Bugün direnişin kızıl bayrağı bizlerin ellerinde! Bu onura layık olmak, bayrağı hep yükseklerde dalgalandırarak, gerektiğinde onun rengini kanımızla daha da kızıllaştırmak boynumuzun borcu. Bizi teslim alabileceğini sananlar ne büyük bir yanılgı içerisinde olduklarını göreceklerdir. Devrim davasının yenilmezliği görkemli direnişimizle bir kez daha gösterilecektir sınıf düşmanına...
Kazanan biz olacağız, kazanan
devrim davası olacak! H.Yürekli Ekim Davası zaferle taçlanacak! Merhaba dostlar, yoldaşlar; 20. yüzyılın başında proleter devrimler çağını başlatan büyük sosyalist
Ekim Devrimi ve devrimde proletaryaya önderlik eden Bolşevik Partisi,
bugün de bize rehber olmaya devam ediyor. Bolşevik Partisinin
mücadele ve örgütlenme geleneğinin bu coğrafyada ileri taşınması iddiası
ve pratiğinin sahibi oan Partimiz, kuruluşunun 2. yılını geride bırakmış
bulunuyor. Partimiz 2. yılını geride bırakırken, kendi onüç yıllık ve
bilimsel sosyalizmin yüzelli yıllık birikiminden aldığı güçle, kararlılıkla
yolunu yürüyor. Yeni Ekimler İçin! şiarıyla yola çıkan komünistler, parti
silahını kuşanarak ve işçi sınıfını parti bayrağı altında savaştırarak
Ekim Davasını zaferle taçlandıracaklardır. Buna sarsılmaz bir
inanç duyuyor, bunun için yaşıyor, bunun için savaşıyor ve gerektiğinde
bunun için ölüyoruz, öleceğiz! Şan olsun partimiz TKİPye!
Düzen ve devrim cephesi, en durgun dönemlerde dahi sürekliliği kesilmeyen
bir çatışma içerisindedir. Bugün, sermaye devleti, bu coğrafyada gerçekleşecek
devrimin temel gücü olan işçi sınıfı başta olmak üzere tüm ezilenlere
karşı kapsamlı bir saldırı içerisindedir; tüm alanlarda, iktisadi, siyasi,
ideolojik, kültürel vb... Bu kapsamlı saldırının tüm sonuçlarına varabilmesi
için, okun sivri ucunu öncelikle, ezilenlerin temel çıkarlarının temsilcisi
devrimcilere yöneltir. Bu hep böyle olmuştur. Toplumun en direngen,
en dirençli kesimini oluşturan devrimciler, dışarıda süreklileşmiş bir
azgın devlet terörüyle, içerde hak gaspları, vahşi saldırılar ve katliamlarla
karşı karşıya bırakılmışlardır. Amaç; en dirençli kesimleri ezerek,
imha ederek, toplumu daha rahat köleleştirebilmenin koşullarını oluşturmaktır. Bugün bu saldırıların en kapsamlısıyla karşı karşıyayız. F tipi denilen
hücre cezaevleri tam da bu kapsamda bir amaç doğrultusunda gündemleştirilmiştir.
Hepimizin bildiği gibi, hücrelerde teslim alınmak istenen, devrimci
düşünce ve değerlerimiz, yaşam biçimi ve ideallerimizdir. Özünde ise
bir ideolojik saldırıdır bu. Belki de düzen ve devrim cephesini karşı
karşıya getiren en sert çatışmalardan biri olacaktır. Bu nedenlerle, tam da sorunun ciddiyetine ve önemine denk düşen bir
direniş sürecini başlatmış ve direnişimizi Ölüm Orucu aşamasına çıkarmış
bulunuyoruz. Bunun özünde ideolojik çatışma olduğunu söylediğimizde,
aslında biz, zaferi tüm sonuçlarından bağımsız olarak daha en başta,
yanıtımızı tok ve net bir biçimde direniş olarak ortaya koyduğumuz yerde
kazandık. Zafere inancımızı esasta ideolojik güçlülüğümüzden alıyoruz.
Devrime ve komünizme olan sarsılmaz inancımızdan alıyoruz. Bununla birlikte;
Esnemektense kırılmayı tercih ederiz, biz hazırız, bayrağımıza
leke sürdürmeyeceğiz!, Artık tereddütsüz öleceğiz!
diyen şehitlerimizden ve Teslim mi olacaksınız, ölecek misiniz?
dayatmalarına Devrimci tutsaklar teslim alınamaz, asıl siz teslim
olun! şiarıyla sembolleşen ve devrimtarihimizde onurlu yerini
alan görkemli Ulucanlar direnişimizden! Kendi adıma ise şunu söyleyebilirim. Bir devrimcinin en temel sorumluluğu
parti ve devrimin çıkarlarını herşeyin üzerinde tutmaktır. Bugüne kadarki
siyasal yaşamımda bu temel sorumluluğun hakkını vermeye, her koşulda
partinin ve devrimin kızıl bayrağını hep yükseklerde tutmaya çalıştım,
bugün de olduğu gibi. Partim, bana Ölüm Orucu direnişçisi olma onurunu
vermiş bulunuyor. Bu onura layık olmayı, tarihsel önemdeki bu sorumluluğu
yerine getirmeyi sadece partime karşı değil, devrime karşı da bir görev
olarak algılıyorum. Çünkü, biz devrimci ve komünist tutsakları hücrelere
atmayı planlayanlar, oralarda devrim ve komünizm ütopyamızı boğacaklarını
sanıyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz. Yaşamımızın biyolojik olarak
sona ermesine rağmen devrim ve sosyalizm savaşımımızın haklılığına gölge
düşürmeyeceğiz. Düşmanın teslm alma çabalarını direnişimizin gücüyle
boşa düşüreceğiz! Bugün direnişin kızıl bayrağı bizlerin ellerinde! Bu onura layık olmak,
bayrağı hep yükseklerde dalgalandırarak, gerektiğinde onun rengini kanımızla
daha da kızıllaştırmak boynumuzun borcu. Bizi teslim alabileceğini sananlar
ne büyük bir yanılgı içerisinde olduklarını göreceklerdir. Devrim davasının
yenilmezliği görkemli direnişimizle bir kez daha gösterilecektir sınıf
düşmanına. Temsil ettiğimiz sınıfa, işçi sınıfına layık komünistler
olduğumuz bir kez daha görülecektir. Sonuçları ne olursa olsun, kazanan
biz olacağız, kazanan devrim davası olacak. Yoldaşlar ve siper yoldaşları olarak, tarihsel önemde bir sorumluluğu
omuzlamış bulunuyoruz. Bu sorumluluğun hakkını vereceğimize inancım
tam. Şimdiden zaferimizi kutluyorum! |
|||||