Cheney geldi gitti, kan pazarlığı tamam!..
Sıra işçi ve emekçi çocuklarının ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Ortadoğu gezisi kapsamında 19 Martta Türkiyeye geldi. Resmi açıklamalarda gizlenenin aksine, Cheneyin yaptığı görüşmelerle Ecevitin ABD gezisinde temelleri atılan kan pazarlığına son biçim verildi. Sonuç olarak Cheney durumdan memnun bir şekilde Türkiyeden ayrıldı. Cheneyin Ankarada yaptığı görüşmeler ABD-Türkiye ilişkilerinin son durumu hakkında önemli açıklıklar sağlamaktadır. Resmi açıklamalarda ısrarla gizlenmeye çalışılsa da, görüşmelerde ABD emperyalizminin Ortadoğu ve Kafkasyadaki ihtiyaçları doğrultusunda Türkiyenin ne türden misyonlar üstleneceği tartışılmış, Afganistanda ve Iraka yönelik hareket sırasında Türkiyenin ne tür görevler üstleneceği karara bağlanmıştır. Bu hizmetlerin fiyatı da gene görüşmelerde belirlenmiştir. Türkiyeye söz düşmeyen konular Cheney ile yapılan toplantılarda nelerin görüşüldüğüne geçmeden önce nelerin görüşülmediğine değinmekte fayda vardır. Zira burjuva basında, asıl görüşülen konuları perdeleme kaygısının bir sonucu olarak, olur olmaz bir takım konular öne çıkarılmaktadır. Belki de üzerinde hiç tartışma yapılmayan şeylerden biri Amerikanın Iraka dönük bir operasyon yapıp yapmayacağı konusudur. Ne Amerika tarafı bunu tartışmaya açmış, ne de Türkiye bu konuda resmi bir görüş ifade etmiştir. Cumhurbaşkanı Sezerin Türkiyenin Iraka dönük bir operasyona kesinlikle karşı olduğu açıklaması, daha çok zevahiri kurtarmaya dönük bir anlam taşımaktadır. Iraktaki rejimin bir biçimde tasfiyesi, ABD emperyalizminin Ortadoğuya kendi çıkarları doğrultusunda yeniden biçim verme planlarının bir parçasıdır ve konu Türkiyenin boyunu fazlasıyla aşmaktadır. Nitekim Cheney de, gerek Türkiyede gerekse uğradığı diğer ülkelerde Iraktaki rejimi ne yapıp edip değiştirme kararlılığını sık sık vurgulamıştır. Görüşmelerin ardından açıklama yapan Başbakan Ecevit, Cheneyin görünür gelecekte Iraka bir operasyon yok dediğini açıklamıştır. Başbakanın yeni ve sevindirici bir gelişme olarak ve adeta görüşmelerin bir sonucuymuş gibi aktardığı bu durum aslında uzun zamandır bilinmektedir. ABDnin Iraka operasyon için siyasal ve teknik bir takım koşulların oluşmasını bekleyeceği daha Cheney Ortadoğu turuna başlamadan günler önce büyük ölçüde netleşmiş, bir askeri operasyon için en uygun zamanın önümüzdeki sonbahar olacağı görüşü ABD yönetimi içinde ağır basmaya başlamıştır. Dolayısıyla Ankaradaki görüşmelerin temel konularından birisi operasyonun ertelenip ertelenmemesi de değildir. Zamanlama konusundaki kararı ABD tümüyle kendi hesapları doğrultusunda verecektir. Cheneyin Arap ülkelerinin yöneticileriyle yaptığı görüşmelerde Filistin sorununun özel bir şekilde önplana çıktığı biliniyor. Arap şeyhlerinin Filistin konusunu neden bu kadar ısrarla öne çıkarttıkları ise ayrı bir değerlendirme konusu. Fakat şu kadarı söylenebilir ki, Arap şeyhlerinin bu hassasiyetinin Filistin halkını düşünmekle zerre kadar ilgisi bulunmuyor. Onları asıl kaygılandıran Filistinde yanan direniş ateşinin Iraka dönük bir saldırı nedeniyle bütün bölge ülkelerine yayılması kaygısıdır. Emperyalist saldırganlığa karşı patlak verecek devrimci bir kabarmanın kendi gerici iktidarlarını da tehdit etmesidir. Elbette ki Arap şeyhleri bunu dosdoğru böyle ifade etmemekte ve Filistin halkının karşı karşıya olduğu işgal ve katliam politikasının son bulmasını istediklerini söylemektedirler. Türkiyenin ise buna bile yüzü yoktur. Gazeteci Cengiz Çandar bu konuda şunları yazmaktadır: Ankaranın, diğer Ortadoğulu liderler gibi Iraka operasyon diyebilmek için, önce Filistin-İsrail savaşı durdurulsun itirazını yapabilecek bir manevra zemini de yok. Daha bir hafta önce İsraile yaklaşık 700 milyon dolarlık askeri sipariş veren ve böylece Türkiyenin ceplerini hafifletirken, ekonomik ve güvenlik sıkıntısı içindeki Ortadoğudaki Yahudi devletinin kasalarını doldurmayı tasarlayan Türkiyedeki liderlerin bu tür bir itirazının ciddiyeti ve geçerliliği olabilir mi? Türkiyenin kaygıları ya da kan pazarlığının önkoşulları Dış politikası esas olarak ABD emperyalizmine bağımlılık ilişkileri tarafından belirlense de, Türkiyenin Iraka dönük bir operasyon konusunda bir takım kaygılar dile getirdiği görülmektedir. Cumhuriyet gazetesinin yazdıklarını dikkate alacak olursak, Türkiyenin masaya koyduğu kaygılar listesi bir hayli de uzundur. Kuzey Iraktta bir Kürt devletinin kurulmasının yaratacağı sakıncalardan Güney Iraktaki Şii nüfus üzerinde İran denetiminin artmasına, Türkmenlerin karşı karşıya kalacağı tehlikelerden bölge dengelerinin olumsuz etkileneceğine ve nihayet Türkiye ekonomisinin bu operasyonu kaldıramayacağına kadar uzanan geniş bir liste söz konusudur. Fakat usulen listeye eklenenler ile herhangi bir pazarlık konusu yapılmadan Türkiyeyi memnun edecek şekilde çözülmesi kolay olan maddeleri bir kenara koyduğumuzda, geriye iki temel başlık kalıyor. Bunlardan birincisi Irakın toprak bütünlüğünün korunması, ikincisi ise operasyon nedeniyle Türkiye ekonomisinin uğrayacağı kayıplardır. Birincisinin ne anlama geldiği uzun zamandır bilinmektedir. Türkiye oldu bittiye getirilerek Güney Kürdistanda bir Kürt devletinin kurulması ihtimalinden büyük bir rahatsızlık duymaktadır. Genelkurmay Başkanının ağzından bunu bir savaş nedeni sayacağını ilan etmiş bulunmaktadır. İkinci olarak ise, olası bir operasyonun ekonomik faturasının zaten zorda olan ekonomiyi büsbütün kontrolden çıkaracağı düşünülmektedir. Bu kaygılar Türk burjuvazisinin bölgedeki Amerikan politikalarıyla ters düştüğünü göstermiyor. Türkiyenin niyeti bu iki sorunu bahane ederek Irak operasyonuna karşı çıkmak değildir. Türkiye cephesinden gözetilen asıl amaç, verilecek hizmet karşılığında alınacak bedeli yükseltmektir. Zira emperyalizmin Ortadoğu politikalarında Türkiyenin önemli bir yeri vardır. Aynı şekilde Irak operasyonu konusunda da emperyalizme en anlamlı hizmeti verecek konumda olan ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. İşte Türkiye burjuvazisi ülkenin jeo-politik konumundan kaynaklanan bu avantajı en yüksek fiyata ABD emperyalizmine pazarlamak istemektedir. Görüşmelerin sonunda Türk tarafının sevincine ve ABD heyetinin rahatlığına bakılacak olursa, pazarlıklar her iki tarafı da memnun edecek şekilde sonuçlandırılmış olmalıdır. Alan memnun, satan memnun! ABDnin Kürt devleti konusunda Türkiyeyi memnun edecek bir formül oluşturmakta fazla zorlanmayacağından, bu sadık uşağının isteklerini bir biçimde karşılama yoluna gideceğinden kuşku duymamak gerekir. Zira ABDnin Ortadoğudaki çıkarlarının ve hesaplarının çapı düşünüldüğünde, Türkiyeye hizmetleri karşılığında verilecek pay devede kulak kalmaktadır. Görüşmelerde Cheney Türkiyenin uğrayacağı zararların ABD tarafından karşılanacağı sözünü de vermiş bulunmaktadır. Öte yandan Cheneyin Ankaradan ayrıldığı gün Fransız Le Figaro gazetesi, görüşmelerde ABD heyetinin sunacağı hizmete karşılık Türkiyeye Irak petrollerinden pay teklif ettiğini yazmıştır. Gene aynı şekilde ABD yönetimi Afganistandaki Türk birliğinin masraflarını karşılamak üzerine yetersiz de olsa kesenin ağzını açmıştır. Ortadoğuda gerçek şer ekseni: ABD, İsrail, Türkiye ortaklığı Mısırda yayınlanan El Ahram gazetesi ABD, İsrail ve Türkiye arasında gelişen ittifakı, yerinde bir tespitle, bölge ülkeleri ve halklarına karşı şer ekseni olarak tanımladı. Cheneyin Ortadoğu ziyareti, (Arap şeyhleriyle yapılan görüşmeleri bir kenara koyarsak) bu şer ekseninin güçlendirilmesi çabasında yeni bir düzey anlamına gelmektedir. Son görüşmelerde Irak ve Filistin öne çıkmış olsa da, giderek güçlendirilen, yeni anlaşmalarla takviye edilen bu şer ekseni, ABD emperyalizminin çok daha temel hesaplarına dayanmaktadır. Iraka dönük askeri bir operasyon muhtemelen ABD önderliğinde hareket eden bu şer ekseninin ilk ortak icraatı olacaktır. Onu başkaları da takip edecektir. ABD ve Türkiye arasında gelişen pazarlıkların böyle bir yönünün de bulunduğunu görmek, Ortadoğu halklarıyla emperyalist saldırganlığa, somutta da bu şer eksenine karşı ortak devrimci mücadeleyi örgütlemek önümüzdeki dönemin kendini dayatan temel önemde bir görevi olacaktır.
Basında Cheney gezisi... Ankara Cheneye gerçekten direnecek mi? Amerikan Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Irak lideri Saddam Hüseyini devirmeye yönelik Amerikan hazırlıkları çerçevesinde gerçekleştirdiği uzun Ortadoğu turunun son durağı olarak bugün Ankarada. Cheney, yoldayken, Ankaradan ve özellikle Başbakan Bülent Ecevit çıkışlı, Iraka operasyon istemiyoruz açıklamaları işitildi; Başbakan, kendisine yakın gazetecilere Türkiye, Irak harekatına karşı görüşünü seslendirdi. Bunların üzerinde fazla durmadık. Amerikalıların durduğunu da sanmıyoruz. Ekonomisi, Amerikanın inayeti ile IMFnin rekor 31.5 milyar dolarlık borç yükü altına girmiş, bu borcun yarısı ABDnin Ankara Büyükelçisi Robert Pearsonun sözcükleriyle Amerikan vergi mükellefinin parasından sağlanmış bir ülkenin, Amerikaya karşı fazlaca ve geniş bir manevra alanı olamaz. Amerikaya karşı Türkiyenin tek manevra marjı ABnin önde gelen ülkelerinden biri olabilmesiyle mümkündü. AB, Iraka karşı bir Amerikan harekatına karşı çıkabildiği oranda, kendi bünyesi içindeki Türkiyeden de beslenerek veya Türkiye, bu konudaki politikasını AB ile koordine ederek, söz konusu Amerikan hamlelerine karşı durabilirdi. (Unutmayalım ki, IMFnin ek kaynağı, Amerika dışındaki yani çoğunlukla AB ülkelerinden oluşan G-7den karşılanıyor). Oysa, son günlerde de anlaşıldığı üzere, Türkiyede strateji çizme gücünde bulunanlar, ABye karşı eğilimler taşırken, Amerikayı koyacak yer bulamıyorlar. Rusya ve İrana yönelik olarak tasavvur edilen hayali bir açılım dahi ABDyi gözardı etmeden sözcükleri yerleştirilerek ifade edilmek zorunda kalınıyor. Iraka harekat, Amerikan Yönetiminin etkili kanadı için rasyonel-ideolojik sebepler bir yana bırakılırsa, bir takıntı halinde. Eğer bu konuda bir Washington kararı alınacaksa henüz alınmadı ama alınacağına dair işaretler kuvvetli- Amerika, tek başına hareket edecek kadar pervasız ve güçlü görünüyor. Dahası, Washingtondan ilettiğimiz bilgilerde, bu konuda İran ile el altından mercimeğin fırına verildiği bile bir söylenti olarak Washington kulislerinde dolaşıyor. Cheneyin uzun Ortadoğu turunda, çevresindekilerden uluslararası basına sızdırılan bilgilerdeyse, Arap liderlerin kendi kamuoylarına Amerikanın Iraka karşı girişeceği operasyona şiddetle karşı çıktıkları ama Cheneye ikili görüşmelerinde sağlam bir gerekçe bulunur ve Filistin-İsrail eksenindeki çatışma yumuşatılırsa buna karşı çıkmayacaklarını hatta Saddamın devrilmesini destekleyeceklerini söyledikleri vurgulanıyor. Türkiyede basına yansıyan yetkililerin Irakta harekata karşıyız açıklamalarını da böyle değerlendirmekte yarar var. Ankarada Cheney ile yapılacak görüşmeye ilişkin açıklamalardan ziyade açıklanmayacak olanlar gerçeği yansıtacak. (...) (C. Çandar/Habertürk internet sitesi/19 Mart 2002) *** Mızrağın ucu ABDli şahinlerden Richard Perleye göre, Amerikan bombardımanıyla cesaretlenen Irak birlikleri ve yurttaşları Bağdat yönetimine karşı ayaklanacak ve... Saddamı kendi halkı devirecek! ABDnin bu ve benzeri senaryolarında Türkiyedeki (İncirlik başta) üslere ve topraklarımıza asker konuşlandırmasına gereksiniliyor. Cheneyyle her şeyi, örneğin Afganistanda Türk askerinin komutanlığını sağlayacak gereksindiğimiz 300 milyon doları, belki de ekonomik sorunları, belki de Azeri petrol hattını, hemen her şeyi şöyle böyle konuştuğumuzdan söz ediliyor. Velakin, her şeyi ama her şeyi konuşurken ABDye olası Irak operasyonunda üslerimizden yararlanmasına olanak olmadığını, bu olanakları ABDye vermeyeceğimizi söyleyebildik mi? IMFnin 16 milyar dolarlık son kredisini ABD yönetiminin sağladığını Başbakanımız açıkladıktan, öncelikle ekonomi, pek çok konuda ABDnin ayrılmaz parçası olduktan sonra... ABDye yararlanmak istediği olanakları kullandırmayacağımızı söyleyebilir miydik? Zor dostum, zor. Hatta olanaksız! (Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet/20 Mart 2002)
Ortadoğudaki şeytan ekseni Celal Nassar (...) Türkiye, ABDnin uluslararası politikayı yeniden düzenleme, terörle savaşma ve Irak, İran, Kuzey Korenin oluşturduğu şeytani üçlüyü boğma çabasının güvenilir bir ortağı. Ama şeytan, bakanın gözündedir. Araplar ve genel olarak Ortadoğulular için; ABD, İsrail ve Türkiyenin yükselen güvenlik paktı, üzücü sonuçlar barındırıyor. Türkiye, hâlâ zorlu bir ekonomik krizle yüz yüze. Yine de, Ecevit-Bush görüşmeleri, böylesi küçük ikili konulara pek az değindi. İki lider, bunun yerine ciddi uluslararası görevlere odaklandılar; ABDnin yeni hamleler yapmayı, küresel satranç tahtasını düzenlemeyi ve genel olarak, kendisi ve onunla oynayanlar için yaşamı kolaylaştırmayı planladığı bölgelere. Türkiye, çoktan hazır. Afganistandaki İngiltere komutasının sona ermesinden sonra, uluslararası güçlerin başına Ankara geçecek. Diğer küresel pastalarda da parmağı var: Orta Asya, Ortadoğu, Akdeniz, Balkanlar, Kıbrıs, Ege, Kafkas platosu ve Hazarın petrolü. Bu görkemli küresel ziyafetin ana sıcağı ise, fırından yeni çıkarılan, ortak Irak saldırısı. Saldırıya zemin hazır Saddam Hüseyin rejimine karşı yakında düzenlenecek bir saldırıya dair planlar yapılıyor. Ecevit, Washington ziyareti sırasında bu planları ele aldı. Askeri planlamacılar; Kuzey Iraktaki 70 bin Kürt savaşçı ile, Güney Iraktaki daha küçük düzensiz savaşçılar grubuna silah ve para vermeyi, ardından da ABD hava desteğiyle onları Saddam Hüseyinin üzerine salmayı hayal ediyor. Sonraki bir aşamada, ABD Özel Kuvvetleri ve Türk tank birlikleri, Bağdata yürüyebilir. Geçenlerde Washington ile Ankara arasında imzalanan bir işbirliği anlaşması, böylesi bir askeri harekâtın zeminini hazırlayan nitelikte. Öyle görünüyor ki, Bush ve Ecevit, Bağdata karşı ortak bir saldırı ile ilgili planlarını tamamladılar. Ayrıca, İrana stratejik nitelikte bir askeri, ekonomik, siyasi ambargo dayatmanın yollarını da tartışmış olabilirler. Böylece, şeytan ekseninin üçte ikisi halloluyor. Türkiyeye bistüri rolü Burada saldırı altında olan bir şeytan ekseni görmüyoruz; aksine, inşa halinde bir şeytan ekseni söz konusu. ABD, İsrail ve Türkiye arasındaki işbirliği, ard arda gelen güvenlik ve askeri anlaşmalarla bileniyor. Bu eksenin planlarında Türkiyenin merkezi bir rolü var. O, ekseni, kendisi olmadan gidemeyeceği veya çok zorlanacağı yerlere götürebilecek bir kamanın keskin ucunda yer alıyor. Türkiye; İslam inancı, laik anayasası, emperyal tarihi ve Avrupa konumu ile, ABDnin Ortadoğu için öngördüğü yeniden yapılanma ameliyatında ana bistüri görevi yapabilir. (Al Ahram)
ABD Ortadoğudan defol! ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheneyin 19 Mart Salı günü Türkiyeye gelişini protesto etmek amacıyla Ankarada çeşitli kurumlar biraraya gelerek bir basın açıklaması yapma kararı aldılar. Eylem SSK İşhanı önünde toplanılması, daha sonra YKM önüne yürünerek burada bir basın açıklaması yapılması şeklinde planlanmıştı. Ancak sabah saatlerinden itibaren Kızılay ve çevresi yoğun bir abluka altına alındı, kimlik kontrolleri yapıldı. Şüpheli görülenler gözaltına alındı. Böylece Ankarada tam bir terör havası estirildi. SSK İşhanı önünde toplanmaya başlayan 100ü aşkın kişi burada çember içine alındı, yürümesi engellendi. Bunun üzerine sloganlar atmaya başlayan kitle olayı protesto etti. İHD Ankara Şube Başkanı Ender Büyükçulha burada basın metnini okuyarak, bir kere daha YKM önüne çıkma yasağını protesto ettiklerini açıkladı. Sözlerini Savaşa hayır!, Amerikan askeri olmayacağız! diyerek noktaladı. SY Kızıl Bayrak/Ankara |
|||||