7 Nisan'01
Sayı: 03


  Kızıl Bayrak'tan
  Esnaf eylemleri, burjuvazinin hesapları ve devrimci sınıf tutumu
  Sendika ağalarının işi bu kez kolay değil!
  Sınıf hareketine devrimci müdahale sorumluluğu
  Öncü İşçi İnisiyatifi'nin çalışmalarından
  Öncü işçilere önemli sorumluluklar düşüyor
  Sınıf ve kitle hareketi
  Ara sınıf eylemlilikleri ve gösterdikleri
  Ölüm Orucu Direnişi sürüyor!
  Gençlik
  Düzenin krizi'ne liberal sol reçeteler/2
  Özelleştirme saldırısı ve Telekom
  Kriz ve devrimci sınıf çizgisi/1
  Krizin sosyal faturası
  Newroz kutlamaları imralı çizgisinin iflasını belgeler!
  Uluslararası hareket
  Ölüm Orucu Direnişi 25. haftasında!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan...

 

Ölüm Orucu direnişçilerine zorla müdahale sürekli ve yaygın bir hale getirilmeye başlandı. Faşist devlet hiç bir tavize yanaşmadığı, hiç bir hak tanımak istemediği gibi, ölme hakkına da tecavüz ediyor. Tıbbi müdahale adını verdiği işkenceyle öldürmeye çalışıyor tutsakları.

Devletin bu şiddeti, bu zoru karşısında, ne yazık ki, devrimci tutsakların eli-kolu bağlıdır. Hücreler işte bunun için inşa edilmişti. Devrimci tutsaklar da işte bunun için ölümüne bir direnişle karşılamıştı hücreleri. Devrimcileri, her türlü devlet terörü karşısında yalnızlaştıracağı, çaresizleştireceği için; devleti faşist teröründe cesaretlendireceği, azdıracağı için. Burada tutsaklar sadece birbirlerinden yalıtılmakla kalmıyor. Görüş yasaklarıyla yakınlarından, yerleşim yerlerine uzaklıklarıyla toplumdan da yalıtılmış oluyorlar. Ne biribirleriyle, ne dışarıdaki yakınlarıyla ve ne de toplumla dayanışma imkanları vardır. Hücre tipi zindanlarla birlikte savunma hakkı da gaspedilmiş durumdadır.

Tüm yapılanması ve mantığıyla F tipleri, sistemin, devrimci tutsakları bir biçimde “imha edilmesi”, “ortadan kaldırılması” gereken bir kesim olarak gördüğünün kanıtıdır.

Sistemin böyle bir imha projesine engel olamayan bir toplum, zindanlarda devlet eliyle işlenen seri cinayetlerin sorumluluğundan kurtulamaz.

Hücreler, hemen, hiç zaman yitirilmeden yıkılmalı, Ölüm Orucu direnişçilerine zorla tedavi işkencesine son verilmelidir. Devleti buna “ikna etme” gücü, artık dışarıdaki mücadelenin elindedir. Bu faşist saldırganlığa kitlesel bir karşı koyuş, devrimci tutsakların taleplerini kitlesel bir sahiplenme olmaksızın, zindanlarda kitlesel ölümlerin(toplu cinayetlerin) önüne geçmek olanaksızdır.