1 Mayıs üzerine röportaj...
Ortak hareket ederek
Güçlü olduğumuzun farkına varırsak Mehmet Karagöz (Genel-İş Sendikası 2 Nolu Şube Başkanı):
2001 1 Mayısının daha önceki 1 Mayıslardan biraz daha ayrıcalığı
vardır. Gerek şu an ülkede yaşanan ekonomik ve siyasal krizin etkileri,
gerekse cezaevlerindeki Ölüm Orucu Direnişinin 180li günlerde
olması itibarıyla çok anlamlıdır. Hem sivil toplum örgütleri açısından, hem de sendikalar açısından baktığımızda,
1 Mayısın kitlesel olması gerekiyor. Ama Emek Platformunun
14 Nisanda yaptığı mitingdeki katılıma baktığımızda, bu kriz ortamında
katılımın az olduğunu görüyoruz. 14 Nisan mitingine katılımdaki zayıflık,
sendikaların işyerlerinde yeterince çalışamamasından kaynaklanıyor.
Biz işyerlerimizde 1 Mayısa dönük çalışmalarımıza başladık. Şimdiden
teknik çalışmalarımızı tamamladık. Salı günü Temsilciler Kurulumuzu
1 Mayıs gündemiyle toplayacağız. Eğer iyi bir çalışma yaparsak, 1 Mayısa
güçlü bir katılım sağlayacağız. Bu seneki 1 Mayıs çok önemlidir. Genel ekonomik-siyasal krizin gündemde
olması, yeni zam paketlerinin bir bir açıklanması, bunlara karşı duyulan
öfke 1 Mayısı daha anlamlı kılacak. Derviş efendiyi kurtuluş diye getirdiler. Derviş efendi bu ülkeye kurtuluş
getiremez. Hortumcuların paralarına, mal varlıklarına el konulmadıkça,
sadece çalışanların bordrolarından paraları kırpılarak bu ülkeyi idare
edemezsiniz. Şimdi herkes fedakarlık yapsın deniliyor. Ama yıllardın
beridir fedakarlık yapan tek taraf, işçiler ve emeğiyle geçinen insanlardır.
Ama bu kriz sadece işçi ve emekçileri değil, orta gelirli esnafı da
vurdu. Dolayısıyla bu ülkede sosyal adaletten sözetmek de mümkün değil.
Tüm bunların karşısında, örgütlü bir biçimde gerek 1 Mayısa, gerek
öncesi ve sonrası yapılan eylem ve etkinliklere katkı sunmak lazım.
Onların altını doldurmak lazım. İşi sadece merkezi Emek Platformuna
bırakmak da doğru değil, onlar karar alır, sen uygulamadığın zaman da
döner derler ki, biz karar aldık, siz yapmadınız. Sorumluluğu işçilere
üklerler. Bu konuda herkesin üzerine düşen görevi yapması gerekir diye
düşünüyoruz. Bunlarla beraber Ölüm Oruçlarının 180li günlerinde ölümler
çoğaldıkça, kendine insanım diyenlerin sessiz kalmaması gerekir. Bu
talepleri de bizim taleplerimizle bütünleştirerek 1 Mayısta haykırmak
lazım. Onun için şunu diyorum; tüm emekçi kesimlerin, köylülerin, çiftçinin,
esnafın birlikte alanlara çıkması gerekir, güçlerini birleştirmesi gerekir.
Her zaman söylüyoruz. Yine söyleyelim, bir avuç sermaye Türkiyede
65 milyonun 60 milyonuna hükmediyor. Biz güçlü olduğumuzun farkına varırsak
çok şeyi değiştiririz diye düşünüyorum. 1 Mayısta genel grev şiarı yükseltilmeli Orhan (Küçükçekmece Belediyesi işyeri temsilcisi): Şu varolan
duruma bakarsak, ekonomik ve siyasi krizin faturası emekçilere, çalışanlara
çıkartılıyor. Dolayısıyla burada yapılması gereken, konfederasyonların,
işçi sendikalarının günü gelmiş ve geçmiş olan genel grevi örgütlemeleridir.
Ama bugünkü duruma baktığımızda, sendikalarda canlılık ve hareketlilik
yok. Yani durum bu konuda vahim. 1 Mayısın, özellikle 2001 1 Mayısının nasıl olması gerektiğini
sorarsanız, 1 Mayıs çalışmaları bugünden başlatılmalı; genel grevin
alt yapısı oluşturulmalı; 1 Mayısta genel grev şiarı yükseltilmelidir.
Bunda da, tabanda çalışma yapan, emek veren insanlara çok şey düşüyor.
Bugün sendikaların başına çöreklenmiş sendika ağalarının genel grev
diye dertleri yok. Onun için tabandan genel grevi örgütlemek gerekiyor.
Biz işçiler olarak, saldırılara karşı genel grevlerle karşı koyabiliriz
diye düşünüyorum. Başka da seçeneğimiz yoktur. Ortak hareket ederek güçlü 1 Mayısı yaratmamız lazım İmam Tok (Belediye işçisi): Şimdi Türkiyede, onların dediği
gibi, kurtuluş savaşını vermeye gerçekten bir ihtiyaç var. Tabii ki
bu kurtuluş savaşını İMF ve DBna karşı vermek gerekiyor. Yani
sosyalist devrimden önce bir kurtuluş savaşına ihtiyaç var. Bunun içinde
1 Mayısa yönelik tüm sol ve muhalif kesimler olarak önce, eğer
İMF ve DBden kurtulmayı istiyorsak, ortak hareket ederek, güçlü
1 Mayısı yaratmamız lazım. Bugün 1 Mayısta somut olarak öne çıkması gereken de Kemal Derviş
ismiyle somutlanan programa karşı mücadele etmektir. Ya küreselleşen
dünyada kapitalist tekellere uygun politikaları güdeceksin, ya da Anadolu
toprakları üzerinde yaşayan halkın çıkarlarına uygun politika güdeceksin.
Bu tercihi yapmak zorundayız. Öncü geçinenlerin, sendikaların yaşamın
her alanında bunu izah etmesi lazım. Bizim kendimize özgü kolaylığımız var; 1 Mayısı ücretsiz izin
almış gibi geçiriyoruz. Çünkü bu TİSlere yazıldı. Ama biz şunu
yapamamıyoruz, şu veya bu işletmedeki direniş ne oldu diye düşünemiyoruz.
Genele yayamıyoruz. Diğer işletmelerdeki işçilerle dayanışmayı başaramıyoruz.
Birlikte hareket etmeyi başaramıyoruz. Yani biz kendi işyerimizle birlikte
direnişteki işçileri, diğer işletmelerdeki işçileri de 1 Mayısa
taşımayı görev edinmeliyiz. Bu 1 Mayısın genel grev günü -1 Mayıs işgününe geldiği için sendikalar işçileri alanlara taşımakta
isteksiz davranacaklardır. Sizin düşünceleriniz neler? Mehmet Karagöz: Bence bu 1 Mayısın genel grev günü olması
lazım. Fabrikada çalışan insanları oradan çıkarmak zor olur. Onun için
genel grev çağrısı Emek Platformu tarafından yapılırsa güzel olacak.
Başka türlü insanlar işgünü olduğu için, işten atılma korkusu taşıdıklarından
dolayı 1 Mayısa katılmada zorlanabilirler. Başvuru yapacak tertip
komitesinin, işçiye dönük açıklamalarında, net ve iyi mesaj iletmesi
gerekir ki, işçiler alanları doldursun. Orhan: Biz kendi işyerimizde 1 Mayısa yönelik çalışmalarımızı
yapıyoruz. 1 Mayısta ücretsiz izne çıkmış sayıldığımız için tabanı
olduğu gibi 1 Mayısa götürebiliyoruz. Ama her tarafta böyle olmuyor.
Türkiye genelinde bir şeylerin yapılması gerekiyor. Sadece bir bölgede,
bir işyerinde 1 Mayısa sahip çıkmakla olmuyor. Gerçekten bu ülkede
emeğiyle geçinen, ezilen ve sömürülen tüm katmanların buna katılması
gerekiyor. Bu yönüyle çalışmak gerekiyor. Olaya bu yönüyle baktığın
zaman, merkezi yapılanma ön plana çıkıyor. Bunlarda nedir? İşte sendikalardır,
konfederasyonlardır. Bunları harekete geçirmek gerekir diye düşünüyorum. Mehmet Karagöz: İEP 1 Mayısa dönük şimdiye kadar toplantı
yapmadı. Ama İEP toplantılarında kitlesel olan sendikaların çoğu hizmet
işkolu, Genel-İş ve Belediye-İş. İEP olsa da olmasa da zaten yapacaklar. Pek İEPe bağlı kalmayı düşünmüyoruz. Kendi özgül koşullarımıza
uygun çalışmalar yapmayı düşünüyoruz ve öyle çalışıyoruz. İEP bir ihtiyaçtan
doğdu. 1999 yılında Ulucanlar katliamının hemen ardından İEP önüne bir hedef
koyuyorsa, hareketlenmesi lazımdı. Şimdiye kadar pek hareketlenmedi.
Biz İEPi kendi cephemizden tekrar değerlendireceğiz. Biz kendimizi
şuraya veya buraya sınırlı kalarak bağlamak istemiyoruz.
Öncü İşçi İnisiyatifinin
1 Mayıs bülteninden... İşçi sınıfının birlik, dayanışma ve
mücadele günü
Fabrikandaki, atelyendeki kötü ve sağlıksız çalışma koşullarına, fazla
mesailere, sayılı iş yaptırma uygulamasına, ustanın ve patronun hakaretlerine,
sefalet ücreti karşılığında köle gibi çalıştırılmana dur demek istiyorsan, İşçi sınıfının büyük bedeller ödeyerek kazandığı sendikalaşma, sigortalı
çalışma, 8 saatlik işgünü ve insanca yaşamaya yetecek asgari ücret gibi
hakların budanmasına, tek tek elinden alınmasına dur demek istiyorsan, Vatanseverliğe, milliyetçiliğe gelince mangalda kül bırakmazken bir
taraftan da tahkim yasasıyla memleketi emperyalistlere satanlara, bu
vatanı İMF ve Dünya Bankasının emrine sunanlara, bu vatanı kar
elde etmek için yağmalayanlara dur demek istiyorsan, Ben emeğimi, alınterimi, ülkemin ve çocuklarımın geleceğini bu asalak
kapitalist takımına yedirmem diyorsan, Yağmur gibi yağan zamların, işten atmaların, mahkum edildiğin açlık
ve yoksulluğun hesabını sormak için, patronlara karşı işçilerin
birliği gerekir diyorsan; Bu çağrıya kulak ver! Sermayenin sömürü ve zulmüne karşı mücadelene bayrağını yükselt! 150
yıl önce bu uğurda kavga veren, canlarını bedel olarak ödeyen ve 1 Mayısları
yaratan sınıf kardeşlerimizin mirasına sahip çık! 1 Mayısa sahip
çık! 1 Mayısın sermayenin yüzüne bir tokat gibi çarpmasını istiyorsan
işyerindeki sınıf kardeşlerinle birlikte o güne en iyi şekilde hazırlan!
Katılımı örgütle! Unutma, o gün üretimi durdurma ve alanlarda birleşme
günümüzdür. İşçi sınıfı olarak sermayeden hesap sorma günümüzdür. O
gün bizimdir. O halde sınıfa karşı sınıf, düzene karşı devrim, kapitalizme
karşı sosyalizm diyerek kavga alanlarına! Avrupa yakasından çeşitli
Öncü İşçi İnisiyatifinden
bir işçiyle 1 Mayıs üzerine konuştuk: Bu 1 Mayısın gerçek bir
mücadele günü olması için
- 1 Mayıs kazanılmış bir mücadele günüdür. Tüm dünya işçilerinin aynı
duygularla, aynı öfke, aynı kavga ateşiyle alanlara çıktığı bir gündür. Bu 1 Mayısın, önceki yıllara göre daha canlı, daha direngen geçeceğini
düşünüyoruz. Çünkü işçi sınıfı son yılların belki de en zor günlerini
yaşıyor. Kazanılmış hakları tek tek elinden alınıyor. Sendikalaşmadır,
emeklilik yasasıdır, sigortadır, 8 saatlik işgünüdür... Bir dizi mücadeleyle
kazanılmış haklar elinden alınıyor. Bu hak gaspları, İMF ve DBnın
hazırladığı ve hükümet tarafından uygulamaya konulan kriz programları
ile şiddeti kat kat arttırılarak önümüze getiriliyor. Bu saldırılarla
sınıf yoksullaştırılıp, yozlaştırılıyor. Ne yazık ki, sınıfın bu saldırılara
karşı koyacak örgütlülükleri sendikalar zayıftır. Sendika bürokrasisi,
sınıfı mücadelesinde yalnız bırakmakta, önerdiği politikalarla sınıfı
patronların yedeğine sokmaya çalışmaktadır. - Öncü işçi inisiyatifinin zaten bu ihtiyaçlardan ortaya çıktığını
biliyoruz. - Evet. Taban örgütlülükleriyle sınıfın örgütlülük ve politika üretme
konusundaki zayıflığını aşmaya çalışıyoruz. Sendikalı ya da sendikasız
tüm işçiler, sendika bürokrasisinin kendi mücadelelerine engel karakterlerini
az çok bilmektedirler. Ama, başka alternatifleri olmadığından dolayı
şimdilik boyun eğmektedirler. İşçi inisiyatifi, sınıfın mücadelesinde
bir alternatif olmaya, taban örgütlülüğüyle sınıfın devrimci politikasını
hayata geçirmeye çalışmaktadır. - 1 Mayısa inisiyatif olarak nasıl hazırlanıyorsunuz? - İnisiyatif olarak kendimize uzun vadeli hedefler belirledik. Amacımız,
sınıfın birlik ve dayanışma içinde en militan mücadeleyi, kendi çıkarları
için gerçekleştirmesi. Bu nedenle, her eylemi bu hale getirmeye çalışıyoruz.
Bu 1 Mayısın gerçek bir birlik, dayanışma ve mücadele günü olması
için her türlü koşul var. İşçi sınıfı bu günü kendine yakışır bir şekilde
yaşarsa, kazanacağı çok şey olacaktır. Bu nedenle biz 1 Mayıs hazırlığına
çok önem veriyoruz. Aramızda iş bölümü yaptık. Semtlerimizde ve fabrikalarımızda
arkadaşlarımızı 1 Mayısa çağırıyoruz. Toplantılar düzenliyoruz.
Bu konuyla ilgili çıkardığımız bildirimizi en yaygın biçimde dağıtmaya
çalışıyoruz. Ayrıca 1 Mayıs öncesi düzenleyeceğimiz pikniğimizle, 1
Mayısa katılımı ve bilinci yükseltmeye çalışaca&curen;ız. - 1 Mayıs bu yıl hafta içine geliyor. Sizce bu katılımı etkileyecek
mi? - Katılımın az olması bir ihtimal. Ama böyle olmayabilir de. Geçmiş
senelerin deneyimlerinden biliyoruz. Bir iş yerindeki katılım çok düşükse,
patron 1 Mayısa gidenleri kolayca işten atabiliyor. Birçok arkadaş
işsizlik korkusuyla alanlara gelmeyebilir. Biz inisiyatif olarak bu
konuda da çalışma yürütüyoruz. 1 Mayısn tatil günü olması bizim
taleplerimizden biridir. Ama dinlenme değil, şalter indirilen gün olması
isteğimizdir. Bir fabrikanın yarısı, üçte biri katılırsa, patronun işçileri
işten atmaya gücü olmayacaktır. Katılım az olsa dahi, eylem alanında olan işçiler bilmelidirler ki,
onlar tüm işçi sınıfını temsil etmektedirler. Bunun bilinciyle hareket
etmek durumundadırlar. Kitlesel azlığı, militanlıkla, bilinçlilikle,
gür sesle haykırılan öfkeyle telafi etmelidirler. - 1 Mayısta hangi şiarlar etrafında toplanacaksınız? - 1 Mayıs alanı, hem işçi sınıfının iktidar talebinin, hem de güncel
ekonomik sorunlarının haykırıldığı bir yer olmalıdır. Bu yüzden İMF
ve DB politikalarından sigorta ve sendikalaşmaya, Kürt halkının özgürlük
talebinden işçi sınıfının bağımsız sosyalist Türkiye talebine, sınıfımızın
tüm yaşamsal taleplerini gür sesle haykıracağız. Burjuvazinin bize verebileceği
bir şey yoktur. Ama bizim meydanlarda ona vereceğimiz bir cevabımız
vardır. - Cezaevlerinde Ölüm Orucu Direnişi devam ediyor. İnisiyatif
bu mücadeleye nasıl bakıyor ve 1 Mayısta bu konuyla ilgili neler
yapacaksınız? - Devrimciler ve komünistler, işçilerin ve emekçilerin öncüleridir.
Öncüsüz bir sınıf başarıya ulaşamaz. Bunu bizim kadar burjuvazi de biliyor.
Bu yüzden burjuvazi devrimcilere bu kadar saldırgan davranıyor. Biz
inisiyatif olarak bunu biliyoruz ve tüm işçi arkadaşlarımıza anlatıyoruz.
Devrimcilerin ölümüne direnişine biz de dışarıda her fırsatta destek
olmaya çalışıyoruz. 1 Mayısta işçi emekçilerin önderlerinin doğrudan
işçiler tarafından sahiplenilmesinden doğal bir şey olamaz. Bu yüzden
biz, devrimci tutsakların direniş bayrağını alanlarda daha da yükseltmeye
çalışacağız. |
|||||