Kapitalist
patronun amacı, 1997de zorlu bir mücadele ile kazanılmış sendikal
örgütlülüğü tasfiye etmek...
Direniş bayrağı Aymasan işçisinin elinde!
97nin sonlarında dişe diş bir mücadele ile sendikalı olmayı
başaran Aymasan işçileri, "işlerin durgunluğu ve kriz" bahanesiyle
kapı önüne konulmuş durumdalar. Kasım ayından itibaren düzenli ücret alamayan
işçiler, ödenmeyen bu ücretleri için patronla bir görüşme yaparak soruna
bir çözüm bulmasını istemişler. Patron 1 Haziranda tekrar görüşme
talep etmiş. Ancak daha bu görüşme yapılmadan işçiler 31 Mayısta
işten çıkarılmış. Daha önceden kararlaştırıldığı gibi 1 Haziranda
görüşmeye gidilmiş. Patronun katılmayıp temsilcilerini gönderdiği görüşmeden,
olumsuz sonuç çıkınca, 5 Haziran Pazartesi için tekrar görüşme kararı
alınmış. Bu satırlar yazılırken, bu görüşmeden olumlu bir sonuç çıkmadı Aymasan, Türkiye deri sektöründe patentli 3. büyük fabrika. Bu açıdan
önemi büyük olan fabrikada ciddi bir kriz ve durgunluk sözkonusu değil.
Fason üretimin olduğu fabrikada, işlerin bir bölümü Tuzla Organize Deri
Sanayiinde bulunan fabrikada ve Konyadaki fabrikada yapılıyor.
Aymasan patronunun asıl amacı sendikal örgütlülüğü tasfiye etmek. Düşük
ücretle sezonluk işçi çalıştırmayı amaçlayan patron, işçileri kapı önüne
koyarak bu amacına ulaşmaya çalışmaktadır. Ancak Aymasan işçisi, patronun
bu oyununa gelmeyerek birlik içerisinde direniş yolunu seçmiştir. İşsizler
ordusunun çığ gibi büyüdüğü bir ülkede, işini geri kazanmaktan başka bir
seçeneği yoktur Aymasan işçilerinin. Bunun yolunun da zafere kadar yılmadan,
yorulmadan mücadeledn geçtiği açıktır. Patronların polisiyle, medyasıyla, devletiyle, bakanlarıyla örgütlü bir
şekilde işçilere saldırdığı bu süreçte, Aymasan işçisi başta olmak üzere,
tüm Türkiye işçi ve emekçilerinin saldırılara karşı örgütlü bir güç olarak
mücadele etmeleri gerekiyor. Baştan beri vurgulandığı gibi Aymasan işçisi
sadece kendi işi ve ekmeği için değil, tüm sınıfın işi ve ekmeği için
direniyor. Bu direniş tüm işçi ve emekçileri ilgilendirmektedir artık.
Aymasan işçisi bu bilinçle hareket edip birlik ve mücadele ruhunu en üst
seviyede tutmak zorundadır. Bugün, işçilerin kendi sınıf çıkarlarından
başka hiçbir çıkarı yoktur. Aymasan işçileri bu ortak çıkarlar etrafında
kenetlenip direniş bayrağını hep birlikte dalgalandırmalıdır. Sendikasızlığın, özelleştirmelerin, işsizliğin, esnek çalışmanın bir
bir dayatıldığı bu koşullarda, işten çıkarmaya karşı, Aymasan işçisinin
gösterdiği direniş, sınıf hareketi için oldukça anlamlıdır. İşçilerden,
emekçilerden ve toplumun değişik kesimlerinden gelecek olan destek, işçilerin
moral ve motivasyonunu yüksek tutacağı için, direnişin kaderini de değiştirecektir.
Mahallelerden, fabrikalardan destek ziyaretlerinin yapılması, işçilere
ve direnişe sahip çıkılması, patronlar sınıfına verilecek en iyi cevaptır. Aymasan işçilerinin direnişi, kazanımların gaspına, örgütsüzlüğe ve İMF
programlarına karşı verilen en iyi cevaptır. Bu haklı mücadele, bu onurlu
direniş örnek teşkil edecektir. Daha dün mücadeleyi kazanan İzmir Sümerbank
işçileri sınıfın güncel mücadelesine bugün nasıl örnek oluşturuyorsa,
Aymasan işçilerinin mücadelesi de bir bakıma tüm sınıfa ışık olacaktır.
Zafer kazanıldığında, örgütlülükten ve birlikten gelen gücün ne anlama
geldiği, tüm sınıf güçlerine gösterilmiş olacaktır. Aymasan işçileri zamanında, bundan dört sene önce, insanca bir yaşam
ve çalışma koşullarını elde edebilmek için örgütlü oldular ve kazandılar.
Şimdi bu örgütlülüğü ve kazanımları gaspetmeye çalışıyorlar. İşyerinin
kapılarını işçilerin suratına kapatanlar, işçileri açlığa, işsizliğe bataklığa
mahkum etmeye çalışıyorlar. Kendimizin ve çocuğumuzun geleceği için yapılan
kıyıma karşı tek yumruk olmak zorundayız. El ele, kol kola verip gece
gündüz, yağmur çamur demeden kazanana kadar, kapıları açtırana kadar mücadele
devam etmelidir. Direne direne kazanacağız !
İşten atılan bir işçidendirenişçi
Aymasan işçilerine: Gücünüzü birliğinizden aldığınız
için
Ekonomik kriz bahanesiyle kapı dışarı edilen milyonlarca işçiden biriyim.
Sermaye devleti ekonomik krizinden kurtulmak amacıyla önce İMF programı
dedi ve özelleştirmeleri, mezarda emekliliği, esnek çalışmayı, düşük ücretleri,
tahkimi, sendikasızlığı dayattı. Ancak İMF programlarının iflası anlaşılınca,
kriz çözülemeyince, yine İMFnin dayatmasıyla bu kez Amerikadan
ithal Dervişin yönetiminde aynı programlar uygulamaya sokuldu. Milyonlarcamız
kriz bahanesiyle işten atıldık. Bu yetmezmiş gibi, her gün zam üstüne
zam yaparak yaşamımızı iyice çekilmez hale getirdiler. Öğrenciye paralı eğitimi, işçiye sendikasız, sigortasız, düşük ücretle
çalışmayı, memura grevsiz ve toplu iş sözleşmesiz sahte sendika yasasını,
devrimcilere katliamlarla birlikte hücrelerin dayatıldığı bir ülkede,
sizin direnişiniz saldırılara karşı en iyi cevabı veriyor. Emeği ve alınteriyle
en güzel değerleri yaratan işçi sınıfının bir parçası olarak tüm sınıf
adına direniyorsunuz. Gücünüzü birlikteliğinizden ve örgütlülüğünüzden
aldığınız içindir ki bu direniş, er geç kazanımla sonuçlanacaktır. Mücadele kimi zaman zorlu ve çetin geçecektir. Bu zorluklar karşısında
birlikte hareket edilmesi, kazanılacağına olan kesin inancın yüksekte
tutulması daha bir önemlidir. Bu bilinçle hareket edilirse, direnişin
kazanımla sonuçlanmaması için hiçbir neden yoktur. Hepinizi direnişin sıcak coşkusuyla selamlıyorum... Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz! İşten atılan bir işçi/Kartal
Selam olsun Aymasan direnişine! Zafer direnen işçilerin olacak!
Dervişin Amerikadan devşirilmesinden sonra, hükümet saldırı
yasalarını bir bir hayata geçirmeye başladı. Yıllardır bedeller ödenerek
kazanılan haklar bir bir gaspediliyor. Kamu emekçilerini sahte sendika
yasasıyla, çiftçileri şekerı ve tütün yasasıyla karşıladılar. İşçileri
ise 0 zam dayatması ve varolan sosyal hakların gaspları ile...
Sendikaların yaptığı araştırmaya göre, birbuçuk milyon insanı işsiz bırakarak...
Sermaye iktidarı tam bir pervasızlıkla saldırıyor. Biz işçi ve emekçiler
ise bu azgın saldırılar karşısında anlamlı bir tepki ortaya koyabilmiş,
sessizliği kırabilmiş değiliz. Aymasan işçileri bu suskunluk dalgasını
kırmak için mücadeleye girişmiş durumdalar. İlk bakışta işlerini kaybetmelerinden
dolayı direnişe başladıkları düşünülebilir. Ama biz biliyoruz ki, Aymasan
işçileri bugüne kadar ellerini uzatabildikleri tüm direniş ve eylemlere
daima ses katmışlar, destek vermişlerdir. Onun için bugün Aymasan işçileriyle
dayanışmayı yükseltmek, bu onurlu direnişte onları yalnız bırakmamak zorundayız.
Onlar bu direnişi kazanmak zorundalar ve inanıyorum ki kazanacaklar. Aymasan işvereninin hedefi burada örgütlü bulunan Deri-İş Sendikasının
örgütlülüğünü dağıtmak ve istediği gibi sömüreceği örgütsüz bir işyeri
yaratmaktır. Kriz de onun bu planını uygulayabilmek için uygun bir zemin
yaratmıştır. Fakat işçilerin kararlı duruşları daha ilk günden suratında
bir tokat gibi patlamıştır. İşçiler 31 Mayıs sabahından itibaren fabrika
önünde gece-gündüz direnişe geçmişlerdir. 246 işçi, 6 aydır fedakarlık
gösterdiklerini, ama maaşlarını alamadıklarını, söz almalarına rağmen
aldatıldıklarını belirtiyorlar. Aymasan işçileri yıllardır sendikalaşmadan dolayı işten atmalarla karşılaşmışlardır.
Ama tüm saldırılara hep tok bir karşılık vermişlerdir. Bu nedenle bugün
önü, geçmişten gelen direnişçi geleneğin aydınlığıyla daha da açıktır.
Deri sektöründe çalışma koşullarının çok ağır olmasına rağmen genelde
işe çok küçük yaşta başlanmaktadır. Bu, yoğun bir çocuk işçi emeğinin
sömürülmesi demektir. Aymasan patronunun bir sıkıntısı da buradadır ve
rekabet edemediğini öne sürmektedir. Çünkü işçilerin tamamı sendikalıdır,
bu da kendi kârında bir parça azalma demektir. Bu nedenle fabrikadaki
örgütlülüğü yıkıp, yerine sınırsız ve koşulsuz bir sömürü çarkı kurmayı
hedeflemektedir. Türkiyede 2000 yılı verilerine göre, deri işkolunda 9071 işletme
bulunmaktadır. Bu işletmelerde 62 bin işçi çalışmakta, bunların yalnızca
18 bin 427i sendikalarda örgütlü bulunmaktadır. Şimdi bu örgütlülük
de yokedilmeye çalışılmaktadır. Aymasan işçilerinin direnişine destek büyük bir önem taşımaktadır. Bu
direnişin zaferle taçlanması için en büyük sorumluluk ise 246 Aymasan
işçisine düşmektedir. Çünkü son kararı onlar vereceklerdir. Patron işçilerin
birliğini bozmak için çeşitli oyunlar tertipleyecektir. Bunlara karşı
küçük bir zaaf gösterilmesi direnişin kaybedilmesi demektir. Yaşasın Aymasan direnişi! T. Yıldız
A. Damar |
|||||