Çağrı:
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü İnsan soyunun yarısını oluşturan kadınların ezici çoğunluğu tarih boyunca hep ezilip aşağılandılar. Bugün de emekçi kadınlar derin bir eşitsizlik ve ayrımcılıkla yüzyüzeler. Egemenlik ilişkilerinin beslediği cinsel, sınıfsal, ulusal, dinsel baskı ve sömürüyü ağır biçimde yaşıyorlar. Bu genel ve sistematik sömürüye ek olarak, savaş dönemlerinin yıkımını, savaşın acısını en çok emekçi kadınlar yaşıyorlar. Terörizme karşı mücadele adı altında azgınlaşan emperyalist saldırganlığın Afganistanda, İsrail siyonizminin Filistinde yürüttüğü barbarlığın en büyük bedelini Filistinin ve Afganistanın emekçi kadınları çekiyor. Bu yılki 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliğimiz, genelde tüm emekçi kadınlar, özelde savaşın korkunç yüzünü yaşayan Afganistanlı ve Filistinli emekçi kadınlarla dayanışmaya hizmet edecektir. Yer: Metraustr.26-28, Stupa, 2 Stock BİR-KAR
8 Martta alanlara! Kadınlar kapitalizmin gelişmesiyle birlikte üretimde yer almaya başladılar. Ama buna rağmen kadın özünde aynı sorunları yaşamaya devam ediyor. Emekçi kadınlar sınıfsal, cinsel ve ulusal olarak eziliyorlar. Toplumun en büyük hizmetçisi haline gelen emekçi kadınların sorunlarının düzen içinde çözümü mümkün değil. Kadını fabrikalarda bir makina, hayatın diğer alanlarında ise cinsel bir meta haline getirmeyi, onun zayıflığından faydalanarak daha çok kâr elde etmeyi düşünen sistem, saldırılarını daha da yoğunlaştırıyor. Yeni YÖK yasa tasarısı ve liselerin har(a)çlı hale getirilmesiyle çocuklarını okutamayacaklar. Oysa ne çok isterler çocuklarının kendileri gibi bir hayat sürmemelerini. Ya sağlık hizmetlerinin özelleştirilmeye çalışılmasına ne demeli. Tüm bunlara dur diyebilecek öncü insanları F tiplerinde katledilerek bizleri daha da karanlığa boğmak isteyen asalak sınıfı tahtından indirmek, 8 Mart gibi günleri her gün yaratmaktan geçiyor. Düzen her ne kadar emekçi kadınları sorunlarına yabancılaştırmaya çalışsa da, onlar gerçek hayatın içinde varolacaklardır. Bunu tek başlarına değil, tıpkı 8 Martın o ilk anlamını kazandığı gün gibi, işçi-emekçi, erkek-kadın örgütlülüğüyle başaracaklardır. 8 Martı bu şekilde somutlaştırabilmek, 8 Martları salonlara hapseden lafebeleriyle değil, emekçi ve duyarlı insanlarla geleceğe dönük adımların atılmasıyla mümkündür. 8 Martta alanlara! SY Kızıl Bayrak okuru/Antakya
Kölelik zincirlerini ancak Hergünkü sorumluluk telaşıyla kalkıp, kimimiz işimize, kimimiz okula gideceğiz. Kimimiz eşimizi, çocuğumuzu yolcu edip ev işlerine girişeceğiz. Yani diğer sabahlardan hiçbir farkı olmayacak. Akşam olduğunda erkeklerimize hizmet etmek için hazır olacağız. Uykularımızsa rüyalarla süslenecek. Kimimiz beyaz atlı prensiyle uzaklara kaçacak, kimimiz ise kabuslar görecek, belki de çığlıklarla uyanacak. Bizi döven, küfreden, saldıran tüm erkekleri bıçaklayacak, vahşice saldıracağız. Tüm kinimizi, öfkemizi kusacağız. Ama bugün televizyondan kadınlar gününüz kutlu olsun sesi de gelecek kulağımıza. Siz mutfakta bulaşık yıkarken, radyodan kadınlar gününüz kutlu olsun diyecek bir erkek sesi ya da siz bir konfeksiyonda makinenizin başında çalışırken veya bir halıya, kilime ilmek atarken... Bir an &ml;nce eve gitmek üzere bindiğiniz otobüste boyalı basın okurken. Kocaman puntolarla Kutlu olsun kadınlar gününüz diye yazıldığını göreceksiniz. Nasıl kutlanacak kadınlar günü, siz onca yükün altında ezilirken. Bugün kendimizi bol bol televizyon kanallarında, gazete sayfalarında göreceğiz. Mikrofonlar bizlere tutulacak. Sorunlarımızı bir-iki kelimeyle anlatmaya çalışacağız. Hemen araya bir reklam koyacaklar. Reklamda kadın bedeni sömürülecek. Bir kadın olarak kendimizi bir de orada göreceğiz. Onun da kadınlar günü kutlu olsun denecek. Birçok tanınan kadın toplantısından görüntülerle karşılaşacağız. İlk önce Tansu Çiller çıkacak karşımıza, sonra Rahşan Eceviti, Berna Yılmazı göreceğiz. Tansu Çiller, hani şu her türlü yolsuzluğa, pisliğe adı karışan, faşist çeteleri şerefli ilan eden ilk kadın başbakan... Engin demokrasinin gereği feministleri de çıkartacaklar karşımıza. Peki ne diyecekler? Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun derken sizinle dalga geçerek, tüm emekçi ve ezilen kadınlara ufacık bir köşe ayıracaklar. Ardından reklamlarda ve programlarda kadın vücudunu kullanarak kârlarına kâr katmaya çalışacaklar. Sizlerin sorunları bir kenarda unutulacak. Ya da medya bizi temsil ettiğini iddia ederek sermaye partili kadınları ve Tansu Çiller gibilerini karşımıza çıkaracak. Ben sizin ananızım, ben sizin bacınızım yalanını yutturmaya çalışacak. İnanmıyoruz. Çünkü o evlatlarını (kendi öz evladını değil tabii ki) bir çakıl taşına değişebilecek bir kişi. Çünkü o evlatlarının gözaltında kaybedilmesine, işkence görmesine, öldürülmesine engel olmayan, çeteleri tüm işçi, emekçi ve ezilen sınıfın başına musallat eden bir kişi. Çünk&ml; o da diğerleri gibi yaptığı ekonomik atılımlarla (özelleştirme, işten atma, zam, enflasyon vb.) anaları-babaları işsiz, bebeleri aç bırakan bir kişi. Çünkü o kadın değil. Bugüne kadar o koltuğa oturan erkeklerden farklı düşünmemiş, farklı davranmamıştır. Kadınlar için ne yapmıştır ki, sizi temsil etme cüretini gösteriyor. Hele Elifin, Ayşenin, Hatçenin sorunları için hi&ceil;bir şey yapmamıştır, yapamaz da. Diğer sermaye sahibi erkekler, kadınlar, düzen partili kadınlar da onlardan farklı değiller. Onlar da sizin gibi yaşamadıkları, sizi anlamadıkları için sorunlarınızı çözemezler. Onların ağzından tek duyacağınız şey, Atatürkün kadınlara yıllar önce siyasi haklar vermiş olduğudur. Fakat bunun gerçek yaşamda hiçbir hükmü yoktur. Çünkü kadınlar bugün&oml;zgürce düşünemiyor, özgürce siyasi tercihini yapamıyor, siyasi eylemde bulunamıyorlar. Bunun koşullarından yoksunlar. Sermaye basını gerçekleri çarpıtıyor. En başta kadınlar gününüz kutlu olsun diyerek bir gerçeği çarpıtıyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü değil, Dünya Emekçi Kadınlar Günüdür. Çünkü 8 Mart tarihi bir anlam ifade ediyor. Nereden alıyor bu anlamı? 8 Martı eylem günü olarak seçen işçi kadınlardan alıyor. 8 Mart 1886da 40 bin New Yorklu tekstil işçisi kadın eşit işe eşit ücret, eşitlik, özgürlük sloganlarıyla direnişe geçerler. Greve engel olmak isteyen polis ile işçi kadınlar arasında yaşanan çatışmada çok sayıda kadın yaşamını yitirir. 8 Mart 1908de New Yorklu dokuma işçisi kadınlar işten çıkarılmalarına karşı yeni bir direniş başlatırlar. Fabrikayı işgal eden kadınların bulundukları yerde devlet yangın çıkarır v 29 işçi kadın yaşamını yitirir. Ne 1857 8 Martında polisle çatışan kadınlar, ne 8 Mart 1886de fabrikayı işgal eden kadınlar bizden farklıydı. Onlar Koredeki, Afrikadaki, Hindistandaki, Fransadaki, İrandaki, Afganistandaki kadınlardan da farklı değillerdi. İşte bu yüzden 8 Mart, 1910da 2. Enternasyonal Kadınlar Konferansında Clara Zetkinin önerisiyle, Dünya Emekçi Kadınlar Günü0 olarak kabul edilmiştir. Bize köleliği dayatan bu düzen artık böyle gitmemeli. Önümüzde iki tercih vardır. Boyun eğmek ya da karşı çıkmak. Boyun eğmek bizim için bir tercih olamaz. Karşı çıkmak ise tek başına yapılamaz. Biliyoruz ki, kadın ve erkek işçiler güçlerini örgütlenerek birleştirmeyi başarırlarsa sermayeyi yenebilirler. Kendimize ve sınıfımıza güveniyoruz. Kadının ve tüm ezilenlerin kurtuluşu ancak proletarya devrimi ve sosyalizm ile mümkündür. Şan olsun 8 Martı yaratan kadınlara! SY Kızıl Bayrak okuru/Kayseri |
|||||