14 Aralık '02
Sayı: 48 (88)


  Kızıl Bayrak'tan
  Pazarlık masasındaki Türkiye
  AB'ye uyum için "demokratikleşme" üzerine sahte söylemler ve gerçekler
  T. Erdoğan'ın ABD ziyareti
  Kopenhag Zirvesi ve Kıbrıs sorunu
  AKP'nin vaadleri ve icraatları
  İMF heyeti gözden geçirme görüşmeleri için Türkiye'de...
  Savaş hazırlıkları tamamlanıyor
  1 Aralık eylemlerinden...
  Etkin bir kitle çalışmasının önemi
  Sermayenin topyekûn saldırısına karşı direnişe geçelim!
  Seçimler sonrası yeni dönem
  19 Aralık katliamının 3. yıldönümü...
  9. ÖO Ekibi'nin açıklaması...
  Esenyurt İşçi Bülteni'nin Aralık sayısından...
  Ankara Öncü İşçi-Emekçi Platformu Bülteni'nin Aralık sayısından...
  Emperyalist savaş hazırlığının gölgesinde Filistin'de siyonist katliamlar
  Emperyalist savaş ve Kürdistan
  Sınıfı, Parti'yi ve Devrimi destekleyelim!
  Ford'un kirli savaştaki rolü
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Direnişe katılan 9. Ölüm Orucu Ekibi:

Tecrit kalkacak! Kararlıyız!

Zehra Kulaksız Ölüm Orucu Ekibi, 9. Ekibimiz olarak 30 Kasım’da ölüm orucuna başlamıştır. 30 Kasım, direnişimizin 772. günüdür. Bugün itibarıyla direnişimizin şehit sayısı 100 olmuştur.

F tiplerinde, kişiliksizleştirmeyi, düşüncelerimizden soyundurmayı amaçlayan tecrit sürüyor. Hiç bir yalan, demagoji, bu gerçeği örtemez.

Direnişimizin halen sürüyor olması tek başına bunu kanıtlamaya yeter.

9. Ölüm Orucu ekiplerimize, dışarıda sürdürülen ölüm orucunda şehit düşen Zehra Kulaksız’ın adını verdik. Yanıbaşında 19 yaşındaki kardeşini şehit verip F tiplerine karşı ölüm yürüyüşünü sürdüren Zehra Kulaksız’ın kararlılığı, direnişimizin her anına damgasını vuran kararlılıktır.

Zehra Kulaksız ölüm orucu ekibimiz, kararlılığımızın tartışılmazlığının ilanıdır.

Ölüm orucuna başlayan yoldaşlarımızın isimleri ve bulundukları hapishaneler şöyledir:

Kandıra F Tipi: Kemal Gömi

Tekirdağ F tipi: Ümit Günger, Erkan Bülbül

Sincan F Tipi: Mürsel Kaya

İzmir Kırıklar F Tipi: Ali Kılınç

Kütahya Hapishanesi: Ayşe Sultan Yazıcı

Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi: Eylem Göktaş

Manisa Kapalı Hapishanesi: Sibel Şahanoğlu

Talebimiz çok açıktır. Hücre işkenceli ölümdür. Tecrit, bir Nazi uygulamasıdır. Tecrit politikasını sürdürmek, F tiplerinde katletmeye devam etmektir.

Hak ve özgürlüklerden, düşünce, inanç özgürlüğünden yana olduğunu iddia edenler, bu Nazi politikasını sürdüremez. Eğer sürdürürlerse, bu gerçek, onların düşünce, inanç özgürlüğü deyişlerinin sahte olduğunu göstermiş olacaktır.

Kimse direnişimizi çarpıtmaya kalkmasın. Kimse, Sami Türk’ün aylar değil, iki yıldan beri söylediği bunlar örgüt zoruyla yapıyor, bunların amaçları başka... gibi artık devletten başka dinleyeni kalmayan demagojileri ısıtıp ısıtıp ortaya sürmesin.

F tiplerindeki koşullar ve talebimiz açıktır.

MGK mı iktidar, AKP mi göreceğiz! AKP haklar ve özgürlükleri savunuyor mu göreceğiz! F tipleri konusunda alacakları tavır, işte bunların ölçüsü olacaktır.
772 gündür ortaya koyduğumuz sabır ve kararlılık, zulmün yalanlarının sırtını yere getirmiştir. Yalanın müşterisi yoktur artık. Bize karşı yalan silahını kullanmayı düşünenler, o silahın işe yaramayacağını bilsinler.

Direniş sürüyor. Çünkü tecrit sürüyor. Tek gerçek bu. AKP, bu gerçeğin neresinde yer alacak? Mesele de budur. Zulmü sürdürebilir, veya haklı ve meşru taleplerimizi karşılar. Türkiye siyasi tarihine adı da buna göre yazılır.

Zehra Kulaksız Ölüm Orucu Ekibi Bir Çağrıdır:

BU DİRENİŞ, BU ÖLÜMLER, BU ÜLKEDE OLUYOR!

Tüm halkımıza, bağımsızlıktan, demokrasiden, hak ve özgürlüklerden yanayız diyen tüm örgüt ve kurumlara Zehra Kulaksız Ölüm Orucu Ekibimizin çağrısıdır:

Evet, bu ölümler bu ülkede oluyor. Afrika’da, Asya’da, Latin Amerika’da değil, bu ülkedeyiz. Bu ülkede, yanıbaşınızda ölüyoruz.

Biz direnerek, zulmün önünde barikatlar örerek ölüyoruz. Siz susarak, kendinizi öldürüyorsunuz.

Mevcut gücünüzü, örgütlülüğünüzü, duyarlılıklarınızı, Zehra Kulaksız ölüm orucu ekibiyle birlikte, harekete geçirin. Kendi cephenizden, kendi biçimlerinizle zulmün karşısına çıkın.

Oligarşi, direnişin baskısı altındadır. Ne MGK, ne de AKP iktidarı kendini bu baskıdan uzak tutamıyor. Görüyorsunuz, ne sansür, ne baskılar kar etmiyor. Yok sayamıyorlar bu sorunu.

Tecrit ve direniş devam ettikçe, biz ölmeye devam ettikçe, hiçbir iktidarın demokratikleşme, AB’ye uyum, haklar ve özgürlükler üzerine söylediklerinin hiçbir kıymeti olmayacaktır. Direnişimiz, zulmü an be an kanıtlayan, sahte hak ve özgürlük savunuculuğunun maskesini düşüren tarihi rolünü oynamaya devam edecektir.

Haklarınızı isteyin yeni iktidardan. Hak ve özgürlüklerin bugünkü en temel ölçüsü olarak F tiplerinde zulme son verilmesini isteyin.

Kimin iktidar olduğunu açığa çıkaralım: MGK mı, AKP mi?

Zulmün karşısında ancak direnerek kazanabiliriz. Daha aylar ve aylar önce dedik ki; Şehitlerimizin sayısı daha da artabilir, ayların üstüne aylar eklenebilir, direneceğiz... Sözümüz, bugün için de geçerlidir.

Direnmeye devam ediyoruz. Çok iyi biliyoruz ki, biz kazanacağız.

Tecrit parçalanacak, düşüncelerimizle, inançlarımızla yaşayacağız.

DHKP-C Tutsaklar Örgütlenmesi
30 Kasım 2002



Ölüm Orucu Direnişi’nin 100. şehidi:

Zeliha Ertürk

Kartal hapishanesinde 5. Ölüm Orucu ekibi direnişçisi olarak 3 Haziran’da ölüm orucuna başlayan Zeliha Ertürk, 1978 yılında İstanbul’da doğdu. Aslen Sivas-Zara’lıdır. Alevi ve Kürt milliyetindendir. Yoksul bir ailenin çocuğu olarak ilkokuldan sonrasını okuyamadı. Çocukluğu, gençliği, çalışarak geçti. Konfeksiyon işçiliğinden tezgahtarlığa kadar bir çok işte çalıştı. Devrimcileri ve faşizmi Gazi ayaklanmasında tanıdı. 17 yaşındaydı o zaman. Başka bir semtte oturuyordu, yakınları olduğu için gelmişti Gazi’ye. Cephelileri ilk orada tanıdı, dergilerini ilk orada gördü ve hemen kanı ısındı onlara. Barikatlarda nöbet tuttu Gazi’de. Faşizmin katlettiklerinin cenazesini kaldırdı orada. Sonra oturduğu semtte Cephelileri arayıp buldu. Semt çalışmalarına katılmaya başladı. 1996 ölüm orucu döneminde bu faalyetlerini sürdürürken gözaltına alındı. İşkencelerden geçirildi. Eskişehir hücre tipi hapishanesine götürüldü. 2000’de yeniden F tipleri ve direniş tartışılırken Ölüm orucuna gönüllülük yazısında şöyle diyordu bu nedenle:

“Ben 96 Ölüm Orucu’nun ilk başladığı zamanlarda dışarıdaydım. Belli bir dönemden sonra ise Eskişehir tabutluğundan katıldım direnişe. Sonuçta 12 şehit vererek zaferi kazandık. O dönem Ölüm Orucunu fazla kavramadım. Ama hep benim aklımda Berdan’ın görüntüleri yer etti. Şimdi sıra bizde. Yine aynı saldırılarla karşı karşıyayız. Bizde 12’ler gibi bedenlerimizi siper edeceğiz.”

(DHKC açıklamasından...)



Ölüm Orucu Direnişi’nin 101. şehidi:

Feridun Yücel Batu

Feridun Yücel Batu, Eylül 1969 Muş doğumludur. Aslen Antalya-Finikeli’dir.

1990’da, Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğrenciyken, talepleri haklı ve doğru bulduğu için 6 Kasım YÖK boykotuna katıldı. Bu onun devrimci mücadeleye ilk adımı oldu. Dev-Genç’lilerle tanıştı. Bundan sonra kendini büyük ölçüde öğrenci gençliğin akademik-demokratik mücadelesine verdi. 1991’de bulunduğu fakültenin UL-DER temsilcisi oldu. Daha sonra TÖDEF toplantılarına Bursa UL-DER’in temsilcisi olarak katıldı. Bu haklı, meşru mücadelesinin sonucunda 1994’te okuldan atıldı. Mücadelesini farklı alanlarda sürdürdü.

1994 Eylülünde tutuklandı. Bursa Özel Tip’te, sonra Bayrampaşa ve son olarak da Ümraniye hapishanesine konuldu. 19 Aralık katliam saldırısında Ümraniye’deydi. Tüm tutsaklarla birlikte direndi. Ardından Kandıra F tipine sevkedildi. 2001’de tahliye oldu, ancak kısa süre sonra tekrar tutuklandı ve Kırıklar F Tipi’ne konuldu.

Aralık 2001 tarihi itibarıyla Feridun Yücel Batu’nun örgütümüzle ilişkisi kesilmiştir. Ancak o bu durumuna rağmen, bulunduğu Kırıklar F Tipi’nde tecrite karşı ölüm orucuna başlamış ve şehit düşmüştür.

Feridun Yücel Batu, kendisiyle ilişkimizi kesmemize neden olan bazı olumsuzluklarına karşın, zulüm karşısında dik durarak, tecrit altında yaşamaktansa hücre hücre erimeyi göze alarak, direnişin şehitlerinden biri olmuştur.

(DHKC açıklamasından...)