- Kızıl Bayrak'tan
- 1 Mayıs’ı devrimci taleplerimizle
- 1 Mayıs'ta alanlara
- 1 Mayıs’ı sendika ağalarının barikatını
- Düzenin gündemi ve 1 Mayıs
- 1 Mayıs’ta kavga alanlarına!
- Küçük-burjuva akımların
- Emperyalist yağmaya ve talana karşı
- Türk-İş Başkanlar Kurulu ve Emek
- Direnişçi İZSU işçilerinin kaleminden...
- Tutuklu ve Hükümlü Yakınları
- Parti amblemi üzerine
- Geçici başarının gizledikleri
- Zindanlar yıkılsın, tutsaklara özgürlük!
- Bartın Cezaevi’ndeki devrimci tutsakların
- Washington gösterileri: Seattle
- Bolivya:
- Zimbabwe:
- İran:
- Komünist militanlardan...
- Faaliyet alanlarından...
- Mücadele postası...



 
 
Bolivya:

İşçi-emekçi isyanı rejime geri adım attırdı


Kızıl Bayrak’ın geçen sayısında yeralan Bolivya’daki eylemlilige ilişkin yazımıza bazı ekler yapmamız gerekiyor. Nisan ayı başında Bolivya’da su fiyatlarına yapılan zamları protesto eden kitlelerin eylemi kızılderili köylülerin bir isyanı olarak kamuoyuna duyurulmuştu. Haber tekelini elinde tutan ve sistematik sansürden geçiren burjuva basının bu kez Bolivya’ya ilişkin haberleri kaba bir tahrifat yaparak yayınladıgı ortaya çıktı. Sözkonusu olan ve ülkede sıkıyönetimin ilan edilmesine yolaçan, kızılderili köylülerin bir isyanı degildir. Nitekim Latin Amerika kıtasında yaşanan kitle hareketlerinin kızılderili köylüler üzerinden dünya kamuoyuna duyurulması kuşkulandıgımız için, konuyu özellikle kızılderili sıfatını kullanmadan, eldeki sınırlı verilere dayanarak genel bir çerçevede ve Ekvador’daki isyanla ilişki içinde degerlendirmeye çalışmıştık.

Kızılderili köylüler bulundukları her yerde kavganın en ön saflarında yer alıyorlar. Onların rolünü Ekvador’daki isyan sırasında özellikle vurgulamıştık. Ancak, burjuva medyanın Latin Amerika’daki gelişmeleri kızılderili köylülerin konumuna indirgeyerek yorumlamasının gerisinde, her zaman eylemin muhtevasını dar gösterme, hatta aşagılama ve alay etme çabası vardır. İnsanlık tarihinde Avrupa sömürgeciliginin icra ettigi en büyük soykırımlarından birine hedef olmuş kızılderililer, egemen güçlerin gözünde nesli tükenen folklorik yaratıklar olmaya devam ediyorlar. 1994 yılı sonunda Meksika’nın Chiapas eyaletinde başlatılan ayaklanma, aynı mantıkla, “bunamış bir avuç kızılderili köylünün son çırpınışı” olarak tanımlanmıştı.

Aradan geçen iki haftayı aşkın süre içinde elde edilen bilgiler, ortaya apayrı bir gerçek çıkarmaktadır. Kitle isyanı gerçekten de su fiyatlarına yapılan zammın ardından patlak vermiştir. Toplumun varlıklı kesimlerinin dahi sıkıntısını çektigi su sorununu çözmek amacıyla açılan ihale, ‘99 yılı Eylül ayında, 40 yılık bir süre için, İngiliz, İspanyol ve Bolivya sermayesinin ortaklıgına dayanan bir konsorsiyuma verilmişti. Böylece sular idaresi özelleştirilmiş oldu. Ancak, baraj inşa etmek, tünel kazmak ve su arıtma tesisi inşa etmekle işe başlaması gereken konsorsiyum, taş üzerine taş koymadan, birkaç ay oyalandıktan sonra, yetersiz de olsa tüketilen su fiyatlarına Nisan ayı başında ansızın % 45 oranında zam yapmayı kararlaştırdı.

Bunun üzerine Bolivya’nın güneyinde bulunan ülkenin üçüncü büyük kenti Cochabamba’da patlak veren isyan, resmi rakamlara göre, 6 kişinin hayatına mal oldu ve 91 kişi yaralandı. Kitle gösterileri, kızılderili köylülerin inisiyatifi sonucu degil, tarım sendikalarının içinde yer aldıkları sular idaresinin özelleştirilmesine karşı mücadeleyi sürdüren ve “Suyu ve Yaşamı Savunma Koordinasyonu” diye adlandırılan platformun çagrısı üzerine başladı. Protesto gösterileri çok kısa sürede isyan niteligi kazanarak ülkenin belli başlı kentlerine yayıldı.

Su zammına karşı protestoların bir barikat savaşına dönmesinin ve ordunun göstericiler üzerine ateş açmasının ardından, işçi sendikaları konfederasyonu, tarım emekçileriyle dayanışma amacıyla genel grev kararı alarak üretimi durdurdu. Hemen ardından başta başkent La Paz’da olmak üzere üniversite ve lise ögrencileri de boykot kararı alarak, önü açılmış olan mücadelede yer almaya başladılar. Özellikle La Paz’da ögrenciler ile egitim emekçileri birkaç gün boyunca kolluk kuvvetleriyle çatıştılar.

Ülkenin tamamını kapsayan isyan dalgasını bastırmak için Devlet
Bolivya:

Başkent: La Paz
Rejimin karakteri: Cumhuriyet
Biçimi: Başkanlık sistemi
Devlet başkanı: Hugo Banzer (1971-78 döneminin faşist diktatörü. 1997’de seçimle devlet başkanlıgına seçildi)
Nüfus: 8,1 milyon
Yüzölçümü: 1 098 581 km2
Kentleşme oranı: % 61
Resmi dil: İspanyolca
Diger diller: Aymara, Quechua
Din: Katolik
Kişi başına düşen yıllık ortalama GSMH: 1050 $

Başlıca gelir kaynakları:
Alpaga (dünya sıralamasında 2.) Kereste, Kahve, Şeker kamışı, Küçük baş hayvancılık, Patates , Mısır
Çalışan nüfusun sektörlere göre dagılımı:
Tarım: % 50
Maden ocakları: % 10
Sanayi: % 14
Hizmet sektörü: % 26
Gayri safi iç hasılanın (GSİH) bileşimi:
Tarım: % 16
Maden ocakları: % 14
Sanayi: % 19
Hizmet sektörü: % 51

Başkanı Hugo Banzer ilkin sıkıyönetim ilan etti. Kararı parlamento tarafından onaylattıktan sonra durumun degişiklige ugramadıgını, yolları kesen barikatların kaldırılamadıgını görünce, bu kez de pazarlık masasına oturmak zorunda kaldı. Zira askeri diktatörlüklere ve sıkıyönetim uygulamalarına alışık olan Bolivya’da ilk kez sıkıyönetimin ilanı ters tepki yaratmış, protesto dalgasını daha da körüklemiştir. Sular idaresini özelleştiren yasanın yeniden gözden geçirilecegini vaadeden Hugo Banzer, attıgı geri adımla bir talep dinamiginin oluşumuna yolaçtı. Topraksız köylüler toprak talebinde bulunmakta, Enra yasası diye bilinen toprak reformunun, verimli toprakların büyük toprak sahiplerine verilmesiyle sonuçlandıgını ve dolayısıyla iptal edilmesini talep etmektedirler. İşçiler özelleştirmelere son verilmesini, işten atmaların durdurulmasını, ücretlerine zam yapılmasını talep etmektedirler. Ögrenciler ise egitim sektörüne ayrılan bütçenin arttırılmasını istemektedirler.

Dolayısıyla, Hugo Banzer her sosyal kesim ile ayrı ayrı pazarlık masasına oturmak zorunda kaldı. Tarım İşçileri Birleşik Sendikaları Konfederasyonu ile hükümet arasında yapılan pazarlıklar sonucu 14 Nisan günü imzalanan anlaşma, barikatların kaldırılmasını ve yolların açılmasını öngörse de, çorap sökügü gibi birbirini izleyen taleplerin gerisindeki öfke oldugu gibi duruyor.

Bolivya’nın emekçi sınıf ve tabakalarının tamamını kapsayan ve militan bir ruhla gerçekleştirilen bu eylemin, daha dogrusu isyanın kızılderili köylü hareketi ile ne ilişkisi varı Ülke çapında yaygınlaşan bu eylemlilik, Ocak ayında Bolivya’nın yanıbaşındaki Ekvador’da yaşanan popüler devrim provasını çagrıştırmıyor mu?


ARSIV ANA SAYFA