9 Haziran'01
Sayı: 12


  Kızıl Bayrak'tan
  Onbir yıllık mücadelenin kritik safhası
  Kazanmak için 4 Mart'lardan daha da ileriye!
  KESK eylemlerinden
  Direniş bayrağı Aymasan işçisinin elinde
  Sınıf hareketinden
  Ölüm Orucu Direnişi'ne karşı devletin yeni taktiği
  Ölüm Orucu Direnişi 233. gününde sürüyor!
  Gençlik hareketi
  Kriz ve devrimci sınıf çizgisi/7
  Tarımda yıkım ve sonuçları
  15-16 Haziran, sol hareket ve işçi hareketi
  Hatice Yürekli anısına Ekim Gençliği Kampı
   Uluslararası hareket
  İşçi-emekçi kadını devrimci mücadeleye kazanmanın sorunları
  "Sana söz can yoldaşım zafer bizim olacak"
  Geleceğimize sahip çıkalım!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

  7 Haziran’da ülke çapında KESK eylemleri...

 

“Barikatı aştık sıra yasada!”


Ankara:

Kızılay’da dişediş çatışma!..

Sahte sendika yasasının genel kurulda görüşülmeye başlaması üzerine KESK'e bağlı sendikalar saat 12:30 da Eğitim-Sen 1 No’lu Şube önünde toplanmaya başladılar. Ziya Gökalp caddesi trafiğe kapatıldı. Temsilciler meclise gittiği sırada 2 bin kişilik kitle sloganlarla beklemeye başladı.

Saat 18:00’e doğru temsilcilerin sonuç almaksızın dönmesi üzerine Kızılay’a girme kararı alındı. Birbirine kenetlenerek barikata yüklenen emekçilere polis gaz bombaları ve coplarla saldırdı. Polisin saldırısı sonrasında ara sokaklara dağılan emekçiler Sakarya Caddesi’nde tekrar toplandılar. Burada kitleye bir kez daha saldıran polis birçok kişiyi gözaltına alırken, onlarca emekçi de hastanelere kaldırıldı. Akşam toplanan emekçiler cuma günü için eylem kararı alarak, bu yasanın çıkmasına izin vermeyeceklerini vurguladılar.

İstanbul:

Akşama kadar eylem...

Kamu emekçileri İstanbul’da Kadıköy Belediye binası önünde toplandılar. Daha sonra ise Söğütlüçeşme Caddesi'nden Kadıköy İskele Meydanı'na yürüyüşe geçtiler. Sahte sendika yasasına karşı sloganların haykırıldığı yürüyüş, Kadıköy İskele Meydan’ında oturma eylemine dönüştürüldü.

Eylemde "Yaşasın demokrasi mücadelemiz!", "Yasakçı yasa geri çekilsin!", "Yaşasın grev, yaşasın toplu sözleşme!" yazılı dövizler taşındı. “Sahte sendika yasasına hayır!”, “Barikatı aştık sıra yasada!”, “Yılgınlık yok direniş var!”, “İçerde dışarda hücreleri parçala!”, “İMF tipi yaşama hayır!” gibi sloganlar atıldı.

Oturma eylemi sırasında kamu emekçilerine hitaben konuşan KESK eski Genel Başkanı Siyami Erdem, KESK'i büyük bir mücadeleyle yarattıklarını belirtti ve yine böyle bir mücadeleyle koruyacaklarını ifade etti.

Bu arada bir açıklama yapan Enerji-Yapı Yol Sen İstanbul Şube Başkanı Erhan Karaçay;sözkonusu yasa tasarısının TBMM'de görüşülmeye başlandığını anlattı ve görüşme bitene kadar, diğer illerdeki eylemcilerle koordineli hareket ederek, oturma eylemini sürdüreceklerini, görüşmenin ardından eylemi sona erdireceklerini söyledi.

Akşam saatlerine kadar süren oturma eyleminde, saldırı haberleri büyük bir öfke ve mücadele kararlılığı taşıyan sloganlarla karşılandı.

İzmir:

Kararlı, coşkulu ve militan!..

Sahte sendika yasasının mecliste görüşüldüğü gün iş bırakma eylemi yapılacağı söylenmesine rağmen bu alana kitlesel olarak yansımadı. 1500’e yakın kamu emekçisinin saat 12:00’de başlattığı eylem, Ankara’dan gelen saldırı haberiyle militan bir tarza büründü. Coşku da buna paralel olarak arttı.

Kızılay Meydanı’ndaki saldırı ve gözaltı haberinin ardından emekçiler, Konak’ın en işlek caddesinden yolu keserek, Çankaya’daki DSP binasına doğru sloganlarla yürümeye başladılar. 1500’e yakın emekçi davalarına sahip çıktıklarını, haykırdıkları sloganlar ve kararlı duruşlarıyla ifade ettiler. Kamu emekçilerinin tereddütsüz tutumu sonucu panzerlerden ve çevik kuvvet polislerinden oluşan barikat kaldırıldı.

8 saat süren eylem Çankaya’daki DSP il binasının olduğu caddede, KESK dönem sözcüsü Alim Murathan tarafından meclisteki görüşmenin 12 Haziran‘a ertelendiği haberiyle bitirildi.

Sınıf hareketinin durgun olduğu bugünkü koşullarda, İzmir’de yapılan eylemler de genellikle durgun bir havada geçiyordu. Oysa bugünkü eylem emekçilerin hafızasına tüm zayıflıklarına rağmen kararlı ve militan bir ruh taşıdı.

Eylemin ilk saatlerde, Sümerbank işçileri desteğe gelen bir süre sonra kendi direniş mevzilerine gittiler.

Eylem boyunca atılan sloganlardan bazıları şunlardı: “Direne direne kazanacağız!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hepberaber ya hiçbirimiz!”, “Yılgınlık yok direniş var!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, ”Çetelere kıyak, emekçiye dayak, bu abluka dağıtılacak!”, “Barikat kalkacak, başka yolu yok!”, “Barikatı aştık sıra yasada!”. En radikal sloganlarsa polis barikatında, yürüyüş esnasında ve saldırı haberleri geldiği sırada atıldı.

Adana:

"Yaşasın grevli toplu sözleşmeli sendika mücadelemiz!"

Saat 11:00’e Uğur Mumcu Meydanı’nda toplanan kamu emekçileri sloganlar atarak halay çektiler. Daha sonra dönem sözcüsü basın açıklamasını okudu. Açıklamada özetle; "Toplusözleşme ve grev hakkımızı yasaklayan, örgütlenmemizi daraltmayı hedefleyen yasaklarla dolu bu yasayı asla kabul etmeyeceğiz. Toplusözleşme ve grev hakkı içeren özgürlükçü, demokratik, katılımcı bir yasa için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz." denildi. Bugün yapılan eylemin Kızılay'daki eylemi desteklemek amacıyla yapıldığı, sonuna kadar devam edileceği de sözcü tarafından ifade edildi. Eylemde SES Şube Başkanı Ali Dinigüzel de KESK’in mücadele tarihini özetleyen bir konuşma yaptı.

Eylemde atılan sloganlar: "Direne direne kazanacağız!", "Hükümet yasanı al başına çal!", "Derviş evine Ecevit huzurevine!", "Yaşasın grevli toplusözleşmeli sendika mücadelemiz!". Adana'nın kavurucu sıcağı karşısında bazen gölgeye çekilmek zorunda kalan kamu emekçileri eylemi coşkulu bir şekilde bitirdiler.

Bursa:

Eylem boyunca kararlılık ve öfke

Bursa'da öğle saatlerinde toplanan yaklaşık 500 kamu emekçisi, sloganlar atarak, Orhangazi Parkı’na kadar yürüdü. Burada oturma eylemi başlatan kamu emekçilerine hitap eden KESK Bursa Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Çetin Erdolu, tasarıyla temel sendikal hakların yasaklandığını, askeri işyerlerindeki sivil memurların örgütlenmesinin engellendiğini ifade ederek, yasa geri çekilene kadar eylemlerin süreceğini bir kez daha duyurdu.

Eylem boyunca kararlılığı ve öfkeyi ifade eden sloganlar büyük bir coşkuyla atıldı.
Kamu çalışanlarının oturma eyleminin 18:00'e kadar süreceği bildirildi.

Antalya

Eyleme 700 coşkulu emekçi katıldı

Antalya'daki eyleme yaklaşık olarak 700 civarında emekçi katıldı. İş bırakma eylemi daha çok viziteye çıkma biçiminde gerçekleşti. Eylem, Eğitim-Sen önünden Cumhuriyet Meydanı’na kadar yapılan bir yürüyüşle başladı. Yürüyüş sırasında Güllük Caddesi bir süre trafiğe kapatıldı.
Cumhuriyet Meydanı'nda Şubeler Platformu adına Eğitim-Sen Şube Sekreteri Oğuz Eraslan yaptığı açıklamada; yeni yasada memurlara grev ve toplusözleşme hakkının yasaklandığını ve sendikaların kapatılmak istendiğini vurguladı. Eylem alanında büyük bir kararlılık ve coşku göze çarpıyordu.

Mersin:

Polis saldırısı ve sendika yöneticilerine gözaltı

Kamu emekçileri Mersin’de, tasarıyı protesto etmek amacıyla öğle saatlerine doğru Çankaya Mahallesi’ndeki Eğitim-Sen binası önünde toplanmaya başladılar. Daha sonra basın açıklaması yapmak üzere SSK Bölge Müdürlüğü'ne doğru yürümek isteyen emekçilere, polis cop kullanarak saldırdı.

Saldırıyla dağıtılan kamu emekçileri arkasından sendika binası önünde oturma eylemine başladı. Polis burada da zor kollandı. Saldırılar sonucunda birçok kamu emekçisi yaralandı. Polis, KESK Dönem Sözcüsü Ferbağ Fırat, Sağlık Emekçileri Sendikası Mersin Şube Başkanı Yılmaz Bozkurt ve Eğitim-Sen Mersin Şubesi Başkanı Ayşe Eren'in de aralarında bulunduğu 10 kişiyi gözaltına aldı.

Düzce:

“Sahte sendika yasasına hayır!”

Düzce Anıtpark'ta biraraya gelen 100 kadar kamu emekçisi, sahte yasayı protesto ettiler. Eylemde “Sahte sendika yasasına hayır!”, “Barikatı aştık sıra yasada!” sloganları en çok atılan sloganlardı. Düzce Eğitim-Sen Şube Başkanı Fethi Sönmez yaptığı açıklamada; "11 yıldır sürdürdüğümüz sendikal mücadelemizde bugün önemli bir noktaya geldik. Yıllardır tüm ısrarlarımıza rağmen Kamu Emekçileri Sendikaları Yasasını çıkarmayan iktidar şimdi sahte bir sendika yasası çıkarmaya çalışıyor" dedi.

İzmit

“Ferman hükümetinse, alanlar bizimdir."

Kamu emekçileri İzmit’te Defterdarlık ve Saraybahçe Belediyesi önünde toplanarak, İstiklal, Fethiye ve Alemdar caddelerini yürüyerek geçtikten sonra Cumhuriyet Parkı önünde toplandılar. Burada konuşma yapan dönem sözcüsü ve Tüm Sosyal-Sen Şube Başkanı Aziz Özcan, "Yeni tasarıyla, toplusözleşme ve grev hakkımızı engellemek istiyorlar" dedi. Arkasından konuşmasını “Ferman hükümetinse, alanlar ve meydanlar bizimdir." diyerek bitirdi.

Konuşma sırasında ve sonrasında çeşitli sloganlar atan kamu emekçileri kararlılıklarını ortaya koydular.




Kamu emekçilerinin 6 Haziran İstanbul eylemi:

“Yasakçı yasayı püskürteceğiz!”


Meclisteki sahte sendika yasasının tekrar gündeme alınması nedeniyle, kamu emeçileri İstanbul’da bir protesto eylemi gerçekleştirdiler.

Unkapanı’nda bulunan KESK Genel Merkezi önünde saat 18: 00’e toplanan kamu emekçileri Saraçhane Parkı’na doğru yürüyüşe geçtiler. Polis pankart, döviz ve soganlarla harekete geçen kitlenin önünde barikat oluşturarak yürümelerini engellemeye çalıştı. Bunun üzerine “Baskılar bizi yıldıramaz!” vb., sloganlar atan emekçiler, engelleme girişimini protesto ettiler. Görüşmeler sonucunda mutabakat sağlanarak barikat kaldırıldı. Kitle Saraçhane Parkı’na kadar sloganlarla yürüdü.

Burada KESK Genel Sekreteri Sevil Erol bir basın metni okudu. Metinde; yasakçı yasalara boyun eğmeyeceklerini, ülkenin dört bir yanında eylemler gerçekleştirerek “toplusözleşmeli, grevli, özgürlükçü demokratik bir yasa” talebini yükselteceklerini belirtti. Daha sonra eylemci kamu emekçileri sloganlarla dağıldı.

Eylemde “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Toplusözleşme hakkımız grev silahımız!”, “Yasakçı yasayı püskürteceğiz!”, “İçerde, dışarda hücreleri parçala!”, “İMF tipi-hücre tipi yaşam istemiyoruz!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak/İstanbul




Antalya KESK eylemleri...

Kızılay direnişinin yarattığı olumlu hava,
yönetimin ürkek tavrıyla dağıtılıyor!..


Kızılay eyleminin ardından KESK sahte sendika yasasına karşı bir eylem programı hazırladı. Viziteye çıkma, oturma eylemi, bir günlük iş bırakma (5 Haziran Salı günü için) gibi eylemleri içeren bu program oldukça etkili görünüyordu. Üstelik program Ankara barikatının aşılmasını izleyen bir zaman dilimine oturuyordu. Bunların toplamı doğal olarak katılımın güçlü olacağı beklentisini doğuruyordu.

1 Haziran Cuma günü kamu emekçileri Antalya’da da viziteye çıktılar. Defterdarlık önünde toplanan kitleye alkış ve sloganlarla yürüyerek gelen Eğitim-Sen korteji katıldı. Böylelikle 150 kişilik bir kitle oluştu. Burada atılan sloganlar bir polisin “dağıtırız” tehditlerine rağmen -ve daha da gür bir şekilde- sürdü. Ardından basın açıklamasına geçildi. Zaman zaman sloganlarla kesilen basın açıklaması, bir gün sonra Cumhuriyet Meydanı’nda yapılacak oturma eylemine çağrıyla son buldu.

Ertesi gün oturma eylemine gelen kitle 50 civarında idi. Atılan sloganlar ve alkışlardan sonra basın açıklamasına geçildi. Okunan metin devlet güdümlü sendikaya geçit verilmeyeceği çerçevesinde oldu. O ana kadar eylemleri kendi isteği doğrultusunda sürükleyen alt kademe sendika yönetimi, bu kez KESK Genel Merkezi’nin aldığı karar gereği eylemlerin geçici bir süre için ertelendiğini duyurdu. Buna gerekçe olarak da “meclisin şu an RTÜK yasasıyla meşgul olması” gösterildi.

Her iki eylemde de emekçiler “Sahte sendika yasasına hayır!”, “Barikatı aştık sıra yasada!”, “Direne direne kazanacağız!”, Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, yanısıra “Derviş evine Ecevit huzuruevine!”, “Ne İMF ne Derviş, genel grev/genel direniş!” sloganlarını attılar. Eylemler, “Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız, ya siz?” şiarıyla bitirildi.

Burada şunu önemle belirtmek istiyoruz. Kitle hareketini devrimci bir çizgide ilerletebilmek, buna uygun kanallar açmak ve ortaya konulacak inisiyatifle olanaklıdır. Yoksa mücadelenin yarattığı tüm birikimler reformist-icazetçi çizginin temsilcileri tarafından ürkek kararlar ve tutumlarla boşa çıkarılacaktır.

Yeni 4 Martlar için ileri!

Antalya’dan Kızıl Bayrak okurları




Öğretim Elemanları Sendikası’nın basın açıklaması eylemi...

“Parasız eğitim talebimizi sürdürmeye kararlıyız”


5 Haziran günü Yıldız Teknik Üniversitesi’nde, Öğretim Elemanları Sendikası, araştırma görevlileri kadrolarının artırılması ve diğer sorunları dile getirmek için bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Basın açıklamasında ÖES Genel Başkanı Hayri Kozanoğlu; hükümetin izlediği İMF ve Dünya Bankası politikalarının ülkeyi krizden krize sürüklediğini ve bağımsızlığımızın ayaklar altına alındığını vurguladı. Kamu üniversitelerinin “öteki Türkiye’nin öteki üniversitelerine dönüştüğü”nü, araştırma imkanlarının ortadan kaldırıldığını ifade etti. Ayrıca rektörlerin öğrenci harçlarının yükseltilmesi suretiyle öğretim elemanlarının yaşam şartlarının düzeltilmesi taleplerini doğru bulmadıklarını, parasız eğitim talebini savunmaya devam edeceklerini belirtti.

ÖES üyesi öğretim elemanlarının talepleri

1- Şimdiye kadar öğretim elemanlarının sorunlarına pek duyarlılık göstermeyen rektörlerin dahi üniversite personelinin maddi yaşam koşullarının iyileştirilmesi talebiyle ortaya çıkması, durumun vahimiyetinin açık kanıtıdır. Ama bu ülkede emeğiyle geçinenlerin hak taleplerine kulak vermeyen, yalnız kendisi için “ayaklanan” bir üniversite, hem toplumdan yeterli desteği görmeyecek, hem de sorunun kaynakları doğru saptanamayacaktır.

2- Bizler uzun yılların çabasıyla kamu kaynaklarını kullanarak yetiştik. Şartlar ne olursa olsun kamu üniversitelerini terk etmemeye kararlıyız. Talebimiz devletten, sermayeden, dinden bağımsız, özgür akademisyen kimliğimizi koruyarak mesleğimizi yürütmektir.

3- Bunun için emeğimizin karşılığı olan hak ettiğimiz ücreti alma çabasındayız. ÖES olarak KESK’in şemsiyesi altında grevli, toplusözleşmeli sendika mücadelesi veriyoruz. Ancak bu amaca ulaşınca, hiç kimseye minnet duymadan hakkımız olan insanca bir yaşam düzeyine kavuşacağımıza inanıyoruz.

4- Ülkemizde yirmi yılı aşkın süredir uygulanan neo-liberal politikalar, bu politikaları dayatan İMF ve DB ile ülkeyi yönetemeyen hükümetler, gerek yaşadığımız ekonomik krizlerin, gerekse öğretim elemanlarının gittikçe bozulan yaşam koşullarının baş sorumlusudur. Bu nedenle sendikamızın tüm üyeleri gelecek ders yılından başlayarak derslerinin ilk on dakikasını bu politikaları teşhire ayıracak, eylemimizin dozu koşullara göre gittikçe artırılacaktır.

5- Üyelerimizin de katkısıyla hazırlanan Emek Programı’nın anlatılabilmesi, geliştirilebilmesi için yaz aylarında da çabalarımızı sürdüreceğiz. İktisatçı meslektaşlarımız iktisat politikalarını, ziraatçılar tarım, veterinerler hayvancılık, eğitim bilimciler eğitim politikaları, tıpçılar sağlık politikaları, kısacası tüm meslektaşlarımız kendi alanlarıyla ilgili teşhir faaliyetine ağırlık vereceklerdir.

6- Rektörlerin öğrenci harçlarının 650 dolara çıkartılarak öğretim elemanlarının yaşam şartlarının düzeltilmesi talebini çok yanlış buluyoruz. Biz parasız eğitim talebimizi sürdürmeye kararlıyız, öğrencilerimizin cebine saldırarak yapılacak düzenlemelere şiddetle karşı çıkacağımızı, öğrencilerimizle birlikte tepki koyacağımızı açıkça ilan ediyoruz.

7- Yüzde on paralı öğrenci kontenjanını da, hem Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olacağı hem de kamu üniversitelerinin ticarethane haline getirilmesinin son adımını teşkil edeceği için kabul edilemez buluyoruz.

8- Üniversitenin saygınlığına gölge düşüren, kendisiyle aynı düşünmeyen öğretim üyelerine sıfatı rektör bile olsa en ağır iftira ve suçlamaları yöneltmekten çekinmeyen YÖK Başkanı Kemal Gürüz sözcülüğünde yapılan bir hak arama mücadelesinin inandırıcılığı azalmaktadır. Kemal Gürüz hemen istifa etmeli, kendi yönetiminde tarihinin en kötü dönemini yaşayan üniversitelerden elini çekmelidir.

9- Ekonomide fonların tasfiyesi bütçe ve mali disiplini bozulan uygulamalar olduğu için yerindedir. Üniversite araştırma fonları özellikle fen bilimlerindeki arkadaşlarımızın çalışmalarını sürdürebilmeleri için hayati önemdedir. Bu araştırmaların üniversite genel bütçesi içerisinden sürdürülebilmesi, kaynaklardan yararlanabilmenin objektif koşullara bağlanması gereklidir.
10- Ülkemizde bilimin geleceği, gençlerin öğretim üyeliği mesleğine kazanılmasına, mesleğimizin hem maddi yaşam koşulları hem de toplumsal saygınlık açısından cazip hale getirilmesine bağlıdır. Üniversitelerde yaşanan kan kaybı da göz önüne alınarak araştırma görevlisi kadroları artırılmalı, gençlere kendilerini ve bilimi geliştirebilecekleri koşullar sağlanmalıdır.