14 Nisan İstanbul
Eyleme işçi sınıfı damgasını vurdu
Sermaye düzeninin kapsamlı saldırısı ve krizin emekçilere dayattığı
yeni hak kayıpları gözönüne alındığında, katılım kuşkusuz düşüktü. Sendikaların
eyleme katılım için ciddi bir çalışma (birkaç istisna dışında) yapmamaları
ve medyanın Ankara esnaf eylemiyle ilgili yaptığı çarpıtıcı yayınlar,
provokasyon tellallığının, katılımın düşük kalmasında en önemli etken
olduğu görülüyordu. En olumlu yanı ise, eyleme işçi katılımının önceki eylemlere göre daha
kitlesel gerçekleşmesiydi. Bu, sendika bürokratlarının çok çalışmaları
sonucu değil, tabanda gelişen dinamiklerin tepki ve öfkesinin bir sonucuydu. Türk-İş kortejinde Yol-İş, Hava-İş, Tek Gıda-İş, Kristal-İş, Harb-İş
ve Belediye-İşe üye işçiler kitlesellikleri ve canlılıklarıyla
dikkat çekiyordu. Hava-İş kortejinde Bütün ülkelerin işçileri
birleşin! yazılı pankart anlamlıydı. Benzer şiarların yazılı olduğu
pankartlar, özellikle Türk-İş kortejlerinde yaygındı. Kristal-İşe
üye Paşabahçe işçileri özelleştirmeye karşı son günlerde yaptıkları
eylemlerin coşkusunu alana taşıdılar. Bunun yanısıra TÜMTİS, Tes-İş
ve Haber-İş sendikaları da belli bir kitlesellik ve coşkuya sahipti. Hava-İş Yol-İş, Petrol-İş, Haber-İş gibi pek çok sendika korteji, sınıfın
örgütlülük bilinci ve disiplinini alana taşımasıyla dikkat çekiyordu. Türk-İşe bağlı TEKSİF Bakırköy ve Kristal-İşe bağlı Paşabahçe
işçileri sloganlarıyla canlı bir görünüm sergilediler. Deri-İşten
Aymasan işçileri de pankart açarak eyleme katıldılar. DİSKin alandaki kitlesini esas olarak Birleşik Metal-İş ve kısmen
Genel-İş oluşturdu. Özellikle Birleşik Metal-İşte örgütlü kimi
fabrikaların kendi pankartıyla katılması dikkat çekiyordu. Avrupa ve
Anadolu yakasından örgütlü fabrika işçileri ile isimlerine yeni rastladığımız
fabrikalardaki işçiler de alana gelmişlerdi; White Cop, PD, Erka Balata,
Lombardini vb. Bunun yanısıra fabrika pankartıyla eyleme katılan işçiler
arasında Parsat Piston, Telekom, Meksan, Alumag, Aymasan, İsuzu, Pancar
Motor ve PDK işçileri de bulunuyordu. Birleşik Metal-İş üyeleri, TUYAB bildirilerinin dağıtımı sırasında
bildirilere gösterdikleri ilgiyle, sendika bürokratlarının aranıza
yabancı sokmayın tutumlarına yanıt vermiş oldular. Kortejde megafonla
slogan attıran bir işçinin bildirileri dağıtan arkadaşa slogan attırması
bunun ifadesiydi. Hak-İşin eyleme, Hizmet-İş ve Özçelik-İş sendikaları ile sınırlı
bir düzeyde katılmasına rağmen, Öz Çelik-İşe üye Parsat Piston
işçilerinin, aileleriyle birlikte oluşturdukları yaklaşık 300 kişilik
kortejde, canlı ve coşkulu bir duruş sergilemeleri dikkat çekiyordu. KESKin sınırlı sendika ve şubeleriyle katıldığı eyleme, her zaman
olduğu gibi Eğitim-Sen şubeleri kitlesel bir katılım sağladılar. Buna
rağmen 1 Aralık sonrası gerçekleştirilen eylemlerde olduğu gibi, bu
eylemde de Eğitim-Senin güç kaybettiği görülüyordu. SESin
de belli bir katılım sağladığı eylemde diğer sendikaların katılımı sınırlı
oldu. Kamu emekçilerinin %10luk zamma mahkum edilmesinin ardından gerçekleşen
devalüasyonla büyük ekonomik kayıplara uğrayan kamu emekçilerinin, eylemlerde
maruz kaldığı devlet terörü ve soruşturma baskılarının gündemde olduğu
bir dönemde böylesine düşük bir katılım sağlaması, reformist bürokratların
KESKi ne duruma düşürdüklerinin de bir göstergesi oldu. Hücre karşıtı ve devrimci tutsakları sahiplenen sloganlar belli oranda
KESK kortejlerinden yükseldi ve sahiplenildi. Yürüyüş sırasında DİSK
korteji ile birlikte kamu emekçilerinin İşçi memur elele genel
greve! sloganını sıkça ve ortaklaşa atması, sınıfın ortak ve birleşik
mücadele talebinin bir yansıması oldu. ÖDP, EMEP ve SİP kortejlerinden yükselen Gençlik gelecek, gelecek
sosyalizm! sloganının gençlik tarafından sıklıkla atılması dikkat
çekiyordu. Tutsak yakınlarının TUYAB pankartı arkasından anlamlı bir katılımı
oldu. Ancak kortej sıralamasında sonlara bırakılması ve EP bürokratlarının
eylemi yangından mal kaçırır gibi bitirmeleri, tutsak yakınlarının devrimci
çevrelerin de katkısıyla sağlayabilecekleri etkiyi sınırladı. Biz komünistler, Krizin faturası kapitalistlere!, Tüm
devlet borçları geçersiz sayılsın!, Herkese iş tüm çalışanlara
iş güvencesi! yazılı pankartlarımız ve temel talepleri içeren
bol sayıda dövizimizle eyleme katıldık. Komünistlerin disiplini, coşkusu
ve canlılığı dikkat çekiciydi. Ölüm Orucu, hücre karşıtı ve genel talepleri
içeren sloganlar hiç durmadan atıldı. Alanda devrimci partilerden yalnızca TKİPnin alanı donatan kuşlarına
rastlanabildi. Kızıl Bayrak imzalı kuşların yanısıra Alınterimiz, TUYAB,
İşçi Gazetesi, İşten atılan gazeteciler imzalı kuş ya da
bildirilere rastlandı. İşten atılan gazeteciler ve TGC, ÖES, TMMOB eyleme katılanlar arasındaydı.
Özellikle üniversite ve liseli gençliğin kitlesellikleri ve coşkularıyla
alanda yerini alması, gençliğin mücadeledeki kararlılığının bir göstergesi
oldu. Hücrelerden her gün ölüm haberlerinin gelmesine rağmen, Oral Çalışların
konuşmasındaki değinme dışında Ölüm Oruçları görmezden gelindi. Devrimci tutsaklarla dayanışmanın hayati bir önem taşıdığı bu günlerde,
bu eylem, sorunu işçi ve emekçilerin gündemine taşımak için bir fırsattı.
Tutsak yakınları ve devrimci çevreler dışında öğrenci gençlik ve ÖDP
içinde bazı gruplar devrimci tutsakları sahiplenen, hücre karşıtı sloganlar
attılar. Ayrıca Tuzla Deri-İş, Limter-İş sendikaları da aynı şiarları
yükselttiler. Ancak alanda devrimci tutsaklarla dayanışma şiarlarını
yükselten güçler birbirinden uzak kaldıkları ölçüde, güçlü bir ses yükseltmek
mümkün olamadı. Eylemin kısa sürede bitirilmesi biraraya gelme olanağını
sınırlayan bir başka etken oldu. Emek Platformu eylemi bir an önce bitirme çabasındaydı. Tüm kortejlerin
alana girmesiyle eylemin bitirilişi arasında ancak 20 dakikalık bir
süre vardı. Sendika ağaları kitleye hitap etmekten kaçındılar. Türk-İş
üyesi bazı işçiler eylemin erken bitirilmesine tepki gösterip Bayram
Meral aleyhine sloganlar attılar, Kahrolsun sendika ağaları!
diyerek kürsüye doğru yürüdüler. Bayram Meral ve Süleyman Çelebi konuşma
yapmaya cesaret dahi edemediler. EPin eylemi kısa sürede bitirmesine rağmen, işçi ve emekçiler,
şiarlarıyla, taşıdıkları döviz ve pankartlarıyla düzene karşı öfke ve
tepkilerini ortaya koydular. Mücadele isteği sloganların çoğunda kendini
dışa vuruyordu. Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!, Yaşasın
sınıf dayanışması!, Yaşasın işçilerin birliği!, Zafer
direnen emekçinin olacak!, Yılgınlık yok direniş var!,
Direne direne kazanacağız!, İşçi memur elele genel
greve!, Geliyor geliyor genel grev geliyor!, Ne
İMF ne Derviş, genel grev genel direniş!, Kurtuluş yok tek,
başına ya hep beraber ya hiçbirimiz! vb. sloganları sık sık haykırıldı.
14 Nisan Ankara... Faşist terör barikatı ve ihanet
engelleyemedi!
Sermaye devletinin sınıf ve emekçi hareketinin gelişmesinin önünü almak
için kurduğu bu yasak ve terör barikatı, sendika ağalarının ihanetçi
rollerini oynamalarına da dayanak oluşturdu. Sıkıyönetim
ilanına sığınarak 14 Nisan mitingini iptal ettiler. Yöneticiler düzeyinde
bir basın açıklamasıyla günü geçiştirme yoluna gittiler. Böylece sadece
Ankarayla sınırlı olmayan sonuçlar doğuracak bir planın gereğini
yerine getirmiş oldular. Ancak bu planı başarıya ulaştırmak hiç de kolay olmadı. Nitekim Valiliğin
tüm eylemlerin yasaklandığına ilişkin açıklamasından hemen sonra, 14
Nisan mitinginin yapılacağını duyurmak zorunda kaldılar. Bu 13 Nisan
akşamına kadar böyle devam etti. Ancak eylemin bir gün öncesi, akşam
saatlerinde eylemin iptal edildiğini açıklayabildiler. Güvenparkta yöneticiler düzeyinde bir katılımla yapılacak basın
açıklamasına 250 civarında işçi-emekçi kitlesi katıldı. Sendika şube
binaları önünde işçi ve emekçilerce gösteriler yapıldı, yasaklama kararı
ve sendika ağalarının işbirlikçi tutumu protesto edildi. Kamu emekçilerinin toplandığı Ziya Gökalp Caddesi üzerindeki Eğitim-Sen
1 Nolu Şubenin önünde 500e yakın emekçi biraraya geldi.
Hem yasaklama kararı protesto edildi, hem de krizin faturasını ödememe
kararlılığı ifade edildi. Polis ablukasına karşın cadde trafiğe kesildi.
Yüksel Caddesindeki Harb-İş binası önünde toplanan 500ü
aşkın Harb-İş üyesi işçi ise, tepkilerini doğrudan Türk-İşe yöneltti.
Bu eylemde, Satılık Türk-İş! ve Harb-İş burada Türk-İş
nerede! sloganları büyük bir öfkeyle haykırıldı. Genel grev-genel
direniş! şiarıyla mücadelenin olması gereken düzeyi ortaya konulup,
mücadele kararlılığı ifade edildi. Bu iki eylem dışında, ayrıca birçok sendika önünde de basın açıklamaları
yapıldı. Krizin faturasını ödemeyeceklerini dile getirip, yasaklama
kararını protesto ettiler. İşçi ve emekçilerin sıkıyönetim ilanını parçalayarak sokağa
çıkması, sınıfın mücadele kararlılığı ve dinamiğini ortaya koyması açısından
dikkat çekicidir. Ki bu eylemler devletin Ankara sokaklarını tam bir
abluka altına almasına karşın yapılmıştır. Ancak, sınıf ve emekçi hareketinin taşıdığı mücadele dinamizmine karşın
şu gerçek asla unutulmamalıdır. Sermayenin saldırı barikatları ve sendika
ağalarının ihanetçi tutumları, son eylemlilik şahsında da görüldüğü
gibi zorlanmış, ama parçalanamamıştır. Bunun temel nedeni, sınıfın ve
emekçilerin örgütsüzlüğüdür. Bu sorun çözülmedikçe, sınıf ve emekçi
hareketinin iç örgütlü birliği sağlanamaz. İleri-öncü işçi ve emekçilerin
dağınıklığı ortadan kaldırılmadıkça, saldırılara gerçek anlamda göğüs
germek ve ihaneti parçalamak mümkün olmaz. Tam da bu bilinçten hareketle, Ankarada çeşitli sektörlerde çalışan
bir grup işçi biraraya gelmiş bulunuyorlar. İşçi ve emekçilerin en ileri
unsurlarından başlayarak sınıfın devrimci istemleri ekseninde, sınıfın
ve emekçilerin iç birliğini örgütlemek, bu işçilerin temel hedefi durumunda.
Böylesi platformları yaygınlaştırmak ve bu platformlar üzerinden işçi
sınıfının ve emekçilerin birleşik-bağımsız inisiyatifini örgütlemek
günün en acil görevidir. Önümüzde 1 Mayıs var. Sermayenin faşist devleti 14 Nisan mitingini
nasıl boşa çıkartmaya çalıştıysa, 1 Mayısı da aynı şekilde boşa
çıkartmaya çalışacaktır. Halihazırda eylem yasağı süresi
1 Mayısı da içerisine almaktadır. Eğer yasakları ve ihaneti parçalayacak
bir irade ortaya konulamazsa, Ankarada 1 Mayıs, 14 Nisanın
akıbetine uğrayacaktır. 1 Mayısın boşa çıkarılmasının önüne geçebilmek için bugünden
sendika ağaları üzerinde bir basınç oluşturmak gerekmektedir. 14 Nisan
bu anlamda önemli olanakların varlığını da göstermiştir. Yasaklara ve
ihanete karşı kendisini ortaya koyan tepki örgütlenir ve yoğun bir basınca
dönüştürülürse, 1 Mayısın boşa çıkarılmasının önüne de geçilebilir.
Bunun için 1 Mayıs gününün kapıya gelip çatması beklenmemelidir. Yapılması
gereken, öncelikle sendika ağalarının 14 Nisandaki ihanetçi pratiklerinin
hesabını sormaktır.
14 Nisan Gebze...
Emekçiler, İMF hükümetinin derhal gitmesini, emperyalist yağmanın son
bulmasını talep ettiler. Hükümetin uyguladığı yasaklarla önlerinin kesilmek,
seslerinin boğulmak istenmesine tepki göstererek, sokağı terketmeyeceklerini
ilan ettiler. Taşıdıkları pankartlarla, dövizlerle, ülkenin sömürge
haline getirilmesine karşı çıktılar. Gebze halkının büyük destek verdiği, esnafın kepenk kapatarak emekçilerin
yanında yer aldığı miting, Gebze tarihinin belki de en büyük emekçi
mitingiydi. İşçisiyle, memuruyla, esnafıyla binlerce insanı biraraya
getiren bu coşkulu gösteri, sermayeye karşı güç olmanın da yolunu gösteriyor.
Büyük işsizliğin, ağır ekonomik sıkıntıların altında ezilen emekçi Gebze,
sömürü ve vurgunun büyük merkezlerinden biri olan sermayenin Gebzesini
hayli kaygılandırıyor. Polisin katılımcıları saatlerce kameraya çekmesi
bunu anlatıyor. 3.5 saat süren yürüyüş ve mitingde işçiler ve emekçiler ağırlıktaydı.
Kadınlar ve çocuklar azdı. Devletin şiddetinden çekinen emekçiler eşlerini
ve çocuklarını getirmemişlerdi. Gebzenin en büyük işçi sendikası Türk Metal eyleme katılmadı.
Türk-İş, DİSK, Hak-İş ve KESKe bağlı sendikalar ile bazı derneklerin
yeraldığı mitinge reformist partiler de destek verdiler. Miting Gebze emekçilerine moral ve cesaret verdi. Gerçek gücün birleşik
mücadeleden geçtiğini gösterdi. Mitingte cezaevlerindeki ağır
sürece değinilmemesi ise en büyük zaafiyetti. SY Kızıl Bayrak/Gebze
14 Nisan Gebze...
EP bileşenlerinin dışında devrimci çevreler 3 ayrı pankartla alandaki
yerini aldı. Pankartlarda ABD-İMF defol, bu ülke bizim/Hatay emekçileri,
Yolsuzluğa, yoksulluğa ve hücrelere hayır/Hücrelere Karşı Yaşamı
Savunma İnisiyatifi yazılıydı. Biz de Krizin faturası kapitalistlere/1
Mayıs İçin Emek ve Özgürlük Platformu yazılı pankartla alandaki
yerimizi aldık. Yürüyüş henüz yeni başlamışken sendika ağalarıyla bu 3 pankartın indirilip
indirilmemesi konusunda tartışmalar yaşandı. Tartışmaların gereksiz
gerginliğe ve uzamaya yüz tutması nedeniyle pankartlar indirildi. Bu
esnada 1 Mayıs İçin Emek ve Özgürlük Platformundan Devlet
güdümlü sendikaya hayır! sloganı yükseldi. Devlet hemen hemen bütün güçlerini tam teçhizatlı olarak alana yığmıştı.
Devrimcilerle işçi-emekçi kitleyi yalıtmak için olanca gücüyle çaba
sarfetti. Pankartını indiren 3 ayrı kortej içiçe geçerek tek bir kortej
oluşturdu. Devrimcilerin kortejlerinin hemen arkasında KESK yerini aldı.
Devlet, alanda oluşan bu tek devrimci korteje, solunda panzer ve sivil
polisleriyle, sağında ise çevik itleriyle eşlik etti! Yürüyüş boyunca sloganları ortaklaştırma konusunda EP kitlesiyle devrimci
kitle arasında belirgin bir bölünmüşlük yaşandı. Devrimci kortejde sınıfın
taleplerini ön plana çıkaran çok fazla slogan atılmadı. Yine de atılan
devrimci sloganlar işçi-emekçiler tarafından kısmen de olsa sahiplenildi.
Devrimci kortejlerdeki göreli artış ve coşku alanda devrimci bir hava
estirdi. Eylem alanına varıldığında yapılan kısa konuşmalar ve çekilen
halaylardan sonra yaklaşık 7 bin kişilik kitle dağıldı. SY Kızıl Bayrak/Antakya
Zonguldaktan Mersine 14 Nisan eylemleri...
Emek Platformu eylemi Yağan yağmura ve esnafın son anda aldığı katılmama kararına rağmen
Belediyenin önündeki eyleme katılan kitle 4 bin kişiyi buldu.
Başta GMİS olmak üzere Türk-İş, Hak-İş ve KESKe bağlı sendikaların
yanısıra eyleme TMMOBlu emekçiler de katıldılar. ZKÜ öğrencileri ise Eğitim-Sen kortejinde yer aldılar ve krize, F tipi
hücrelere, eğitim sorunlarına ve yemekhane boykotuna ilişkin dövizler
taşıdılar. Polisin dövizlerin açıldığı bölgeye yoğunlaşması sonucu Eğitim-Senliler
olası bir müdahaleyi önlemek için öğrencileri sahiplenip çembere aldılar. Eylem boyunca Genel grev, genel direniş!, Emekçiyiz
haklıyız kazanacağız!, İMF defol bu memleket bizim!,
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!,
Direne direne kazanacağız! sloganları sık olarak atıldı.
İstasyon meydanında yapılan konuşmaların ardından eylem sona erdi. Antalya: Yasağa rağmen 250 kişi yürüdü Antalya Valiliğinin iptal etme kararına rağmen, KESK Antalya
Şubeler Platformu küçük çaplı bir yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi.
Emek Platformu ise basın açıklaması için salonu tercih etti. Eğitim-Sen önünde toplanan yaklaşık 250 kişilik kitle Aydın Kanza Parkına
doğru yürüyüşe geçti. Polis herhangi bir önlem almamıştı. Apar topar
bir trafik aracından yaptıkları Kanunsuzdur dağılın! uyarısı
kitle tarafından ciddiye alınmadı. Kitle sloganlarla Aydın Kanza Parkına
geldi. Sonradan gelen çevik kuvvete rağmen basın açıklaması yapıldı
ve sloganlarla dağılındı. Yürüyüş ve eylemde, İMFye değil emekçiye bütçe!,
Zafer direnen emekçinin olacak!, Direne direne kazanacağız!
vb. sloganlar atıldı. Yol güzergahındaki apartmanlardan ve çevreden
halk da eylemci kitleye destek verdi. Amasya: İMF defol, bu memleket bizim! Amasyada Emek Platformunun düzenlediği mitinge yaklaşık
bin kişi katıldı. Ancak miting coşkulu geçmedi. Gerek polis baskısı,
gerek Emek Platformunun pasif tutumu, gerekse organizasyon eksikliği
buna neden oldu. Ama yine de bu miting Amasya için özel bir anlam taşıyor.
Eylemlilik bilincini geliştiriyor. Kolluk güçlerinin baskısı çok yoğun
olduğu için, bu kentte eylem yapmak neredeyse imkansız gibi. Mitingde atılan bazı sloganlar ise şunlar: İMF defol, bu memleket
bizim!, Susma sustukça sıra sana gelecek!, İşçi-memur
el ele genel greve!, vb. Bu sloganların bazıları yasaklanmıştı, ancak kitle yine de bu sloganları
attı. Kayseri: Eyleme yasak Ankara Valiliğinin yasaklama kararıyla birlikte Ankaradaki
eylemler 1 ay süreyle yasaklanmıştı. Kayseri Valiliği, yasaklı illere Kayseriyi de ekledi. Emek Platformu
14 Nisan günü fuar alanında miting yapma kararı almıştı. Mitingin yasaklanma
kararı zaten sokağa çıkmak istemeyen sendikacıları bu yükten kurtarmış
oldu! KESK Kayseri Şubeler Platformu 14 Nisan günü bir açıklama yaparak 1
Mayıs öncesi yapılan bu anti-demokratik uygulamayı kınadı. Açıklamaya
yaklaşık 100 civarında kamu emekçisi katıldı. Eskişehir: İşçi memur el ele, genel greve! Mitinge 5 bini aşkın işçi ve emekçi katıldı. Eyleme sendikaların yanısıra İşçi Emeklileri Derneği, Ziraat Odaları
Birliği, Veteriner Hekimleri Odası, Eskişehir-Bilecik Tabip Odası da
pankartlarıyla katıldılar. Anadolu ve Osmangazi Üniversitesi öğrencileri
de mitinge destek verenler arasındaydı. Miting sırasında sık sık, İşçi memur elele, genel greve!,
Yaşasın sınıf dayanışması!, Emekçiler burada hırsızlar
nerede! sloganları atıldı. Alanda konuşma yapan Emek Platformu
dönem sözcüsü, İMF Programı ile Emek Programını karşılaştırdı. Mitingin bitiminde slogan atan gruba polis müdahale etti, 10 kişi gözaltına
alındı. Mitinge destek için 38 traktörle gelen çiftçiler kent girişinde
polis tarafından durduruldu. Antep: Eyleme 30 bin emekçi katıldı Mitinge yaklaşık 30 bin kişi katıldı. Belediye işçileri eyleme kitlesel bir katılım sağladı. DİSK/Tekstil
Sendikası üyeleri yolu trafiğe kapatarak alana yürüdüler. TMMOB ve TZOB Gaziantep şubeleri de kitlesel katılımları ile dikkat
çektiler. Gaziantep Üniversitesi öğrencileri de talepleriyle alanda
yerlerini aldılar. Kepenk kapatarak işçi ve emekçilere destek veren esnaf, mitingden sonra
yürüyüşe geçmek isteyince polisin saldırısına uğradı. Saldırı sonucu
25 kişi gözaltına alındı. Mitingin sona ermesinden sonra kortej oluşturan bir grup, çeşitli sloganlar
atarak kent merkezine doğru yürüyüşe geçti. Miting alanından ayrılmakta
olanların da katılımıyla kalabalıklaşan grubun kent merkezine girişini
önlemek için barikat oluşturan polisle eylemciler arasında çatışma yaşandı. Mersin: Susma sustukça ülke elden gidecek! Mitinge katılan 15 bin işçi ve emekçi hükümeti protesto etti. Miting
İstasyon Alanı'ndan Cumhuriyet Meydanı'na doğru yapılan yürüyüşle başladı. Eyleme KESK, DİSK ve Türk-İş'e bağlı işçi ve kamu sendikalarının yanısıra
meslek odaları ve sivil toplum örgütleri katıldılar. Polis eşliğinde
yürüyüşe geçen işçi ve emekçiler sık sık, "İMF defol, bu memleket
bizim!", "Direne direne kazanacağız!", "Zindanlar
boşalsın tutsaklara özgürlük!" ve "Susma sustukça ülke elden
gidecek!" sloganları attılar. Yoğun yağmura rağmen yürüyüşe devam
eden işçi ve emekçiler Cumhuriyet alanında toplandılar. Burada da hükümeti
ve İMF programlarını protesto eden sloganlar atıldı. Miting Emek Platformu adına Petrol-İş Sendikası Mersin Şube Başkanının
yaptığı kısa konuşmanın ardından sona erdi. İzmir: 20 bin kişilik işçi-emekçi eylemi Emek Platformunun düzenlediği Yolsuzluğa ve Yoksulluğa
Hayır mitingi Güneydoğu Meydanında yapıldı. Yaklaşık 20
bin kişinin katıldığı miting çeşitli noktalardan yapılan yürüyüşlerle
başladı. Arama noktalarında provokatif tavır sergileyen polis birçok
pankarta el koydu. Emek Platformunun metnini dönem sözcüsü Musa Çeçen okudu. Sürmekte
olan Ölüm Oruçlarına kısaca değinildi. Kürsüye müzik dinletisi
sunmak için çıkan Grup Dost Türkü solisti; Biz burada eylem yaparken
cezaevlerindeki Ölüm Oruçlarında insanlar yaşamını yitiriyor.
Bunlara karşı yetkilileri duyarlılığa çağırıyorum dedi. Eylemde hükümet ve İMF karşıtı sloganlar atılırken, bir araya gelen
devrimci çevreler hücre karşıtı ve Ölüm Oruçları ile ilgili sloganlar
attılar. |
|||||