9 Haziran'01
Sayı: 12


  Kızıl Bayrak'tan
  Onbir yıllık mücadelenin kritik safhası
  Kazanmak için 4 Mart'lardan daha da ileriye!
  KESK eylemlerinden
  Direniş bayrağı Aymasan işçisinin elinde
  Sınıf hareketinden
  Ölüm Orucu Direnişi'ne karşı devletin yeni taktiği
  Ölüm Orucu Direnişi 233. gününde sürüyor!
  Gençlik hareketi
  Kriz ve devrimci sınıf çizgisi/7
  Tarımda yıkım ve sonuçları
  15-16 Haziran, sol hareket ve işçi hareketi
  Hatice Yürekli anısına Ekim Gençliği Kampı
   Uluslararası hareket
  İşçi-emekçi kadını devrimci mücadeleye kazanmanın sorunları
  "Sana söz can yoldaşım zafer bizim olacak"
  Geleceğimize sahip çıkalım!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Aydın Çubukçu türünden devrim kaçkınlarına...


Aydın Çubukçu’nun “Açmazdan Çıkmak” adlı köşe yazısı, bu devrim kaçkınlarının geldikleri noktanın özlü bir ifadesidir. Tarihte eşine az rastlanır bir direniş karşısında bugüne kadar utanç verici bir teslimiyeti ve suskunluğu seçen bu liberal takımı artık içlerindeki kini kusmaktan geri duramıyorlar.

Bu devrim kaçkınlarına Yeni Şafak gazetesinde 24 Nisan 2001 tarihinde yayınlanan Ahmet Taşgetiren imzalı yazıyı hatırlatma gereği duyuyorum:

“... Adalet Bakanı hala, ‘Devlet kendisine meydan okuyanlarla pazarlık yapmaz.’ diyor. Bu bir meydan okuma. Ama etkili olduğu gibi son derece şüpheli bir meydan okuma. Bu meydan okuma bizatihi kendi içinde ciddi bir zaaf taşıyor ve Adalet Bakanının yüzüne çökmüş olan çaresizliğe baktığınızda bu meydan okumanın anlamsızlığını görüyorsunuz. Bir yandan meydan okuyor sayın bakan, bir yandan ölüm oruçlarının sona erdirilmesi için adeta yalvarıyor. Yalvarmak zorunda kalıyorsunuz. Çünkü karşısında meydan okumaya cevap verecek fiili bir güç yok. Karşınızdaki güç ölümü peşinen seçince sizin gücünüz anlamsızlaşıyor...”

12 Eylül yenilgisinin pelteleştirdiği bu devrim kaçkınları, direnişten saygıyla sözetmek zorunda kalan islamcı yazarlar kadar bile olamıyorlar. Bunu anlıyoruz; zira onlar devrimi ve devrimci mücadele değerlerini terketmenin, mücadele kaçkınlığının ağır psikolojik yükünü taşıyorlar. Kinlerinin ve saldırganlıklarının gerisinde temelde bu var.

Can Yücel’in bir şiiriyle sözümü noktalamak istiyorum, bu düzen yalakalarının durumuna pek oturuyor:

Değişim
İnce uzun bir hayvan
Çarpıyor
Çarpıyor
Çarpıyor kendini taşlara
Canı mı sıkılıyor
Can mı çekişiyordu yoksa
Yok efendim dedi yanımdaki adam
Gömlek değiştiriyor yılan
Bu hallerden anlarız dedi az çok
Biz de sınıf değiştirmiştik bir zaman

T. Yıldız



Küçük sanayi siteleri ve yaz çalışması


Küçük ölçekli sanayi sitelerinde komünist faaliyet okulların tatile girmesiyle birlikte daha da önem kazandı. Yaz tatilinin başlamasıyla öğrenci gençlik kısa süreli olacağı için büyük fabrikalar yerine küçük ölçekli sanayi sitelerinde çalışmayı tercih ediyor. Bu durumda iki yönlü bir çalışma hattı düşünülmelidir. Birincisi, genç komünistler “mücadelede tatil olmaz” bilinciyle yaz dönemi çalışmasını işçi gençlik çalışmasıyla birleştirmeli. İkincisi, bu alanda çalışan komünist genç işçiler alana gelecek öğrenci gençliğe yönelik çalışmaları planlamalıdır.

Bu alandaki çalışmanın başlıca zorlukları sendikal haklardan yoksunluk, aile geçindirme gibi bir sorumluluğu olmayan genç işçilerin çalışması, sınırlı sayıda işçinin imkansızlıklar içinde sendikal mücadele yürütmesidir.

Küçük ölçekli sanayi sitelerinde çalışma kol gücüne dayalı olduğundan, patronlar genç işçileri tercih ediyorlar. Bu alanda geniş bir gençlik kitlesi bulunuyor. Ortaçağ kalıntısı çıraklık sömürüsünün vahşi boyutlara varması genç işçilerde patrona düşmanlığı güçlendiriyor.

Yaz tatilinin başlamasıyla beraber öğrenci gençlik yoğunlukla genç işçilerin çalıştığı küçük ölçekli sanayi sitelerine yönelip, öğrenci ve işçi gençlik kitlesini birleştiren bir çalışmayı hedefleyebilmelidir. Çalışma, ortak sorunlar üzerinden yazılı-sözlü propaganda, dernek kurma çalışmaları vb. üzerinden yürütülmelidir. Örneğin eğitimin paralı hale getirilmesi hem işçi gençliğin hem öğrenci gençliğin ortak bir sorunudur. İşçi gençlik maddi durumları el vermediği için çalışırken, öğrenci gençlik zar zor okuyabiliyor. Öğrenci gençliğin yaz dönemi çalışması, konumundan kaynaklı sınıfa yabancılığını kırma, disiplinli yaşam tarzı kazanmayı da hedeflemelidir.
Bu çalışma siteler etrafındaki semtlere de yayılmalıdır. Bu, genç işçileri her alanda kuşatmayı sağlayacaktır.

Bir genç komünist/İstanbul




Esenyurt İşçievi’nde Nazım Hikmet anması..


İşçi sınıfının devrimci şairi Nazım Hikmet’in ölüm yıldönümü nedeniyle, 3 Haziran Pazar günü Esenyurt İşçievi’nde bir anma etkinliği düzenlendi. Anmaya yaklaşık 50 kişi katıldı.

Anmaya Nazım Hikmet’in “Türkiye İşçi Sınıfına Selam” şiirinin okunmasıyla başlandı. Daha sonra komünist şairin yaşamını, partili kimliğini, mücadelesini ve mücadele sonucunda karşılaştığı baskıları içeren bir konuşma yapıldı. Yapılan bu konuşmanın ardından müzik gurubunun seslendirdiği türküler ve okunan şiirlerle anma sona erdi.

Kızıl Bayrak/Esenyurt





Tan yeri

Tan yeri ağardı bak şafak söktü
Güneş ufuktan doğdu
Zindan duvarları korkudan çöktü
Rüzgarlar bulutu kovdu kovacak.

Tuna’nın kanıyla yoğrulan toprak
Gül’ümden renk aldı açılan bayrak
Suyun aldı çekiç elimde orak
Hainler başını eğdi eğecek.

Filizler kök attı hep fidan oldu
Deniz dalgalandı inan çoğaldı
Yürekli’m kavgada yerini aldı
Kurtuluş yağmuru yağdı yağacak.

Dünya başkaldırdı dikkatler bizde
Yiğitler siperde hedefler gözde
İsyan alevlenir korlanan közde
Öfkem katilleri boğdu boğacak

İşçiler yumruğun vurunca taşa
Zulmün uşakları düştü telaşa
Dağlım halkın için katıl savaşa
Hey diyelim yoldaş oldu olacak.

O. Dağlı