19 Mayıs'01
Sayı: 09


  Kızıl Bayrak'tan
  Kölece dayatmalara uşakça minnettarlık
  Sözde işgüvencesi mecliste...
  Kamu emekçilerini tasfiyeyi hedefleyen sahte sendika yasası çıkıyor!
  Kamu emekçileri hareketi
  Zindan çatışmasındaki kilitlenmeyi aşma sorunu
  4. Ölüm Orucu ekibi direniş saflarında!
  Ölüm Orucu'nu destekleme eylemleri...
  Özelleştirme salıdırısına karşı mücadelenin sorunları
  Kriz ve devrimci sınıf çizgisi/4
  Kölelik zincirlerini kıralım!
  Uluslararası hareket
  Sadık uşak Türkiye "Ulusal Füze Savunma Sistemi"ni destekliyor
  Hatice Yürekli yoldaş ölümsüzdür!
  "Kazanan biz olacağız, kazanan devrim davası olacak!"
  Faşizmin işkencehanelerinde devrim savunması
  Sincan hücrelerinde sistematik işkence!
  Mücadele Postası


Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Bugün direnişin kızıl bayrağı bizlerin ellerinde! Bu onura layık olmak, bayrağı hep yükseklerde dalgalandırarak, gerektiğinde onun rengini kanımızla daha da kızıllaştırmak boynumuzun borcu. Bizi teslim alabileceğini sananlar ne büyük bir yanılgı içerisinde olduklarını göreceklerdir. Devrim davasının yenilmezliği görkemli direnişimizle bir kez daha gösterilecektir sınıf düşmanına...”


“Kazanan biz olacağız, kazanan devrim davası olacak!”

H.Yürekli

Ekim Davası zaferle taçlanacak!

Merhaba dostlar, yoldaşlar;

20. yüzyılın başında proleter devrimler çağını başlatan büyük sosyalist Ekim Devrimi ve devrimde proletaryaya önderlik eden Bolşevik Partisi, bugün de bize rehber olmaya devam ediyor. Bolşevik Partisi’nin mücadele ve örgütlenme geleneğinin bu coğrafyada ileri taşınması iddiası ve pratiğinin sahibi oan Partimiz, kuruluşunun 2. yılını geride bırakmış bulunuyor. Partimiz 2. yılını geride bırakırken, kendi onüç yıllık ve bilimsel sosyalizmin yüzelli yıllık birikiminden aldığı güçle, kararlılıkla yolunu yürüyor.

“Yeni Ekimler İçin!” şiarıyla yola çıkan komünistler, parti silahını kuşanarak ve işçi sınıfını parti bayrağı altında savaştırarak Ekim Davası’nı zaferle taçlandıracaklardır. Buna sarsılmaz bir inanç duyuyor, bunun için yaşıyor, bunun için savaşıyor ve gerektiğinde bunun için ölüyoruz, öleceğiz!
Şan olsun büyük sosyalist Ekim Devrimi’ne!

Şan olsun partimiz TKİP’ye!
Yaşasın Marksizm-Leninizm!
Yaşasın proletarya devrimi!

(Bu metin daha önce “Ulucanlar Zindanı’ndan TKİP’li tutsaklar” imzasıyla yayınlanmıştır.)


Tarihsel önemde bir sürecin içerisindeyiz. Hücre saldırısına karşı başlatmış olduğumuz SAG Direnişimizi Ölüm Orucu aşamasına taşımış bulunuyoruz. Bu vesileyle kısaca birkaç şey söylemek istiyorum.

Düzen ve devrim cephesi, en durgun dönemlerde dahi sürekliliği kesilmeyen bir çatışma içerisindedir. Bugün, sermaye devleti, bu coğrafyada gerçekleşecek devrimin temel gücü olan işçi sınıfı başta olmak üzere tüm ezilenlere karşı kapsamlı bir saldırı içerisindedir; tüm alanlarda, iktisadi, siyasi, ideolojik, kültürel vb... Bu kapsamlı saldırının tüm sonuçlarına varabilmesi için, okun sivri ucunu öncelikle, ezilenlerin temel çıkarlarının temsilcisi devrimcilere yöneltir. Bu hep böyle olmuştur. Toplumun en direngen, en dirençli kesimini oluşturan devrimciler, dışarıda süreklileşmiş bir azgın devlet terörüyle, içerde hak gaspları, vahşi saldırılar ve katliamlarla karşı karşıya bırakılmışlardır. Amaç; en dirençli kesimleri ezerek, imha ederek, toplumu daha rahat köleleştirebilmenin koşullarını oluşturmaktır.

Bugün bu saldırıların en kapsamlısıyla karşı karşıyayız. F tipi denilen hücre cezaevleri tam da bu kapsamda bir amaç doğrultusunda gündemleştirilmiştir. Hepimizin bildiği gibi, hücrelerde teslim alınmak istenen, devrimci düşünce ve değerlerimiz, yaşam biçimi ve ideallerimizdir. Özünde ise bir ideolojik saldırıdır bu. Belki de düzen ve devrim cephesini karşı karşıya getiren en sert çatışmalardan biri olacaktır.

Bu nedenlerle, tam da sorunun ciddiyetine ve önemine denk düşen bir direniş sürecini başlatmış ve direnişimizi Ölüm Orucu aşamasına çıkarmış bulunuyoruz. Bunun özünde ideolojik çatışma olduğunu söylediğimizde, aslında biz, zaferi tüm sonuçlarından bağımsız olarak daha en başta, yanıtımızı tok ve net bir biçimde direniş olarak ortaya koyduğumuz yerde kazandık. Zafere inancımızı esasta ideolojik güçlülüğümüzden alıyoruz. Devrime ve komünizme olan sarsılmaz inancımızdan alıyoruz. Bununla birlikte; “Esnemektense kırılmayı tercih ederiz, biz hazırız, bayrağımıza leke sürdürmeyeceğiz!”, “Artık tereddütsüz öleceğiz!” diyen şehitlerimizden ve “Teslim mi olacaksınız, ölecek misiniz?” dayatmalarına “Devrimci tutsaklar teslim alınamaz, asıl siz teslim olun!” şiarıyla sembolleşen ve devrimtarihimizde onurlu yerini alan görkemli Ulucanlar direnişimizden!

Kendi adıma ise şunu söyleyebilirim. Bir devrimcinin en temel sorumluluğu parti ve devrimin çıkarlarını herşeyin üzerinde tutmaktır. Bugüne kadarki siyasal yaşamımda bu temel sorumluluğun hakkını vermeye, her koşulda partinin ve devrimin kızıl bayrağını hep yükseklerde tutmaya çalıştım, bugün de olduğu gibi. Partim, bana Ölüm Orucu direnişçisi olma onurunu vermiş bulunuyor. Bu onura layık olmayı, tarihsel önemdeki bu sorumluluğu yerine getirmeyi sadece partime karşı değil, devrime karşı da bir görev olarak algılıyorum. Çünkü, biz devrimci ve komünist tutsakları hücrelere atmayı planlayanlar, oralarda devrim ve komünizm ütopyamızı boğacaklarını sanıyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz. Yaşamımızın biyolojik olarak sona ermesine rağmen devrim ve sosyalizm savaşımımızın haklılığına gölge düşürmeyeceğiz. Düşmanın teslm alma çabalarını direnişimizin gücüyle boşa düşüreceğiz!

Bugün direnişin kızıl bayrağı bizlerin ellerinde! Bu onura layık olmak, bayrağı hep yükseklerde dalgalandırarak, gerektiğinde onun rengini kanımızla daha da kızıllaştırmak boynumuzun borcu. Bizi teslim alabileceğini sananlar ne büyük bir yanılgı içerisinde olduklarını göreceklerdir. Devrim davasının yenilmezliği görkemli direnişimizle bir kez daha gösterilecektir sınıf düşmanına. Temsil ettiğimiz sınıfa, işçi sınıfına layık komünistler olduğumuz bir kez daha görülecektir. Sonuçları ne olursa olsun, kazanan biz olacağız, kazanan devrim davası olacak.

Yoldaşlar ve siper yoldaşları olarak, tarihsel önemde bir sorumluluğu omuzlamış bulunuyoruz. Bu sorumluluğun hakkını vereceğimize inancım tam.

Şimdiden zaferimizi kutluyorum!

Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!
Yaşasın Türkiye Komünist İşçi Partisi!
Yaşasın Marksizm-Leninizm!
Yaşasın devrim ve sosyalizm!

(Hatice Yürekli yoldaşın Ölüm Orucu Direnişi’ne geçişte yapılan band takma töreninde yaptığı konuşmanın metnidir.)