2 Haziran'01
Sayı: 11


  Kızıl Bayrak'tan
  Kamu emekçilerinin Ankara çıkarması
  Barikatlar aşıldı, Kızılay zaptedildi!
  Kamu emekçileri direnişlerini sürdürüyorlar...
  İhanet sözleşmesini alanlarda yırtalım!
  İzmir Sümerbank direnişi devam ediyor!
  F tipi ölümün belgesi
  Ölüm Orucu direnişçisi Uğur Türkmen 27 Mayıs'ta ölümsüzleşti...
  Direniş kazanacak!
  Kriz ve devrimci sınıf çizgisi/6
  Ölüm Orucu'ndaki tutsaklardan bazılarının sağlık durumu
  Ölüm Orucu Direnişi'yle dayanışma eylemleri...
  Tarım, hububat ve emperyalizm
  Kıbrıs'ta MGK patentli kirli ve kanlı operasyon!
  Uluslararası hareket
  Devrim kaçkınlarının devrimcilere bitmeyen kini
  Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alparslan Özdoğan ve Hüseyin Cevahir'in anıları önünde saygıyla eğiliyoruz...
  Proletaryanın büyük devrimci şairi: Nazım Hikmet
  Hücre karşıtı mücadele
  Mücadele Postası


Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Kıbrıs’ta MGK patentli kirli ve kanlı operasyon!


Geçtiğimiz hafta Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan bir dizi gelişme, Türk devletinin yeni bir kirli operasyonunu işaret ediyor. 24 Mayıs’ta işgal karşıtı yayın çizgisiyle bilinen Avrupa gazetesinin bombalanmasını, bir gün sonra hükümetin istifası izledi. Yeni hükümetin kuruluş çalışmaları devam ederken, MGK toplanarak Kıbrıs konusunda bilinen tezlerini sert bir üslupla yineledi. Kıbrıs’ta iki devlet ve iki halk olduğu, sorunun çözümü için bu durumun tanınması gerektiği, Türk devletinin bu yaklaşımdan geri adım atmayacağı ifade edildi. Bu gelişmeler, oldukça kaba bir biçimde yürütülen operasyonun birbirini tamamlayan halkalarını oluşturmaktadır. Sermaye devleti Kıbrıs’taki işgal ve egemenliğini sürdürebilmek için kirli bir operasyon başlatmış durumdadır.

Türk devleti, yıllardır adada tahakkümünü sarsacak nitelikteki her gelişmede, bu tür kirli operasyonlara başvurmuştur. Bu operasyonlarda hep bombalama, cinayet vb. yöntemler kullanılmıştır. Kukla rejimin yaşadığı her tıkanıklık, bizzat MGK’da hazırlanan müdahale planlarıyla kaba biçimlerde aşılma yoluna gidilmiştir. Geçen yılki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Denktaş karşısında aday olan Eroğlu’nun adaylıktan geri çektirilmesi, bunun son ve çarpıcı örneklerinden biridir.

Son kirli operasyonun, Türk devletinin ada üzerindeki konumunu yitirme tehlikesiyle yüzyüze kaldığı bir dönemde gerçekleşmesi oldukça dikkat çekicidir. Gerek uluslararası planda içerisine alındığı abluka, gerekse bizzat işgal altında tuttuğa topraklarda yaşadığı sıkışma, Türk devletini yeni bir kaba operasyona başvurmak zorunda bırakmıştır.

Son dönem tablosu üzerinden
anlamını bulan kirli operasyon

Son dönemde sermaye devletinin gerek uluslararası planda, gerekse Kuzey Kıbrıs’ta giderek sıkıştığı bir gerçektir. Güney Kıbrıs’ın AB ile tam üyelik görüşmelerine başlamasıyla ABD ve AB’nin sorunun çözümü konusunda yoğunlaştırdıkları baskıların yanısıra, Kuzey Kıbrıs halkı da Türk devletinin işgal ve tahakkümüne karşı öfkesini artık açıkça ifade etmeye başlamıştır. Uzun yıllar sonra Kuzey Kıbrıs halkı alanlara çıkarak, işgal karşıtı eylemliliklerde bulunmaktadır. ABD ve AB’nin son dönemde attıkları adımların Türk devleti üzerinde geçmişten daha fazla etkili olmasının temel nedenlerinden biri budur.

İşgal sonrasında tüm baskılara karşın Kuzey Kıbrıs’taki egemenliğini zaman içerisinde pekiştiren Türk devleti, şimdi içeride büyüyen tepki nedeniyle köşeye sıkışmış durumdadır.

Diğer yandan, ABD ve AB’nin attıkları adımlar, tersinden K. Kıbrıs’ta siyasal dengeleri sarsmakta, işgal karşıtı mücadeleyi koşullayan bir etkene dönüşmektedir. Çünkü Güney Kıbrıs yönetimiyle AB arasındaki tam üyelik görüşmeleri adanın tümü üzerinden yapılmaktadır. Eğer K. Kıbrıs işgali sürerse, Kıbrıs’ın tümünü kapsayan AB üyeliği fiili olarak Kuzeyi dışında bırakacaktır.

K. Kıbrıs 27 yıldır işgal altındadır. Kıbrıslı emekçilere faşist zorla beraber onursuzca bir yaşam dayatılmıştır. K. Kıbrıs iktisadi olarak çökertilerek Türk devletinin üç-beş kuruşuna muhtaç hale getirilmiştir. Adanın güneyinde ise göreli bir ekonomik gelişkinlik, yüksek bir yaşam standartı sözkonusudur. Bu farklılık, K. Kıbrıs halkı tarafından tutulan yolun sonucu olarak görülmekte, AB’ye üyeliğin kaybedilmesi, yaşamlarını bir parça düzeltmek için önlerine çıkan fırsatın kaçırılması olarak değerlendirilmektedir.

Diğer yandan Türk devleti tarafından K. Kıbrıs halkına ağır bir sosyal yıkım paketi dayatılmıştır. Yaşadığı ağır ekonomik kriz nedeniyle sermaye devleti farklı bir adım atamamaktadır. Bu nedenle bir kez daha kirli ve kaba yöntemlere başvurmak durumunda kalmaktadır. Hükümete kaba bir müdahaleyle beraber, AB üyeliğini bayrak yaparak işgale karşı cepheden tutum alan Avrupa gazetesine karşı bir MGK operasyonuna başvurmuştur.

Sonuçta K. Kıbrıs halkı şu an somut iki seçenek görmektedir: Ya TC patentli yıkım paketi, ya da AB üyeliğiyle gelecek refah ve demokrasi! Bu bilinç düzeyi, bugün işgal karşıtı toplumsal muhalefetin zayıf karnını oluşturmakla birlikte, onun büyümesini koşullayan bir etkendir aynı zamanda.

Bu iki seçenek ekseninde yaşanan taraflaşma siyasal cephede bir parçalanmaya yol açmıştır. Örneğin, bugün operasyonla dağıtılan hükümetin bileşenlerinden TKP, Kıbrıs görüşmelerinin yeniden başlatılmasını istemekte, Güney ile birleşme yönünde belirgin bir tutum gösterebilmektedir. Büyümekte olan toplumsal muhalefet de bu tutuma güç vermektedir. Bundan dolayı iç siyasal cephede tam bir tıkanma ile yüzyüze kalınmıştır.

Operasyon’un ikili yönü

Yürütülen operasyonun içe dönük yönü; Türk devletinin K. Kıbrıs’taki egemenliğini sarsan işgal karşıtlığını, yıkım saldırısına karşı gelişen kitlesel-militan emekçi hareketini ezmek; siyasal planda yaşanan parçalanmaya son vermektir. Dışa dönük yönü ise, emperyalistlerin attıkları adımları dengelemek, oluşturulan basıncı bir nebze olsun boşa çıkarabilmektir. Birbirine sıkı bir biçimde bağlı bu iki hedef, operasyonun tüm halkalarında kendisini ortaya koymaktadır.

Siyasal tıkanıklık mevcut hükümetin dağıtılmasıyla aşılmaya çalışılmıştır. Ama bu sadece ilk adımdır. MGK’nın bir yıl öncesinde hazırladığı eylem planına göre hedef başkanlık sistemidir. Yani göstermelik kurumları da bir yana iterek, açıktan bir Denktaş dükalığını egemen kılmaktır. Nitekim, Kıbrıs’taki hükümet operasyonu sonrasında Ecevit bu gerçeği şöyle dile getirmiştir: “180 bin nüfuslu, Türkiye’nin ilçesi, ili kadar bir yer, hem cumhurbaşkanı hem başbakan var. Bu olmamalı. Türkiye’de karşıyım, ama il kadar bir yerde devlet başkanlığı sisteminin doğru olduğunu düşünüyorum.”

Siyasal cephede atılacak adımlar, ekonomik yıkıma ve işgale karşı büyüyen toplumsal öfkenin her türlü kanlı ve kirli yöntem kullanılarak bastırılacağının göstergesidir. Hükümet operasyonuyla Avrupa gazetesinin bombalanması aynı günlere denk getirilerek, bu açıkça ortaya konulmuştur. Siyasal cephede tahkim, iç çatlakları ortadan kaldırarak, toplumsal muhalefetin faşist terör ve zorbalıkla ezilmesini kolaylaştıracaktır.

Avrupa gazetesinin bombalanması, AB üyeliği yönünde beliren güçlü eğilimin önünü almaya, böylece emperyalist merkezlerin yarattıkları basıncı göğüslemeye hizmet etmektedir. MGK toplantısı öncesinde Kıbrıs’tan sorumlu bakan Şükrü Sina Gürel’in Amerika Kıbrıs Özel Temsilcisi Tom Weston ile yaptığı görüşmede ifade ettikleri bu açıdan dikkate değerdir. Sina Gürel şunları söylemektedir: “Avrupa tarafsızlık noktasında güvenimizi kaybetti. Birlik önemli bir hedef ama, uğrunda Kıbrıs’ı gözden çıkaracağımız bir hedef değil. Kimsenin 45 mil ötemizdeki Kıbrıs’ı alıp, başka yere götürmesine izin vermeyeceğiz. Birliğe üyeliğimiz zaten en yakın vadede 15 sene. 15 sene dalda durup durmayacağını bilmediğimiz bir kuş için, neden elimizdeki kuşu bırakal.”

Bu mesaj MGK toplantısında da tehditkar bir üslupla emperyalist merkezlere bildirilmiştir. Böylece kirli operasyonun diğer ayağı da tamamlanmıştır.

Gerçek kurtuluş ve bağımsızlık için!

Kıbrıs halkı özgürlük ve kurtuluşa giden yolu açabilmek için bu kirli operasyonları boşa çıkartmak durumundadır. Bu, uzun yıllar sonra hem işgale ve hem de sosyal yıkıma karşı ortaya konulan kitlesel militan mücadelenin daha üst boyutlara taşınabilmesini gerektirmektedir. Ancak, işbirlikçi rejimler ve onların efendileriyle birlikte emperyalizmi karşısına almayan bir kurtuluş mücadelesi başarı kazanamaz, yalnızca efendi değiştirmeye hizmet eder. Bugün AB’yi alternatif görenlerin en büyük açmazı da budur.

Kuzey Kıbrıslı işçi ve emekçiler yollarını bu türden gerici hayallerden ayırmalıdırlar. İşçi ve emekçilerin gerçek kurtuluşu ve gerçek bağımsızlık, emperyalist-kapitalist zincirin parçalanıp dışına çıkılmasıyla kazanılacaktır.




Kıbrıs’taki son gelişmeler üzerine Sosyalist Gerçek gazetesi
tarafından yapılan açıklamalardan...

Yaşanacaklardan TC ve sözde KKTC
devleti sorumlu olacaktır!


Kuzey Kıbrıs’ta yayımlanan günlük Avrupa gazetesinin yazarları ölümle tehdit edilmektedirler. Bu gazete bir muhalefet gazetesidir ve günlük olarak düzenin yanlışlarını ortaya koymaktadır. Geçen yıl ajan suçlamasıyla tutuklanmışlardır. Halk kitleleri tarafından yürütülen uzun bir kampanyanın ardından, getirdikleri suçlamaları ispatlayamayan yetkililer kendilerini serbest bırakmak zorunda kalmışlardır. 200 bin kişilik nüfusa sahip bir bölgede 15 bin kişi tarafından “Bu Memleket Bizim, Biz Yöneteceğiz!” sloganıyla karşılanmışlardır.

Daha sonra Kuzey Kıbrıs’ta bombalar patlamıştır. Bir tanesi başbakanın evinin önünde patlamıştır. Cumhurbaşkanı’nın yandaşları Başbakan’ın bombayı kendisinin koydurttuğunu iddia etmektedirler. Bir işadamı, birçok politikacının arkadaşı olan birisi tarafından, yine aynı politikacılar tarafından sağlanmış bir tabancayla polisin gözü önünde öldürülmüştür. Başka bir bomba da, dürüst olmayan bir şekilde bankalarını iflas ettiren ve bu şekilde de birçok küçük tasarruf sahibini zor durumda bırakan bankacılarla ilgilenen bakanın evine yakın bir yerde patlamıştır.

Bunlar Kuzey Kıbrıs’ta yöneticilerin, hırsız işadamlarının kendi aralarındaki iç dalaşmalar olarak görülmektedir.

Ancak ülke bunların faaliyetleri sonucunda öylesine bir ekonomik karmaşaya girmiştir ki, muhalefetin, özellikle de günlük bir gazetenin kendilerini her gün teşhir etmesini istememektedirler.

Böylece, kendi kirli işlerini yürütmesi için üniformalı ve gizli polisi hazırlarken, bir yandan da (EOKA’nın Türk versiyonu olan) TMT’yi yeniden oluşturmaktan söz etmeye başlamışlardır. Cumhurbaşkanı “Örgüt” olarak imza atan kimselerden mektuplar aldığını söylemektedir. (Cumhurbaşkanı, imzalardan bazılarını tanıdığını ve kendilerini sarayına davet edip kendileriyle sohbet edeceğini söylemektedir?!)

Bütün bunlar Avrupa yazarları tarafından, sözde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye’nin kendilerini öldürmek için bir hazırlık olarak nitelendirilmektedir. Kendilerine de ölüm tehditleri yapılmaktadır.

Birleşmiş Milletler tarafından tanınmayan “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” hükümeti ve Türk “Barış Kuvvetlerini” yöneten generaller ve söz konusu cumhuriyetin ordusu bütün bu olayların kendilerini ilgilendirmediğini söylemektedirler. Avrupa yazarlarına veya onları destekleyen yoldaşların herhangi birisine bir şey olacak olursa, bunun sorumluluğu tümüyle KKTC’nin seçimsiz işbaşına gelmiş Cumhurbaşkanı Denktaş, Başbakan Eroğlu ve koalisyon ortağı Akıncı, Türk Konsolosu, iki silahlı gücü yöneten iki Türk generali, polis gücü ve istihbarat servisine ait olacaktır. Türkiye ve yöneticileri de bu kişilerin arkasında duran gerçek katiller olacaktır.
Ölüm mangaları bu kişiler tarafından örgütlenecek ve herhangi bir ölüm olayı bunların sorumluluğu olacaktır.
(...)

Kıbrıs’ta Sosyalist Gerçek/Londra Bürosu




Olayların seyri bombalayanın
devlet olduğunu gösteriyor...


Bombalama öncesindeki gelişmeler de şöyledir:

1. TMT-B’yi oluşturan kimselerin Cumhurbaşkanı’nın resmi yardımcıları olarak çalıştıkları bilinmektedir.
2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kuzey Kıbrıs’la ilgili kararının hemen ardından kendisini Milliyetçi Halk Hareketi olarak adlandıran sağcı bir örgüt oluşturulmuştur. Devletin TV kanalının haberlerinde Avrupa’yla ilgili hiç bir haber yer almazken, bu örgütün kuruluşuyla ilgili sürekli haberler verilmekte ve bildirileri okunmaktadır. Bu hareket henüz yasal değildir. Bunlar aynı zamanda Avrupa Mahkemesi’nin kararlarını doğru bulanların öldürülmesi için çağrı yapmaktadırlar.
3. Başbakan Yardımcısı Akıncı, parlamentoda, söz konusu yasadışı sağcı örgütün yasa dışı kurucusunun, resmi bir kuruluş olan Sivil Savunma Örgütü olduğunu açıklamıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri Genel Merkezi’nin, yani General Kıvrıkoğlu’nun açıklama yapmasını istemiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri, Kuzey Kıbrıs’taki bütün güvenlik güçlerini doğrudan kontrolü altında tutmaktadır.
4. Öğretmenler, yasal ve bütün yurttaşların hakkı olması gereken bir protesto yürüyüşü düzenlediklerinde polis tarafından saldırıya uğramış ve dövülmüşlerdir. Polis, aynen Türkiye’deki kardeşleri gibi hareket etmeleri, başka bir deyişle adalete hiç bir saygı göstermemeleri ve insanlığa karşı acımasız olmaları amacıyla eğitilmekte ve teşvik edilmektedir.
5. Başka bir muhalefet gazetesi olan Yeni Düzen muhabiri Tema Irgat da ölümle tehdit edildiğini belirtmiştir.
6. Bombalama olayından bir iki saat once YBH parti merkezine Kara Harp Okulundan 545 tane “sizin ananızı belleyeceğiz” yazılı e-mail geldi.
7. Şimdi de Avrupa gazetesinin matbaası bombalanmıştır. Bildiğiniz gibi aynı matbaa birkaç ay önce tekrar bombalanmıştı.

 Kıbrıs’ta Sosyalist Gerçek/Londra Bürosu




Avrupa gazetesinin bombalanmasından sonra Kuzey Kıbrıs’ta imza kampanyası açıldı...

Bu memleketi emperyalizme ve onun yerli
işbirlikçilerine teslim etmeyeceğiz!


Değerli Avrupa gazetesi kadrosu ve duyarlı Kıbrıs halkı;

Bütün bu yapılanlar yetmezmiş gibi, bazılarının hala daha Avrupa gazetesi çalışanlarının üzerine “çamur” atmaya çalışması, ve bu son bombalama olayını da bizzat kendileri yaptı demesi, onların bu yapılan bombalama hareketinin tam bir yeraltı örgütü gibi, planlı ve psikolojik mekanizmalarla çalıştığını gösteriyor. Bir de Sayın Cumhurbaşkanı, “bombalayanı bulup ihbar edene ve kanıtlayana beş milyar ödül” vaadettiğini söylüyor! Bu ne demektir? Bu işler kanıtlanamaz, kanıtlarsanız size ödül veririz! Öyledir elbette!. “Yeraltıcılığın” ve sahtekarlığın belgesi olmadığını, TMT zamanında bizzat TMT tarafından öldürülen faşist düzen karşıtı aydınlarımızdan biliyoruz! Artık halkın kime ve neye inanacağını size bırakıyoruz!.

Avrupa gazetesine destek veren ve de onlar gibi düşünen, bu ülkenin bağımsızlığı için ortak bir mücadeleyi isteyen, göğüslemeye hazır tüm kesimleri destekleyip yardım etmeye hazırız. Bir matbaa bombalama ile tüm “kendilerine aykırı” sesleri kesebileceğini sananlar bu sabah tüm gazete bayiilerinde Avrupa gazetesini görünce cevaplarını aldılar sanırız. Artık bağımsızlık mücadelemizde herşeyi göze aldığınızı bilerek size desteğimizi belirtiyoruz. Bilmenizi isteriz ki Avrupa gazetesine veya diğer sol yayın organlarına ve “Bu Memleket Bizim” diyen ve geleceğini bu topraklarda arayan herhangi bir Kıbrıslı vatandaşa olabilecek her türlü zararın sorumlusu olarak DEVLET’i tutacağız ve de bunu tüm dünya basınına iletmek için her çabayı sarfedeceğiz.

Artık bir bireye veya bir matbaaya saldırı diye bir olgu kalkmıştır, tüm bunlar bütün Kıbrıslılara yapılan saldırılardır; tüm halkımıza, Türkiye’ye ilhakı dayatma acizliği içinde yapılmış boş ve sonuçsuz kalmaya mahkum, sahibine geri dönecek olan çaresiz kıvranışlardır. Bizim Kıbrıs’ımızdan ve özgürlüğümüzden başka kaybedecek bir şeyimiz yoktur. Ne üstüne yapıştığımız koltuklar, ne kasadaki dolarlarımız ne de bankalardan hortumladığımız halkın paraları vardır; bizim sadece Yurtseverliğimiz vardır. Bu Memleket Bizim! Avrupa gazetesine geçmiş olsun der ve yazılarınızın kesintisiz devamını dileriz. Her zaman Gazetenizi bayiilerde ve de internette görmek istiyoruz. Tüm “bağımsızlıkçı” seslerin yayılması için.

Bu Memleket Kıbrıslılar’ındır, sadece Kıbrıslıların kalacaktır. Ne emperyalizme, ne de onun yerli ve yabancı işbirlikçilerinin kirli emellerine terkedilemez! Terketmeyeceğiz! Bunu herkesin bilmesini isteriz. Herşey demokrasi için!

Bir grup duyarlı yurtsever vatandaş

Bu imza kampanyasına destek için isminizi yazdırmak istiyorsanız Bu_memleket_bizim@yahoo.com adresine isminizi göndermeniz yeterli. Örgütler örgüt isimleriyle katılabilirler.
Ayrıca Kıbrıs durumuyla ilgili geniş bilgi için
http://www.st-cyprus.co.uk
ve http://www.avrupagazetesi.co.uk