. Kişi artık gemisini kurtaran kaptan değildir. Ancak biraraya gelirsek, ancak bizi yok sayanlara, bizi açlığa ve yoksulluğa sürükleyenlere karşı birlik olursak işsizlik girdabından kurtulabiliriz. Çalışma hakkımızın elimizden alınması bizi sadece açlığa ve sefalete değil, umutsuzluğa da sürüklüyor. Yaşamdan bir beklentisi olmayan, şans oyunlarıyla avunan, kahve köşelerinde yaşamını tüketen bireylere dönüşüyoruz. Ekonomik kriz derinleştikçe toplumsal yozlaşma da derinleşiyor. Gasp, hırsızlık, kap-kaç olayları her geçen gün artıyor. Öfkesini akıtacak yer bulamayanlar, öfkelerini kendilerine böyle bir hayatı reva görenlere yönlendiremeyenler en yakınındakilere saldırıyor. Aile içi şiddet yaşamları parçalıyor. Tüm bu nedenlerden dolayı ‘işsizlik yozlaştırır, ş istiyoruz!’ demeliyiz.

Yönetenlerin bizi açlığa, yoksulluğa terketmeleri yetmiyor. Büyük bir açgözlülükle daha fazlasını durmadan daha fazlasını istiyorlar.

Sermayedarlar yeni kârlar peşinde koşarken arsızlık ve kan emicilikte sınır tanımıyorlar. Son günlerde iğrenç emellerinin gerçekleşmesi ve yeni kârlar elde etmeleri için ülkemiz gençlerinin kanını Amerikan çıkarları için peşkeş çekmenin pazarlığını yapmaktadırlar.

Bizden yoksulluğumuzu, sefaletimizi daha da arttıracak olan emperyalist savaşa (Irak halkına karşı saldırıya) katılmamız isteniyor. Eğitim olanağından yoksun bıraktığı, karın tokluğuna çalıştırdığı, hiçbir gelecek vaadetmediği gençlikten Amerikan emperyalizmi ve onun uşakları için ölmesi isteniyor.

Bizler hep bir ağızdan Amerikan çıkarları için savaşmayacağımızı, Amerikan çıkarları için Irak’ın kan gölüne çevrilmesine alet olmayacağımızı haykırmalıyız. Biz savaş için değil, işsizliği önlemek, ücretsiz sağlık, ücretsiz eğitim için kaynak aktarılmasını talep ediyoruz.

İşsizliğin getirdiği ağır sorunların altından ancak biraraya gelerek kalkabiliriz. Ancak sorunlarımıza sahip çıkarak onları çözebiliriz. Tüm işsizleri acil taleplerimiz etrafında biraraya gelmeye ve mücadele etmeye çağırıyoruz.

Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!
İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf asgari ücret!
Genç işçiye eğitim, öğrenciye iş hakkı!

Mamak İKE İşçi-İşsiz Komisyonu

(Ankara Öncü İşçi-Emekçi Platformu Bülteni’nin
Aralık 2002 tarihli sayısından alınmıştır...)