Alman devrimci ve demokratlarının her yıl geleneksel olarak düzenlediği paskalya yürüyüşünde binlerce gösterici silahlanmanın hemen durdurulması çağrısında bulundu. Biz Stuttgart “DETUDAK” olarak, Türkiye’deki “F tipi” hücreleri protesto eden döviz ve pankartlarımızla miting ve yürüyüşte yerimizi aldık. Mitingde bildirilerimiz ile DETUDAK’ın “Türkiye turizmini boykot et! Katliamlara ortak olma!” bildirisini yaygın olarak dağıttık. Katledilen ve Ölüm Orucu’nda şehit düşen devrimci tutsakların fotoğrafları taşınarak, yürüyüş boyunca sık sık, “Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!”, “Devrimci tutsaklara kalkan elleri kıracağız!” sloganları atıldı, katliamcı devlet lanetlendi.

Yürüyüşte Ölüm Orucu Direnişi’nin sesi-soluğu vardı. Alman ilerici ve demokratları atılan sloganlara katılarak enternasyonal dayanışma sergilediler. DİDF ve PKK ise yürüyüş boyunca ne slogan attı, ne de atılan sloganlara eşlik etti. Tam bir sessizlik ve suskunluk hakimdi.

Yürüyüş şehir merkezindeki mitingle devam etti. Yürüyüş komitesine sunduğumuz Almanca bidiri okunduğunda, sloganlar atılarak katliamcı devlet bir kez daha teşhir edildi.

Devrimci Tutsaklarla Dayanışma Komitesi (DETUDAK) olarak, son günlerde hemen her gün protesto eylemlilikleri düzenliyoruz. Stuttgart’ın merkezi eylem alanına dönüşmüş bulunuyor. Buca, Ümraniye, Diyarbakır, Ulucanlar ve 19 Aralık katliamını görüntüleyen resim sergileriyle, devletin kirli yüzünü bir kez daha teşhir ettik.

Son iki protesto eylemine katılımda bir duyarlılık olmasına rağmen daha geniş çevrelerin katılımını örgütlemeye çalışıyoruz. Stuttgart “DETUDAK” olarak önümüzdeki günlerde yapılacak eylemlere daha geniş emekçi kesimleri katmak için ortak bir çalışma komitesi oluşturduk. Ev ziyaretleri, kahve ve işyerleri olmak üzere Türk, Kürt ve Alman kuruluşlarına ziyaretler düzenlemeyi planlıyoruz

BİR-KAR/Stuttgart

---

Berlin’de devrimci tutsaklarla dayanışma eylemleri...

Berlin’de faşist rejimi protesto eylemlerimiz hızlanarak devam ediyor. DETUDAK olarak “Topyekûn saldırıya karşı topyekûn direniş!” şiarı etrafında düzenlenen yürüyüşe, “Türkiye cezaevlerinde katliam ve direniş sürüyor/Bir-Kar” yazılı Almanca pankartımızla katıldık. “Devrimci tutsaklar onurumuzdur!”, “Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!”, “İçerde, dışarda hücreleri parçala!”, “Katil devlet hesap verecek!”, “Devrimci tutsaklar teslim alınamaz!”, “Bedel ödedik bedel ödeteceğiz!” sloganlarını yürüyüş boyunca haykırdık.

9 Nisan Pazartesi günü, Berlin Türk Konsolosluğu önünde, bir protesto eylemi gerçekleştirdik. Yaklaşık yarım saat süren eylemde “Katil devlet hesap verecek!”, “Devrim şehitleri ölümsüzdür!”, “Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!” sloganları atıldı. Yapılan saygı duruşunun ardından yapılan açıklamada, F tipi cezaevleri gerçekliği, devrimci tutsakların niçin direndikleri ve ölümü göze aldıkları, bizlerin neden devrimci tutsaklara destek verdiğimiz, niçin burada eylem yaptığımız anlatıldı.

11 Nisan Çarşamba günü Berlin Türk Konsolosluğu önünde protesto eylemimizi tekrarladık. Her şehit düşen devrimci tutsağın ardından konsolosluk önünde protesto eylemi yapmaya devam edeceğiz.

14 Nisan Cumartesi günü, Türkiyeliler’in yoğun olarak oturdukları Kreuzberg semtinde 100 kişinin katıldığı bir protesto eylemi gerçekleştirildi. Yarım saat süren eylem boyunca atılan sloganlarla devrimci tutsaklar sahiplenildi, devletin katliamcı yüzü teşhir edildi. Her Cumartesi günü saat 18:00’de bu eylemlere, zaferi kazanana kadar devam etme kararı alındı ve yapılacak eylemlere daha güçlü katılma çağrısında bulunuldu.

Bir-Kar/Berlin

---

ÖO Direnişi 180’li günlere ulaşmış bulunuyor. Tutsak yakınları ölümlerin önüne geçilmesi için basın açıklamaları ile seslerini duyurmaya çalışıyor.

Murat Çoban’ın şehit düşmesiyle bir kez daha sokağa çıkan aileler, 15 Nisan’da Taksim-Mis Sokak’ta yaptıkları basın açıklaması ile ölümleri protesto ettiler. Devletin ve ilgili kurumların bu vahşete son vermesini istediler. Basın açıklamasının ardından “Murat Çoban ölümsüzdür!”, “Hücre ölümdür, karşı çıkalım!”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur!” sloganları atıldı.

Devlet katliamcı kimliğinde ısrar ederken, cezaevlerinden yeni şehit haberleri gelmeye devam ediyor. Son olarak İzmir’de Sedat Gürsel Akmaz şehit düştü. İstanbul’daki tutsak yakınları 17 Nisan’da yine Mis Sokağa çıktılar. Suskunluk fesadına derhal son verilmesini ve bu zulmün bitirilmesini istediler. Aileler adına konuşan Oya Gökbayrak, devletin katliamdan önce ve sonra söylediklerinin birbirini tutmadığını ve şu anda da toplumun aldatıldığını vurguladı, ölümleri durdurmak için insanları duyarlı olmaya çağırdı. Açıklama alkış ve sloganlarla sona erdi.

---

Tutsak yakınları 15 Nisan günü Ankara Numune Hastanesi’nin önünde bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada Ölüm Orucu Direnişi’nin taleplerinin kabul edilmesi istendi ve yaşanan ölümlerden Adalet Bakanlığı ve devlet sorumlu tutuldu. Yaşanan vahşete son verilmesi için herkesi duyarlı olmaya çağıran tutsak aileleri, her gün yeni ölüm haberlerini duymak istemediklerini, şehitler listesine yeni isimlerin yazılmasının önüne geçilmesini istediler.

Yaklaşık 40 kişinin katıldığı basın açıklaması sivil ve çevik kuvvet polislerinin yoğun ablukasında gerçekleşti. Yapılan basın açıklaması "Devrimci tutsaklar teslim alınamaz!" sloganıyla bitirildi.

Uzun süredir süren sessizlik ardından bu basın açıklaması ilkti ve bazı aksaklıklara rağmen olumlu bir hava yarattı. Nitekim ertesi gün aynı yerde İHD’nin bir basın açıklaması gerçekleşitirildi.

18 Nisan’da Antalya Demokrasi Platformu tarafından cezaevlerinde devam eden Ölüm Oruçları’na hükümetin duyarsız kalması, yapılan basın açıklaması ve fakslarla protesto edildi.
Eylemin duyurusu için çok fazla çalışma yapılmamasına rağmen eyleme 250 kişi civarında bir katılım oldu. Slogan atılmaması doğrultusundaki karara rağmen, eylemde “Devrimci tutsaklar onurumuzdur!” sloganı atıldı.

ÖES, Eğitim-Sen ve SES’in ODTÜ şubeleri, 19 Nisan’da bir basın açıklaması yaparak, F tipi cezaevlerini protesto etti. F tiplerine karşı sürdürülen Ölüm Orucu Direnişi’nin bir an önce çözüme kavuşturulması isteyen emekçiler, devlet hemen görüşmelere başlamalıdır dediler. Açıklamaya yaklaşık 50 kişi katıldı. Katılımın sınırlı olmasına karşın gösterilen duyarlılık son derece anlamlıydı.