23 Mart '02
Sayı: 11 (51)


  Kızıl Bayrak'tan
  Herşeye rağmen yanan isyan ve özgürlük ateşi
  ABD'nin Ortadoğu planları ve Filistin sorunu
  Sıra işçi ve emekçi çocuklarının cepheye sürülmesinde!
  Newroz teslimiyet ve ihanete karşı direniştir
  Çeşitli kentlerde Newroz kutlamaları...
  Cejna Newroz be!
  Yoğunlaşan saldırılara karşı metal işçilerinin örgütlü gücü harekete geçirilmelidir
  Biz kazanacağız!..
  7 saatlik işgünü, 35 saatlik çalışma haftası!
  Feminizm yol değil, bir çıkmaz sokaktır!
  Gençlikten eylem ve etkinlikler...
  Dünyada ve Türkiye'de neo-liberal eğitim politikaları
  "Sermayenin Avrupa'sına hayır!"
  İşgale katılmayı reddediyorum
  ÇHD İstanbul Şubesi'nin suç duyurusundan...
  Sesimizi boğmaya gücünüz yetmez!
  Zorbalık değil devrimci dayanışma!
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Mamak İşçi Kültür Evi’ne keyfi polis saldırısı…

Sesimizi boğmaya gücünüz yetmez!

Mamak İşçi Kültür Evi 20 Mart günü akşamı sermayenin kolluk güçleri tarafından bir kez daha basıldı. Onlarca polisin katıldığı baskında İşçi Kültür Evi talan edilirken, iki çalışanımız ve o sırada bizi ziyarete gelen bir dostumuz da gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar halen TMŞ’de tutulmaktadır.

Baskın ve gözaltılar tamamen keyfidir. Çalışanlarımızın ve dostumuzun başına geleceklerden Ankara Emniyeti sorumlu olacaktır. Bu kural tanımazlığın, bu keyfiliğin, bu azgınlığın nedeni ne peki? Bu sorunun yanıtı İşçi Kültür Evi’nin çalışmalarında saklı.

İşçi Kültür Evi, kuruluşundan itibaren sermaye devleti tarafından paralı eğitim uygulamalarıyla eğitim hakları ellerinden alınan onlarca gence kapılarını açtı. Hiçbir ücret almadan eğitim verdi onlara.

İşçi Kültür Evi, sermayenin yozluğa ve çürümeye ittiği emekçilere ve gençliğe aydınlığın kapılarını araladı. Şehir merkezindeki sanat ve kültür etkinliklerine bırakalım para yetiştirmeyi, yol parasını dahi bulup gidemeyen emekçi halk ücretsiz olarak sanatsal ve kültürel etkinliklerle tanıştı. Kendini anlattı, sorunlarını tartıştı, çekiç tutmaktan başka bir şey görmemiş nasırlı eller umudun türküsünü yazdı. İşçi Kültür Evi, evlerine hapsedilmiş, düzenin çift yönlü baskısı ve sömürüsü altında inleyen kadınlara özgürlüğün yolunu gösterdi. Hücrelerinin kapılarını zorladı.

Kısacası İşçi Kültür Evi, emekçi halka yeni bir dünya sundu, bu dünyanın yaratılması için onlara yol açtı. Yüründü, omuz omuza, yürek yüreğe…

İşte bu saldırganlığın ve gözü dönmüşlüğün nedeni de bu.

Çünkü onlar istiyorlar ki, işçi ve emekçiler karanlık dehlizlerden gökyüzünü göremeden, başka bir dünyanın olanaklı olduğunu bilemeden yaşasınlar. Böylelikle zulüm ve kan üzerine kurulu düzenleri emekçilerin sırtında yaşamaya devam etsin.

Ankara Emniyeti’nin bu keyfi saldırısı, 5 aydır işçi sınıfının gür sesi olan, emekçilerin ve yoksulların yanında ve sorunlarının arkasında duran faaliyetlerimizi engellemeye yöneliktir. Onlar sesimizi boğmak, Ankaralı emekçilerin sahiplendiği bu bayrağı indirmek istiyorlar. Ama bunu başaramayacaklar. Çünkü biz meşruluğumuzu ve gücümüzü işçi sınıfının yıkılmaz ve yenilmez davasından alıyoruz. Çünkü biz milyonlarca emekçinin karşı konulmaz aydınlık geleceğinin temsilcileriyiz. Biz Nazım’ın ve Mayakovski’nin, Gorki ve Brecht’in yoldaşlarıyız. Nasıl ki onlara yaşamları boyunca baskı uygulamakla, susturmaya çalışmakla, bunun için gerektiğinde zindanlara atmakla susturup durduramadıysanız bizi de susturamazsınız ve durduramazsınız, bu mümkün değil.

Bizim türkümüz zindanlarda, fabrikalarda, ocaklarda ve tarlalarda söyleniyor. Bu umudun ve özgürlüğün türküsüdür. Gücünüz yetmedi ve yetmeyecek bu türküyü susturmaya.

Baskılar bizi yıldıramaz!
Devrimci sanat susturulamaz!
Karanlık değil, sosyalizm kazanacak!

Mamak İşçi Kültür Evi çalışanları