2 Haziran'01
Sayı: 11


  Kızıl Bayrak'tan
  Kamu emekçilerinin Ankara çıkarması
  Barikatlar aşıldı, Kızılay zaptedildi!
  Kamu emekçileri direnişlerini sürdürüyorlar...
  İhanet sözleşmesini alanlarda yırtalım!
  İzmir Sümerbank direnişi devam ediyor!
  F tipi ölümün belgesi
  Ölüm Orucu direnişçisi Uğur Türkmen 27 Mayıs'ta ölümsüzleşti...
  Direniş kazanacak!
  Kriz ve devrimci sınıf çizgisi/6
  Ölüm Orucu'ndaki tutsaklardan bazılarının sağlık durumu
  Ölüm Orucu Direnişi'yle dayanışma eylemleri...
  Tarım, hububat ve emperyalizm
  Kıbrıs'ta MGK patentli kirli ve kanlı operasyon!
  Uluslararası hareket
  Devrim kaçkınlarının devrimcilere bitmeyen kini
  Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alparslan Özdoğan ve Hüseyin Cevahir'in anıları önünde saygıyla eğiliyoruz...
  Proletaryanın büyük devrimci şairi: Nazım Hikmet
  Hücre karşıtı mücadele
  Mücadele Postası


Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
İzmir Sümerbank direnişi devam ediyor!


İzmir Ticaret Odası’na ekonomi üniversitesi yapılacağı gerekçesiyle peşkeş çekilmek istenen fabrikalarını terketmeme eylemi başlatan Sümerbank işçileri, 15. gününde eylemlerine devam ediyorlar.

Direnişin başladığı günden bu yana geçen süre içinde, direnişe dönük örgütlenen sınıf dayanışması olumlu bir düzeyi ifade ediyor. Bu nedenle direnişçiler, polis ablukasına alınarak çevreden yalıtılmaya çalışılıyor. TEKSİF yönetimi de devletin bu çabasına yardımcı oluyor. Şu an dışarıdan gelen ziyaretçiler içeriye alnımamaktadır. Böylelikle işçilerin politikleşmesinin de önüne geçilmiş oluyor. İzmir Özelleştirme Karşıtı Platformu’nun kitlesel ziyaretinde ortaklaşa atılan “Faşizme karşı omuz omuza!” ve İMF karşıtı sloganlar, işçilerin politikleşme eğilimlerini gösteriyordu.

Ancak işçiler bu kararlılığı sürdürdüğü sürece, bu abluka da boşa çıkarılacaktır. Bir kez daha direniş bir mücadele okulu işlevini görecektir.

Kazanmanın yolunun tek bir eylem biçiminden, sadece fabrika terketmemekten geçmediğini anlamış olan Sümerbank işçileri. Başka eylem biçimlerini de hayata geçirmektedir. Örneğin 27 Mayıs günü ANAP kongresine gelen Yüksel Yalova ve diğer miletvekillerinin toplantı yaptığı otelin önünde pankart ve sloganlarla eylem yaparak gözaltına alındılar. Ayrıca, İzmir’de diğer sınıf kardeşlerinin yaptığı eylemlere de pankartları, dövizleri ve sloganlarıyla katılarak sınıf dayanışmasını gösteriyorlar.

30 Mayıs günü Emlak Bank emekçilerinin eylemine destek veren Sümerbank işçileri, 31 Mayıs günü de KESK’in yaptığı eyleme katıldılar.

Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!

SY Kızıl Bayrak/İzmir




Özelleştirme saldırısı ve İzmir Sümerbank direnişine ilişkin olarak bir Bakırköy Sümerbank işçisi ve TEKSİF Zeytinburnu Şube Yöneticisi Enver Karagünlü ile konuştuk...

“Özelleştirmeye topyekûn olarak
karşı koymak gerekiyor!”


- Özelleştirme saldırısı hakkında ne düşünüyorsunuz?

İşçi: Özelleştirmenin yağmalama olduğunu düşünüyorum, değerlerimizin peşkeş çekildiğini düşünüyorum, sermayedarlara hibe edildiğini düşünüyorum.

Enver Karagünlü: Özelleştirme saldırısını İMF’nin programının bir sonucu olarak görüyorum. Özelleştirme ülkeye işsizlik getiriyor. Öte taraftan özelleştirmeye karşı sınıf olarak topyekûn biçimde karşı koymak gerekiyor.

- Özelleştirme saldırısı Sümerbank işletmelerinde hangi aşamada?

İşçi: Özelleştirme saldırısı Sümerbank’ı kötü yönde etkiliyor. İnsanlar buralarda çalışıyor, eşlerine, çocuklarına ekmek parası götürüyor. Özelleştirmenin ne olduğunu gösteren sayısız örnek vardır. Özelleştirme işsizlik demektir, tam anlamıyla işsizlik ve açlık demektir.

E. Karagünlü: Özelleştirme saldırısıyla Bakırköy Sümerbank işletmelerinde 1999 yılında karşı karşıya kaldık. Saldırı iyi bir örgütlülük örneği gösterilerek püskürtüldü. Daha sonra hedef Bursa seçildi, burada da püskürtüldü. Şu anda saldırı sırayla Sümerbank Holding kuruluşlarını dolaşıyor. Özelleştirme idaresi gücünün yettiği yere saldırıyor. Yavaş yavaş parçalayarak amaca ulaşmaya çalışıyorlar.

- İzmir Sümerbank direnişi sürüyor. Bu direnişin başarısı için neler yapılmalı?

İşçi: İzmir’deki direnen arkadaşlarımızla aynı kaderi paylaşıyoruz. Sümerbank işçileri olarak başarmak için, tabandan komiteler kurarak birliğimizi örmemiz gerekiyor. Çünkü ancak diğer sınıf kardeşlerimizle birleşirsek biz bu saldırıyı püskürtebiliriz.

E. Karagünlü: Sınıfın bu konuya sahip çıkması gerekiyor. Bütün sendikaların, bütün DKÖ’lerin İzmir Sümerbank işçisine sahip çıkması gerekiyor. Moral motivasyonu arttırıcı bir dayanışma sergileyerek, var güçleri ile onların yanında olup topyekûn bir direniş içinde olmaları gerekiyor.

“Sendikalar işlevsizleştirilmiştir”

- Sermayenin saldırılarına karşı sendika yönetimlerinin tutumunu nasıl buluyorsunuz?

İşçi: 12 Eylül’den bu yana sendikaların tutumu bellidir. Tabii ki ben tasvip etmiyorum. Bugün Türkiye’de bunun örnekleri vardır. Asgari ücretin 102 milyon olduğu bir ülkede, açlık sınırı 250 milyonsa eğer, burada sendikaların tutumu kendiliğindan ortaya çıkıyor. Sendikacılar bulundukları konumun gereklerine uygun davranmalıdırlar. Elbette bunun için işçilerin de aktif olmaları şart.

E. Karagünlü: Sermayenin saldırılarına karşı sendikaların tutumu pek yeterli değil. Zaten yeterli olsaydı, sermaye bu kadar rahat saldırmazdı. Sendikalar işlevsizleştirilmiştir. Tam anlamıyla hiçe sayılır duruma düşürülmüşlerdir. Sermayedarlar birçok fabrikada artık sendikaları muhatap almıyorlar. Sendikaların bu yöneticilerle bir şey yapacakları yok zaten. Yapacakları bir şey olsaydı bu duruma düşmezlerdi. Yani sınıfın birleşerek ortak mücadele etmekten başka çaresi yok.

- Saldırılara karşı öncü işçilere ne gibi görevler düşüyor?

İşçi: Öncü işçilerin bu işi omuzlamaları sınıfı toparlamaları gerekiyor.

E. Karagünlü: saldırılara karşı öncü işçilerin tabana yönelik büyük bir propaganda yapmaları gerekiyor. Sınıfın birleşmesine yönelik bir örgütlenme içerisinde de olmalıdırlar. İşçinin ufkunu açıp mücadeleye sevkedebilmelidirler.




Direnişçi Sümerbank işçileri basın sözcüsü ile konuştuk...


- Son gelişmeler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Basın sözcüsü işçi: Ankara Ankara duy sesimizi dedik, yavaş yavaş duymaya başladılar. Milletvekilleri yavaş yavaş gelmeye başladı. Biz fabrikamızdan çıkmıyoruz. Gece gündüz burada yatıyoruz. Çoluğumuzla çocuğumuzla direniyoruz. Bugün direnişimizin 15. günü ve daha da devam edecek. Bize ne zaman ki iş güvencesi ve emeklilerin paralarını en kısa sürede ödeme sözü verirlerse buradan ancak o zaman çıkarız.

Mahkememiz sonuçlanıncaya kadar buradan çıkmayacağız. Yürütme kararının durdurulmasını istiyoruz. Fabrikaya dönmek istiyoruz.




Sümerbank işçileriyle direniş üzerine konuştuk...

“Özelleştirmeye, Türkiye’nin
parsel parsel satılmasına hayır diyoruz”


- Yaşanan son durumu ve gelişmeleri aktarır mısınız?

1. İşçi : Son gelişmelerle ilgili olarak şu an mahkeme kararını bekliyoruz. İşyerimizi terketmememiz ve direncimizin yüksek olması bizim lehimize. Direnişte moralimiz çok yüksek, kararlıyız. Biz burda işimizi kaybetmek istemiyoruz. İşimizi kaybetmenin dışında bu fabrikanın gelecektekiler için kaybolmamasını istiyoruz. Bunun mücadelesini veriyoruz. Bu fabrika kapatılacak olan diğer KİT’lerin ilk halkası. Biz koptuğumuz zaman diğer halkaların da kopacağını düşünüyoruz. Bu bize direnç veriyor.

- Direnişe verilen desteği yeterli buluyor musunuz?

1. İşçi : Şimdiye kadar gelen destek gayet iyi. Biz zaten herşeyin azıyla yetinmeye alıştığımızdan dolayı bunlar bize gerçekten büyük gözüküyor. Herhalde daha fazla destek gelse müthiş birşey olur. Bizi destekleyenlerin hepsine çok teşekkür ediyoruz.

2. İşçi: Destek için bizi yalnız bırakmayanlara teşekkür ediyoruz. Zaten bizim sorunlarımız onların sorunları sayılır. Bunun bilincinde olmak yetiyor. Çok sağolsunlar.

3. İşçi: Hükümet biz işçi ve emekçilerle uğraşmaya yeniden başladı. Şu anda iki aydır maaş ve ikramiyelerimizi alamıyoruz. Zannediyorlar ki bize para vermeyince direneşimiz kırılacak. Ama onlar yanılıyor. Biz yılmayacağız, mücadelemize devam edeceğiz. Taleplerimiz kabul edilinceye kadar, ne pahasına olursa olsun savaşımımızı devam etttireceğiz.

4. İşçi: Ben işimi, aşımı, fabrikamı istiyorum. Bunları bizden alacaklarsa eğer anlaşsınlar diyorum, bizi de o anlaştıkları insanların ülkelerine göndersinler.

- Sorunun çözümü için her hangi bir girişim var mı?

2. İşçi : Sendika başkanımız Ankara’ya gitti. İki gündür orada. Sanırım kendisiyle görüşme talepleri olmuş. Şu anda görüşmelerden her hangi bir haberimiz yok.

3. İşçi : Burada bizim kazanmamız demek, geleceğin kazanması demektir. Bu fabrikayı gelecek için miras bırakmak istiyoruz.

- Buraya Ekonomi Üniversitesi yapılacak diyorlar. Ne düşünüyorsunuz?

4. İşçi : Ekonomi Üniversitesi yapılacak denmesi tamamen yalandır. 10 bin metrekarelik bu alana alışveriş ve iş merkezleri kurulacak. Üniversite kurulsa bile burada okuyacaklar bizim çocuklarımız değil, zengin çocukları okuyacak. Ben yirmi yıllık tazminatımı versem bile çocuğumu ancak 2 yıl okutabilirim.

3. İşçi: Biz kesinlikle eğitime karşı değiliz. Üniversite için belediyeler yer vermişler. Nasıl diğer üniversiteleri ücra yerlere, şehir dışlarına kuruyorlarsa buyursunlar ekonomi üniversitelerini de oralara kursunlar.

2. İşçi : Geçenlerde Yüksel Yalova burada bir yerin temel atma törenine geldi. Orada halka sesleniyor; Sümerbank işçileri halkın vergilerinden maaş alıyorlar diyor. Böyle demekle % 100’den fazla yalan söylüyor. Biz onları mağdur etmeyeceğiz diyor. Biz halkın vergilerinden maaş almıyoruz. Bizim işlerimiz ‘98’den sonra yavaşlatıldı. Malzeme verilmiyor, makineler yenilenmiyor. Böylelikle maliyetlerin yüksek gösterilmesi, zarar gösterme planlarını yerine oturtuyorlar. 2 yıl öncesine kadar iş yetiştiremiyorduk. Sürekli mesailere kalıyorduk, yemeğe, çaya gitmediğimiz bile oluyordu. Şimdi nasıl oldu da birden bire fabrika zarar ediyor? Bunlar zarar etmek istedikleri için fabrika zarar ediyor. Bugünün planlarını işte ta o zaman atmışlardı. Biz onların emellerine ulaşmalarına izin vermeyeceğiz.

4. İşçi : Son olarak ben birşeyler demek istiyorum. Bizler sadece kendimiz için değil bütün emekçiler için buradayız. Özelleştirmeye, Türkiye’nin parsel parsel satılmasına hayır diyoruz. Çarpık giden herşeye hayır diyoruz.

1. İşçi: Bizim burada direnmemiz çocuklarımıza olan sorumluluğumuzdan kaynaklanıyor. En büyük amacımız çocuklarımıza iyi birşeyler bırakabilmek. Bu ülkenin her karış toprağının, fabrikalarının birilerine rant için peşkeş çekilmesi, bizim vicdanımıza sığmayan bir olaydır. Biz bunlara ses çıkarmadığımz, birşeyler yapmadığımız oranda bizim onurumuz lekelenecektir.

SY Kızıl Bayrak/İzmir




Emlak Bankası çalışanlarından eylem:

“Sustuk, sıra bize geldi!”


İMF’nin emriyle kapatılması planlanan Emlak Bankası’nın çalışanları 30 Mayıs günü, Emlak Bankası Konak Başmüdürlük Binası önünde bir eylem yaptılar. “Sustuk, sıra bize geldi! Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” şiarının yazılı olduğu Bank-Sen pankartını açan banka çalışanları İMF’yi ve uşaklarını protesto ettiler.

Emlak Bankası emekçilerine destek vermek için gelen Sümerbank işçilerini temsilen bir işçi konuşma yaptı; “bizim başımıza gelen Emlakbank çalışanlarının da başına geldi” diyen işçi, meydanlarda nutuk atan vatansever geçinen politikacıların şimdi nerede olduğunu sordu. Söz alan bir emlak bankası çalışanı da Emlakbank’ın hortumlama sürecini anlattı.

Eylemde, “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Vur vur inlesin Ankara dinlesin!”, “Yılgınlık yok direniş var!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz!”, “Ankara Ankara duy sesimizi, bu gelen Emlak’ın ayak sesleri!” vb. sloganları atıldı.

Eylem sonrasında bir grup Emlak Bankası çalışanı da Sümerbank işçilerine destek ziyaretine gitti.

SY Kızıl Bayrak/İzmir



Emlak Bankası çalışanlarından eylem:

İşçi-emekçi hareketinden kısa kısa...


Emlak Bankası çalışanları kararlı

Tasfiye edilmesi planlanan Emlak Bankası çalışanlarının eylemleri sürüyor. İstanbul Maslak’tamii genel müdürlük binası önünde çarşamba günü toplanan çalışanlar, çeşitli sloganlarla bankanın kapatılması yönündeki kararları protesto ettiler. Yaklaşık 700 kişinin katıldığı eylemde çalışanlar hergün saaat 12.00’de burada bir araya geleceklerini söylediler. Çalışanlar, “Ziraat, Halk ayağa kalk”, “Sustuk, sıra bize geldi” gibi sloganlar attılar.

Seydişehir Eti Alüminyum işçilerinden eylem

Seydişehir Eti Alüminyum AŞ Fabrikası’nın özelleştirme kapsamına alınmasıyla ilgili olarak Özçelik-İş Sendikası Seydişehir Şubesi yöneticileri ile kalabalık bir işçi grubu, 30 Mayıs günü “servise binmeme” eylemi yaptılar. Ardından Posta İşletme Müdürlüğü’ne gelerek “faks eylemi” gerçekleştirdiler. Sendikacı ve işçiler, faks eyleminin ardından, Posta İşletme Müdürlüğü binasının önünde özelleştirme kararının protesto etmek için saçlarını sıfır numara tıraş ettirdiler.

Bergama köylüsü direnişini sürdürüyor

Eurogold şirketi şimdi de Normandy Madencilik adı altında siyanürle altın arama çalışmalarını sürdürmek istiyor. 27 Mayıs günü Bergama köylüsü şirketin yeniden üretime geçmesine karşı yine eylemdeydi. Sabah 05.00’te Narlıca köyünde toplanıp yürüyüşe geçen 300 civarında köylü adına bir konuşma yapan Çevre Yürütme Kurulu Başkanı Oktay Konyar, “Biz davamızda haklıyız. Haksız olan onlar. Topraklarımızın sakat büyümesini istemiyoruz” diye konuştu.

Daha sonra eylemci köylüler İzmir-Çanakkale karayoluna çıktı. Yolu trafiğe kapatan köylülere, jandarma saldırarak dağıtmaya çalıştı. Jandarma saldırı sırasında tazyikli su ve jop kullandı. Köyüleri kışkırtmakla suçlanan Konyar gözaltına alındı. Bu durum karşısında Bergama köylüleri tekrar yol kapatma girişiminde bulunarak, Konyar’ın hemen serbest bırakılmasını sağladı.

Eşmeli köylülerinden de siyanürcülere karşı eylem

Uşak’ın Eşme ilçesinde siyanürlü yöntemle altın çıkarılmasına karşı çıkan Eşmeli köylüler ise gaz maskeli eylem yaptı. 27 Mayıs Pazar günü yapılan eylemde köylüler pankart ve dövizlerle durumu protesto etti.