EPin 31 Mart eyleminde yaptığımız röportaj... Krizin faturasını sermayeye ödetmenin
yolu Krizin faturasını sermaye ödemeli - Sizce krizin faturasını kim ödemeli? 1. Hava-İş üyesi: Krizin faturasını 550 kişi ödemeli. 2. Hava-İş üyesi: Patronlar. 3. Hava-İş üyesi: Krizin faturasını, parayı İsviçreye,
şuraya buraya kaçıranlar ödemeli. Bankaları boşaltanlar ödemeli veya
milletvekilleri ödemeli. Kim ülkeyi bu duruma sokuyorsa onlar ödemeliler. 4. Hava-İş üyesi: Krizin faturasını bugüne kadar bizi yoksulluk,
sefalet içinde bırakan egemenler ödemelidir. Biz emekçiler bu krizin
faturasını hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Krizin faturasını kabul etmemekle
birlikte, bu krizin faturasını onlara ödetmemizin tek yolu olarak mücadeleyi
seçiyoruz. Mücadeleden geçiyor, bu krizin faturasını onlara ödetmek. Yol-İş üyesi: Krizin faturasını hükümet ödemeli, meclisteki
milletvekilleri ödemeli. 1. BES üyesi: Nasıl yanıt verilebilir ki bu koşullarda. Sermayenin
krizinin faturasını sermaye ödeyecek tabii ki. 2. BES üyesi: Sermaye ödemeli. 2. Enerji-Yapı Yol Sen üyesi: Krizin faturasını krizi yaratanlar
ödemeli. Bu krizde işçilerin, emekçilerin, küçük esnafın hiçbir payı
yoktur. Dolayısıyla bizim bu krizden hiç etkilenmememiz gerekiyor. Yurtdışından
alınan borçlar kimler tarafından kullanıldıysa onlar tarafından geri
ödenmelidir. İşçiler, köylüler, esnaflar, emekçiler bunun sorumlusu
değil, dolayasıyla da bunun faturasını bizler ödememeliyiz. 1. Eğitim-Sen üyesi: Kim faturayı çıkarıyorsa onlar ödemeli.
Kriz bizim tarafımızdan imal edilmiş olmadığına göre, faturayı da biz
ödememeliyiz. Hortumcular adıyla anılan patronlar, sermayedarlar ödemeli.
Kriz de onların yarattığı kriz, ödemek de onların sorunu. Biz zaten
ödemeyi reddediyoruz. 2. Eğitim-Sen üyesi: Krizin faturasını krizi çıkaranlar ödemeli.
Bu ülkeyi beceriksizce yöneten insanlar ödemeli. Krizin faturası hep
bize çıkıyor, ama sonuçta onlar ödemeli. 1. TEKSİF üyesi: Onlar ödesin, hortumcular ödesin. 2. TEKSİF üyesi: Valla halka ödettiriyorlar, ama devlet ödemeli. TMMOB üyesi: Patronlar. 1. SES üyesi: Tabii ki sermaye ödemeli. Ama bugüne kadar olduğu
gibi bugün de krizin faturası emekçilere ödettiriliyor. Yapay bir şekilde
yaratılmış siyasi bir istikrarsızlık var. Kriz derin, ama hükümetin
alacağı kararlar var, alması gereken kararlar var, çünkü emperyalizme
göbekten bağlı. Emperyalizmin dayattığı bir program var. Bunu uygulamak
zorunda. O nedenle böyle bir ortama da ihtiyaçları var. 2. SES üyesi: Tabii ki sermaye. Ülkeyi hortumlayanlar ödemeli. Ciddi bir örgütlülük yaratmak gerek - İşçi ve emekçiler olarak, krizin faturasını krizi yaratanlara
ödetmek için ne yapmalıyız? 1. Hava-İş üyesi: Birlikte mücadele ile ödetebiliriz. 2. Hava-İş üyesi: Bu eylemlere devam etmeliyiz. Sesimizi duyurana
kadar, dinletene kadar. - Bugüne kadar alanlara çıkarak sesimizi yeterince duyurduk... 2. Hava-İş üyesi: Ben yeterince duyurduğumuza inanmıyorum. Çok
suskun bir toplumuz. Herşeyi kesinlikle kabul ediyoruz. Bu tepkiyi göstersek
bunlar olmazdı. Bugün Avrupada gördüğünüz gibi, benzine yapılan
%1-2 zamlarla yollar kapanıyor. Trafik aksıyor, işler duruyor, fabrikalar
duruyor. Bizde halkımız herşeye tepkisiz. Herşeye yapılan zam ortada.
Hiçbir tepki yok. Herşeyi sineye çekiyoruz. Bence tepki. 3. Hava-İş üyesi: Birlik olmamız lazım. Şimdi uzakta olan, televizyonlarını
seyreden kişilerin burada olması lazım. Orada oldukları için, onlar
adına ben utanıyorum. Bütün halkın burada olması gerekiyor, birlik olması
gerekiyor. Çünkü bu bizim ortak sorunumuz. Ya birlikte yapacağız ya
da birlikte çekeceğiz. 1. Enerji-Yapı Yol Sen üyesi: İşte alanlardayız. - Alanlarda olmak yeterli mi peki? 1 Enerji-Yapı Yol Sen üyesi: Bu bir süreç. Tabii değişik
versiyonlar da denenebilir, ama biz şimdilik bunu deniyoruz. - Ama biz yıllardır alanlardayız... 1. Enerji-Yapı Yol Sen üyesi: Evet, devam. Demirelin
bir sözü vardı, yollar yürümekle aşınmaz diye. Biz de yürüyoruz,
bakalım ne zaman aşındıracağız. 2. Enerji-Yapı Yol Sen üyesi: Bu tür eylemliliklerin güçlendirilmesi
gerekiyor. Genel grevlerin, genel direnişlerin örgütlenerek, devletin,
hükümetin bu baskısını geri püskürtmek gerekiyor. 2. Eğitim-Sen üyesi: Ödettirmek için şu anda yaptığımız gibi
eylemler yapmalı, ama bu tek başına yetmiyor. Bütün halkın buna katılması
gerekiyor. Ne bekliyorlar ki? Daha ne kaldı kaybedecek. Sonuçta bir
onurumuz var. Onun için mücadele ediyoruz. Başka yapılacak ne varsa
yapılmalı. 1. TEKSİF üyesi: Türkiye ayağa kalkmalı, herkes ayağa kalksın. 2. TEKSİF üyesi: Direnişle, eylemlerle, mücadeleyle. TMMOB üyesi: Mücadele etmeliyiz. Nasıl hortumladılarsa onu geri
verdirmeliyiz. 1. SES üyesi: Emekçilere belli görevler düşüyor. Sendikalara
da belli görevler düşüyor. Bunu ne kadar başaracaklar bilemiyorum ama,
bu biraz bizim elimizde gibi geliyor. Bugün buraya bu kadar iyi bir
kitle geleceğini düşünmemiştim. Hoşnutum. Umarım bunlar 14 Nisandaki
Emek Platformunun mitinginde de olur, coşku olur. Bugünkü coşku
da fena değil diye düşünüyorum. 2. SES üyesi: Tabii ki direniş. Hep beraber bir direniş. 1. BES üyesi: Şu yaptığımız şeylerin çok daha fazla hayata geçmesi
gerekiyor. 2. BES üyesi: Direnmeliyiz. Yol-İş üyesi: Hep beraber halk olarak eylemlere katılarak hakkımızı
aramalıyız.
EPnin İzmir eylemi: İşçi memur el ele, genel greve! Emperyalist tekellerin devlet bakanlığına atadığı Dünya Bankası memuru
Kemal Dervişe hazırlattığı sözde ulusal programa karşı
bir alternatif program hazırlayan Emek Platformu, İzmirde de kitlesel
bir eylemle kendi programını tanıttı. 31 Mart günü saat 11.00de Konak Sümerbank önünden Konak Meydanına
yapılan yürüyüşle başlayan eyleme ağırlıklı olarak kamu emekçileri katıldılar.
Ayrıca kendi dövizleriyle İzelman işçileri, TÜMTİS üyesi ambar işçileri
ve Petrol-İş Aliağa şube üyesi işçiler göze çarpıyordu. Atılan sloganlar
sınıf hareketinde yeni bir canlanmanın işaretini veriyordu. Yaklaşık
2500 emekçinin katıldığı eylemde tek bir pankart taşındı. Bu pankartta
Yolsuzluğa ve yoksulluğa hayır yazılıydı. Eylemde öne çıkan sloganlar şunlardı; İşçi memur el ele, genel
greve!. İMF değil üretenler yönetsin!, İMF
uşağı hükümet istifa, Diren direne kazanacağız!, Genel
grev genel direniş!, Zafer direnen emekçinin olacak!,
Geliyor geliyor, genel grev geliyor!, Kahrolsun Amerikan
emperyalizmi!, vb. Alternatif program metnini Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Musa
Çeçen okudu. Ayrıca pazar yerlerinde bildiri dağıtımı yaptılar. Alternatif
programın tanıtımının yanısıra, 4 Nisandan itibaren her Çarşamba
günü yarım saat süreyle, örgütlü bulunan tüm işyerlerinde toplantılar
yapılacağı ifade edildi. Tüm bu etkinlikler 14 Nisanda, ülke çapında
gerçekleştirilecek mitinglere hazırlık olacak. SY Kızıl Bayrak/İzmir
Adana EPten bildiri dağıtımı... 31 Mart Cumartesi günü Adana Emek Platformu, merkezi eylemlilik kararı
çerçevesinde bildiri dağıtımını gerçekleştirdi. Platformu oluşturan
kurumlar Cumartesi günü saat 12.30da İnönü Parkında toplanıp,
Kahrolsun İMF, bağımsız Türkiye!, Direne direne kazanacağız!
sloganlarını attılar ve ardından şehir merkezinde bildiri dağıtımı gerçekleştirdiler. Emek Platformunun 14 Nisan tarihinde yapacağı mitinge TUYAB,
TUHAY-DER, Dayanışma-Der ortak olarak pankart açma istemini bildirdiler.
Fakat EP bünyesinde yeralan kurumlar dışında kimseye pankart açtırılmayacağı
yanıtını aldılar. SY Kızıl Bayrak/Adana
EPin Sultanahmet eylemi... Kitlesel, öfkeli ve coşkulu... Emek Platformunun Emek Programını kamuoyuna duyurmak
için düzenlediği basın açıklaması Sultanahmet Meydanında yapıldı. Eylem öncesi katılım için ön çalışması yapılmayan eyleme yaklaşık 7
bin civarında işçi-emekçi katıldı. Eylem, sendika ve şubelerin Beyazıt
Meydanında toplanmasıyla başladı. Hava-İş, Genel-İş, Belediye-İş sendikaları, Genel grev, genel
direniş!, Direne direne kazanacağız! sloganlarıyla
alana gelen diğer sendika ve şubeleri büyük bir coşkuyla karşıladılar. Kitlenin alanda toplanmaya başlamasıyla gittikçe artan öfke ve coşku,
polisin yürüyüş güzergahını kapatması ve kitleyi çembere almaya başlamasıyla
iyice arttı. Polisin bu tutumu üzerine yürüyüşten vazgeçerek basın açıklamasını
bitirme niyetinde olan sendika bürokratlarının arabadan yaptığı konuşmaları
dinlemeyen kitle, Yılgınlık yok direniş var!, Direne
direne kazanacağız! sloganlarıyla barikatı zorlamaya başladı.
Ön tarafta polisle kitle arasında tartışmalar sürerken, arka taraftan
kitlenin zorlamasıyla barikat aşıldı ve kitle yürüyüşe geçti. Barikatın
aşılmasıyla kitledeki coşku ve heyecan iyice arttı. Yürüyüş boyunca susmayan sloganlar kitlesel bir şekilde atıldı. İşçi
ve emekçilerin öfke ve tepkiyle yükselttiği İMF ve hükümet karşıtı sloganların
yanısıra Genel grev, genel direniş!, İşçi-memur elele
genel greve!, Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya
hiçbirimiz! sloganları, emekçilerin birlik talebi olarak eyleme
yansıdı. Atılan diğer sloganlar, İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!,
Kahrolsun İMF, bağımsız Türkiye!, İşçiyiz, haklıyız,
kazanacağız!, Susma sustukça sıra sana gelecek!, İMFye
değil emekçiye bütçe!, Emekçiye değil çetelere barikat!
oldu. Sultanahmet Meydanına gelindiğinde dağılmaya başlayan kitle,
kürsüden yapılan konuşmalara ilgisiz kaldı. Basın metninin okunmasından
sonra bitirilen eyleme işçi sendika ve şubelerinden; Türk-İş, Yol-İş
2 Nolu, Tümtis, DİSK Nakliyat-İş, DİSK Basın-İş, DİSK Genel-İş
7 Nolu şube, Genel-İş/İstanbul Şubeleri, Tez Kop-İş, Hava-İş,
Deri-İş, Petrol-İş/İstanbul Boğaziçi Şubesi), Öz Çelik-İş 1 Nolu,
Türk Metal-İş, İMF defolsun, Türkiye kurtulsun pankartıyla
TEKSİF/Bakırköy şubesi, Yaşasın bağımsız demokratik Türkiye!
pankartlı Türk Harb-İş/ İstanbul Şubesi, Selüloz-İş/İstanbul Şubesi,
Tes-İş 3 Nolu Şube, Özelleştirmeye, yolsuzluğa ve yoksulluğa
karşı! pankartıyla Tek Gıda-İş, İş güvencesi İstiyoruz!
pankartıyla Belediye-İş, Türk Kamu-Sen/ İstanbul Şubeleri, Yolsuzluğa
ve yoksulluğa karşı, İMFccedil;lık ve zulümdür; İMFyi kovalım,
açlığa son! pankartı ile Genel-İş 2 Nolu Şube, Krizin
faturasını emekçiler değil hortumcular ödesin pankartıyla
Deri-İş/Tuzla Şubesi katıldılar. KESK ise eyleme sınırlı şube ve sendikalarıyla katıldı. Eğitim-Sen
4, 5, 8 Nolu şubeler, Türkiye Kamu Sen, Haber-Sen, Enerji-Yapı
Yol Sen, SES, Bem-Sen, Tüm Bel-Sen, BES 2 ve 3 Nolu şubeler ile
TMMOB eyleme katılanlar arasındaydı. İMF işsizliktir; İMF tipi hapishaneler kapatılsın; Ulusal değil,
açlık ve ölüm programı; İMFnin kölesi olmayacağız; İMF defol/Genel-İş,
Açlık ve zulme karşı genel greve; Sömürge valisi defol/Eminönü
Belediye işçileri, Kurtuluş Dervişle değil işçilerle
gelecek/Tez-Koop-İş imzalı dövizlerin taşındığı eylemde, Hava-İşe
üyeleri de Özelleştirmeye hayır önlükleriyle dikkat çektiler. İstanbul Üniversite Öğrencileri Temsilcilikleri, İçerde dışarda
hücreleri parçala! pankartlı Halkevleri, TUYAB, İMF F tipleridir,
F tipleri kapatılsın pankartıyla TAYAD, AOBP pankartıyla liseli
gençlik eyleme katılan ve Ölüm Orucu Direnişi ve F tipi saldırısını
alana taşıyan çevreler oldular. Yürüyüş sırasında ve alanda Devrimci
tutsaklar onurumuzdur!, Devrimci tutsaklar teslim alınamaz!,
İşçilerin birliği hücreleri yıkacak!, İçerde, dışarda
hücreleri parçala! sloganları kamu emekçileri kitlesi tarafından
da sahiplenildi. Biz eyleme Krizin faturası kapitalistlere! yazılı pankartımızla,
işçi ve emekçilerle içiçe katıldık. Sloganlarımız ve coşkumuzla eylemde
yerimizi aldık. Kızıl Bayrak imzalı kuş ve bildirilerimizi yaygın olarak
kullandık. Reformist partiler de eyleme katılanlar arasındaydı. EMEP gençliği
alanda Emek Platformunun bildirilerini Emeğin Programı
söylemi eşliğinde dağıttı. SY Kızıl Bayrak/İstanbul
ÖDPnin İstanbul mitingine 6 bin
kişi katıldı 1 Nisanda saat 11.00de Şişli Abide-i Hürriyette toplanılmaya
başlandı. Devlet geniş güvenlik önlemleri almıştı. Toplam kitle yaklaşık
6 bin civarındaydı. Devrimciler ise tutsak yakınları pankartları arkasında
mevzilenmişlerdi. TUYAB ilk defa bir eyleme bu kadar kitleyi katmıştı,
toplam 350 civarındaydı. Bu yürüyüş sırasında daha da kalabalıklaştı.
Belli bir disiplin ve canlılık taşıyordu kortej. TAYADın kitlesi
ise 200 civarındaydı. Halkevleri Gençliği ve ÖDP Gençliği eğitimle ilgili talepleri dile
getiren pankartla katıldılar. Bu kortejlerde sık sık zindanlarla ve
hücrelerle ilgili sloganlar atıldı. Alanda genel olarak; İçerde dışarda hücreleri parçala!,
Devrimci tutsaklar yalnız değildir!, Zafer direnen
emekçinin olacak!, Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber
ya hiç birimiz!, Yaşasın Ölüm Orucu direnişimiz!,
İMFye değil halka bütçe!, Faşizme karşı omuz
omuza!, Susma haykır, hücre ölümdür!, Cengiz
Soydaş ölümsüzdür!, Devrim şehitleri ölümsüzdür!,
Milyonlar aç milyonlar işsiz, yaşasın küresel direniş!,
Zafer direnen emekçinin olacak!, Faşizme karşı omuz
omuza!, Anaların öfkesi katilleri boğacak! vb. sloganları
atıldı. Kuşkusuz zindanlarla ilgili sloganları daha çok devrimci çevreler
atıp, attırdılar. TUYAB eyleme, Tecrite, izolasyona ve F tipi yaşama hayır!,
Katliamın hesabı sorulsun F tipleri kapatılsın! şiarlarının
yeraldığı iki pankartla katıldı. DİSK Şubeler platformu , DİSK Lastik-İş
, KESK, TAYAD ve Yoksulluk, işsizlik, tecrit, izolasyona karşı
Yaşamı Savunma İnisiyatifi pankartı hemen TUYABın
arkasında yeraldı. İHD pankartı da açılmıştı, fakat kortej oluşturmadılar. Havanın yağışlı ve soğuk olması mitingin kısa sürmesine neden
oldu. Saat 14.00 civarında miting sona erdi. ÖDP içerisinde bir tartışma ve tasfiye süreci yaşandığı biliniyor,
ki bu asıl olarak zindan direnişi sürecine denk geldi. Bir kısım ÖDPli
ilçe ve yöneticileri bu süreci destekleme çerçevesinde anlamlı bir çaba
sarfettiler. Devletin sopasını gören ÖDP üst yönetimi ÖO direnişine
destek çerçevesinde yasaklamalar getirdi. Bu süreçteki iç kutuplaşma
İstanbuldaki mitinge de yansıdı. Kimi ilçe pankartları arkasında,
zindanlar, Ölüm Oruçları, sosyalizm sloganları , kitleselliği ve canlılığıyla
gençlerin olduğu kortejler belirgin bir şekilde göze çarpıyordu. Buna
en iyi örnek Şişli ilçe örgütüydü.
25 Mart mitingi... ÖDPli liberallerden devrimcilere
saldırı 19 Aralık katliamının ardından Ölüm Orucu direnişinin dışarıdaki ayağının
kırılması ve direnişin suskunluk fesadıyla boğulmaya çalışmasıyla birlikte,
uzun süren bir sessizlik dönemine girildi. Bu sessizlik yine direnişin
etkisiyle, Ölüm Orucu direnişçisi Cengiz Soydaşın şehit düşmesiyle
parçalandı. Bu sessizliği gençlik cephesinden kırabilmek için Ankara Hücre Karşıtı
Gençlik Platformu kurulmuştu. Platform, Newroz eylemine anlamlı bir
katılım sağlamasının ardından, ÖDP 25 Mart mitingine katılım kararı
aldı. Hemen pankart hazırlandı. Pankartta Ölüm Orucu ateşiyle
hücreleri parçala! yazılıydı. ÖDP yönetiminin devrimcilerin alana
müdahalesini engelleyebilmek için toplanma yerini bildirmemesi üzerine,
alana pankartımızla girebilmek için Kurtuluş Parkında toplanma
kararını aldık. Aileleri de eyleme katabilmek için çalışmalara başladık.
Toplanma yerini öğrenememiz nedeniyle yürüyüşe katılamadık. Toplanma yerine az sayıdan devrimcinin gelmesi nedeniyle pankartımızı
sokamadık. Alanda TUYABın imzasız bir pankartı olduğu haberi gelince,
ailelerle birlikte alana girdik. Alanda ÖDPli bazı gruplar bizi
yanlarına çağırarak ortak sloganlar attılar. Sloganlarımız ve Söz
bitti, ölüyorlar, seyretme, yaşat! pankartımız ÖDP yönetimini
rahatsız etmiş olmalı ki, kürsüden slogan atmamamız yönünde uyarılar
gelmeye başladı. Ardından büyük bir ÖDP pankartı pankartımızın önüne
çekildi. Çekilmelerini istediğimizde, bunu yapmayacaklarını, çünkü istedikleri
gibi davranmadığımızı söylediler. Biz yan tarafa geçmeye çalışınca kortejimize
saldırdılar. Analar ve bizim yanımızdaki bazı ÖDPliler de saldırıdan
nasiplerini aldılar.Tekrar slogan atmaya başlamamız üzerine yeniden
saldırıya uğradık. ÖDPnin Faşizme kı omuz omuza pankartı
ardında devrimcilere saldırması oldukça anlamlıydı! Saldırının ardından kortejimizi yeniden toparlayıp sloganlarımız haykırmaya
devam ettik. Sürekli olarak Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!,
Devrim şehitleri ölümsüzdür!, Kurtuluş yok tek başına,
ya hep beraber ya hiçbirimiz! sloganları atıldı. ÖDP yönetimin tavrı nedeniyle polisler oldukça rahat davranıp kortejimizin
yanından çekim yapmaya başladılar. Kamerayı ve polisleri kovduk. Miting, reformizmin kitle hareketinin yükseldiği dönemde bu dalgaya
binmeye çalıştığını, ancak dalganın kırılmasıyla birlikte düzenin bataklığına
nasıl battığını göstermesi açısından anlamlıydı. Ölüm Orucu Direnişin
safları ve ayrışmayı netleştirmesiyle birlikte, devrimci değerlerini
koruyanlar bu kokuşmuşluğa karşı bir duruş sergileme kararlılığı gösterebiliyorlar.
Nitekim direniş, ÖDP içinde ayrışmayı netleştirmiş, bir tarafı ileri
çıkarırken, diğer tarafı da düzenin bataklığına itmiştir. SY Kızıl Bayrak okurları/Ankara |
|||||