Bush yönetimi kitle imha silahlarını kullanmak için kongreden yetki istiyor...
Savaş hazırlıkları tamamlanıyor ABD-İngiliz emperyalistleri aylarca BM silah denetçilerinin Iraka gitmesi gerektiğinden sözedip durdular. Irakın bunu kabul etmesi üzerine bu kez Birleşmiş Milletlerin silah denetimiyle ilgili daha önce almış olduğu karara itiraz ettiler. Ardından daha ağır koşullar içeren bir karar tasarısını BM Güvenlik Konseyinden tehdit ve şantajla geçirdiler. Irak, ağır koşullara rağmen ikinci tasarıyı da kabul ederek, BM silah denetçilerini Bağdata davet etti. Kasım ayının son günlerinde BM silah denetçileri ekibi UNMOVİC Hans Blix başkanlığında Bağdatta işe başladı. ABD-İngiltere tarafından kitle imha silahı üretildiği iddia edilen tesisleri denetleyen UNMOVİC ekipleri, söz konusu tesislerde herhangi bir silah imalatına rastlamadılar. Açıkladıkları ilk rapor, emperyalist savaş kundakçılarını yalanlayan bir içerik taşımaktadır. Bunun üzerine görünürde çok önemsenen silah denetimi ve BM, ABD tarafından aşağılanmaya başlandı. Silah denetimini saklambaç oyunu olarak niteleyen haydut başı Bush ve savaş çetesi her halükarda Iraka saldıracaklarını tekrarlayıp duruyorlar. BMye bağlı diplomatlar ve silah denetim uzmanlarından oluştuğu iddia edilen UNMOVİC ekipleri arasında, iddia edilenin aksine eski bir CIA ajanının yer aldığı burjuva basında bile yer aldı. Denetçilerin şefi Hans Blix ise, bir gazetecinin sorusuna verdiği karşılıkta, silah denetçileri arasında ajan olmadığını garanti edemeyeceğini açıkça dile getirdi. Silah denetçilerinin Irakta çalışmaya başlaması, sanılanın aksine ABDnin bu konuyla pek ilgilenmediğini açığa çıkarmış oldu. Gerek yapılan açıklamalar, gerek devam eden hazırlıklar silah denetiminin göstermelik bir mizansenden başka bir anlam taşımadığını gösterdi. Zaten ve diğer savaş kundakçıları da silah denetimini sıkıcı ve gereksiz bir iş olarak gördüklerini saklama gereği bile duymuyorlar. Denetimin savaşı geciktirdiği, dahası boşa giden bir zaman kaybı olduğu da önceki açıklamalarda dile getirilmişti. Amerikan ve İngiliz emperyalistleri, BM denetçilerinin varacakları sonuçlarla da fazla ilgilenmeyeceklerini, bu sonuçların kendileri için bir bağlayıcılığı olmayacağını döne döne açıklıyorlar. Kimi uzmanlar ise, silah denetiminin sabote edilerek Iraka saldırı için bir gerekçe hazırlanacağı şeklinde değerlendirmeler yapıyorlar. Bu arada 1991 yılından beri devam Iraka yönelik Amerikan-İngiliz bombardımanı silah denetçilerinin Bağdata varmasıyla yeni bir boyut kazandı. Öncekinin 4-5 katı oranında artırılan saldırılar adeta bir savaş provası düzeyine çıkarıldı. Bu saldırılar haklı olarak savaş hazırlık olarak değerlendirildi. Dönüm noktası olarak değerlendirilen 8 Aralık tarihi geldiğinde Irak yönetimi silah bildirimini dünyaya sundu. 11.807 sayfa tutan belgelerde Irakın kitle imha silahı üretmediği, saldırı gerekçesi olarak ortaya atılan ABD-İngiltere iddialarının gerçeği yansıtamadığı dünya basınına ilan edildi. Bir ülkenin olağan bir durumda açıklayamayacağı bilgiler de içeren belgeler, ABD emperyalizminin savaş karargahına ulaşmış oldu. Belgeleri incelemeden peşpeşe açıklamalarda bulunan Amerikalı ve İngiliz yetkililer, Irakın sunduğu belgelere inanmadıklarını, bu ülkenin kitle imha silahları ürettiğini gizlediğini iddia ederek tehditlerini sürdürdüler. Gelişmelerin ortaya koyduğu gerçekler, Irakta yapılan silah denetimlerinin savaşı engelleyecek bir işlevi yerine getirmesinin söz konusu bile olamayacağını gösteriyor. Ortaya çıkan sonuçlar savaşı gereksiz kılacak bir içeriğe sahip olsa bile, bu bir şeyi değiştirmeyecek. Zaten emperyalist savaş hazırlığını sürdüren ABD-İngiltere ve diğer uşakları bunu şimdiden ilan ediyorlar. Denetimlerin olsa olsa savaşın başlangıcını bir süre erteleyebileceği dile getiriliyor. Özellikle ABD emperyalizmi tarafından savaşa dönük yapılan hazırlıklar, Ortadoğu halklarına karşı girişilecek emperyalist savaşın yakında başlayacağını gösteriyor. Türkiye ile yapılan sıkı pazarlıklar da bir diğer önemli gösterge. Ankara-Washington arasında devam eden trafik işin sonuna yaklaşıldığını, geriye sadece atılacak pratik adımların ayrıntılarının kaldığını ortaya koyuyor. Burjuva basın olayı mali kâr-zarar denklemi üzerinden tartışıp duruyor. Ağız birliği yapan bu sermaye uşakları savaşa katılmanın tek mantıklı çıkar yol olduğunu vaaz ediyorlar. İnsanlığın kitle imha silahlarının tehlikesi altında yaşamakta olduğu, ancak bu silahların Bağdatta değil farklı yerlerde aranması gerektiği yeterince açık. Tüm insanlık ciddi bir risk altındadır. Teknolojinin son ürünü kitle imha silahları en tehlikeli haydutların elinde toplanmış bulunmaktadır. Başta ABD-İngiltere olmak üzere bütün emperyalist ülkelerin sicili bu konuda korkunçtur. On milyonlarca insanın katili emperyalist-kapitalist sistem ayakta kalabilmek için çok daha büyük çapta cinayetler işlemekten kaçınmayacaktır. Nitekim Bush yönetimi kitle imha silahlarını kullanmak için şimdiden kongreden yetki istemektedir. Bir oylamadan ibaret bir işlem sonucunda petrol ve silah tekelleri şimdilik Ortadoğuda, ileride ise tüm dünyada kitle imha silahları kullanma yetkisine sahip olacaklar. Bush yönetiminin Amerikalı askerlerin uluslararası mahkemede yargılanmasını engellemek için harcadığı çabayı da unutmamak gerek. Bu hazırlık insanlığa karşı işlenecek suçların giderek kabaracağının kanıtıdır. Ya barbarlık içinde çöküş, ya sosyalizm ikilemi gün geçtikçe güncelleşmektedir. Emperyalist-kapitalist sistem insanlığı barbarlık içinde yok edecek silahlara fazlasıyla sahiptir. Dünya işçi ve emekçilerinin önünde duran görev, bu kokuşmuş sistemi kitle imha silahlarıyla beraber tarihin çöplüğüne gömmek için harekete geçmektir.
Satılık kalemşörler savaş çığırtakınlığı yapıyor ABDnin Iraka yapacağı saldırıya suç ortaklığı yapmanın karşılığının ne olacağını yeni hükümetin başbakanı açıkladı: 25 milyar dolar! Gül ABD temsilcileriyle yaptığı görüşmeler sonunda, olası saldırıda uğranacak zararın karşılanması karşılığında, savaşa evet dedi. Hükümetin bu tutumunu halka anlatmak içinse AKPye yakın kalemlerle devletin çeşitli yerlerinden beslenen andıçlar senaryolar üretmeye ve hükümeti desteklemeye başladılar. Silah denetçilerinin yayınladıkları ilk raporda ve Irak tarafından BMye sunulan binlerce sayfalık raporda Irakta kitle imha silahları bulunmadığı açıklandı. Buna rağmen medya ABDnin Iraka saldırması için gerekli delillerin artık ortada olduğunu telaffuz ederek, kamuoyunu yanıltma görevini yerine getiriyor. Geçen hafta Show TVde bir tartışma programına katılan Mehmet Barlasın senaryosu, tümüyle hükümetin politikasını onaylayan ve bunun sebeplerini açıklayan bir tarzda idi. Barlas şunları söyledi: ABD Iraka gelinen noktada saldıracaktır. Bu saldırıyı durdurmaya bizim gücümüz yetmeyecektir. Eğer biz bu savaşta tarafsız olduğumuz ve ABDye üslerimizi kullandırtmadığımızda ne olur? O zaman ABD daha güneydeki Suriye, İsrail veya Katarla bu işi halleder. Böyle olursa biz yine savaşta aynı maddi zararı görürüz ve bu zararın tazmini diye bir şey söz konusu olamaz. Ve Kuzey Irakta savaş sonrası süreçte söz sahibi olmak gibi bir şansımız da olmaz. Bunun yerine üslerimizi ve askeri gücümüzü kullanırsak, savaş sonrasında bölgedeki yeni oluşumda söz sahibi olabilir ve tabii ki daha öncesinde iyi pazarlık etmiş isek zararımızın büyük bir kısmını karşılayabiliriz. Hatta senatonun Busha kullanma yetkisi verdiği 90 milyar doların büyük kısmını Türkiyeye çekmek şansımızın doğacağını varsayabiliriz. Onn için bu savaşta tarafsız kalamayız. Mehmet Barlasla aynı ortamda yer alan Altan Öymen, Barlasın söylediklerini tamamen onaylar bir tutum izlerken, bir yandan da Bağımsız Türkiye türünden söylemler kullanmaya çalışıyordu. Öyle anlaşılıyor ki, medyada satılık olmayan pek az kalem kalmış bulunuyor. Kitleler önünde açıkça dile getirilemeyen devlet politikaları ve hükümet icraatları öncelikle satılık kalemşörler tarafından dile getirilmekte, kitleler demagojik yalanlarla kandırılıp hazırlanmaya çalışılmaktadır. Iraka yönelik kirli savaşa suç ortaklığını kitlelere benimsetme çabaları ise iğrenç bir boyut kazanmış bulunmaktadır. T. Yıldız |
|||||